"Son 3-4 ayda 165 şehit verdik"
Son 3-4 ayda 165 şehit verildiğini kaydeden Erdoğan, vatanın korunması için bedel ödenmeye devam edildiğini vurgulayarak "Vatansızlığın ne anlama geldiğini yakın çevremizde yaşanan hadiseler bize çok çarpıcı şekilde gösteriyor. Bugün de vatanımızı korumak için bedel ödemeye devam ediyoruz. Sadece son 3-4 ayda 165 şehit verdik. Yüzlerce yaralımız, gazimiz var. Şair ne diyor? Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. İşte vatan olmanın bilinciyle bu evlatlarımız, şu anda bu destanı bir daha yazıyorlar. Gerektiğinde canımızı vermekten, kanımızı akıtmaktan, uğrunda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımız bu topraklar bizim vatanımız. Onun için ben her vesileyle bir şey söylüyorum. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diyorum. Bu dört ilke ülke ve millet olarak bizim geleceğimizi üzerinde kuracağımız dört temel sütundur. Bunların hiçbirinden taviz veremeyiz. 2023 hedeflerimiz bunu ifade ediyor" diye konuştu.
"Bu bir zincirdir"
"Biz bir kabile devleti değiliz" dediği konuşmasında Erdoğan, "Bu yıl 29 Ekim'de cumhuriyetimizin 92'nci yıl dönümünü coşkuyla kutladık. Bundan sonra daha farklı kutlayacağız. Ama bu yıl aynı zamanda Osmanlı Devleti'nin 716'ncı kuruluş yıl dönümüydü. Yine bu yıl Anadolu topraklarındaki ilk devletimiz olan Selçuklu Devleti'nin kuruluşunun 940'ıncı ıl dönümüydü. Bu devletlerin hepsi de birbirinin devamıdır, bu bir zincirdir. Cumhuriyeti savunurken ne Osmanlı'yı ne Selçuklu'yu bir kenara koyamayız. Reddedemeyiz. Bizim gücümüz zaten buradan geliyor. Biz bir kabile devleti değiliz. Biz asil bir ecdadın devamı olan bir devletiz. Elbette son devletimiz cumhuriyetimize tüm gücümüzle sahip çıkacağız" ifadelerini kullandı.
"Geriye gidiş kesinlikle söz konusu olamaz"
Demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ilkeleri konusunda en küçük bir şüphe ve tehdit olmadığını söyleyen Erdoğan, "Türkiye Cumhuriyeti, 78 milyonun tamamının sahip çıktığı, benimsediği, kendini vatandaşı olarak gördüğü devletimizin adıdır. Bundan geriye gidiş asla söz konusu değildir. Tam tersine cumhuriyetimizi büyütmek, güçlendirmek, geliştirmek için hep birlikte tüm imkanlarımızla, tüm samimiyetimizle çalışmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde demokrasi, insan hakları, hukuk devleti ilkeleri konusunda da en küçük bir şüphe ve tehdit söz konusu değildir. Yoktur. Bu konuda da geriye gidiş kesinlikle söz konusu olamaz" şeklinde konuştu.
"Bunları konuşarak birbirimizi yormaya gerek yok"
Rejim endişelerinin gündemden çıkarılması gerektiğini savunan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Cumhuriyetin ilk dönemindeki endişeleri ve hassasiyetleri anlıyoruz. Bu endişelerin ürünü olan pek çok uygulamanın cumhuriyetin benimsenmesi ve güçlenmesi sürecini uzattığını da kabul etmek durumundayız. Ama artık bunları geride bırakmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti, 92 yıllık tarihinin en büyük başarılarını son 13 yılda hayata geçirmiştir. Peki bu dönemde cumhuriyetimiz en küçük bir kayıp yaşadı mı? Bunu birileri bize ispatlasın, görelim. Öyleyse artık rejim endişelerini gündemimizden çıkarmalıyız. Bunları konuşarak birbirimizi yormaya gerek yok. Artık geleceğe kilitlenme zamanıdır. Uzun yıllar boyunca bu endişeyi kendisine siper ederek ülkenin ve milletin adeta kanını, iliğini sömüren, milleti tahkir ederek vesayet ve düzenlerini sürdürmek isteyenlerin foyası ortaya çıktı"
"Kararı verecek olan milletimizdir"
Cumhuriyetin ve demokrasinin gereği olarak nihai kararı milletin vermesi gerektiğini belirten Erdoğan, "Biz diyoruz ki gelin tarihimizle, medeniyetimizle, kültürümüzle yeniden barışalım. Kökü olmayanın geleceği olmaz. Tarihçilerimizle, eğitimcilerimizle, kültür adamlarımızla bu konuları enine boyuna konuşalım, tartışalım ve millete mal olmuş bir devlet politikası ortaya koyalım. Bunun Gazi Mustafa Kemal'in arzusu olduğundan da şüphe duymuyorum. 1 Kasım seçimleri Türkiye'nin önünde 4 yıllık bir istikrar ve güven dönemi açtı. Bu dönemi yeni Anayasa başta olmak üzere ülkemizin ve milletimizin ihtiyaçlarını en ileri düzeyde karşılayacak reformların hayata geçirildiği bir dönem haline getirelim. Hiçbir şeyi konuşmaktan, tartışmaktan çekinmeyelim. Cumhuriyetin ve demokrasinin bir gereği olarak sonuçta kararı verecek olan milletimiz olmalıdır. Millete güvenelim. Önce bunu yaşamamız lazım. Bu ülkenin siyasetçileri, yöneticileri olarak bizler üzerimize düşeni yapalım. Nihai kararı milletimize bırakalım" dedi.