AK Parti’nin seçim beyannamesinde mevcut ekonomi politikalarından geri adım atmaya hazırlandığı öğrenildi. Dört hükümet yetkilisi, seçim beyannamesinde, serbest piyasa koşullarına aykırı olduğu için bazı alanlarda yabancı yatırımların neredeyse sıfıra inmesine neden olan mevcut ekonomi politikalarına ve ‘yeni ekonomik model’e yer verilmediğine dikkat çekti.
Reuters’a bilgi veren konu hakkında resmi beyan vermeye izinleri olmadıkları için isimlerini vermeyen kaynaklar, seçim beyannamesinin ekonomi bölümünde ‘serbest piyasa ekonomi kuralları, dünya ekonomisine paralel uygulamalar, ekonomiyle mücadele gibi çeşitli öncelikler’in yer aldığına dikkat çekiyor. Bir hükümet yetkilisi “Piyasa dışı uygulamalara dair hiçbir işaret beyannamede yok” dedi.
‘TAMAMEN ESKİ AK PARTİ’NİN SAVUNDUĞU İLKELER’
Erdoğan’ın beyanname üzerinde son çalışmaları yaptığına dikkat çeken AK Partili üst düzey bir yetkili de şunları kaydetti: “Seçim beyannamesi son dönemde uygulanan ‘Yeni Türkiye Ekonomi Modeli’ne hiçbir atıfta bulunmuyor. Tamamen eski AK Parti’nin savunduğu ilkeler enflasyonla mücadele, kamuda hesap verilebilirlik, ihalelerde şeffaflık gibi çeşitli vurgular var.”
‘MEHMET ŞİMŞEK BEKLENTİSİ’
“Erdoğan bir şekilde Mehmet Şimşek’le ekonomideki bu sıkıntılı dönemi aşmak istiyor” diyen bir başka kaynaksa, şöyle devam etti: “Şimşek şu anda bazı büyük uluslararası şirket ve fonlarda çeşitli görevlerde bulunuyor. Bir kez geldi, 11 yıl bakanlık yaptı, yeniden yapar mı bilmem? Ancak diyelim ki, Ak Parti kadrolarına döndü, eminim çok ciddi sözler alacaktır… Diyebilirim ki, bürokraside üst düzey herkesin değişmesi demektir bu.”
Piyasalarda ekonomide büyük değişimleri beraberinde getirebileceği için ana gündem maddesi olarak 14 Mayıs’ta gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekililiği seçim süreci izleniyordu. Aksi görüşler olsa da genel beklenti en az seçimlere kadar ve kazanması halinde seçimlerin ardından da iktidarın mevcut ekonomi politikalarına devam edebileceği yönündeydi.
Muhalefetin ekonomide iktidarın daha alışılmış politikaları benimsemesi seçim sürecini piyasalar için daha önemli hale getirmişti. Ayrıca anketler Erdoğan’ın 20 yıllık iktidarında bu seçimin en zorlusu olabileceğine işaret ediyor.
‘MEHMET ŞİMŞEK CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI OLABİLİR’
Bir üst düzey yetkili de, Şimşek’e dair şunları dedi: “Cumhurbaşkanı ekonomide yeniden Şimşek ile çalışmak istiyor. Onun da politikalarına uygun bir beyanname yazılıyor. Taslak net şekilde, onun da itiraz etmeyeceği şekilde yazılmış durumda. Onun bakan olduğu dönemki ekonomi politikaları taslak beyannamede net olarak yazıyor. Ekonominin yönetiminde onun olmasının getireceği bir çok avantaj sıralayabiliriz. Bu konuda (görüşme için) yakın zamanda bir hamle olacaktır.” Bir yetkili de Erdoğan’ın Şimşek için Cumhurbaşkanı yardımcılığı görevini düşündüğünü söyledi.
‘KURTARICI OLARAK GÖRÜLEN YENİ EKONOMİ MODELİ NEYİ HEDEFLEMİŞTİ?’
Hükümetin geçen sene eylülde başlattığı ve aralıktan beri resmen uyguladığı ‘yeni ekonomi modeli’nde en önemli hedef cari işlemlerde fazla vermek. Öyle ki yüksek enflasyonun bile böyle düşeceğine inanılıyor.
Dünyanın önde gelen merkez bankaları, Covid dönemindeki gevşek politikaların üstüne tedarik zincirindeki aksaklıklar ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi faktörler devreye girince, iyice büyüyen enflasyon baskısına karşı faiz artırma yoluna gitmişti. Ama yeni modele inancını sık sık dile getiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, hedefini tutturmak için diğer ülkelerin aksine Merkez Bankası’nı faiz indirmeye zorlamıştı.
Erdoğan, TL’deki tarihi gerilemenin de yeni ekonomi modelinin istenen sonucu olduğunu, Çin’in de böyle büyüdüğünü savunmuş, dövizin değeri artınca ithalatın azalıp ihracatın da artacağını öne sürmüştü. Böylece cari fazla verilecek ve enflasyon da düşecekti. Ama TL değer kaybetmeye, enflasyon yükselmeye devam etti; ihracat ürünleri ithalata bağlı olan Türkiye’de cari açık hedefi de karşılık bulmadı.
‘TL İSE DOLAR KARŞISINDA BİR YILDA YÜZDE 30’A YAKIN DEĞER KAYBETTİ’
Faiz, üst üste indirimlerden sonra yüzde 9’a kadar çekildi. Ama enflasyon resmi verilere göre yüzde 84,39 seviyesine yükselmiş, ancak baz etkisiyle yüzde 64,2’ye düşmüştü. TL ise dolar karşısında bir yılda yüzde 30’a yakın değer kaybetti.