Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Paris’teki İklim Zirvesi’ne katıldıktan sonra dün Katar’a hareket etti. Erdoğan, Katar yolunda gazetecilerin Rusya ile yaşanman uçak krizine ilişkin sorularına cevap verdi. NATO ve AB ülkelerinin ardından Obama’dan da Türkiye’nin haklılığı konusunda destek alan Erdoğan, Katar yolunda Rusya ile yaşanan gerilimi değerlendirdi. Türkiye’nin DAİŞ’ten petrol aldığı iddialarına sert tepki gösteren Cumhurbaşkanı, DAİŞ ve rejimin petrol üzerinden bağlantı kurduğunu belirterek, asıl DAİŞ’i bu sistemin beslediğini ve DAİŞ’in yok olması halinde Suriye rejiminin de yok olacağını söyledi.
Türkiye’nin Rusya’yla yaşanan bu krizde öfkeyle değil, sabırla hareket edeceğini belirten Cumhurbaşkanı, ancak gidişata göre durumu yeniden değerlendirebileceklerini vurguladı. Milliyet'ten Serpil Çevikcan'ın haberine göre, doğalgazla ilgili endişeler konusunda “Hayat boyu doğalgazla yaşamadık. Bunların üstesinden geliriz” diyen Erdoğan’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
‘Yalnız bırakmayacağız' dediler
İkili görüşmelerde hakim olan konu Rusya-Türkiye arasındaki gelişmelerdi. İlk gün, Hollande, Merkel ve Poroşenko ile ikili görüşmeler yaptım. Paris’ten ayrılmadan önce Obama ile de ikili görüşme yaptım. Bütün görüşmelerde dört ülkenin de yaklaşımı Türkiye’nin haklılığı noktasında ve ‘NATO olarak da biz her zaman Türkiye’nin şu anda yaşadığı olayda da yanındayız, bundan sonra da yanında olmaya devam edeceğiz’ dediler. Sayın Obama’nın basın toplantısında yaptığı açıklama zaten çok net. ‘Dayanışma içerisinde olacağız ve bir NATO üyesi olan Türkiye’yi biz bu süreçte yalnız bırakmayacağız’ dedi.
Rusya'nın operasyonlarının DAİŞ'le ilgisi yok
Burada bir diğer husus da şu DAİŞ terör örgütüne karşı müşterek koalisyon güçleri olarak attığımız adımları bundan sonra da kesintisiz devamı noktası. Suriye konusunda şu anda en önemli başlık DAİŞ terör örgütü ile olan mücadeledir. Diğer bir mesele Suriye’den Türkiye’ye karşı olan tehditler. Türkiye’nin alması gereken tedbirler. Ayrıca Rusya’nın DAİŞ’i bahane edip yaptığı operasyonlar; Rusların yaptıkları operasyonların genelde DAİŞ’le ilgisi yok. Bombardımanda, DAİŞ’in olmadığı bölgeyi hedef alıyorlar. Paris’te görüştüğüm liderlerin hepsi de aynı kanaatteler. Rusların yaptıkları operasyonların neredeyse sadece yüzde 10’u DAİŞ’e karşı. Yüzde 90’ı, genelde Bayır Bucak Türkmenlerinin yaşadığı bölgeyi hedef alıyor ki o bölgede de DAİŞ’in mevcudiyeti söz konusu değil. Uluslararası kurum ve kuruluşlar da bunları tespit ediyor. Geçen 3 ay içindeki Rus uçaklarının vurmuş olduğu sivil sayısı 500’ü aşmış durumda. Bu acımasız bir şekilde devam ediyor. Bunları Paris’te de liderlerle görüşme imkanı bulduk. Hatta dün ben Şansölye Merkel’e radar üzerinden çıkan haritalar üzerinde durumu tekrar izah ettim, baktım onda da hemen hemen benzer bilgiler var.
Merkel ve Hollande Putin'e söyledi:
Sayın Putin’e yaptığımız görüşme davetine malumunuz icabet olmadı. Merkel, Obama ve Hollande kendisi ile yaptıkları görüşmelerde bu konunun gerilimle çözülemeyeceğini, diplomatik yollarla çözmek gerektiğini belirtmişler. Bizler de aynı kanaatteyiz. Bu tür konular, diplomatik yollarla çözülmelidir. Dün (önceki gün) Rus pilotun naaşını, askeri törenle kendilerine teslim ettik.
Pilotu götürmemizi istemediler
Kendilerine, pilotun naaşını kendi uçağımızla götürüp Rusya’dateslim etmeyi de teklif ettik. Ama kabul etmediler. Kendi uçaklarını göndererek almak istediklerini belirttiler. Silahlı Kuvvetlerimiz karşı tarafın bu arzusunu da tabii ki yerine getirdi. Naaşla ilgili olarak bir Ortodoks din adamı çağırılarak, dini kurullara da riayet edildi. Bu üzücü olayla ilgili olarak her hususta azami düzeyde hassasiyet gösterildi.
Kolisyon güçleri gerekli operasyonları yapacak
(Obama görüşmesinde Cerablus-Azez hattına dönük operasyon konuşuldu mu, ne zaman başlayacak?) Bu tür operasyonların tarihleri konuşulmaz. Ama olumsuz bir yaklaşım yok. Koalisyon güçleri gerekli operasyonları yapacaktır. Şu anda güvenlik güçleri irtibat halindeler. Bizim en hassas olduğumuz konu sınır boylarımızdaki tedbirlerdir. Bu tedbirlerimiz artarak devam ediyor. İşin üç boyutu var. Birincisi hava boyutu, uçuşa yasak bölge konusu. Şu anda koalisyon güçleri havadan karaya lojistik destek sağlıyor. Yapılan budur. İkinci adım kara harekatı meseledir. Karada daha çok ÖSO merkezli bir çalışma söz konusudur ve koalisyon güçlerinin ÖSO’ya hava harekatıyla verdiği destek var. Buna devam edeceğiz. Bir diğer husus da eğit donat hususu var. Aktif olarak eğit donatı da yapıyoruz.
Sivil katliamları gündeme getiriyoruz
(Rusların Türkmenleri hedef alması konusunda uluslararası düzeyde neler yapılıyor?) Sivil katliamlarla ilgiyi konuyu elbette görüşmelerimizde gündeme getiriyoruz. Uluslararası kamu diplomasisi açısından atılmakta olan adımlar var. Bunları elbette her vesileyle anlatmak durumundayız. Bunları uluslararası medyaya verdiğim mülakatlarda dile getiriyorum. Aynı şekilde Sayın Başbakan da dile getiriyor. Uluslararası camialarda etkin çevrelerin de bu konuyu gündeme taşımalarının yararlı olacağına inanıyoruz.
İftiralarla inandırıcılıklarını yitiriyorlar
(Rusya’nın Türkiye aleyhtarı bir üslubunu ve yaptırımları nasıl karşılıyorsunuz?) Eteklerindeki taşları dökmekle meşguller. Tabii böyle bir konuda, hemen kara propagandaya başvurmaları üzücü. Ciddi bir iftira kampanyası yapıyorlar. Bu iftiralara dünya liderleri tabii ki inanmıyor. Görüştüğüm liderlerden edindiğim izlenim bu. Tam tersine Rusya bu tür iftira kampanyaları ile kendi inandırıcılığını yitiriyor. Mesela Sayın Putin’in, Türkiye’nin DAİŞ’ten petrol aldığından söz etmesinin hiçbir inandırıcılığı yok.
Görevi bırakmaya hazırım
Oğlumun da bu işin içinde olduğundan söz etmeleri dahil, bu tür iddiaların tümü iftira. Ben kendilerini bunu ispata davet ediyorum. Sayın Putin bunu ispat ederse ben Cumhurbaşkanlığı görevini bırakmaya hazırım. Peki ispat edemezse kendisi de görevini bırakmaya hazır mı? Daha önce benzer iftiralar, İran medyası tarafından da piyasaya sürülmüştü. Oğlum ve kızımla ilgili iftiralar atmışlardı. O dönem Ruhani’yi arayıp bunların iftira olduğunu açık açık söylemiştim. Hele hele Müslüman bir Müslümana nasıl iftira atar diye sormuştum Ruhani’ye. Ruhani olanları medya özgürlüğüyle izaha kalkışmıştı. O süreçte, kendisine de söyledim, İran’da medyanın ne kadar özgür olduğu herkes gayet iyi biliyor! Şimdi benzer iftiralara Rusya’da tanık oluyoruz. Ben de iddia sahiplerini bunu ispata çağırıyorum. İspat edemezlerse müfteri konumuna düşerler.
Türkiye'in petrol aldığı yerler belli
Türkiye’nin petrol aldığı yerler bellidir. En çok petrolü, doğalgazı Rusya’dan alıyoruz. Rusya bunu gayet iyi bilir. İki, İran’dan yılda 10 milyar metreküp doğalgaz alıyoruz. Petrol hariç. Ayrıca Azerbaycan, Kuzey Irak, Cezayir, Katar ve zaman zaman Nijerya’dan alıyoruz. Bizim aldığımız yerler resmi olarak belli. DAİŞ’in petrolünü şu anda kimlerin aldığı da belli. Mesela, George Haşhadi denilen Rus vatandaşı, aynı aman Suriyeli bir kişi alıyor. DAİŞ’ten alıyor ve Esed rejimine satıyor. Rejim dışı satışları da var. Bunu ABD kaynakları da açıkladı. Bunu Obama ile konuştuk, her şey ortada. DAİŞ’le ticaret yaparak, DAİŞ’i besliyorlar. Suriye rejimi DAİŞ’in devamından yana. DAİŞ yok olursa rejim yok olacak. Bunu bildikleri için DAİŞ’in yok olmasını istemiyorlar. Irak’ta da aynı şekilde DAİŞ’i destekliyorlar.
Putin'in beyanları mert ve cesurluğum üzerine
(Putin, daha önce sizin için ‘mert adam’ şeklinde yorum yapıyordu şeklindeki soru üzerine) Bu soruyu aslında Sayın Putin’e sormanız lazım. Yani 11 ay önce değil, daha öncesinde de benimle ilgili Putin’in beyanları hep mert ve cesurluğum üzerinedir. Dürüst devlet adamlığım üzerine de bir çok sözü vardır. Hele hele bizim Berlusconi, Schröder ve kendisi ile üçlü dörtlü bir araya geldiğimizde benimle ilgili söyledikleri hep bu istikamettedir.