Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ankara'da AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile Basın toplantısı düzenledi. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Diyalogların geliştirilmesi gerekiyor. Bugün de Kıbrıs konusunu da ele aldık. Mülteciler konusundaki müsbet tavrı takdirle karşılıyoruz. Göç akımından en fazla Türkiye etkileniyor. Irak ve Suriyeli mülteciler olarak 2 milyon insanı ülkemizde misafir ediyoruz. Ülkemiz malesef Avrupa Birliği'nden maddi katkıyı almamıştır. Artık bu iş sürdürülebilir bir hal almaktan çıkmıştır.
HDP'ye yönelik saldırılar
Terör her gün yeni canlar almaya devam ediyor. Güvenlik güçölerimiz terör örgütüyle mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Kimi siyasetçilerin söylemleri, yürütülen mücadeleyi zorlaştırıyor. Bu durum karşısında kendisine siyasetçi diyen, TBMM üyesi olan herkesin sorumlu olması gerekiyor. "Size yazık olur, karşılık vermek hakkınızdır, onları anasından doğduğuna pişman edin" sözleri ülkenin sokaklarını yeniden ateşe boğmak isteyen bir zihniyetin dili olabilir. Türkiye'nin sorumlu siyasetçilere ihtiyacı var.
Parti binasına yapılan saldırıları tasvip etmiyorum, kınıyorum. Bana göre yanlış yapılıyor. Onların da kamu binalarına, vatandaşlarımıza, kamunun araçlarına, vatandaşların araçlarına karşı duyarlılık göstermelerini bekliyorum. Onlardan böyle bir şey göremedik.
Yola bomba döşeme talimatını ben mi veriyorum?
Tabutların içinde silah taşıyanlar var. Hendeklerin kazıldığı ilçe ve illerdeki bu kazılma işleri hangi belediyeler tarafından yapıldı. Bu döşenen mayınlar kimler tarafından yapılıyor talimatını kim veriyor? Bunların talimatını ben mi veriyorum? Başbakan mı veriyor? Bunlar camileri yakacak, ambulansları kurşunlayacak kadar ileri gitmişlerdir. Bunların talimatını Erdoğan mı veriyor? Bunların emir aldıkları dağdaki yer belli.
Her fırsatta Cumhurbaşkanını suçlayarak terörle aralarındaki ilişkiyi açıkça göstermektedirler. Amaçlarının tüm kitleleri terör örgütünün arkasına çekmek istediklerini biliyoruz. Siyasetin argümanlarını kullananlarla siyaset diliyle konuşmayı iyi biliriz. Ama siyasetin dışında konuşmayı tercih edenlerle de konuşmayı iyi biliriz.
PKK Kürtlerin temsilcisi olamaz
Cumhurbaşkanı ve Başbakan'a yükleyerek sorumluluklarından kaçmaya çalışıyorlar.
Bir kez daha sesleniyorum. Tercihinizi yapın. Mücadelenizi demokrasiyle mi silahla, kanla mı yöneteceksiniz? Terörün yanında saf tutarsanız onun bedelini ödersiniz.
Kürt kardeşlerime sesleniyorum. Bu bölücü Terör örgütü sizin temsilciniz olamaz. Bölücü terör örgütünün arkasında olduğu bu siyasi hareket de tamamen illegal görüntü vermeye başlamıştır. Belli saatler arasında sokağa çıkma yasağının olduğu yerlerde bu eş başkanlar gösteri yapmak istediler. Hatta şuanda hükümette olan bir bakan da bir eyleme girişmek istemiş. Şunu bilmeliler ki hukuk neyi gerektiriyorsa hükümet bunun gereğini yerine getirir. Sıfatınız ne olursa olsun. Bu sözlerim sadece bölücü örgütün güdümündeki parti için değil son günlerde ciddi savrulma yaşayan diğer parti için de. Siyasette hesaplaşma yeri sokak değil sandıktır.
Devletinize güvenin
Bir kez daha tüm vatandaşlarımızı devletine güvenmeye davet ediyorum. Devlet olarak millet olarka bu ateşi ülkemizin her tarafına yaymak isteyenlerin oyununa izin vermeyeceğiz.
Türkiye hem terörle mücadeleyi sürdürecek hem de gelişmeye, güçlenmeye, 2023 hedeflerine ilerlemeye devam edecektir. Milletimize ve kendi kitlelerine sağduyu çağrııs yapanlara teşekkür ediyorum.
Bir kez daha tüm şehitlerimize başsağlığı diliyorum.