İşte Şanlıurfa'daki toplu açılış töreni ve temel atma törenine katılan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları:
Bugün burada 278 ayrı eserin açılışını yapıyoruz. TOKİ 803 konutun ve sosyal tesislerin inşasını tamamladı. Biz diğerleri gibi, anamuhalefetin başındaki zat gibi hep -cek -cak demiyoruz. Bana 4 yıl verin işsizliği bitireceğim diyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
Sen burayı hiç böyle gördün mü?
Seçimlerde rehavet var dediğimde Kılıçdaroğlu "Cumhurbaşkanı konuşurken meydanları boş görüyor ondan öyle dedi' diyor. Kılıçdaroğlu benim muhatabım değil ama Şanlıurfa'nın meydanı ortada. Şanlıurfa'nın meydanı böyle kalabalık görmüş mü?
"Bugun temel atıyoruz"
Ben her temel atma törenine katılmam biliyorsunuz. Bugün bir istisna yaşıyoruz. Şehir hastaneler benim sevdamdır. Şanlıurfa'ya bir şehir hastanesi kuruyoruz. Bugün Şanlıurfa şehir hastanesinin temel atma törenini gerçekleştireceğiz.
12 yıl Başbakan olarak millete hizmet ettim. Bu hizmetleri anlatmak benim hakkım.
Biz şu ilkeyle çalıştık: 'İnsanların en hayırlısı insanlara en faydalı olandır'
Demirtaş'a: Bu laflara karnımız tok
Diyanet'e gerek yok ben Kuran'ı dedemden öğrendim diyor. Bu laflara karnımız tok. Sen Kur'anı dedenden babandan öğrendiysen Kur'an ne diyorsa onu yaparsın.
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin
Ne teze mezara okunmak, ne fal bakmak için
Bahçeli çıkmış Cumhurbaşkanlığı'ndan Diyanet İşleri Başkanlığı'na tahsis ettiğim aracı geri verilmesini istiyor. Sana mı soracağım ya? Bunların İslam'ı temsil eden en yüce makama yaptıklarına bak.
Vicdanları nasır tutmuş
Kucağında çocuğuyla, biçare vaziyette bize sığınmış Suriyeli hanım kardeşlerimizi, dizlerinde kalmış son dermanla, gözü yaşlı bir şekilde bize sığınmış ak sakallı ihtiyarı, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen, hala geleceğine umutla bakan çocukları, zalime teslim edemeyiz. Neymiş? 'Buradan elde ettiği gelirle emeklilere ikramiye verecekmiş.' Bunların sadece gözü kör, kulağı sağır değil, aynı zamanda vicdanları nasır tutmuş. Hesap bilmedikleri gibi, insanlıktan da bihaberler.
Bölücünün ta kendisisin
Biz dağları, ovaları aşarak, dağları delerek Şanlıurfa'yı suya kavuşturuyoruz. Birileri ise maalesef Van'da musluklardan kan akıtıyor. İşte bölücü terör örgütünün arkasında olduğu belediye bu, parti bu. Musluktan kan akar mı? İşte ülkeyi bunlar böldü. Bunlar bu ülkeyi ayrımcılığa tabi tuttu. Kürt dediler, Arap dediler. Meydana çıkıyorlar, 'biz bölücü değiliz'. Ne bölücü değilsin? Bölücünün ta kendisisin.
Biz yaşatmak için mücadele ediyoruz ama ne yazık ki terör örgütünün arkasında olduğu zihniyet hala kanın, canın, tehdidin, tedhişin peşinde. Üstelik bunun adına da 'siyaset' diyorlar. Bu nasıl siyasettir Allah aşkına? Siyaset, terör örgütünün silahlarının gölgesinden çıkamamak mıdır? Siyaset, 6-8 Ekim olaylarında insanları sokağa döküp, 50 kişinin ölümüne yol açmak mıdır? Siyaset, daha dün Çağlayan Adliyesi'nde savcımızı şehit etmiş, canlı bombalarıyla milletimizi tehdit eden örgütle kol kola girmek midir? Siyaset, tek amacı bu ülkeye ve millete düşmanlık olan, Ermeni lobileriyle işbirliği içinde olmak mıdır?
Kaçakların yeri Pensilvanya oldu
Paralel devletmiş, nereden çıktı bu? İşte Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne girdi. Burada tek devlet var ve Pensilvanya şu anda adeta kaçakların yeri oldu. Bakıyorlar ki 'yakalayıp alacaklar bizi', hemen Amerika'ya, Pensilvanya'ya hareket ediyorlar. Bu mücadele sürecek. Bu can, bu tende oldukça, bu mücadele sürecek. Bu milleti bölenlere, ümmeti parçalamak isteyenlere prim vermeyeceğiz.