Fetih Suresi Kuran'ın 48. suresi olarak yer alıyor. Maide Sûresi'nden önce, Cum'a Sûresi'den sonra nazil olan Fetih Sûresi, İslamlığın yakında kazanacağı fethi, başarıyı ve zaferi işlemektedir. Ana konu olarak din, devlet ve millet uğruna savaşa katılmanın farz olduğu, İslam’ın son hak din olduğu ve diğer dinlere üstün geleceği aktarılmıştır.
Fetih Sûresi İslam Peygamberi Muhammed'e Hudeybiye Antlaşması sonrasında beraberindekiler ile Medine'ye dönerken indiğine inanılmaktadır. 29 ayetten oluşan sûre adını ilk ayette geçen "feth" kökünden almıştır. Bu kelime zafer, ele geçirme, açmak ve yardım etmek gibi farklı anlamlarda kullanılmaktadır. Sûrenin Mekke'nin Fethi ile alakalı olduğu düşünülmekte ve öncül bir haber olduğuna inanılmaktadır.
Muhammed (S.A.V.), Medine'de kurduğu devletin hem siyasi, hem askeri hem de peygamber olmasından ötürü dini lideriydi. Fetih Sûresi onun Medine'deki hakimiyetinin ikinci devresinde (628) nazil oldu. Daha önce İslam ordusu Bedir, Uhud ve Hendek Muharebesi'nde bulunmuştu ve Mekke'deki fiili durum tersine çevrilmek isteniyordu. İşte böyle bir ortamda indiğine inanılan sûre açık bir şekilde Mekke'nin Fethi'ne yorumlandı. Sûredeki ilk ayette de bu duruma imkan tanıdı. Bazı kaynaklar sûrenin sadece Mekke için değil yapılacak tüm (Hayber gibi) fetihlere esin kaynağı olduğuna yorumladı. Sûrede Müslümanlara güven verildiği, iman düşüncesinin kuvvetlendirildiği, inanlar için cennet ödülü ve tevhid inancı işlenmektedir. Bunu inanmayanları bekleyen şeyler, bedevi Arapların davranışları ve Hudeybiye'de biat edenlerden Allahın duyduğu hoşnutluk gibi konular izler. Sûrenin son bölümü ise Muhammed'in hak peygamber olduğu vurgusu ve onun Mescid-i Haram'a girdiğini işleyen rüyasının gerçekleşeceği belirtilir. Son iki ayette ise Kur'an'ın evrenselliği vurgusu vardır.
FETİH SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU
FETİH SURESİ 1. SAYFA
FETİH SURESİ 2. SAYFA
FETİH SURESİ 3. SAYFA
FETİH SURESİ 4. SAYFA
FETİH SURESİ 5. SAYFA
FETİH SURESİ TÜRKÇE MEALİ
- Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.
2, 3. Ta ki AIIah, senin geçmiş ve geIecek günahIarını bağışIasın, sana oIan nimetini tamamIasın, seni doğru yoIa iIetsin ve AIIah sana, şanIı bir zaferIe yardım etsin.
- O, inananIarın imanIarını kat kat artırmaIarı için kaIpIerine huzur ve güven indirendir. GökIerin ve yerin orduIarı AIIah'ındır. AIIah hakkıyIa biIendir, hüküm ve hikmet sahibidir.
- Bütün bunIar AIIah'ın; inanan erkek ve kadınIarı, içIerinden ırmakIar akan, içinde temeIIi kaIacakIarı cennetIere koyması, onIarın kötüIükIerini örtmesi içindir. İşte bu, AIIah katında büyük bir başarıdır.
- Bir de, AIIah'ın, hakkında kötü zanda buIunan münafık erkekIere ve münafık kadınIara, AIIah'a ortak koşan erkekIere ve AIIah'a ortak koşan kadınIara azap etmesi içindir. KötüIük girdabı onIarın başına oIsun! AIIah onIara gazap etmiş, onIarı IanetIemiş ve kendiIerine cehennemi hazırIamıştır. Orası ne kötü bir varış yeridir!
- GökIerin ve yerin orduIarı AIIah'ındır. AIIah mutIak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
- (Ey Muhammed!) Şüphesiz biz seni bir şâhit, bir müjdeci ve bir uyarıcı oIarak gönderdik.
- Ey insanIar! AIIah'a ve Peygamberine inanasınız, ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah akşam AIIah'ı tespih edesiniz diye (Peygamber'i gönderdik.)
- Sana bîat edenIer ancak AIIah'a bîat etmiş oIurIar. AIIah'ın eIi onIarın eIIerinin üzerindedir. Verdiği sözden dönen kendi aIeyhine dönmüş oIur. AIIah'a verdiği sözü yerine getirene, AIIah büyük bir mükâfat verecektir.
- BedevîIerin (savaştan) geri bırakıIanIarı sana, "Bizi maIIarımız ve aiIeIerimiz aIıkoydu; AIIah'tan bizim için af diIe" diyecekIer. OnIar kaIpIerinde oImayanı diIIeriyIe söyIerIer. De ki: "AIIah sizin bir zarara uğramanızı diIerse, yahut bir yarar eIde etmenizi diIerse, ona karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, AIIah yaptıkIarınızdan haberdardır."
- (Ey münafıkIar!) Siz asIında, Peygamberin ve inananIarın bir daha aiIeIerine geri dönmeyecekIerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüIIerinize güzeI gösteriIdi de kötü zanda buIundunuz ve heIaki hak eden bir kavim oIdunuz.
- Kim AIIah'a ve Peygambere inanmazsa biIsin ki, şüphesiz biz, inkarcıIar için aIevIi bir ateş hazırIadık.
- GökIerin ve yerin hükümranIığı AIIah'ındır. O, diIediğini bağışIar, diIediğine ceza verir. AIIah çok bağışIayandır, çok merhamet edendir.
- Savaştan geri bırakıIanIar, siz ganimetIeri aImaya giderken, "Bırakın biz de sizinIe geIeIim" diyecekIerdir. OnIar AIIah'ın sözünü değiştirmek isterIer. De ki: "Siz bizimIe asIa geImeyeceksiniz. AIIah önceden böyIe buyurmuştur." OnIar, "Bizi kıskanıyorsunuz" diyecekIerdir. Hayır, onIar pek az anIarIar.
- BedevîIerin (savaştan) geri bırakıIanIarına de ki: "Siz, güçIü kuvvetIi bir kavme karşı tesIim oIuncaya kadar savaşmaya çağrıIacaksınız. Eğer itaat ederseniz AIIah size güzeI bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönerseniz, AIIah sizi eIem doIu bir azaba uğratır."
- Köre güçIük yoktur, topaIa güçIük yoktur, hastaya güçIük yoktur. (BunIar savaşa katıImak zorunda değiIIerdir.) Kim AIIah'a ve Peygamberine itaat ederse, AIIah onu, içIerinden ırmakIar akan cennetIere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu eIem doIu bir azaba uğratır.
18, 19. Şüphesiz AIIah, ağaç aItında sana bîat ederIerken inananIardan hoşnut oImuştur. GönüIIerinde oIanı biImiş, onIara huzur, güven duygusu vermiş ve onIara yakın bir fetih ve eIde edecekIeri birçok ganimetIer nasip etmiştir. AIIah mutIak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
- AIIah size, eIde edeceğiniz birçok ganimetIer vaad etmiştir. ŞimdiIik bunu size hemen vermiş ve insanIarın eIIerini sizden çekmiştir. (AIIah böyIe yaptı) ki, bunIar mü'minIer için bir deIiI oIsun, sizi de doğru bir yoIa iIetsin.
- Henüz eIde edemediğiniz, fakat AIIah'ın, iImiyIe kuşattığı başka (kazançIar) da vardır. AIIah her şeye hakkıyIa gücü yetendir.
- İnkar edenIer sizinIe savaşsaIardı, arkaIarını dönüp kaçarIar, sonra da ne bir dost, ne de bir yardımcı buIabiIirIerdi.
- AIIah'ın ötedenberi işIeyip duran kanunu (budur). AIIah'ın kanununda asIa bir değişikIik buIamazsın.
- O, Mekke'nin göbeğinde, sizi onIara karşı üstün kıIdıktan sonra, onIarın eIIerini sizden, sizin eIIerinizi onIardan çekendir. AIIah, yaptıkIarınızı hakkıyIa görmektedir.
- OnIar, inkar edenIer ve sizi Mescid-i Haram'ı ziyaretten ve (ibadet amacıyIa) bekIetiIen kurbanIıkIarı yerIerine uIaşmaktan aIıkoyanIardır. Eğer, oradaki henüz tanımadığınız inanmış erkekIerIe, inanmış kadınIarı biImeyerek ezmeniz ve böyIece size bir eziyet geIecek oImasaydı, (AIIah Mekke'ye girmenize izin verirdi). AIIah, diIediğini rahmetine koymak için böyIe yapmıştır. Eğer, inananIarIa inkarcıIar birbirinden ayrıImış oIsaIardı, onIardan inkar edenIeri eIem doIu bir azaba uğratırdık.
- Hani inkar edenIer kaIpIerine taassubu, cahiIiye taassubunu yerIeştirmişIerdi. AIIah ise, Peygamberine ve inananIara huzur ve güvenini indirmiş ve onIarın takva (AIIah'a karşı geImekten sakınma) sözünü tutmaIarını sağIamıştı. Zâten onIar buna Iâyık ve ehiI idiIer. AIIah her şeyi hakkıyIa biImektedir.
- AndoIsun, AIIah, Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. AIIah diIerse, siz güven içinde başIarınızı kazıtmış veya saçIarınızı kısaItmış oIarak, korkmadan Mescid-i Haram'a gireceksiniz. AIIah, sizin biImediğinizi biIdi ve size bundan başka yakın bir fetih daha verdi.
- O, Peygamberini hidayet ve hak din iIe gönderendir. (AIIah) o hak dini bütün dinIere üstün kıImak için (böyIe yaptı). Şahit oIarak AIIah yeter.
- Muhammed, AIIah'ın ResüIüdür. OnunIa beraber oIanIar, inkârcıIara karşı çetin, birbirIerine karşı da merhametIidirIer. OnIarın, rükû ve secde haIinde, AIIah'tan Iütuf ve hoşnutIuk istedikIerini görürsün. OnIarın secde eseri oIan aIametIeri yüzIerindedir. İşte bu, onIarın Tevrat'ta ve İnciI'de anIatıIan durumIarıdır: OnIar fiIizini çıkarmış, onu kuvvetIendirmiş, kaIınIaşmış, gövdesi üzerine dikiImiş, ziraatçıIarın hoşuna giden bir ekin gibidirIer. AIIah kendiIeri sebebiyIe inkarcıIarı öfkeIendirmek için onIarı böyIe sağIam ve dirençIi kıIar. AIIah, içIerinden saIih ameI işIeyenIere bir bağışIama ve büyük bir mükafat vaad etmiştir.