Türkiye'de hayat pahalılığıyla beraber alım gücü de giderek düşerken, dar gelirliyle yüksek gelirli arasındaki makas ise giderek açılıyor gibi görünüyor. Son dönemde yaşanan döviz kıtlığına rağmen tüketime servet harcama eğilimi devam etti. Uzun yıllar toplam ithalatın yüzde 10-12’si aralığında kalan tüketim malları ithalatı yılın ilk iki ayında adeta patlayarak yüzde 67,1 artışla 3,7 milyar dolardan 6,3 milyar dolara çıktı.
2022'DE DÜŞERKEN 2023'ÜN İLK İKİ AYINDA ARTTI
Dünya gazetesinden Levent Akbay'ın haberine göre; 2021’de toplam ithalattaki payı yüzde 9’a kadar gerileyen tüketim malları ithalatının, toplam ithalatın 363,7 milyar dolarla rekor kırdığı 2022 ithalatındaki payı yüzde 8’e kadar düştü. Buna karşın 2023’ün ilk iki ayında toplam ithalattaki pay 2 puanlık artışla yüzde 10’a ulaştı. Ocak ayında bu kapsamdaki malların ithalatındaki artış yüzde 70, şubat ayında ise yüzde 64 olarak gerçekleşti. Bu eğilim sürdüğü takdirde yılın tamamında tüketim malları ithalatı yeni bir rekorla 36 milyar doları da aşacak. İlk 2 aylık verilerde gözlenen sıçrama ile gündeme gelen tüketim malı faturasının maliyeti yüksek. Türkiye’nin 2010 sonrası tüketim malı ithalatı için dünyaya ödediği döviz miktarı ise 346 milyar doları aştı. Tüketim malları arasında gıda ürünlerinin yanı sıra dayanıklı ve dayanıksız her türlü tüketim malı da yer alıyor.
GELİR DAĞILIMI GİDEREK BOZULUYOR
Enflasyonda yaşanan artışla birlikte, tüm temel tüketim maddelerinin fiyatlarının giderek arttığı, buna karşın çalışan kesimlerin gelirlerinin son iki yılda milli gelirin yüzde 27’sinden yüzde 23,7’ye kadar gerilediği, gelir dağılımının giderek bozulduğu 2023, aynı zamanda tüketim kalıplarında tersine değişimin gözlendiği bir yıl olarak hatırlanacak.