Uluslararası finansal kuruluşların önde gelenlerinden ve Türkiye’de de faaliyet gösteren Morgan Stanley; Orta-Doğu Avrupa, Ortadoğu, Afrika ülkeleri grubu olarak adlandırılan CEEMEA ülkelerinin ekonomik görünümüne ilişkin rapor hazırladı. Raporda Türkiye’ye ilişkin de bazı açıklamalar ve tahminler yer aldı.
Morgan Stanley'nin raporunda Türkiye’ye ilişkin analiz ve tahminleri Ziraat Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı ve Başkent Üniversitesi Uluslararası Finans ve Bankacılık Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şenol Babuşçu aktardı. Babuşçu gazetedurum.com'daki yazısında şunları açıkladı:
“Öncelikle Morgan Stanley, Türkiye için gelecek ekonomik görünümünü seçim sonrası izlenecek parasal ve mali politikalara bağlamaktadır.
'ENFLASYON ÜZERİNDE BASKI DEVAM EİYOR'
Rapora göre mevcut durumda yüksek düzeyli negatif faiz, makroekonomik istikrarın risklerini çok artırmaktadır. Halen TC Merkez Bankası (TCMB) tarafından büyümeyi desteklemek üzere faiz indirimleri, KKM gibi standart olmayan araçlar, dolaylı döviz satışları ve kredileri sınırlayıcı düzenlemelerle kurlar ve enflasyon üzerinde baskı devam ettirilmektedir. Kuruluş, Kasım 2022’de de Merkez Bankası’nın faizleri yüzde 9’a indirmesini beklemektedir. Ancak raporda Merkez Bankası'nın uygulamalarına bağlı yüksek dış finansman ihtiyacı, düşük Merkez Bankası rezervleri ve artan mali yüklerin riskleri canlı tuttuğu belirtilmektedir.
'SEÇİME KADAR EKONOMİ POLİTİKASINDA EĞİŞİKLİK BEKLENMİYOR'
Morgan Stanley seçime kadar ekonomide önemli bir politika değişikliği beklememektedir. Kuruluşa göre temmuz sonundan bu yana Rusya’dan gelen 15 milyar dolar ve net hata noksan, rakamları ve rezervleri olumlu etkilemiştir.
Kuruluşa göre 2023’ün ikinci yarısında seçim sonrası iki senaryo vardır. İlk senaryoda düşük faiz devam edecek, krediler ve yabancı paralar üzerindeki sıkı kontroller sürecektir. İkinci senaryoda ise ortodoks politikalara geri dönülecek ve makro istikrar programı uygulanacaktır. Bu senaryoda faiz oranlarının 2023 ikinci yarısında yüzde 35’e yükselebileceği öngörülmektedir. Yine bu senaryoda bankacılık sektörü regülasyonları aşamalı olarak kaldırılacak ve yurt dışından portföy ve yatırım amaçlı sermaye hareketleri geri gelecektir.
Her iki senaryoda da 2023’te büyüme yavaşlayacaktır. İhracattaki yavaşlama da dikkate alındığında seçim öncesi dış finansman ihtiyacı dikkate alınarak paranın değer kaybetmesine izin verilecektir. Raporda ilk senaryoda 2023’te büyümenin yüzde 2,8 olacağı beklenirken, ikinci senaryoda 2023’te yüzde 3,5 ve 2024’te makro risklerin azalmasıyla yüzde 5,5 olması beklenmektedir.
'ASGARİ ÜCRETE YÜZDE 60 ZAM BEKLENİYOR'
Kuruluş enflasyonun Aralık 2022’de yüzde 70’lere ve Mayıs 2023’te yüzde 47’lere düşmesini beklemektedir. Asgari ücretin Ocak 2023’te yüzde 60’lar düzeyinde artırılacağı tahmin edilmekte olup, bu artışın 2023 ilk çeyreğinde enflasyon üzerinde baskı yaratacağı söylenmektedir. Ancak seçime kadar kamunun fiyatlarını belirlediği mallarda uygulanacak tavan fiyat uygulamaları ve mallara yönelik oluşacak talebin sınırlanmasıyla enflasyon üzerindeki baskının dengelenmeye çalışılacağı tahmin edilmektedir.
'SEÇİM SONRASI ENFLASYON YÜKSELEBİLİR'
Rapora göre ilk senaryo gerçekleşirse, 2023’ün ikinci yarısında ilk yarısına göre; TL’nin değer kaybı ve ertelenen fiyat ayarlamalarının seçim sonrası yapılması ile enflasyon yükselecektir. Sonuçta ilk senaryodaki gelişmelere göre 2023 enflasyonu parasal duruştaki zayıflık nedeniyle yüzde 53 düzeyinde olacaktır.
Morgan Stanley raporunda ikinci senaryoda ise enflasyonda dikkat çekici düşüşün 2024 yılında olması beklenmektedir. Bu senaryoda parasal duruştaki değişiklik ile faiz oranları yüzde 35’lere çıkacak ve TCMB’nin kredilitesi artacaktır. Buna bağlı olarak TCMB rezervleri artacak, bu durum TL’nin değer kaybını sınırlayacaktır. Ancak 2023’te kamunun belirlediği fiyatlardaki gecikmeli ayarlamalar, daha yavaş bir enflasyon düşüşü anlamına gelecektir. Enflasyonun başlangıçtaki yüksek düzeyi ve finansal istikrar endişeleri, faiz oranlarındaki artışın banka bilançolarında doğuracağı riskler ve 2024 yerel seçimleri, dezenflasyonun daha kademeli gerçekleşmesi görüşü oluşturmaktadır. Bu senaryoda da enflasyonun 2024 sonuna kadar yüzde 20’lerde kalması beklenmektedir.
'BÜTÇE AÇIKLARI ARTACAK'
Rapora göre bütçe açıkları artacaktır. Bütçe performansı şu ana kadar enflasyona bağlı yüksek gelir artışları ile desteklenmiştir. Eylül ayında yüzde -1,4 olan bütçe dengesi/GSYH oranının orta vadeli programa göre aralık ayında yüzde -3,5’e ulaşacağı tahmin edilmektedir. Doğalgaz, elektrik ve kamunun belirlediği diğer fiyatlamalar, kur korumalı mevduat maliyeti ve kamu çalışanları ile emeklilerin ücret artışları dikkate alındığında bu oranın 2023’te yüzde 4,1’e yükselmesi beklenmektedir.
Raporda önümüzdeki döneme ait risklere ilişkin yorumlara bakıldığında; ilk senaryodaki temel risk YP finansman açığı ve YP rezervlerin düşük düzeyidir. Mevcut durumda cari işlemler açığının 2022’de 53 milyar dolar ve GSYH’nin yüzde 6,5’i düzeyinde, 2023’te ise 39 milyar dolar ve GSYH’nin yüzde 4,1’i düzeyinde gerçekleşmesi beklenmektedir. Burada varsayılan 2023’te enerji fiyatlarındaki ve talepte düşüşe bağlı ithalattaki düşüştür. Ancak seçim öncesinde kredilerin itici gücü ve mali politikalardaki uyarıcı gelişmeler cari işlemler açığını genişletebilecektir. Global tarafta ise daha agresif hareket eden FED ve artan global resesyon en büyük risktir.
'SEÇİM SONUNDA HER DURUMDA ZORLU BİR SÜREÇ BİZİ BEKLİYOR'
Görüldüğü üzere Morgan Stanley raporunda geleceğe yönelik beklentiler, iki ayrı ekonomik politika izlenmesi varsayımlarına göre farklılaştırılmıştır. Ancak raporda da ele alındığı üzere, içinde bulunduğumuz ekonomik sıkıntılar göz önüne alındığında, seçim sonucunda her durumda zorlu bir süreç bizi beklemektedir.”