Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birlik Vakfı 30. Yıl Kutlamaları'na katıldı. Erdoğan konuşmasında Paralel Devlet Yapılanması'na karşı daha fazla mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Bölgesel meseleleri de değerlendiren Erdoğan Suriye'deki iç savaş ve etkileri için "Bu süreçten alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum" ded.
Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Cuma günü, bu hareketin serencamını anlatını Necip Fazıl Kısakürek için düzenlenen ödül törenindeydik. Dün de İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy'u anma gecesine katıldık. Bugün de Birlik Vakfımızın 30. yıl kutlamlarında sizlerle birlikteyiz. Bu programların hepsi aynı deseni tamamlayan parçalarıdır. Biz aynı yoldan geçen, aynı sudan içen, yazı kışı bir kardeşleriz, dostlarız, yoldaşlarız, dava arkadaşlarıyız.
İlk gençlik dönemimden itibaren, benim bu kutlu yolda uzun bir geçmişim var. Bu sahne hatıralarla dolu sahne. Bu hatıralar unutulur gibi değil. Yeşilay'ın düzenlediği münazaralarda çok ciddi geçmişimiz var. Çok şampiyonluklar yaşadık. Yarışmalarımızı burada yapardık. Hamd olsun o günler unutulur gibi değildi. Buralar bizim hep unutulmaz hatıralarımızın yad edildiği yerdi. Pek çok kardeşimin aynı yolda geçmişleri olduğunu biliyorum.
"O günlerden bugünlere geldik"
Burada oturduğumuz anda ekmek, domates, peyniri birlikte yediğimiz anlar oldu. O günlerden bugünlere geldik. Bu dava büyüklüğüne yaraşır şekilde yürüsün diye eğitimle, irfanla yetiştirilen nesilleri görüyorum. Şehit Mustafa ağabeyi unutmak da mümkün değil. O günlerden bugünler bu şekilde geldi.
Birlik Vakfılarından gördüğümüz gençlik Necip Fazıl'ın özlemini çektiği, Mehmet Akif'in "Asımın nesli" dediği gençliktir. Ne mutlu nesilden nesile devredilen bu büyük dava için çalışanlara.
"Çok önemli mesafeler kat ettik"
Türkiye'de geçtiğimiz 13 yılda her alanda tarihi bir dönüşüme, tarihi bir değişime şahit olduk. Ülke olarak çok önemli mesafeler kat ettik. Ancak bu süreçte iki alanda, eğitimde ve kültürde hedeflediğimiz noktaya gelemediğimizi üzülerek söylemek istiyorum. Eğitimde altyapıyı güçlendirdik. Eğitimin, öğretimin içeriği konusunda çocuklarımızı medeniyet tasavvurumuza uygun şekilde yetiştirme konusunda aynı şeyi söyleyemiyorum. Ümitsiz değilim, bunu başaracağımıza inanıyorum. İmam hatip okullarımıza giden öğrenci sayımızın 1 milyon 200 bine çıkması çok önemli. 600 binden 28 Şubat sonrası 60 bine indi. İktidarımız süresinde bu sayıyı artırdık. Müfredatı süratle geliştirmemiz, zenginleştirmemiz lazım. Bunu yaptığımız zaman gençliğimiz çok farklı şekilde gelişecektir.
Eğitim ve kültür alanında seferberlik
Kültür alanında da yapılmak istenenle yapılması gerekenler arasında çok ciddi fark var. Türkiye'nin diğer alanlarda ihtiyaçlarının büyüklüğü, milletimizin gırtlağına dayanan sıkıntıları çözme gayreti böyle şekillendirdi. Ama daha fazlasını yapabilirdik. Şimdi önümüze bakacağız. Önümüzdeki yıllarda eğitim ve kültür alanında bir seferberlik içinde ilerlemeliyiz. Özellikle STK'larda güzel gelişmelerimiz var. Yük yüklenerek onların da katkıda bulunması gerekiyor. Çok büyük görevler düşüyor.
Mevcut durumun analizi ve yapılması gerekenler için çok ciddi hazırlıklar ortaya koymalıyız. STK'ların girmediği alan olmamalı. Her alan STK'ların olması gerekir. Her alanda bu gençlik yerini almalıdır.
"Ülkeyi bürokratik oligarşiye teslim etmeyiz"
Dünyanın pek çok ülkesinde eğitim ve kültür faaliyetleri devletle birlikte STK'ların etkin olduğu kuruluşlarıdır. Devlete istikamet verecek olan STK'lardır. Eğitim ve kültür gibi alanlarda bürokratik adımlarda istenilen adımlar atılamaz. Bürokrasiyi kendi başına bırakacak olursak, bürokratik oligarşiyi görürsünüz. Biz bu ülkeyi bürokratik oligarşiye teslim etmeyiz.
İhracat ve turizm gibi alanlarda iş dünyasının devlete yol göstericiliği sayesinde çok ciddi başarılar elde ettik. Aynı şekilde eğitim ve kültürde adım atmalıyız. Malum bir paralel devlet yapılanması STK olarak yola çıktı, ülkemiz nereye doğru gidiyordu, nasıl bir mücadele ile karşı karşıya kaldık. Bu yolda çok ciddi bir adım atılması gerekiyor. 2019 döneminde bu adımların atılmasını bekliyorum.
Paralel Yapı'nın eğitim ve kültür ayağı
Türkiye'nin eğitim ve kültürde hedeflerine ulaşacağına inanıyorum. Gençlerden çok ciddi mesai bekliyorum. Paralel devlet yapısı adı verilen ihanet ve şer şebekesinin milletimizin gönül dünyasında açtığı yaraları iyileştirmenin çabası içinde olmalıyız. Bu şer şebekesinin yoğunlaştığı eğitim ve kültür çok önemlidir. Milletimiz bu ihanet şebekesine karşı tavır alarak elinden geldiğini yapmıştır. Sıra sizde, bizde. Bu yöndeki çabalarında bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yanınızda olacağımdan şüpheniz olmasın.
"Bu süreçten alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum"
Bölgemizde ve ülkemizde tarihi gelişmelerin yaşandığı dönemden geçiyoruz. Allah'ın yardımıyla bu süreçten alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum. Ancak şahit olduğumuz adaletsizlikler, çifte standartlar bizi üzüyor. Suriye'de kirli bir savaş yürüyülüyor. Bir yandan Esed ve onunla hareket eden Rusya ve İran gibi ülkeler, diğer yanda DAEŞ, YPG, PYD gibi örgütler masum insanları katladiyor. Bu manzara karşısında biz itidalimizi koruyacağız. Evleri, işyerleri, okulları, camileri bombalanan bu masumların acılarını hissetmeyenlerin insanlığından şüphe ederim.
"Suriye'deki örgütlerin PKK'dan farkı yok"
Biz Osmanlı'nın torunlarıyız. Elimiz nereye uzanıyorsa, biz elimizi uzatmak zorundayız. Evladının, annesinin, babasının, kardeşinin cenazesi başında gözyaşı döken masumların hayatlarını karartan, her devlet her örgüt benim gözümde aynıdır. Hepsi zalimdir. Suriye'de bir tarihe, bir kültüre karşı savaş veriliyor. DAEŞ, PYD, YPG gibi örgütler Suriye'deki küresel güç mücadelesinin aracıdır, bizdeki PKK'dan farkı yoktur. Bu karanlık yapılar kirlik hesapların truva atına dönmüştür.
"Örgütleri besleyen rejimdir"
Bu örgütleri ortaya çıkaran, besleyip, büyüten de rejimin ve onun arkasındaki güçlerin ta kendisidir. Suriye bu şekilde yer alıyorsa, çözüm oluşturacak ülkelerin kendi ajandaları yüzünden farklı hesaplara yönelmesinden kaynaklanmaktadır. Bu mülteciler ne zaman kapılarına dayandı, o zaman tutuştular. Türkiye olaya böyle bakmadı ve kapısı açtı. 2 milyon 200 bin Suriyeli, 300 bin Iraklıyı misafir ediyoruz.
Başika mesajı
Birileri akıl veriyor, Başika'da ne işiniz var diye. Bu yeni bir olay değil. Irak'ın üst düzey yöneticileri bizim subaylarımıza teşekkür ederken, 4 ülke ofis kurduktan sonra "Türkiye niye duruyor" diyor. Biz kardeşlerimizi koruyacağız.
"Rusya'nın ne işi var"
Bu adımlar atılırken, olması gereken, yapılması gereken her türlü görüşme yapıldı, yapılmaya devam edecek. Rusya doğu Akdeniz'de tutunmak için Suriye'yi basamak olarak görmeseydi başka politika izlenebilirdi. Rusya'nın Suriye ve Irak'ta ne işi var?
"Türkiye'nin tavrı ortada"
400 bin insanı katleden bir yönetimin davetine icabet etmeye mecbur değilsin. Orada bulunursan o zulmü desteklemiş olursun. Şimdi yapılan bu değil mi? Şimdi de Irak'ta benzer bir adımın atıldığını görüyoruz. Türkiye olarak biz bu süreçte daima Suriye halkının yanında yer aldık. Bu ilkeli tavrımız yüzünde ciddi bedeller ödemeye devam ediyoruz. Türkiye'nin tavrı ortada, dünyanın bakışı ortada.