HAVA ASAL
Doğal gazda ekim ayı için mesken tarifesi sabit kalırken, sanayi ve elektrik üretim amaçlı tarifeye yüzde 15 zam yapıldı. Yapılan zammın kısa sürede gübre fiyatlarını ve elektriği de etkileyeceğini belirten Ekonomist Mustafa Sönmez, ekonomide her taşın birbirini etkilediğini ifade etti. Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Çifter, Ekim ayında da şartlar uygun olursa Merkez Bankası'nın 50 ile 100 baz puanlık bir indirim yapabileceğini ama bunun tamamen TCMB'in toplantı günü yaşanacak konjönktüre bağlı olduğunu da vurguladı. KARAR'a konuşan Çifter ve Sönmez dünyada yaşanan enerji krizi ve enflasyondan Türkiye'nin kaçışı olmadığını belirtti. İşte uzman isimlerin önümüzdeki süreçte yaşanacaklara dair öngörüleri...
FİYATLAR TÜM DÜNYADA OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE'DE DE ARTIYOR
Pandemi süreci maalesef kısa sürmeyecek, mutasyon virüslerden kaynaklı sorunlar devam ederken tedarik zincirinde de sorunlar tekrar ortaya çıkmaya başladı. Bu nedenle fiyat artışları sadece Türkiye'de değil, tüm dünyada da artmaya devam ediyor.
Enerji üretiminin talebi karşılayacak boyutta olmaması gerek elektriğin gerekse doğalgazın fiyatının da artmasına neden oluyor. Bu da her şeyin fiyatını yukarıya doğru tırmandırıyor. Tüm bunlar enflasyon sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yüksek enflasyon önümüzdeki dönemin en önemli konusu olacak.
ÜFE'DE BİRİKMİŞ OLAN ENFLASYON DA BİZİ BEKLİYOR
Türkiye'nin önünde sadece döviz kurunda yaşanan artıştan kaynaklı bir enflasyon yok. ÜFE'de birikmiş olan enflasyon şu anda bizi bekliyor. Bir de pandemi sürecinde tedarik zincirlerinin kırılması ile ortaya çıkan krizler var. Çip krizi bu krizlerin en net görünenidir. Tüm bunlar hem Türkiye'nin hem de dünyanın gündeminde. Çünkü bu işaretler yaşanacak olan enflasyonun ayak sesleri.
Bunların üstüne bir de Türkiye'nin kendi iç sorunları var. Hem risk pirimi yüksek hem de para politikası doğrultusunda Merkez Bankası'nın erken faiz indirimi var. Üstüne en son gelen elektrik zammı da var. Tüm bunların üzerine enerji tarafında gelecek olan zamlar da bekleniyor. Yani enflasyon yukarıya doğru gitmeye devam edecek.
Merkez Bankası faizin aşağı yönlü olması gerektiğini düşünüyorsa genellikle düşük oranları tercih etmiyor, çünkü faiz düzeyi yüksek. TCMB 23 Eylül'deki faiz indirimi kararının nedenini para politikaları raporlarında tam olarak açıklayamasa da piyasalara şok vermek amaçlandığı için beklenen 25 - 50 baz puan pek gerçekçi durmuyordu. Ve Eylül'de Merkez Bankası 100 baz puanlık indirim yaptı. Şimdi Ekim ayında da bir faiz indirimi kararı olup olmaması faiz günündeki konjönktüre bağlı.
YENİ FAİZ İNDİRİMİ KARARI GELEBİLİR
Merkez Bankası Başkanı'nın en son yaptığı açıklamalarda enflasyon hesaplamasında çekirdek enflasyonu baz alınacağını belirtmesi ve bir de dışarda Fed'in faiz artışına gitmemesinin üzerinde durulması nedeniyle 50 ile 100 baz puanlık bir indirim gelebileceğini düşünüyorum, ancak bu olasılık faiz indirim günündeki iç ve dış faktörlere bağlı. PPK toplantı günü döviz kuru çok daha yukarılara doğru giderse, bunun yanında enflasyonun geçici olmayacağına ilişkin görüşler ağırlık kazanırsa ve de FED tarafından gelecek sinyal sonrasında muhtemelen faiz indirimi yapamayacaktır.
Yıl sonunda doların zaten 9 lirayı geçmesi bekleniyordu. Merkez Bankası'nın faiz kararından sonra doların yükselişi erken başladı ve biz beklenenden yaklaşık 3 ay daha erken 9 sınırlarına dayandığını gördük. Merkez eğer faiz indirmeye devam ederse kurun kontrolü daha zor olacaktır. Yabancı bankaların doların 10 liranın üstüne çıkacağına dair öngörüleri var. Eğer faiz indirimine gidilirse bu seviyeleri çok rahat bir şekilde görecektir. Faiz indirimine gitmezse de şu anki seviyelerinin altını pek görmesi olası değil.
Pandemi sürecinde dünyada ekonomi yüzde 3 gibi küçülmüştü şimdi de yüzde 6 oranlarında bir büyüme yaşanıyor. Haliyle bir talep oluştu. Ama bu talebe cevap verecek bir enerji üretimi yok. Özellikle doğal gaz üretimi yok. Bu durum Amerika ve Avrupa'da fiyatların hızla artmasına neden oluyor. Tabi ki navlun fiyatlardaki artış da enerjideki maliyetin hızlı bir şekilde yukarı doğru tırmanışını tetikledi. Navlun fiyatları taşıma fiyatlarıdır. Özellikle Avrupa sıvılaştırılmış petrol gazı alıyor. Artan taşıma maliyetleri avlun fiyatlarını etkiledi.
ENERJİ KRİZİ TARIMI DA ETKİLEYECEK
Enerjideki bütün bu artışlar tüm dünyada sanayiyi ve tarımı etkiliyor. Amonyak üretiminin daralmasından dolayı gübre fiyatlarında ciddi bir artış yaşanıyor. Önümüzdeki dönemde gübre fiyatlarında çok sert artışlar yaşanacak. Bu durum tarımdaki üretimi de etkileyecek. Tüm bu gelişmelerin Türkiye'ye yansıması tabi ki çok normal. Pandemi öncesi Türkiye'nin 41 milyar dolarlık enerji ithalatı vardı. Bu pandemi döneminde ekonomideki daralmaya paralel olarak 28 milyar dolara kadar düştü. Bu yıl yine eski seviyelerine gelmesi bekleniyor. Artan fiyatlar ile birlikte bu maliyet katlanacak. Türkiye haliyle ciddi bir doğalgaz ithalatçısı. Doğal az aldığımız ülkeler ile yapılmış anlaşmalar var ama o anlaşmalar yeterli kalmayabilir. Dolayısı ile BOTAŞ yakın zamanda hem doğal gaza hem de doğal gaz üzerinden üretilen elektriğe ciddi zamlar yapacak.
VAR OLAN ENFLASYON YUKARI DOĞRU ÇIKMAYA DEVAM EDECEK
Hali hazırda çiftçi gübre fiyatlarındaki artıştan dolayı bir mağduriyet yaşıyor. Gübreye yeni gelecek olan zamlar ile birlikte çiftçi üretim yapamayacak duruma gelecek. Tarım üretimi çok ciddi ölçüde etkilenecek. Yani önümüzde hem doğal gaz hem elektrik zammı hem de gıda fiyatlarında bir artış yaşanacak. Tüm bu zamlar var olan enflasyonu daha da yukarıya çekecektir.
ZAM GELEN HER KALEM DİĞERİNİ ETKİLEYECEK
Yapılacak zammın konutlara daha düşük sanayi kuruluşlarına ve santrallere daha yüksek yansıtılması gibi bir senaryoda BOTAŞ'ın açığı daha da büyüyecektir bu büyümede hazineye yansıyacak. Sanayide ciddi oranda elektrik ve doğalgaz tüketimi var. Zaten yüzde 45'i aşmış olan üretici fiyatlarında yeni artışlar yaşanacak. Özellikle enerji kullanan sanayiler bunun altından kalkamaz. Doğal gaz ve elektrik kullanan sanayiler aynı zamanda ihracatçı sanayilerdir. Demir çelik , çimento gibi sektörlerde enerji fiyatlarındaki artış ihracatı etkileyecek. Bu bir sarmal şeklinde birbirini tetikleyecek.
TÜRKİYE TAHAMÜLÜ OLMAYAN BİR ÜLKE O YÜZDEN ÇOK DAHA SERT ETKİLENECEK
Bizde bir de dolar karşısında Türk Lirası'nın sürekli değer kaybetmesi var. Dünyada artan fiyatlara bir de liranın değer kaybetmesi eklenince durum daha da vahimleşecek. Önümüzde dünyayı etkileyen enerji krizi var ve bu kriz enflasyonu tırmandıracak. Tabi ki enflasyon yükselince bir yavaşlama ve bir kemer sıkma süreci başlayacak. Buna tahamülü olan ülkeler var olmayan ülkeler var. Türkiye'yi daha sert etkileyecek.