Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Emre İşeri, Türkiye, Suriye ve Rusya enerji politikalarına dair önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin Suriye politikasının Rusya'nın politikaları ile taban tabana zıt olduğunu dile getiren İşeri, “Türkiye, ilk günden itibaren, uyguladığı Suriye politikasıyla kendisini sınırladı ve tamamen bir tarafa yaslandı. Dış politikada kendinizi sınırlandırmanız, özellikle de tarihten gelen bilgilerle büyük dersler çıkarılması gereken karışık Ortadoğu coğrafyasında olunca, sıkıntılar da ortaya çıktı. Almamız gereken dersler var. Türkiye, Esad rejimi konusunda bu kadar karşı olmasaydı, kendine manevra alanı bıraksaydı belki de Rusya ile bu noktaya gelmeyecekti. Türkiye kendini sıkıntıya soktu, manevra alanı kalmayınca da enerji bağımlılığımız olan Rusya ve İran'la kriz oluştu" dedi.
İşeri, bu yıl yaklaşık 51 milyar metreküplük doğalgaz ithal etmesi beklenen Türkiye'nin bunun yüzde 50'ye yakınını Rusya'dan, yüzde 25'ini de İran'dan alacağını olası bir kriz halinde, sanayide, elektrik üretmede ve konutların ısınmasında sıkıntı yaşayıp yaşamayacağının merak konusu olduğunu hatırlattı.
İki ülke de birbirine bağımlı
İşeri konuyla ilgili olarak şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tablo biraz karmaşık gibi görünse de olayı iki taraflı değerlendirmek lazım. Nasıl Türkiye enerji konusunda Rusya'ya bağımlıysa, Rusya da bizim pazarımıza bağımlı. Rusya'nın da doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya göndereceği Türk Akımı'na ihtiyacı var. Var olan aktarma yollarını bırakıp Batı Sibirya'daki kaynaklarını Çin üzerinden taşıması hem zor hem de çok maliyetli. Pazar kaybetmeye tahammülleri yok.
Nükleer anlaşmasından sonra zengin doğalgaz yataklarına sahip İran'ın ciddi rakipleri haline gelmesi, ABD'nin doğalgaz üretimindeki liderliği ve yakın zamanda ihracatçı konumuna yükselmesi, Rusya için önemli etkenler. Dünya piyasasında gaz fazlası olacağı için Rusya zor durumda, doğalgazının arzı için geçiş yolu olan ve her yıl gaz için milyarlarca dolar fatura ödeyen Türkiye'ye bağımlı. Rusya'nın kaynağından gelen gücü, Türkiye'nin ise tüketimden gelen bir gücü var. İran için de Türkiye üstünden doğalgazının geçişi önemli.”
Türk Akımı ve nükleer santral
İki ülke için önemli başka faktörlerin daha bulunduğunu belirten İşeri, “Bunların en önemli ikisi Türk Akımı ve Akkuyu Nükleer Santrali projeleri. Rus doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya taşımak için geliştirilen proje, Rusya'ya daha fazla fayda sağlıyor. Sorunsuz ve düşük maliyetli bir güzergah olan Türkiye üzerinden Avrupa ülkelerine ulaşması son derece önemli. Ancak Rusya, önceki gün yaptığı açıklamayla daha anlaşmaları imzalanmamış olan hattın gaz kapasitesinin yarı yarıya düşürüleceğini belirtti. Suriye eksenli olarak yaşanan olayların bunda etkisi olduğu aşikar. Bu açıklama, diplomatik bir kart. 'Benim pozisyonuma Suriye açısından yaklaşmazsanız, elimde diplomatik kozlar da var' olarak değerlendirmek lazım. Bu yaşananları poker oyununa benzetiyorum. Herkes elindeki kozları ortaya koyuyor. Türkiye'nin gözünü korkutmaya yönelik. Türkiye'yi cezbetmek, kendi siyasi pozisyonuna çekmek için bir hamle. Ruslar Akkuyu santrali inşası işini de kaybetmek istemeyecektir" dedi.
2 milyar 764 milyon dolarlık ihracat
Yrd. Doç. Dr. İşeri, ayrıca, Türkiye'nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler arasında Rusya'nın 8'inci sırada olduğunu, bu yılın ilk 9 ayında 2 milyar 764 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirdiğimizi hatırlatarak, “Krizden iki ülkenin de ekonomileri zarar görür. Türkiye için Rusya turizmde de önemli bir ülke. Rusya için de ihracatta doğalgaz, ithalatta ise gıda, otomotiv gibi alanlar hayati öneme sahip. Tüm bu nedenlerle bazılarının dediği gibi olayların çatışmaya dönüşebileceği söylemlerine ihtimal vermiyorum" dedi.
İZMİR/DHA