Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde 35. İSEDAK Toplantısı Açılış Töreni'nde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk'ta dün meydana gelen depremle ilgili, "Yıkılan binalarla alakalı Arnavutluk'un yanında yer almamız gerektiğine inanıyorum ki bu özellikle İslam Kalkınma Teşkilatımızın da görevi olsa gerek. Bu adımı atmamızın çok faydalı olacağına inanıyorum. Bu bir kardeşlik görevidir, bu adımı atmakta fayda var" dedi.
Tüm İslam dünyasını Arnavutluk'a destek olmaya çağırdığını dile getiren Erdoğan, "Müslümanlar olarak üzerimize serilen ölü toprağından hala kurtulabilmiş değiliz. İslam alemi, bir duvarın tuğlaları gibi yek diğerine kenetlenemediği için kolayca manipüle ediliyor." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, deprem haberini aldıktan sonra Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama ile iki kez telefonla görüşmesi olduğunu belirten Erdoğan, "Geçmiş olsun dileklerimizi iletim." dedi.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
''Dün Arnavutluk'ta yaşanan depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Deprem haberini aldıktan sonra Arnavutluk Başbakanı Sayın Edi Rama ile iki kez telefonla görüşmem oldu. Geçmiş olsun dileklerimizi iletim. Bugünkü toplantımızı paylaştım. Gece ölü sayısı 26'ydı. Ciddi manada şehirler harabe halindeydi.
BU BİR KARDEŞLİK GÖREVİ
Burada bir adeta donörler toplantısının adımlarını atmamız bütün bu yıkılan binalarla alakalı Arnavutluk'un yanında yer almamız görevimiz olsa gerek. Yıkılan binalarla alakalı Arnavutluk'un yanında yer almamız gerektiğine inanıyorum ki bu özellikle İslam Kalkınma Teşkilatımızın da görevi olsa gerek. Bu adımı atmamızın çok faydalı olacağına inanıyorum. Bu bir kardeşlik görevidir, bu adımı atmakta fayda var. 600 yaralı var. Bizler askeri kargo uçaklarımızı Kızılay'ı AFAD'ı Arnavutluk'a göndermiş bulunuyoruz. Yardım TIR'larının gün içerisinde Arnavutluk'a varacağına inanıyorum. Arnavutluk'un çektiği acıyı çok iyi anlıyoruz. Buradan tüm İslam dünyasını Arnavutluk'a destek olmaya çağırıyorum.
MÜSLÜMAN HAYATI KADAR UCUZ BİR META YOK
İslam ülkeleri olarak dünya nüfusunun yüzde 24'üne sahipken dünya ticaretinin sadece yüzde 9,7'sini temsil ediyoruz. Günümüz dünyasında ne yazık ki Müslüman kanı hayatı kadar ucuz bir meta yoktur. İslam dünyası dahil tüm insanlığın kaderi konsey üyesi 5 ülkenin insafına terk edilmiştir.
BU ADALETSİZ SİSTEMİN DEVAM ETMESİ MÜMKÜN DEĞİL
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeleri, daimi üyeleri kastediyorum, beş tanesinin içinde bir tane Müslüman, halkı Müslüman olan ülke de yoktur. İkinci Dünya Savaşı'nın galipleri tarafından inşa edilen bu adaletsiz sistemin ilanihaye devam etmesi mümkün değildir. Günümüzün şartlarına göre baştan düzenlenmesi zorunluluk halini almıştır.
GEÇİCİ ÜYENİN BMGK'DA NE HÜKMÜ VAR?
15 geçici üye. Bu 15 geçici üyenin içerisinde bir tane iki tane üç tane halkı Müslüman olan ülke yer alıyor diye kendimizi aldatmayalım. Geçici üyenin BMGK'da ne hükmü var, herhangi bir iradesi var mı? Yok. Her şey 5 daimi üyenin hatta bunların içinde bir tanesinin iki dudağı arasında. Bunlar ne derse o, bunun dışında bir şey yok. Kendimizi aldatmayalım, önce kendimize inanalım, şu gördüğümüz teşkilat, sıradan bir teşkilat değil. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak, İslam Kalkınma Örgütü olarak gücümüzü fark edelim, kendimizi iyi tanıyalım, iyi anlayalım ve tavrımızı ona göre belirleyelim.
ÇAĞRIMI TEKRARLIYORUM
Buradan BMGK'nın yapısının yeniden belirlenmesi çağrımı tekrarlamak istiyorum. Allah çirkin işleri kötülüğü haksızlığı yasaklıyor. Bu emirleri ihlal eden hiç kimse Müslümanlara İslam'a hizmet edemez. Hiç şüphesiz zulüm olduğu müddetçe adalete inanan, onu tesis etmek için var gücüyle çalışan adalet savunucuları da olacaktır. İşte bizler de Müslüman olarak 21. yüzyılda adaletin savunucuları olmak durumundayız. Tepki gösterilmeyen her zulüm, zalime cesaret vermekten başka bir işe yaramayacaktır.
İSRAİL TÜM DÜNYANIN GELECEĞİNİ TEHLİKEYE ATIYOR
Filistinlilerin hayat, mülk ve çalışma haklarına saygı duymayan İsrail, bölge ile beraber tüm dünyanın geleceğini tehlikeye atıyor. 3 dinin kutsal şehri Kudüs'ü yağmalayarak sadece kendi inançlarının merkezi haline getirmeye çalışanlar, çok büyük bir yanlışın içindedir. Türkiye olarak Filistinli kardeşlerimizin haklarını ve Kudüs'ün mahremiyetini savunmaya devam etmekte kararlıyız.''