Erdoğan'ın konuşmasından satır başları...
G20 Zirvesi'nin 11'incisini Çin'in ev sahipliğinde tamamlamış bulunuyoruz. Bu toplantıyı verimli bir toplantı olarak kabul ediyorum. Küresel büyümenin uzun vadede sürdürülebilir, kapsayıcı bir şekilde devam ettirebilmesi için konuşulan reformlar en önemli gündem maddelerimizden biriydi. Atılması gereken adımlar konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Türkiye olarak büyümenin G20 ülkeleriyle birlikte tüm dünyaya yayılmasını içeren kapsayıcılık konusuna özel önem veriyoruz. Her fırsatta gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ve az gelişen ülkeleri de gözeten kapsayıcılık anlayışıyla hareket etmesini dile getirdik.
"HEPİMİZİN YARARINADIR"
Çin’deki zirvede G20 liderleri olarak sürdürülebilir kalkınma için 2030 gündeminin uygulanması için bir eylem planını kabul ettik. Esasen BM sorumluluğunda yürüyen bu çalışmaya G20’nin öncülük etmesini olumlu buluyoruz. Küresel ticarette büyümenin güçlendirilmesi meselesi de önemlidir. Bu hepimizin yararına olduğu açıktır. Tüm ülkelerin birlikte hareket ederek küresel ticaretteki durgunluğu aşmalarında fayda buluyoruz.
"MÜLTECİ SORUNU KONUSUNDA İYİ BİR SINAV VERİLEMEDİ"
Terörizm ve mülteci sorunu Antalya’da G20’nin gündemine getirdiğimiz başlıklar olarak yer alıyordu. Bizim bu konudaki hassasiyetimizin ne kadar yerinde olduğu açık ve nettir. Mülteci sorunu konusunda maalesef iyi bir sınav verilemedi, verilemiyor. Topraklarında 3 milyon Suriyeli ve Iraklıyı barından bir ülke olarak Türkiye bu konunun en önde gelen muhataplarından biridir. 3 milyon mülteciye ev sahipliği yaparken 12 milyar doların üzerindedir. Bunun yanında STK’larımızın harcamalarını ele aldığımızda 25 milyar doları aşmaktadır.
"GÜVENLİ BÖLGEYİ ISRARLA SÖYLEDİK"
Antalya’daki zirvede tüm liderlere Suriye’de güvenli bölge oluşturulması suretiyle burada mülteci sorununu çözebiliriz diye ısrarla söyledik. Bu zirvedede bütün dostlarımıza bu konuyu açtık. Hatta sadece o güvenli bölgede değil aynı zamanda Türkiye’de birçok ilde bulunan Suriyeli mültecilerin iskanıyla alakalı çalışmaları yapmak üzere ülkemiz faaliyetlerine devam ediyor.
"BATI ÜLKELERİNİN SIĞINMACI TAVIRLARI İNSANLIK ADINA UTANÇ VERİCİDİR"
Batı ülkelerinin sığınmacı sorununda takındıkları güvenlikçi ve hatta ırkçı tavır insanlık adına utanç vericidir. Suriye’de öldürülenlerin sayısı 600 bini aşmıştır. 600 bin insanın öldürüldüğü bir yerde hala katil Esed’in görevinde kalmasını savunmak bana öyle geliyor ki insanlık adına bizler için utanç vericidir. Mazlumları kucaklarını açmaları gereken ülkelerin sınırlarını kapatma telaşına girmelerini hayretle izliyorum. Önümüzdeki dönemde bu sorunun çözümü için çalışmaktan vazgeçmeyeceğiz. Türkiye dışarıdan yardım gelse de gelmese de ev sahipliğini yapmaya devam edecektir. Türkiye, din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın ev sahipliği yapmaya devam edecektir. Suriye başta olmak üzere bölgede krizler çözülmeden mülteci meselesinin de kalıcı şekilde geride kalması mümkün değildir.
"ÜLKEMİZ DEMOKRASİ TARİHİNE YENİ SAYFALAR AÇTI"
Terörizm her geçen gün yeni formlara bürünerek dünyayı tehdit etmeye devam ediyor. Türkiye’nin 15 Temmuz’da yaşadığı darbe girişimi de terörizmin ilk defa görülen bir biçimidir. Terör örgütleriyle mücadele eden Türkiye, 15 Temmuz’da kendi ordusu içerisine gizlenmiş teröristlerin ne yazık ki milletimizin vergileriyle alınmış uçakları, tankları ve toplarıyla kendi halkını öldürmeye tenezzül etmiştir. Böyle bir darbe girişimi karşısında 241 vatandaşımız şehit olmuştur. Fakat ben milletimle iftihar ediyorum. Milletimle gurur duyuyorum. Zira 4-5 günlük tatil için ülkemin bir bölgesindeyken darbe girişimi olduğunda sadece cep telefonundan halkıma seslendim ve kendilerini meydanlara çağırdım. 81 vilayetimizde tüm halkımız meydanlara yürüdü. Ben havalimanına indiğimde onbinlerce insan toplanmış bizi bekliyordu. Onlar F-16’lardan, üzerlerine gelen tanklardan korkmuyordu. Hatta tankların altına kendisini atan insanlar vardı. Bundan dolayı parçalanan hanım kardeşlerimiz vardı. Bu bir demokrasi mücadelesiydi. Bu demokrasi mücadelesini onlar çok farklı bir şekilde verdiler ve milletimiz bu darbe girişimini püskürtmek suretiyle ülkemiz dünya demokrasi tarihine yeni sayfalar açacak şekilde bir süreç başlattı. Ben şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza şifalar diliyorum.
"TERÖR BUMERANG GİBİ GELİR DÖNER O ÜLKELERİ DE VURUR"
Biz sizlerin huzurunda tekrar uyarıyoruz. Teröristin iyisi kötüsü olmaz. Senin teröristin iyi benimki kötü olmaz. Teröristlerin hepsi kötüdür. Teröristlerin hepsi lanetlidir hiçbiri savunulamaz. Terör örgütleri arasıdna ayrım yapmak suretiyle bir yerlere fatura çıkarılmaya çalışılıyorsa bilesiniz ki bumerang gibi döner o ülkeleri de vurur. Bugün Türkiye'yi yakan ateşin yarın bize karşı mücadele eden terör örgütlerinin arkasında durma gayretinde olanları bulması kaçınılmazdır. FETÖ'yü, PKK'yı, DAEŞ'i ayrı tutumu reddetmeli ve teröre karşı birlikte hareket etmeye başlamalıyız.
"G20'DE DÜNYA LİDERLERİYLE GÖRÜŞME YAPTIK"
15 Temmuz sonrası ilan edilen OHAL terörle mücadelede gereken yeniden yapılanmaya yöbeliktir nimetlerin büyük bölümünü kendine toplayan ülkelerin sıra külfet paylaşımına geldiğinde sorumluluktan kaçması kabul edilemez. Türkiye'nin tarihi İpek Yolu'nu canlandırmada Çin'i samimiyetle desteklediklerini bildirdik. Çin ile 3'ü enerji 1'i tarım olmak üzere imzalanmasına refakat ettik. Çin ziyaretimiz boyunca ABD Başkanı Obama, Rusya Devlet Başkanı Putin ile, Almanya Başbakanı Merkel ile, BM Konseyi Başkanı Ban-ki Moon ile, Avustralya Başbakanı ile, Hindistan Başbakanı ile, Güney Afrika Devlet Başkanı Zuma ile ikili görüşmeler yaptık. Almanya, Fransa, İtalya ile de 4'lü zirve gerçekleştirdik.
ÇİN İLE SURİYE'DE BİR İŞBİRLİĞİ YAPILACAK MI?
Suriye ile ilgili olarak tabii ki Çin Halk Cumhuriyeti ile görüşmelerimiz oluyor. Fiili olarak bir işbirliği söz konusu değil. Bölgede koalisyon güçleriyle bir işbirliğimiz var. Koalisyon güçleri de daha çok NATO ülkelerinden oluşuyor. Şimdi de Rusya ile bir işbirliği çalışmasını gerçekleştiriyoruz. Bölgede ateşkesin ilan edilemsi için çalışmanın içerisindeyiz. Kurban Bayramı öncesi ateşkesi sağlayarak Halep halkı bu bombardımandan kurtulsun, aylardır ihtiyaçlarından yoksun yaşam mücadelesi verenlere Kızılay olarak yardımlarımızı ulaştıralım istiyoruz.
"OBAMA VE PUTİN' TEKLİFİM..."
Şuanda gerek sayın Obama gerekse Sayın Putin'in Suriye'nin kuzeyindeki operasyonlarımızın Suriye'nin toprak bütünlüğüne bir müdahalesi değil. Cerablus bizim sınırımızdır. Cerablus'ta aylardır bizim topraklarımıza havan atışları yapılmaktadır. En son bir düğünde ne yazık ki 14 yaşında bir çocuğun bedenine bomba bağlanmak suretiyle patlatılmış ve 56 kişi hayatını kaybetmiştir. 100'e yakın da yaralı vardır. Tabii ben bu yaralıları hastanede ziyaret ettim, dayanılır katlanılır bir şey değil. Bu olay bizim için başlangıç oldu. Ilımlı muhaliflerle birlikte Cerablus'a girerek DAEŞ'i atmış olduk. Oraya Cerablus'un kendi insanı yerleşti. Nüfusu 100 bin olan Cerablus sakinleri oraya yerleşmiş durumdalar. Cerablus'un kendi sakini olanlar onları koruma altına almış vaziyette. Yeni bir hamle de Kilis'in karşısında Çobanbey denen bir bölge var oradan girmek suretiyle bizim 90-95-40-45 kilometre diye ifade ettiğimiz bölge de DAEŞ'ten temizlendi ve Fırat'a kadar birleştirilmek suretiyle bizdeki bulunan Suriyeli vatandaşlar gerekse Suriye'den irtica etmek isteyenler kendi topraklarında daha huzurlu yaşamak fırsatını bulacaklar. Oranın uçuşa yasak bölge olarak ilan etmek sayın Obama ve Sayın Putin'e teklifimdir. Süreci de böyle başlatıyoruz.