Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Üsküdar'da açılış töreninde halka hitap etti. Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
- Adını tam kesinleştirmedik ama Çamlıca Cami, yine tamamlanmakta olan meydan ve sahil düzenlemeleri bunlarda sadece bir kaçıdır. Üsküdar Metro hattının açılışını gerçekleştirmiştik. Daha devamım var. Çünkü biz de laf yok icraat var. İnsansız hava araçları yaptığımız gibi insansız metroyu da gerçekleştirdik. Çeyrek asırdan fazladır, Üsküdar da oturan kardeşiniz olarak bu ilçenin gönlümdeki yerinin ayrı olması da tabidir. Bu sebeple Üsküdar’da her gelişmeyi çok daha yakından takip ediyorum. Resmi olarak 15 milyonu aşkın fiilen muhtemelen çok daha fazla nufüsüyla en büyük ilimiz olan İstanbul diğer tanımıyla Türkiye’nin bir özetidir. İstanbul’da demografik olarak Türkiye’nin her şehrinin temsilcisini bulabilirsiniz.
- Belediye hizmet binamız 800 araçlık otoparkı ve pek çok özelliği ile İstanbul’a yakışan bir eser oldu. 15-20 yıl önce neydi buraların hali şimdi nerelerden nerelere geldi bunun adı AK Parti Belediyeciliğidir. Bu CHP belediyeciliğine benzemez. AK Parti Belediyeciliğinde hizmet var, temizlik, sanat var. Temizlik dedim de işte Ümraniye, hatırlıyorsunuz dimi o çöplüğün patlamasını, 39 vatandaşımız orada öldü. Şimdi İstanbul bu CHP’ye bunun hesabını bugüne kadar nasıl sorduysa 31 Mart’ta da sormayacak mı? Bu CHP’nin bizim insanımıza milletimize yaptığı zulmü babalarımızdan çok dinledik. Gaz yağından tut, sana yağına kadar hepsi nüfus cüzdanında mühürlü.
"NE DEDİLER? KUMARHANE AÇACAKLAR..."
- Diyorlar ki bu seçimin acaba dev projeleri ne olacak? Açıkladık; ne dedik? Millet kıraathaneleri dedik. Ne dediler? Kumarhane açacak dediler; çünkü bunların meşrebi bu. Çünkü bunlar ne yazık ki onlar o kumar kağıtlarıyla, okey masalarındaki tuğlalarla yatıp kalkarlar. Kütüphane nedir? Kıraathane nedir anlamaz. Ey CHP kıraathane okuma yeridir, okuma evidir. Gelsinler bu kıraathanelerde çayını, kekini ücretsiz yiyerek kitaplarını okuyup derslerini çalışsınlar.
- Bu milletin bize verdiği görev bir lütuf değil bu bizim görevimiz onu yerine getiriyoruz. İstanbul Nakkaştepe millet bahçesi 50 bin metrekarelik alanıyla İstanbul’un en gözde mekanlarından olmaya aday. Hep konuşurduk, işte İngiltere’ye gidenler gelenler Central Park var, ABD’de şu var bu var… İşte bizde Nakkaştepe var.
- Atatürk Havalimanı’nın millet bahçesine çeviriyoruz, kapalı alanları fuar merkezine çeviriyoruz. Biz Belediyeciliğin evet okulunu kurduk, bu bizim işimiz CHP anlamaz bu işten. Onların olduğu yerde bakıyorsunuz kanallar kanalizasyonlar berbat bunlar anlamaz. İstanbul’a belediye başkanı olduğumda İstanbul’da otobüsleri hatırlayın bindiği zaman mazot kokardı neden temizlik yok. O koltuklar hep pislik içinde. Biz geldiğimiz zaman bizim insanımıza bu yakışmaz dedik ve Mercedes otobüsler aldık. Almaya da devam ediyoruz. Ülkemizin en kapsamlı yolculuk merkezlerini İstanbul’a yaptık.
- 31 Mart büyük önem arz ediyor. En önemli bilim merkezi Üsküdar’da önemli hizmetler verecek. İşte Medeniyet Üniversitesinin hemen arkasında bu merkez bilim yuvası haline geldi. Valide Sultan Gemisi’ni az önce izledik değil mi? Geçtiğimiz yıl faaliyete geçti ve bugüne kadar 400 bin kişiye hizmet verdi. Toplam yatırım bedeli 470 milyon lirayı bulan bu eserleri yapan başta belediye başkanımız olmak üzere tüm hizmetleri olanları kutlamak istiyorum.
- Ömrümüz oldukça Üsküdar hep gönül tahtımızın baş köşesinde yer alacaktır. Milletimizin tercihini 31 Mart yerel seçimlerinde de bir kez daha AK Parti’den yana kullanacağına eminim. Ben İstanbul sevdalısıyım.
- Çöp dağlarını kaldırdık, İstanbul’un 40 yıllık su sorununu bitirdik. Bizden önce de CHP vardı İstanbul’da… Bay Kemal konuşuyor, acaba bunlardan haberi var mı, önce onun Kâğıthane’nin yerini öğrenmesi lazım. İstanbul’un 39 ilçesi var İstanbul’un gelin 31 Mart’ta da bu hizmetleri alamayan belediyelere de bu hizmeti götürelim oraları da AK Parti hizmetlerinden faydalandıralım. Gelin şu CHP’nin zulmünden kurtaralım bu milleti.
- Bizim de çıktığımız o Belediye Başkanlığı yolculuğumuzu cezaevinde bitirmeye çalıştılar. Ama milletimiz iradesi öyle güçlüydü ki tüm engelleri aştık ve ülkemizi yönetme fırsatı bulduk ve nihayet işte bugünlere geldik. Ülkemizin yönetim sistemini de değiştirerek tarihimizin en büyük reformlarından birine imza attık. Gerek İstanbul’da gerek diğer 81 ilde eksikleri tespit edip Belediye başkanlarımıza talimatlarımızı verdik. Pek çok projeyi de bizzat takip ettik.
SERT TEPKİ: BİR SAVCI ÇIKMIŞ, SEN KİMSİN YA?
- Türkiye'de ordumuz ve emniyetimiz dahil olmak üzere; kamuda ve özel sektörde hanımefendilerin istihdamında başı açık başı örtülü ayrımını kaldırdık. Öyle mi? Bugün artık ülkemizde tüm kurumlarda hanım kardeşlerimiz kendi tercihlerine göre nasıl istiyorlarsa öyle giyinirler. Senin başın niye açık? Niye kapalı? Böyle bir şeyi sormaya kimsenin hakkı yok.
Ama bir anda bakıyorsunuz, bir savcı çıkmış. Ya sen kimsin ya? Sen savcı olabilirsin ama her şey yasalarla bir yere oturmuşken, anayasada kanunlarda her şey bir yere oturmuşken, sana ne oluyor da aykırı bir şekilde bu uygulamanın iptalini isteyebiliyorsun? Çünkü bunlar eski Türkiye'den kalma ürünler.
Neyse ki Danıştay'ın ilgili dairesi bu girişimi boşa çıkardı. Bu tartışmayı yeniden açmanın kime ne faydası var?
SARI YELEKLİLER YORUMU: AVRUPA SINIFTA KALMIŞTIR
Fransa'daki olayları endişeyle takip ediyoruz. Biz, hem göstericilerin yol açtığı kaos görüntülerine hem de onlara uygulanan orantısız şiddete karşıyız. Ülkemizin sokaklarını ve caddelerini ateşe boğmaya kalkanlara sessiz olanlar işte görüyorsunuz şimdi ne durumda. Bizim polisimizle alay edenler bizim polisimizin zulüm ettiğini söyleyenler bakın şimdi kendi polisleri neler yapıyor. Umarım Paris sokaklarının duvarlarında da 'zulüm 1789’da başladı' yazıları da görmeyiz. Bağdat caddesinin sokaklarında zulüm 1453’te başladı yazıyorlardı. O vicdansızlar bunları yazdı duvarlara…
Ortaya çıkan manzara göstermektedir ki Avrupa demokrasi dersinden de insan hakları dersinden de özgürlükler dersinden de sınıfta kalmıştır.
Siyasi popülizm uğruna mülteci karşıtlığını ve İslam düşmanlığını tahrik edenler kendi kazdıkları kuyuya düşmüşlerdir. Üzerinde çok titredikleri güvenlik ve refah duvarları, mülteciler veya Müslümanlar tarafından değil bizzat kendi vatandaşlarınca sarsılmaya başlamıştır.