Semra Alkan'ın sorularını yanıtlayan Gökhan Yardım: AB'nin Rusya'ya gaz bağımlılığı azalıyor ama...

KARAR'ın sorularını yanıtlayan Eski BOTAŞ Genel Müdürü, küresel enerji krizi ve Türkiye'nin durumuna ışık tuttu. Avrupa'nın Rusya'nın gaz kesintisinden asıl 2023'te etkileneceğini ifade eden Yardım “Putin’in hedefi 2023 kışı… Kesintiler sürerse Avrupa gelecek yıl depoları dolduramaz” dedi. Boru hatları sabotajından Türkiye'yi henüz etkileyecek bir durum olmadığını da ifade eden Yardım, sıkıntı yaşanmaması içinde anlaşma sağlanan ülkelerden gaz akışını sürmesi gerektiğini söyledi.

Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik savaşıyla yaşanan enerji krizini KARAR yazarı Semra Alkan'a değerlendiren Eski BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Yardım, Avrupa'nın kışı çok zor geçireceğini söyledi.

“Avrupa’nın kışın büyük sıkıntı çekeceğini özellikle sert geçecek bir kış mevsiminde sanayisinin durabileceğini, insanların evlerinde palto ile oturacaklarını ve belki de zaman zaman elektrik kesintilerini görebileceğiz” diyen Yardım Başta Almanya olmak üzere Avrupa’nın büyük ekonomik kayıpları olacağına dikkat çekti.

“Putin’in hedefi 2023 kışı…” uyarısı yapan Yardım, kesintinin sürmesi durumunda Avrupa'nın depoları gelecek yıl dolduramayacağını ifade etti. Türkiye'nin bu kışı rahat geçirmesi için doğal gaz sağlayan ülkelerden taahhüt edilen miktarın gelmesi gerektiğini belirten Eski BOTAŞ Müdürü, gaz depolarına ilişkin verilerin açıklanması gerektiğini da belirtti.

Petrol fiyatlarında bir sıçramanın da olabileceğini söyleyen Yardım ABD'nin politikasına da işaret etti. “ABD’nin asıl hedefi Çin” diyen Yardım “Rusya-Ukrayna krizi Asya Pasifik’te ileride yaşayacağımız büyük mücadelenin ilk adımı ve Çin büyük lokma. Önce küçük lokmayı zayıflatıp, Avrupa ile baş başa bırakıp, Çin ile teke tek kalmak istiyor” ifadesini kullandı.

Eski BOTAŞ Genel Müdürü Gökhan Yardım, Semra Alkan'ın sorularını yanıtladı

Kuzey Akım 1 ve 2 boru hatlarında peş peşe gerçekleşen patlamaların Avrupa’nın aleyhine, Amerikan LNG firmalarının da lehine bir gelişme olduğu söylenebilir. Ayrıca, Amerika’nın Rusya-Ukrayna savaşıyla birlikte Avrupa’yı, özellikle de Almanya’yı hedef aldığı belirtiliyor. Sizin değerlendirmeniz nedir?

1974'ten itibaren Sovyet doğal gazının Avrupa'ya sevkiyatına başlandıktan sonra Amerika Birleşik Devletleri müttefiklerinin bu doğal gazı kullanmasına ve miktarının artışına kuşkulu yaklaşmış ve bu kullanımın ülkelerin enerji güvenliğine bir tehdit olarak görmüştür. 1983 yılında Türkiye'nin o zamanki adıyla Sovyetler Birliği'nden doğal gazı alma olayı da benzer biçimde gelişmiştir.

Amerika'nın geliştirdiği argümanların neticesinde; karşı müttefikleri doğal gazın petrolden daha ekonomik ve çevreye daha duyarlı bir yakıt olmasının getirdiği avantajlarla kullanmalarına engel olamamış ve Avrupa’nın artan enerji ihtiyacına karşı da bir alternatif yaratamamıştır. Kaya gazı devrimi Amerika Birleşik Devletleri’nin hem petrol hem de doğal gaz da ihracatçı olmasını sağladı. 2017 yılından itibaren ABD’de üretilen sıvılaştırılmış doğal gazın (LNG) ihracatı ABD’nin dünya gaz piyasasında önemli bir oyuncu olmasını sağladı, bölgeler (kıtalar) içinde sıkışan gaz piyasası bölgeler arası hale geldi ve doğal gaz ticareti küreselleşti.

Sonuçta, bölge içindeki fiyat yerine bölgeler arasındaki fiyat konuşulmaya başlandı. Artık Çin’de oluşan bir talep Avrupa piyasasındaki fiyatları etkiliyor, Amerika iç piyasasındaki fiyatları yukarıya zıplatıyor.

ABD’den sonra Rusya’da LNG piyasasına girdi ve piyasada bir oyuncu olarak yer aldı. Ama geleneksel olarak Rusya, Avrupa’ya boru hatları ile doğal gaz ihraç ediyor ve Ukrayna ile arasında yaşanan sorunlar sebebiyle boru hatları güzergâhını Ukrayna dışına deniz altı tabanına serilen boru hatları inşa ederek taşıdı. Bu boru hatları satıcı Rusya ile alıcı ülkeyi transit ülke olmadan direkt olarak kavuşturuyordu. İlk uygulama Türkiye ile Rusya arasında 1997 yılında anlaşması imzalanan ve 2003 yılında devreye alınan Mavi Akım boru hattıdır.

Rusya ile Avrupa’daki en büyük doğal gaz ithalatçısı ve tüketicisine direkt gaz ulaştıran 1.224 km uzunluğundaki Kuzey Akım 1 boru hattı inşası 2010 yılında başlamış, birinci hat 2011 sonu, ikinci hat da 2012 yılında devreye alınmıştır. Her hat yılda 27,5 milyar m3 olmak üzere 55 milyar m3 gaz taşıma kapasitesine sahiptir.

Rusya, Finlandiya, İsveç, Danimarka ve Almanya’nın münhasır ekonomik bölgesinden, Rusya, Almanya ve Danimarka’nın kıta sahanlığından geçmektedir. Bu hat girişinde doğal gazın basınçlandırılarak Almanya’ya kadar ulaştırılmasını sağlayan kompresör istasyonundaki bakım, sertifika problemleri dolayısıyla, Rusya Federasyonu tarafından önce kapasite düşüşü, sonra da hattan gaz akışının minimuma inmesini müteakip 26 Eylül tarihinde yapılan sabotaj ile Kuzey Akım 1 boru hattı devreden çıktı.

Kuzey Akım 1 projesindeki başarı Almanya, Rusya arasındaki doğal gaz işbirliğini Kuzey Akım 2 (KA2) projesini hayata geçirme konusunda destekledi ve umutlandırdı. Ancak KA2, başta ABD olmak üzere Ukrayna, Polonya ve Baltık ülkelerinden (Eski SSCB bağlı ülkeler) sert itiraz gördü ve proje ciddi şekilde ABD yaptırımlarıyla karşılaştı. Almanya’nın gösterdiği yoğun diplomasiyle bu yaptırımların boru hattının Eylül 2021 tarihinde tamamlanmasıyla aşılmasına rağmen, boru hattı AB kuralları ve sertifikalandırılması engeliyle karşılaştı.

Sonuç itibariyle, Ukrayna-Rusya arasındaki savaş neticesinde boru hattı Almanya Başbakanı Scholz tarafından iptal edildi. Kuzey Akım boru hatları Baltık Denizi’nde deniz tabanında 80-110 metre derinliğinde yer almakta olup 4 adet boru hattını görmekteyiz. Yapılan sabotajdan sonra üç boru hattının yırtılması veya delinmesi söz konusu olup Kuzey AKIM 2 hattında tek boruda henüz basınç düşmesi olmadığı ifade edildi.

Yapılacak teknik çalışmalar sonucunda; Putin’in “Kuzey Akım 2 Avrupa’ya gaz sevkiyatı için hazır” diye belirttiği boru hattının, Avrupa’ya ve özellikle Almanya’ya gaz verecek tek boru hattı olarak devreye girip girmeyeceğini bilmiyoruz. Gelinen bu noktada Avrupa’ya gaz akışının düşük kapasitede çalışan Ukrayna ve Türk Akım üzerinden yapıldığını görüyoruz. Polonya üzerinden Yamal hattı ve Kuzey Akım tamamen durmuş ve Rusya’nın Avrupa’ya boru hatları ile gaz ihracatı 2021 yılında bu aylarda 2.5 milyar m3/hafta’dan 500 milyon m3/hafta’ya düşmüştür.

PUTİN’İN HEDEFİ 2023 KIŞI…

Avrupa’nın kışın büyük sıkıntı çekeceğini özellikle sert geçecek bir kış mevsiminde sanayisinin durabileceğini, insanların evlerinde palto ile oturacaklarını ve belki de zaman zaman elektrik kesintilerini görebileceğiz. Başta Almanya kimya sanayisi olmak üzere Avrupa’nın büyük ekonomik kayıpları olacak ve oluyor. Ancak Putin’in hedefi 2023 kışı… Çünkü bu yıl ilk 9 ayda Avrupa yeraltı doğal gaz depoları Rus gazı ve Amerikan LNG’si ile doldu, ancak savaş ve Rus gazı kesintisi devam ederse Avrupa yeraltı depolarını dolduracak yeterli gazı bulamayabilir.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞININ EN ÇOK KAYBEDENİ ALMANYA VE AB

Bu noktaya kadar yaptığım açıklamalardan görüleceği üzere; Rusya-Ukrayna savaşının en çok kaybedeni başta Almanya olmak üzere AB olarak ortaya çıkıyor. Rusya, Avrupa doğal gaz piyasasını ve “güvenilir doğal gaz tedarikçisi” unvanını kaybetti. Rusya, Çin’e olan gaz miktarını arttırmak ve Asya’da Hindistan olmak üzere yeni pazarlara yöneliyor. Bunlar zaman alacak çalışmalar ama bu yeni pazarların Avrupa’nın yerini tutmayacağı da açık.

Dünya doğal gaz piyasasında yaşanılan bu gelişmeler tabii ki fiyatlara da yansıdı ve Hollanda merkezli TTF fiyatları Ağustos ayında bir ara 3.600 USD/1000 m3 çıktı. Şu anda 1.500-1.600 USD/1000 m3 civarında. Vadeli piyasaya baktığımızda Aralık-Şubat arasında 1.700-1.800 USD civarında gözüküyor. Ancak doğal gaz piyasası siyasi olarak Rusya-Ukrayna savaşına bağlanmış durumda.

Kış aylarında LNG’ye ihtiyaç artacak. Şu anda uzak doğuda aşırı bir talep gözükmüyor. Savaşın gidişatında şiddetlenme veya uzak doğuda talebin aşırı artması LNG fiyatlarını yukarıya çekecek. Bizim de kış aylarında konut ve ticari talebimiz geçen yıla göre arttı. Bunun anlamı kış aylarında daha çok spot LNG’ye ihtiyacımız olacak. Bu da kışın Avrupa ile fiyat rekabetinde olacağız anlamına geliyor. Bu bağlamda, uzak doğuda aşırı talep artışı, Avrupa’da çok soğuk ve sert bir kış veya jeopolitik gerginlikler fiyatları yukarıya doğru zıplatacak ve bizim bundan etkilenmememiz olası değil.

Sonuç olarak; artan fiyatlarla birlikte, petrol ve doğal gaz sektöründeki global şirketler karlarını çok arttırdılar. LNG ve doğal gaz üreticisi ülkeler yaşadığımız gerginlikten kazançlı çıkanlar. Kaybedenler ise doğal gaz tüketicisi ülkeler başta olmak üzere, Almanya ve AB ülkeleri dersek yanılmayız.

Özellikle Avrupa ve Türkiye’de önümüzdeki dönemde LNG (Sıvı doğal gaz) ithalatının artacağı öngörülüyor ve bu gelişmeyle birlikte Rusya’nın savaşın başından beri elinde tuttuğu doğal gaz kozunu kaybettiği analizleri yapılıyor. Öyle mi gerçekten?

Önümüzdeki dönemde Rusya’nın güvenilir tedarikçi sıfatını kaybettiğini söylemiştim. Avrupa’da boru gazında eski muhteşem günlerine ulaşması her açıdan çok zor. Uzak doğuya yönelecek.

AVRUPA’NIN, RUSYA’YA DOĞAL GAZ BAĞIMLILIĞI AZALIYOR

Kuzey Akım’daki kesinti ve Rusya-Ukrayna savaşı, Avrupa ülkelerini hızla Rusya’dan doğal gaz tedarikinden vazgeçirmeye başladı. Kıta Avrupa’sında yeni yüzer depolama ve gazlaştırma (FSRU) LNG Terminalleri yapılıyor. Geçen sene FSRU bolluğu varken bu sene FSRU gemisi bulunamıyor. Geçtiğimiz yıllarda bu gemilerin günlük kiralama bedeli 50-60.000 USD iken şu anda 200.000 USD çıktı. O da boş kiralanabilecek gemi bulursanız. Bütün bu gelişmeler Avrupa’nın hızla Rusya’ya olan doğal gaz bağımlılığından uzaklaştığını gösteriyor.

Rus boru gazının yerini Amerikan LNG’si alıyor. Amerikan LNG’si sadece Avrupa’ya gitmiyor. Talep neredeyse fiyatı ödeyen pazarlara gidiyor. ABD'de şu anda 8 LNG sıvılaştırma terminali çalışıyor. 4 Sıvılaştırma terminali ise inşa halinde, 11 LNG terminalinin de projesi onaylandı ve inşaatın başlaması bekleniyor. Bu tabloya baktığımızda savaşın kazananı ve kaybedenini tahmin etmek zor değil.

Önümüzdeki dönemde LNG ithalatının artmasıyla birlikte LNG gemilerine ve limanlara bağımlılığın riskli olabileceği belirtiliyor. Katılır mısınız bu yoruma?

Deniz boru hatları alıcı ve satıcı ülkeyi direkt olarak birbirlerine bağladığı ve geçiş ülke sayısını ve riskini minimuma indirdiği için karadan giden ve çoklu ülke geçen boru hatlarına göre risksiz ve avantajlı kabul edilirdi. Ancak 26 Eylül tarihinde KA1 ve KA2 boru hatlarına sabotaj deniz altındaki her türlü yapının sabotaja açık olduğunu gösterdi. Konvansiyonel LNG terminalleri de LNG depoları açısından bazı silahlara karşı güvenlidir. Ancak FSRU’ları incelersek bunların savunmasız gemiler olduğunu görürüz.

LNG depolama tankları gibi üzerlerinde güçlendirilmiş beton yoktur. Sabotaja ve silahla vurulmaya açıktır. Ancak her iki halde de liman, iskele gibi deniz yapılarını korumanız gerekir. Son sabotaj sadece deniz altı boru hatlarını değil her türlü haberleşme, internet, elektrik, taşıma alt yapısında da riskler taşıdığını göstermiştir. Günümüzde internet altyapısı kıtalar arasında, ülkeler arasında fiber hatlarla taşınmaktadır. Bu hatlara yapılacak bir sabotajın tüm bankacılık, finans faaliyetlerini durdurduğunu uluslararası ticaretin sekteye vuracağını aklınıza getirin.

Bugün internet hayatımızın her alanına girdi. İnternete bağlanmadığımız bir gün, bir saat yok. O açıdan barışçıl bir dünyada yaşamak diğer avantajların yanı sıra ulaştığımız konforu sürdürmek açısından çok önemli.

Rusya-Ukrayna savaşıyla ortaya çıkan zorlu süreçte doğal gaz arz güvenliği açısından Avrupa ve özellikle Türkiye önümüzdeki kışa hazır mı?

Avrupa, Rusya-Ukrayna savaşı başladıktan sonra, Rusya fosil yakıtlarından 2030’a kadar kurtulmak amacıyla, Avrupa’nın yeniden güçlenmesi olarak Türkçeye çevirebileceğimiz ‘REPowerEU’ politikasını gündeme getirdi. Buna göre, yaklaşık 150 milyar m3 yıllık Rus gazı tüketimi bu yılın sonunda 100 milyar m3’e indirilecekti. Ancak olaylar o kadar hızlı gelişiyor ki; yıl bitmeden bu değerin de altına inileceği görüldü.

AB’nin daha önce Rus doğal gazına olan bağımlılığının azalacağı ifade edilirken, bazı uzmanlarda “Rus doğal gazından kurtulurken Amerikan LNG’sine mi bağlanacağız, en iyisi her zaman yeşil politikalar ve nükleer” söylemlerini yinelediler.

Avrupa Birliği’nin aldığı karar çerçevesinde; 1 Kasım itibariyle Avrupa yeraltı doğal gaz depolarının doluluk oranı 2022 yılında en az yüzde 80, önümüzdeki yıldan itibaren en az yüzde 90 olacaktır. Ama 1 Kasım olmadan AB yeraltı gaz depoları bu doluluk oranına ulaştı. Ancak tüm bu veriler Avrupa’nın kışı rahat geçireceği anlamına gelmiyor. Nasıl bir kış geçirileceği, halkın ve sanayinin enerji tasarruf tedbirlerine ne kadar uyabileceği, uzak doğudaki talep, Amerika’daki tayfunlar gibi birçok etkene bağlı.

TUZ GÖLÜ YERALTI DEPO VERİLERİ OCAK AYINDAKİ İRAN GAZ KESİNTİSİNDEN BERİ YAYINLANMIYOR

Biz de ise, durum farklı. Eskiden yapılan uzun dönemli anlaşmalarla doğal gaz arzımızı hem çeşitlendirmiş hem de bağlamıştık. Artan kış talebine karşı da 2 karasal, 2 FSRU terminalimiz var. 5. FSRU Saroz Körfez’inde inşa halinde. Sanırım bu yılsonu veya önümüzdeki yıl devreye alınabilecek. İki de yeraltı gaz depomuz var. Bu depoların kapasite genişleme çalışmaları devam ediyor.

Silivri yeraltı depomuz geçen senelere göre dolu. Tuz Gölü yeraltı depo verileri ise, bu yıl Ocak ayındaki İran gaz kesintisinden beri yayınlanmıyor. Tam dolu olduğu ifade ediliyor, ama EPDK aylık verileri farklı matematik gösteriyor. Belki de oradaki tam ifadesi için farklı sayılar telaffuz ediliyor. Ama mühendislikte ‘tam’ diye bir açıklama bana doğru gelmiyor. Her yeraltı deposunun bir depolama gaz kapasitesi vardır. Hacimsel bu değer tüm dünyada m3 veya TWh olarak ifade ediliyor.

Bu sene Ocak ayına kadar EPİAŞ şeffaflık platformunda her iki deponun ayrı ayrı “Depodaki toplam gaz miktarı” veriliyordu. Kaldırıldı, şimdi yok. Diğer taraftan Avrupa’daki herhangi bir yeraltı deposunda toplam gaz miktarı ne kadar biz görebiliyoruz. Ama Türkiye’dekini göremiyoruz. Neden? Üstelik, Avrupa bir gaz sıkıntısı ve krizi içinde…

4646 sayılı Doğal gaz piyasası kanunu da açık ve şeffaf bir doğal gaz piyasası öngörüyor. Burada görev EPDK’ya düşüyor. Peki, yeraltı depolarımız dolu olsa, bu rahat olmamızı gerektiriyor mu? Tabi ki hayır… Öncelikle bize doğal gaz sağlayan ülkelerden sözleşmeyle taahhüt edilen miktarların kesilmeden gelmesi lazım… SPOT LNG tedariğinin programa bağlanmış olması lazım. Artık birçok tedarikçi peşin parayla Spot LNG satıyor ve gemi büyüklüğüne bağlı olarak bir gemi LNG (80-85 milyon m3 doğal gaz) alacağınız zaman, bugünkü fiyatlarla yaklaşık 130-140 milyon doları peşin ödemeniz gerekiyor. Eğer LNG gemisi QMax (240 milyon m3) tabiri edilen gemiyse, o zaman bu bedel 240-250 milyon doları geçiyor. Benim tahminin TTF fiyatlarına bağlı olarak bu yıl 1 Ekim-30 Mart arasında 40-50 milyar dolarlık doğal gaz ithalatı gerçekleştireceğiz.

BOTAŞ 1 Ekim tarifesiyle bundan sonra Toptan Satış Tarifesinde Günlük Referans Fiyat’ının baz alınmaya başlanacağını belirtti. Nasıl değerlendiriyorsunuz?

Günlük Referans Fiyat (GRF), EPİAŞ doğal gaz borsasında oluşan fiyattır. Yani piyasanın belirlediği bir fiyat diyebiliriz. Burada oluşacak fiyatı doğal gaz piyasası belirledi. Yapılan zamlarda kamunun rolü yok diye aklımıza gelebilir, ama bu sav teoride geçerli. Doğal gaz piyasasında en büyük ithalatçı BOTAŞ yani Kamu. Piyasa payı yılın ilk 7 ayında yüzde 95. GRF’nin belirlendiği Organize Toptan Satış Platformu’nda işlem yapılan gaz miktarı ithalatın yüzde 4,5’i, yani şuna gelmek istiyorum:

HENÜZ DERİNLİĞİ OLAN BİR DOĞAL GAZ PİYASAMIZ YOK

Henüz derinliği olan bir doğal gaz piyasamız yok. Doğal gaz piyasamız BOTAŞ’ın piyasadaki hâkim durumunu muhafaza etmesi, ithalatın serbestleşmemesi, LNG terminallerini diğer ithalatçıların serbestçe kullanamaması, spot ithal ve ihracat kapasitelerinin BOTAŞ tarafından belirlenmesi sebebiyle, henüz emekleme safhasında. O açıdan sanayi ve elektrik sektörüne satış fiyatlarının GRF bazlı hale getirilmesini önemsesem de piyasada BOTAŞ’ın hâkim durumunu devam ettirmesi sebebiyle beklenilen faydayı tam olarak sağlayamayacağı kanısındayım. Ama ilk adım olarak önemsiyorum.

GRF bazlı fiyatlar şu anda sadece bazı sektörlerde geçerli. Bütün sanayi ve elektrik santrallarına yayılırsa ki henüz bu konuda açıklık yok, sanayiciler bir sonraki fiyatların ne mertebede olabileceği konusunda bir öngörüde bulunabilecekler. Bu da yani öngörülebilirlik (tam olmasa da) yapının olumlu yönü.

OPEC+ ülkeleri son toplantısında 2 milyon varil petrol kısıntısı kararı aldı. Bu gelişmeye yorumunuz nedir?

OPEC+’ın yani aslında Suudi Arabistan ile Rusya’nın birlikte aldıkları kararla FED faiz artışlarına ve Çin’deki talebin artmamasına karşı 85-86 bandına düşen ve daha da düşmesi beklenen petrol fiyatlarını tekrar 90 $ üzerine çektiler ve Amerika’daki seçimler öncesinde Cumhuriyetçilerden yana tavır aldıklarını gösterdiler. Rusya’ya getirilen petrol ve kömür ambargolarına rağmen Avrupa ve ABD dışında ambargonun başarılı olduğunu söyleyemeyiz.

PETROL FİYATLARINDA BİR SIÇRAMA OLABİLİR

Rusya, başta Çin, Hindistan olmak üzere, Asya ülkelerine ve Afrika’ya petrol ve kömürünü, doğal gazını satıyor. Rusya petrolünü satıyor ve gelirlerinde bir düşüş yok. AB’nin Rus petrolüne üst sınır fiyat getirmesi halinde, bu sınıra uyan ülkelere petrol satmayacağını bildirdi O zaman petrol fiyatlarında daha da bir sıçrama olabilir. Artan enerji fiyatları, Avrupa’nın yanı sıra Amerika’da da enflasyonu arttırdı.

Biden yönetimi, petrol stoklarını kullanmıştı ve stoklarını tamamlaması için petrol fiyatlarının düşmesi iyi bir fırsat olacaktı. Petrol ve doğal gaz fiyatlarının iç piyasada artması Biden yönetiminin aleyhine. Muhtemelen bir sonraki Başkan Cumhuriyetçilerden olacak ve belki de hem kongre hem de Senato da Cumhuriyetçi çoğunluğu görebiliriz.

ABD’NİN ASIL HEDEFİ ÇİN

Ancak unutmamamız gereken nokta; ABD’nin asıl hedefi Çin. Rusya-Ukrayna krizi Asya Pasifik’te ileride yaşayacağımız büyük mücadelenin ilk adımı ve Çin büyük lokma. Önce küçük lokmayı zayıflatıp, Avrupa ile baş başa bırakıp, Çin ile teke tek kalmak istiyor. Çin konusunda Amerika’da Cumhuriyetçiler ve Demokratlar aynı hedefe kitlenmiş durumdalar. 2023 yılında Asya Pasifik’in ısınacağını söyleyebiliriz.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

İlgili Haberler

Sıcaklıklar insanlığın varlığını tehdit ediyor: Fosil yakıtların insafına kaldık

Ekonomi Haberleri