ABD’de görev süresinin sonuna yaklaşan Barack Obama ile ilgili en çok tartışılan konulardan biri, Washington yönetiminin Suriye politikası oldu. 2011’de Suriye’deki isyan başladığında Türkiye ve Körfez ülkeleriyle beraber muhalif grupları destekleyen ABD, Esad rejimine doğrudan müdahaleye ise yanaşmadı. Rejimin kimyasal silah kullanmasını ‘kırmızı çizgi’ olarak belirleyen ABD, 2013 yılının ağustos ayında rejim güçlerinin Şam’ın Doğu Guta mahallesinde düzenlediği kimyasal saldırıya rağmen müdahalede bulunmadı.
ABD’de 20 Ocak’ta görevi bırakacak Obama hükümetinin Suriye politikası, Dışişleri Bakanı John Kerry’e ait olduğu iddia edilen bir konuşma kaydının basına sızması ve Kerry’nin önceki gün yaptığı açıklamaların ardından yeniden tartışılmaya başlandı. Kerry, perşembe günü yaptığı basın toplantısında Obama’nın Suriye’ye müdahale planından neden vazgeçtiğine dair açıklamalarda bulundu. Obama’nın Suriye’ye müdahale etmeye karar verdiğini, ancak dönemin İngiltere Başbakanı David Cameron’ın müdahale önerisinin İngiltere parlamentosunda reddedilmesinin bu kararın uygulanmasını olumsuz etkilediğini söyledi. “ABD Başkanı Barack Obama güç kullanmaya karar vermiş ve bu kararını kamuoyuna duyurmuştu” diyen Kerry, Kongre sürecinde yaşananları şu şekilde özetledi:
“Biz Kongre’ye bilgi verirken, belki ben yüz Kongre üyesini aramışımdır, çoğu bize ‘Bizden izin almak için anayasal süreci kullanmak zorundasınız’ diyordu. Kongreden izin almak zorunda mıydık? Güvenlik grubunda bunu çok tartıştık. Açık bir ihlal olduğu için Kongre’nin onay vereceğini tahmin ediyorduk. Başkan, İngiltere’de olanlardan dolayı Kongre’nin onayını almamız gerektiğini söyledi.” Ancak bu dönemde ‘beklenmedik’ bir gelişme yaşandı. Londra’da yaptığı bir basın toplantısını hatırlatan Kerry, kendisine Esad’ın bombalanmaktan kaçınmak için ne yapabileceğinin sorulduğunu, bu soruya karşı Esad kimyasal silahlarının yok edilmesi konusunda anlaşmayı kabul ederse ona saldırmayabileceklerini söylediğini aktardı. Aradan bir saat geçmeden Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un kendisini aradığını söyleyen Kerry, “Bir anda Lavrov ve ben, başkanlarımız tarafından ortaya atılmıştık. Bir çaba içine girdik ve Kongre’deki oylamadan önce bunu başardık” dedi. Kerry, bu sayede askeri müdahale ile elde edemeyecekleri bir sonuca ulaşarak Suriye’nin kimyasal silahlarını tek bomba atmadan yok ettiklerini savundu. O dönemde, ABD ile Rusya arasında Beşar Esad’ın devrilmemesine yönelik bir mutabakat yapıldığı öne sürülmüştü. Öte yandan Kerry, birlikte görevi bırakacağı Obama’ya çıkış bildirisini verdi. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlanan bildiride Kerry, müstakbel başkan Trump’ın kabinesine uyarılarını sıraladı. Suriye ve Yemen’deki savaşlara siyasi çözüm bulunmasının gerekliliğine dikkat çeken Kerry, Suriye rejiminin kayıt altında olmayan kimyasal silahları halen kullandığına dikkat çekti.
OBAMA’NIN ELÇİLERİ KOVULDU
Amerikan New York Times gazetesinde yer alan ve ABD’li diplomatlara dayandırılan habere göre, Donald Trump’ın geçiş ekibinin 23 Aralık 2016’da Dışişleri Bakanlığı yetkililerine gönderdiği yazıda, Barack Obama döneminde atanan “istisnasız tüm büyükelçilerin 20 Ocak’ta görevlerinin son bulacağı” bilgisi yer aldı. Haberde, söz konusu talimatın sadece Obama döneminde atanan büyükelçileri kapsadığı, bakanlık bünyesindeki kariyer diplomatlarını içine almadığı kaydedildi. Bu tür bir talimatın daha önce benzerinin olmadığı, önceki başkanlık değişim süreçlerinde büyükelçilerin görev dönüşümlerinin zamana yayılarak yapıldığı vurgulandı. Büyükelçilerin görevlerine bir anda son verilmesinin önemli ülkelerde elçi krizine yol açabileceğinin altı çizildi.
SİBER SALDIRIDA FAİLLER BELLİ
Rusya’nın, ABD’de yapılan başkanlık seçimlerine siber saldırılar yoluyla müdahale ettiği iddialarına ilişkin tartışmalar sürüyor. Perşembe günü ABD Kongresi’nde konuya ilişkin yapılan oturumda, Ulusal İstihbarat Direktörü James Clapper ve Ulusal Güvenlik Ajansı şefi Mike Rogers, Rusya’nın müdahalesinden emin olduklarını söyledi. Müstakbel Başkan Donald Trump ise iddiaları ciddiye almamakta ısrarcı. Obama’ya sunulan Rus müdahalesine ilişkin ayrıntılı bir istihbarat raporunun önümüzdeki günlerde kamuoyuna açıklanması beklenirken, bu rapordan bazı bilgiler ABD basınına sızdı. NBC ve CNN televizyonları ile Washington Post gazetesinde yer alan haberlerde, Demokrat Parti’nin çalınan e-postalarını Wikileaks sitesine verenlerin isimlerinin belli olduğu öne sürüldü. Rus yetkililerin, Trump’ın zaferini kutladığı bilgisi de raporda yer aldı.
TRUMP DUVARINA ‘KÖLE’ DESTEĞİ
ABD’de 20 Ocak’ta başkanlık görevine resmen başlayacak olan Donald Trump’ın, seçim sürecinde en çok tartışma yaratan vaatlerinden biri, Meksikalı göçmenlerin gelişini önlemek için sınıra duvar örme konusundaydı. Bu vaat, muhafazakar Amerikalılardan geniş destek bulurken, Maasachusetts eyaletinden bir şerif, bu desteği bir adım öteye taşıdı. Bristol County şerifi Thomas Hodgson, kasabanın hapishanesindeki mahkumları duvarın inşasında ‘gönüllü’ olarak çalıştırmak istediğini söyledi. Üst üste dördüncü kez altı yıllık şeriflik görevin başlayan Hodgson, çalışmalarını Ulusal Mahkum Topluluğu Çalışmaları adlı inisiyatif kapsamında yapacaklarını söyledi.
KIRMIZI ÇİZGİSİNİ SİLMİŞTİ
2011 yılının mart ayında patlak veren iç savaşın ikinci yılında Obama yönetiminin Suriye meselesine bakışını özetleyen çok önemli bir süreç yaşandı. ABD, 2012 yılının ağustos ayında ‘kimyasal silah kırmızı çizgimizdir’ açıklaması yaptı. Ancak 2013-2014 yıllarında ülkede birçok kez kimyasal silah kullanıldığı kanıtlanmasına rağmen Obama yönetimi sözünü yerine getirmedi. Bu dönemde ABD, Rusya ile Esad rejiminin kimyasal silahlarının sınır dışına çıkarılması ve imha edilmesine yönelik bir anlaşmaya vardı. IŞİD’in ortaya çıkıp genişlemesinden sonra ise Amerikan hükümeti,
Suriye politikasında IŞİD’le mücadeleyi listenin en başına koydu. Rejimin geleceğine ilişkin çabalarsa diplomatik girişimler üzerinden yürütüldü. ABD Dışişleri Bakanı Kerry ile Rus mevkidaşı
Lavrov, geçen yıl içinde bir dizi görüşme gerçekleşti. Ancak bu görüşmelerden somut sonuç çıkmadı.