Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, Türk halkının AB ülkelerinden 2-3 kat daha pahalı et yediğini belirterek, "Et ithalatını destekliyoruz. Et ithalatı spekülatörleri de disipline eder. İthalatla et fiyatları en azından stabil hale gelir" dedi.
Gıda fiyatlarındaki seyrin, sektöre ilişkin gelişmelerin ve et fiyatlarının değerlendirildiği basın toplantısında konuşan Topuz, sanayiciler olarak gıda fiyatlarına ramazan ayı öncesi zam yapmayacaklarına dair verdikleri sözün arkasında durduklarını belirterek, bu konudaki kararlı duruşları neticesinde gıda enflasyonunun 1 puan düştüğünü söyledi.
Merkez Bankası gıdada fiyat hedefini düşürdü
Kopuz, işlenmemiş gıda fiyatlarında yılın ikinci çeyreğinde belirgin bir düzelme olduğunu ve gıda fiyatlarının olumlu katkısıyla enflasyonda gerileme yaşandığını ifade eden Merkez Bankası'nın 2015 yıl sonu gıda enflasyonu var sayımını yüzde 9'dan yüzde 8'e revize ettiğini aktardı.
Bu tabloda işlenmemiş gıda ürünlerinin tüketicilere doğrudan ulaşmasının da katkısı olduğunu dile getiren Kopuz, spekülatif stok yapan aracıların enflasyonu olumsuz etkilediğinden bahsetti.
Kopuz, tarımsal üretimle birlikte gıda ve içecek üretiminin yıldan yıla arttığını kaydederek, 75 milyon vatandaşı ve yaklaşık 30 milyon turisti doyuracak gıdayı üretebildikleri, üstüne 1 milyarlık nüfusa yetecek, 12 milyar dolara varan bir ihracat gerçekleştirdikleri bilgisini verdi.
Küresel et, süt, hububat, bakliyat, şeker ve yağ gibi tarımsal ürünlerin üretiminin her yıl arttığını, bunun bir sonucu olarak ve mevsimin de etkisiyle küresel gıda fiyatlarının bu dönemde düşüş eğiliminde olduğunu anlatan Kopuz, Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların 2015-2025 yılları arasında inişli çıkışlı da olsa gıda fiyatlarının genel düşme eğilimini koruyacağını tahmin ettiğini bildirdi. Kopuz, 2015'in ilk 6 ay içinde 7 milyar dolar ihracat, 3,6 milyar dolar ithalat gerçekleştiğini hatırlattı.
"AB ülkelerinden 2-3 kat pahalı et yiyoruz"
Kopuz, gıda sektöründe sıkça gündeme gelen konulardan birinin de kırmızı et olduğunu dile getirerek, yaklaşık yüzde 30 civarında fiyat artışı yaşandığını, besi materyalinin yüksek fiyatının kırmızı ete zam olarak yansıdığını bildirdi.
Türkiye'de 1-2 aylık buzağı fiyatı 1400 lira iken AB'de ortalama 270 avro (825 TL) seviyesinde olduğunu aktaran Kopuz, aynı şekilde 250 kilogram ağırlığa gelmiş besilik dana fiyatının AB ülkelerinde ortalama kilogram fiyatının 2,43 avro, Türkiye'de ise 15-17 lira seviyesinde olduğunu aktardı.
Besicilerin altın dönemini yaşadığını anlatan Kopuz, "Ancak Türk halkı AB ülkelerinden 2-3 kat daha pahalı et yiyor" dedi.
Kopuz, et fiyatlarının ucuzlamasına yönelik çözüm önerilerini sunarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yem bitkileri ve yem ham maddelerinin üretiminin artırılması, hayvancılık politikalarının belirlenmesinde en önemli faktör olan tarım istatistiklerinin gözden geçirilmesi, küçükbaş hayvan sayısının ve üretiminin artırılması, tüketiminin yükseltilmesi için çalışmaların yoğunlaştırılması, destek miktarlarının 5 yıllık dönemler halinde belirlenmesi ve modernize olamayan mezbahaların kapatılması için belirlenen son sürenin bu sene sonunda yeniden uzatılması gereklidir. Bu önlemler alındığında fiyatlar stabil hale gelebilir."
"Et ithalatı, spekülatörleri disipline eder"
Türkiye'de ihracat lehine artı veren bir sektör olduklarını dile getiren Kopuz, "Gerektiğinde sadece canlı besi hayvanı değil, diğer gruplarda da ithalat yapılabileceğinin kamu oyuna açıklanması, spekülatörlerin disipline edilmesi açısından önemli bir araçtır" ifadelerini kullandı.
Kopuz, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın izin verdiği 200 bin besilik ithalatının bu aydan itibaren kesime girecek olmasıyla fiyatların stabil hale geleceğini düşündüklerini belirterek, ancak uzun vadede fiyat politikası için bahsettiği önlemlerin alınmasının gerekli olduğunu vurguladı.
Kurban Bayramı arzında yaklaşık 3 milyon kesim yapılacağının öngörüldüğünü ifade eden Kopuz, geçen yıl bu rakamın 850 bin büyükbaş, 2,5 milyon civarında da küçükbaştan oluştuğunu anımsattı.
Tarım poltikaları revize edilmeli
Kopuz, fiyatların düşmesi için gereken her şeyin yapılmasının önemine değinerek, Türkiye'de tarım ve hayvancılık politikalarının tekrar revize edilmesi gerektiğini aktardı.
Türkiye'nin aslında yetiştirebileceği bir şeyin ithal edilmesinin sorgulanması gerektiğini ifade eden Kopuz, "Bırakın et ithalatını yapmayı sadece Van bölgesinde yetiştirilecek küçükbaş hayvan Türkiye'ye yetmeli" dedi.
"Et ithalatı, spekülatörleri disipline eder, ancak bu kalıcı bir yöntem değil" diyen Kopuz, yem fiyatlarının düzelmesi ve bilinçlenmeyle birlikte devletin hamlelerini doğru zamanda doğru yerde yapmasının önemli olduğunu kaydetti.
"Donmuş et alınmamalı"
Kopuz, özellikle et ithalatı konusunda kendisinin de çekinceleri olduğunu belirterek, "Bu etler donmuş olarak alınmamalı. Heyet gönderilip nasıl kesilip stoklandığı denetlenmeli. İthal ette çok dikkatli olunmalı" diye konuştu.
Türkiye'de besicilik ırkının yetişmediğini ifade eden Kopuz, Arjantin ve bazı ülkelerin hayvancılıkta çok önde olduğunu, Türkiye'nin verim sağlayabileceği hayvanları maalesef talep üzerine kesim haneye gönderdiğini söyledi.
Kopuz, "Spekülatörleri disipline etme açısından et ithalatı önemli bir araçtır. Et ithalatını destekliyoruz. Ancak doğru zamanda bu söylenmeli ve tonajlar yeterli olmalı" ifadelerini kullandı.
"Dini bayramları istismar ediyoruz"
Kopuz, kırmızı etin kilogramının şu anda 40-45 lira civarında seyrettiğini belirterek, ithalatla bu fiyatların en azından stabil hale geleceğini, ithalat yapılmazsa yüzde 30 olan artışın yüzde 40-50'lere çıkabileceğini bildirdi.
Başkan Kopuz, "Fiyatlarda düşüş olur mu bunun etki analizini ilgili bakanlık yapmalı. Fiyat inmezse bakanlık 'Ben şu kadar daha ithalat yapıyorum' diyerek fiyatların inmesini sağlayabilir. Gerçekten böyle bir etkiyi şu anda hissetmedik, bugünden sonra olabilir mi? Olabilir" diye konuştu.
Türkiye'de Ramazan Bayramı'nın gıda ve içecek, Kurban Bayramı'nın et fiyatları açısından istismar edildiğini aktaran Kopuz, fırsatçıların önüne geçmek istediklerini, bir yıldır gıda fiyatlarındaki spekülatörleri gündem ettiklerini anlattı.
Kopuz, tavukta ihracatın sürdüğünü, süt ve süt ürünlerinde ihracat yapılmaya başlandığını belirterek Türkiye'nin et ihraç eder hale gelmesi gerektiğini vurguladı.
"Bitkisel yağda sahtecilik arttı"
Kopuz, taklit ve tağşiş ürünlerin herkes için büyük bir problem olduğunu belirterek, son zamanlarda zeytinyağı fiyatlarındaki dalgalanma ile de bu tür haberlerin sık sık gündeme geldiğini, bitkisel yağ sektörünün son yıllardaki en önemli sorunu olan tağşişin son aylarda yaygınlaştığını anlattı.
Kopuz, şöyle devam etti:
"En fazla tüketilen ayçiçeği yağına soya, kanola gibi daha ucuz olan yağlar karıştırılmakta, hatta tüketici ayçiçeği yağı adı altında soya veya kanola yağı almaktadır. Bu suretle tüketici aldatılmakta ve sektörde haksız rekabet oluşmakta, dürüst çalışan yağ sanayicileri mağdur olmaktadır.
Benzer tağşiş olayları ihracatta da söz konusudur. Çözüm sıkı denetim ve caydırıcı nitelikte daha yüksek cezaların uygulanmasıdır. Ayrıca tağşiş yapanların üretimden ve ticaretten men edilmesi gerekir. Bu konunun sık sık gündeme geldiği bal sektörüyle ilgili denetimler hayli artırıldı. Bakanlığımız gerekli işlemleri yapıyor. Tüketiciler, açıkta satılanları değil ambalajlı balları tercih etmelidir."
Kopuz, sektörün bir diğer sorununun da Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi (ÜDTS) olduğunu ifade ederek, "Ürün, kayıtlı üretici tarafından üretilmiş olsa dahi, ham madde temininden başlayarak, müşteriye sunulması sürecinin herhangi bir noktasında, isteyerek veya istemeyerek ürünün kalitesini bozan, insan sağlığına aykırı bir durum meydana gelmiş ise ÜDTS ile tespit edilmesi veya önlenmesi mümkün değildir" diye konuştu.