EKONOMİ SERVİSİ
Merkez Bankası’nın hızlı faiz indirimi döngüsü TL’yi vurmaya devam ediyor. Hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun ‘faiz indirimlerine devam’ mesajı lirayı tarihinin en kötü seviyelerine taşıdı.
Merkez’in 4’üncü satış hamlesine rağmen kur dizginlemezken, önceki gün yeni rekor seviyesi olan 14.64 seviyesine ulaştı. Bu artışın ardından Merkez 4’üncü kez satış yoluyla piyasaya müdahale ederken, gerileme 14 liranın biraz altına inerken dün yeni iş gününde 14.35 seviyelerinden başlangıç yaptı. Ekonomistler ise artan kura rağmen faiz ısrarının TL’ye zarar verdiğini belirtse de ekonomi yönetimi aralık toplantısında indirime kararlı.
Bazı yabancı yatırım kuruluşları da artık TL ile ilgili değerlendirme ve müşteri notu paylaşmıyor. İsviçre merkezli UBS bankası, bundan sonra Türk Lirası’yla ilgili rapor yayınlamayacağını belirterek yatırımcılardan son tavsiye raporunu dikkate almamasını istemişti. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poors (S&P) EMEA Ülke Notları Direktörü Maxim Rybnikov Türkiye’nin görünümünün negatife çevrilmesi ve önümüzdeki dönemde Türkiye ekonomisiyle ilgili görüşlerini aktardı. Bloomberg’in haberine göre; söz konusu kararın birkaç sebebi olduğunu belirten Rybnikov bu sebepleri Türkiye’nin ekonomik politika belirsizliği, artan dış ödemeler dengesi riski, hedefi aşan enflasyona rağmen Merkez Bankası’nın son 3 ayda 400 baz puanlık faiz indirimi olarak sıraladı.
Rybnikov “Türkiye’de önümüzdeki dönemde işler ısınacak. Ticari bankaların dış borçlarını ödeyebilmeleri için dış piyasaya erişebilmesi önemli ki bu konuda bir sorun yaşanacağını düşünmüyoruz. Türk vatandaşlarının birikimleriyle ilgili nasıl bir karar alacakları da ikinci bir önemli nokta. Birikimlerini dolara dönüştürmeye devam mı edecekler yoksa bankacılık sisteminden paralarını çekme riski var mı bunları izliyoruz. Henüz böyle bir şey olmadı dolayısıyla durumun yönetilebilir olduğunu düşünüyoruz fakat volatil bir para birimi ve para politikasının belirsiz olduğu bir ortam, bankacılık sektörü için risk oluşturuyor. Biz de bu nedenle görünümü negatife çevirdik” dedi.
‘HİPERENFLASYON DÖNEMİNE YOL AÇABİLİR’
Societe Generale, yayımladığı bir araştırma raporunda, şu anki reel politika faizi düşünüldüğünde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın belirli olmayan bir kur seviyesini korumak için değerli döviz rezervlerini harcadığını belirtti. Döviz piyasasına müdahalelerin halihazırda istikrarsız olan durumu daha da kötüleştirerek kura olan güvenin azalmasına neden olabileceğini belirten Societe Generale, Türkiye İstatistik Kurumu’nun enflasyon verileriyle ilgili de soru işaretleri olduğunu ifade etti.
TCMB’nin 16 Aralık’ta gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu toplantısından 100 baz puanlık bir faiz indirimi bekleyen banka, dolar kurunun 2022’nin ilk çeyreğinde 15 seviyesinde olmasını ve faizlerin ise zorunlu olarak artırılarak yüzde 20’ye çıkarılmasını bekliyor. Societe Generale stratejistleri, daha önce yayımladıkları bir raporda Türk lirasına olan güvenin azalmasıyla insanların bankalardan varlıklarını çekebileceğini, finansal piyasalardaki istikrarın bozulabileceğini ve Türk lirasındaki değer kaybının bir hiperenflasyon dönemine yol açabileceğini belirtmişti. Kurdaki değer kaybını durdurmak için seçeneklerin kısıtlı olduğunu belirten stratejistler, düşük döviz rezervleri düşünüldüğünde sermaye kontrolünün ya da acil bir faiz artırımının seçenekler arasında bulunabileceğini ifade etmişti. Stratejistler, acil bir faiz artırımının daha olası bir senaryo olduğunu fakat mevduat çekme limiti gibi bazı sermaye kontrolü araçlarının kullanılmasının da mümkün olduğunu dile getirmişlerdi.
‘BANKACILIK SİSTEMİ ÜZERİNDEKİ STRES ARTTI’
Kredi notuna da değinen Maxim Rybnikov şöyle devam etti: “Kredi notunu indirme konusunda izlenecek politika bizim için çok önemli. Türk lirasında çok fazla değer kaybı yaşandı ve bankacılık sistemi üzerindeki stres riski daha fazla arttı. Bu hükümet için daha fazla sorumluluk anlamına geliyor. Hükümet, bankaları özellikle kamu bankalarını desteklemek zorunda kalabilir.”
MARKETLERDE ETİKETLER DURMUYOR
Artan kurla birlikte enflasyonda da yeni zirveler görülürken, etiketler de durmuyor. Hükümet artan fiyatlar karşısında her ne kadar stokçuluk yapıldığını söylese de marketçiler maliyetlerin sürekli arttığını bu yüzden günlük fiyat değişimi yaşadıklarını aktarıyor. Rekabet Kurumu daha önce fahiş fiyat yüzünden zincir marketler ve tedarikçilere 2 milyar 671 milyon lira idari para cezası vermişti. Fakat verilen bu cezalarla fiyatlar düşmedi. O günden bugüne yaşanan kur krizi vatandaşın cebini iyice daralttı. TÜİK verilerine göre, tüketici fiyatları, geçen kasım ayında aylık bazda yüzde 3,51 artarken, yıllık enflasyon yüzde 19,89’den yüzde 21,31’e yükseldi. Böylelikle yıllık tüketici enflasyonunda Kasım 2018’den bu yana en yüksek seviye kaydedildi. Enflasyonla birlikte TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 50’yi aştı. BİM’den sonra A101’de de etiketler değişti. Bir market işçisi, aralarında süt ürünlerinin de olduğu 112 ürüne zam geldiğini belirtti. Özellikle peynir ve yoğurt gibi ürünlerde yapılan ve yüzde 40’a varan zamlar, etiketlere yansıtıldı. İddialara göre, bir vatandaşın sosyal medyada yaptığı paylaşımdan Eskişehir’de bulunan bir A101 Market şubesi dolar kurundaki artış sonrası kapıları kitledi ve etiketleri değiştirdi. Alışveriş için markete gelen vatandaşlar durumu cep telefonu kameralarıyla kaydetti.
SADECE PAZARTESİ 2.5 MİLYAR DOLAR SATILDI
Reuters’ın aktardığına göre, bir bankacı işlemlerle ilgili şu yorumu yaptı: “İşlemlere baktığımızda, yerel halktan gelen güçlü forex talebiyle hacimlerde bir artış görüyoruz. TCMB’nin faiz indirimlerine devam edeceği endişesi, lira kayıplarının devam edeceği beklentisini tetikliyor, dolayısıyla lira için iyimser bir tahmin yapmak zor.” Cumhurbaşkanı Erdoğan Pazartesi günü Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcioğlu, Maliye Bakanı Nureddin Nebati ve devlet bankası başkanlarıyla görüştü, ancak görüşmelerin ardından resmi bir açıklama yapılmadı. İki yetkili, lira satışlarının bekleyen ücret artışları ve diğer yeni harcamalarla mevcut bütçeyi zorlamasıyla, hükümetin yakında gelecek yıl için meclise ek bir bütçe sunmasının beklendiğini söyledi. İsmini açıklamak istemeyen yetkililer, Merkez Bankası’nın yalnızca pazartesi günü müdahalelerde 2-2.5 milyar dolar sattığını tahmin etti. Resmi verileri analiz eden bankacıların hesaplamalarına göre, geçen hafta ilk üç çabada 2.5 milyar dolarlık satış gerçekleşti.
‘KAMUYA SERMAYE ARTIŞI’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ve kamu bankalarının üst düzey yöneticileriyle bir araya gelmişti. Kritik ekonomi zirvesi yaklaşık 6 saat sürdü ve toplantının ardından açıklama yapılmadı. Ancak hem kurdaki seviyelerin hem de yeni ekonomik dönüşümün ele alındığı tahmin edilen toplantıda ticari kredi faizleri de masaya yatırıldığı öğrenildi. Toplantıda politika faizi yüzde 15 seviyesine inmişken, rotatif ticari kredi faizlerinin yüzde 21-22’e gelmesi, ticari kredi faizlerinin ise ortalama yüzde 20’ye yaklaşmasından duyulan rahatsızlığın ele alındığını belirtti. Kamu bankalarında ise ticari kredi faizleri genelde yüzde 15,75 seviyesinde bulunuyor. Öte yandan üretim ve büyüme hedefinde kamu bankalarının reel sektörün finansman ihtiyacında daha fazla rol oynaması da masaya yatırıldı. Ancak yeni bir kredi kampanyası düzenlenebilmesi için kamu bankalarında sermaye artırımı yapılması gerekiyor. En son pandemi döneminde kamu bankalarına Varlık Fonu tarafından 21 milyar liralık sermaye artışı yapılmış ve uzmanlar bunun 160 milyar liralık bir kredi olanağı yarattığını dile getirmişti. Şu anki kur artışı ve pandemindeki parasal genişleme sonrası sermaye ihtiyacının katlandığı konuşuluyor. Konuya yakın kaynaklardan alınan bilgiye göre üç kamu bankasına en az 60-70 milyar lira seviyesinde sermaye artışı ihtiyacı bulunuyor. Hatta 100 milyar liraya bile çıkabileceği belirtiliyor sermaye artırımının. Nitekim geçen haftalarda Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, katıldığı programda “Sermaye yeterliği anlamında kötü değiliz. Ancak kredi büyümesine daha fazla destek vermek anlamında Hazine ve Maliye Bakanlığı ve hükümetle görüşmelerimiz var” ifadelerine yer vermişti.