Yellen, Boston Fed’in 60. Yıllık Ekonomi Konferansı’nda birçok gelişmiş ülkede görülen yavaş ve cansız iyileşme sürecinin yeni politika yaklaşımları gerektirdiğine işaret etti.
Toplam talep ve arz arasındaki ilişkinin 2007-2009 finansal krizi öncesine göre değişmiş olabileceğini belirten Yellen, şu değerlendirmeleri yaptı:
“Toplam talepteki değişimlerin, toplam arzda kayda değer ve kalıcı etkileri olabileceği durumlar var mı? Ekonomistlerin çoğu, bu soruya Büyük Durgunluk öncesinde 'hayır' cevabını verirdi… Bu yargı, ekonomik faaliyetlerin birçok gelişmiş ülkede kriz öncesi seviyelere dönmekte başarısız olmasının çerçevesinde yeniden değerlendirilmeli. Finansal krizden sonra edinilen tecrübeler, toplam talepteki değişimlerin, toplam arz, yani potansiyel gayrisafi yurtiçi hasıla üzerinde kayda değer ve kalıcı etkileri olabileceğine işaret ediyor.”
"ABD'DE POTANSİYEL ÜRETİM YÜZDE 7 DAHA YÜKSEK OLURDU"
Yellen, ABD’ye yönelik ekonomik araştırmaların, mevcut potansiyel üretimin kriz öncesindeki beklentilere kıyasla yüzde 7 daha düşük olduğunu ortaya koyduğunu vurgularken, bunda derin resesyon ve yavaş toparlanmaya ilişkin gelişmelerin etkili olduğunu anlattı.
Düşen göç ve iş gücüne katılım oranı gibi demografik faktörlerin yanı sıra yatırımların, sermaye birikiminin ve yeni işyeri sayısının azalmasını da bu gelişmeler arasında sıralayan Yellen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer talepteki düşüşün, derin resesyonlardan sonra ekonominin arz tarafını olumsuz etkileyebileceğini varsayarsak, doğal olarak sorulması gereken soru toplam arzdaki bu olumsuz etkilerin, güçlü talep ve sıkı iş gücü piyasası birlikte “yüksek basınçlı” bir ekonomiye geçici süre izin verilmesiyle geri çevirilmesinin mümkün olup olmadığıdır. Bunun gerçekleşebileceği makul yöntemler elbette bulunabilir. Şirketlerin satışlarının artması, özellikle geleceğe yönelik beklentilerdeki belirsizliğin düşmesiyle birleşirse, sermaye harcamalarını artırmak suretiyle ekonominin üretim kapasitesini kesinlikle yükseltir. Ayrıca, sıkı iş gücü piyasası potansiyel işçileri çekebilir ve daha verimli eşleşmeleri beraberinde getirecek meslekler arası transferleri destekleyebilir.”
Yellen, ayrıca, güçlü talebin araştırma-geliştirme harcamalarını ve inovatif firmaların kurulmasına yardımcı olabileceğini dile getirdi.
"GEVŞEK PARA POLİTİKASI FİNANSAL İSTİKRARI RİSKE ATAR"
Öte yandan, gevşek para politikasına uzun süre devam edilmesinin finansal istikrarı ve fiyat dengesini tehlikeye atacağını akıldan çıkarmamak gerektiğine işaret eden Yellen, bu nedenle arz tarafındaki zayıflığın para politikası dışındaki yöntemlerle çözülmesinin daha uygun olacağını sözlerine ekledi.
Analistler, Fed Başkanı Yellen’in mesajlarının Fed’in eylülde faiz artırmamasıyla tutarlı olduğuna işaret ederken, konuşmanın bir sonraki faiz artış zamanlamasından ziyade para politikasına dair araştırma başlıklarına yönelik olduğuna dikkati çekti.
Nitekim, Fed'in aralık ayında faiz artırmasına yönelik piyasa beklentisi, Yellen'in konuşmasının ardından değişmeyerek yüzde 64 civarında dengelendi.