Ekonomi yönetiminde alınan hatalı kararlar ve piyasa gerçeklerine aykırı uygulamalar nedeniyle TL’deki erime yılbaşından bu yana yüzde 18’i aştı. Eritilen rezervlerin lirayı daha da kırılgan hale getirmesi ise dövize talebi artırdı.
Kurda rekor üstüne rekor kırılırken Merkez Bankası’nın, mevduat sahiplerinin TL’ye dönüşünü teşvik etmek için ‘TL’ye geçişlerde bankaların zorunlu karşılık faizinde artış’ modelini yeniden ısıttığı belirtildi.
‘ZİHNİ SİNİR PROJELERİ YERİNE İŞLERİNİ YAPSALAR TL DAHA İTİBARLI OLUR’
AB’nin banka yönetimlerine, müşterilerin liraya geçişini teşvik edecek çalışmalar yapmaları yönünde mesajlar verdiği ifade edildi.
Ekonomistlerden ise ‘arka kapı’ eleştirisi geldi. Uğur Gürses “İşini yapmayan etrafında dolaşır. Zihni Sinir projelerinden kafalarını kaldırıp işlerini yapsalar TL daha itibarlı olacak” dedi.
Hakan Kara da “Enflasyon ve kur belirsizliği devam ettikçe bu tür tedbirlerin etkisi sınırlı olur” değerlendirmesinde bulundu.
DÖVİZ HESAPLARINA ARKA KAPI FORMÜLÜ
Eriyen TL karşısında Merkez’in aldığı önlemler son 2 yıldır artarken, kayıp durmuyor. Kur TL karşısında rekorlara devam ederken en son alınan zorunlu karşılık kararıyla yatırımcıların arka kapıdan yüksek faizle döviz mevduatlarından TL’ye dönmesi hedefleniyor. Merkez’in bankalara vereceği zorunlu karşılık faizinde artışa gitmesi yeniden gündeme gelirken, ekonomistler yan yollara saparak faiz artırmanın döviz hesaplarını çözmeye yeterli olmayacağını vurguluyor.
Türkiye ekonomisinde alınan yanlış kararlar ve siyasi söylemler TL’ye her geçen gün daha fazla zarar veriyor. Özellikle geçen yılın sonuna kadar atılan adımlar ve harcanan Merkez Bankası rezervleri kur karşısında TL’yi daha fazla savunmasız hale getirirken, rekor üzerine rekorun yazılmasına neden oldu. Daha fazla değersizleşen TL karşısında mevduat sahipleri yönünü dolar ve euro tarafına çevirirken yabancı mevduat hesaplarında da rekor üstüne rekor kırıldı.
Alınan tüm önlemlerle erimenin sadece hızı yavaşlarken artış durmadı. Geçen yıl başlayan kur kriziyle birlikte bir dizi önlem alınmıştı. Bunlardan biri de zorunlu karşılıklardı. Döviz tevdiat hesaplarından Türk lirası mevduatlara geçiş oranında daha fazla faiz ödemesi de gündeme gelenler arasındaydı. Hatta o süreçte dövize geçişi önlemek için alınan kararlardan biri de kambiyo vergisi olmuştu. Yatırımcının TL karşısında euro, dolar ve altını artık yüzde 1 daha pahalıya alıyordu. TL’ye dönüş için yapılan bu modelde de döviz veya altın satışında ise vergi alınmadı. Bir dizi önlemin yanında Şubat 2021’de de zorunlu karşılıklarda tekrar değişikliğe gidildi.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası o dönemde zorunlu karşılıklarda her vadede 200 baz puan artış yapmıştı. Şubat ayında Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, yurtdışı banka mevduatları ve katılım fonları hariç 1 yıl ve 1 yıldan uzun vadeli mevduat/katılım fonları için zorunlu karşılık oranı yüzde 3 olurken, 1 yıla kadar vadeliler için yüzde 4, vadesi 6 aya kadar olanlar için yüzde 6 oldu.
Şimdi de mevduat sahiplerinin tekrar dövizden TL’ye dönmesi için zorunlu karşılıklarla yeni bir adım atıldığı BloombergHT tarafından paylaşıldı. Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun önceki gün TBB toplantısında da bunun mesajı verilmişti. Kavcıoğlu toplantıda TL’nin itibarını artırma konusunda bankalarla istişare ederek zorunlu karşılık düzenlemelerinde değişiklikler yapabileceği sinyalini verdi.
Bloomberg HT’ye konuşan üç üst düzey kaynağın verdiği bilgiye göre, toplantıda TCMB, mevduatlarda dövizden Türk lirasına geçişi teşvik etmek için bankalara zorunlu karşılıklar konusunda buna destek verecek düzenlemelerin yapılabileceğini belirtti. Buna göre banka bazında müşterilerin tuttukları döviz tevdiat hesaplarından Türk lirası mevduatlara geçiş oranında kademeli olarak zorunlu karşılıklara daha fazla faiz ödenmesi değerlendiriliyor.
TCMB’nin bu konuda bankacılara Türk lirası cinsinden yeni, cazip enstrümanlar geliştirilmesi için çalışma yapılması yönünde mesajlar verdiği ifade edildi.
‘ZİHNİ SİNİR PROJELERİNDEN KAFALARI KALDIRIN ARTIK’
Ekonomist Uğur Gürses görüşme ve zorunlu karşılıkla ilgili şu detayı paylaştı: İşini yapmayan etrafında dolaşır. ‘TL’nin itibarını artırma konusunda bankalarla istişare ederek zorunlu karşılık düzenlemelerinde değişiklikler yapabiliriz’ denmiş.
TL mevduatı döviz mevduatından fazla olan bankalara primli ZK faizi ödeme planı mı? ‘TL faizini gevşek tutayım/gevşeteyim, işimi olmayacak yöntemlerle bankalara havale edeyim, onlara TL mevduata yüklensinler diye “havuç” vereyim.’ Zihni Sinir projelerinden kafalarını kaldırıp işlerini yapsalar TL daha itibarlı olacak.
Müşterilerin tuttukları döviz tevdiat hesaplarından Türk lirası mevduatlara geçiş oranında kademeli olarak zorunlu karşılıklara daha fazla faiz ödenmesi değerlendiriliyor. Ne yapacak bankalar? Odunla mı ikna edecekler müşterilerini?”
YABANCI ZORUNLU DEĞİL SERBEST MEVDUAT TUTUYOR
Yapılan hamleleri değerlendiren ekonomistler “Merkez Bankası’nın swaptan ve banka mevduatlarından aldığı zorunlu karşılıklar gibi yükümlülüklerini borç değil de rezerv gibi gösterirsek anca tarihin en düşük rezervi 2001 krizinde görünür” yorumunu yaptı.
Ayrıca sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlarda analistler şunları da paylaştı: “Zorunlu karşılık demişken, FED’den mini detay; 2008 sonrası QE’ler ile bankalara geçen taze para, FED’deki banka rezervlerini 4 trilyon dolara yükseltti. Fakat bu tutarlar zorunlu bir karşılık değil; “serbest mevduat”.
250 milyar doların üstünü tırpanlayarak yakınlaştıralım: O ufak detay, FED’in 2020 Mart’ında pandemi desteği olarak sıfırladığı zorunlu karşılıklar! 2008’e kadar ‘düşük rezerv politikası’ güden FED’de zorunlu olarak para tutan finansal kurumlar, artık sadece serbest mevduat tutuyorlar.”
DÖVİZ HESAPLARI OCAKTA ZİRVE YAPTI
TCMB verilerine göre gerçek ve tüzel kişilerin döviz mevduatları Ocak ayında 235,9 milyar dolarla tüm zamanların en yüksek seviyesine çıkmış, Mart ayında gözlenen hızlı çözülmenin ardından Haziran ayı itibariyle yeniden 228 milyar dolar seviyesine yükselmişti.
Toplam mevduatlar içinde döviz mevduatlarının payına bakıldığında ise 11 Haziran haftası itibariyle bu oranın yüzde 54 olarak kaydedildiği görüldü.
‘YAN YOLLAR DÖVİZ HESAPLARINI ÇÖZEMEYECEKTİR’
Ekonomist Baki Demirel şu bilgileri paylaştı: “Öncelikle bankalar kredi vererek mevduat yaratır ve sonra 14 gün içinde zorunlu karşılık temin ederler. Kredi faizleri ise mevduat faizine mark up eklenerek oluşur. Bankalar Merkez Bankasına son ödünç veren olmaz ise aşırı likidite ihtiyacı duyarlarsa mevduat faizini yükseltirler. Döviz Tevdiat Hesaplarının (DTH) yüzde 54 seviyesine çıkması ise aslında TCMB kredibilitesini yansıtmaktadır.
Bu kredibilite kaybı bir anda düzelmez. Enflasyon artış eğilimini sürdürürken ve küresel enflasyon da bu yönde eğilim gösterirken, ayrıca turizm ihracat gibi döviz kazandırıcı işlemler için güçlü beklentiler henüz oluşmamışken yan yollara saparak faiz artırmak DTH çözülmesi için yeterli olmayacaktır. DTH’ları çözmek için son olarak MB öncelikler kur krizi yaratmayacak biçimde faiz artışı yapmalıdır kanaatindeyim.”
‘BELİRSİZLİK ETKİLERİ SINIRLAYACAK’
Dövizden TL’ye geçiş için yapılan hamleleri değerlendiren ekonomist Hakan Kara “Dövizden TL’ye geçişi teşvik etmek için zorunlu karşılıklara ödenen faizleri kullanmak ince ayar gerektiren durumlarda faydalı olabilir. Fakat enflasyon ve kur belirsizliği devam ettikçe bu tür tedbirlerin etkisi sınırlı olacaktır.
Güven veren bir para politikası ile bunu destekleyecek bir makroekonomik program ve kurumsal çerçeve olmadan dolarizasyonu düşürmek mümkün olmaz. Son kırk yıllık verilere baktığımızda bu durum net olarak görülüyor. Enflasyonla samimi mücadele edilmeyen dönemlerde vatandaş satın alma gücünü korumak için genelde dövizi tercih ediyor” dedi.
ÇİN SWAPI REZERVLERE GİRDİ
Merkez Bankası verilerine göre, bir önceki hafta 51 milyar 713 milyon dolar olan rezervler, 18 Haziran ile sona eren haftada 56 milyar 25 milyon dolara geldi. Çin ile artırılan swap miktarı rezervlere yansıdı, net rezerv 7,5 ayın zirvesine çıktı.
Çin Merkez Bankası ile artırılan swap hattı anlaşmasının Merkez Bankası’nın kasasına girmesiyle haftalık verilerde net uluslararası rezervler 3,5 milyar dolar arttı ve 6 Kasım 2020’den sonraki en yüksek seviye 18,5 milyar dolara yükseldi.
Merkez Bankası uluslararası net rezervleri 18 Haziran 2021 itibarıyla, bir önceki haftaya göre 3 milyar 534 milyon dolar artış ile 18 milyar 457 milyon dolar oldu. 15 Haziran’da Merkez Bankası kasasına giren Çin ile artırılan swap hattı anlaşmasının etkisi haftalık 3.5 milyar dolarlık artışta etkili oldu.
Böylece Merkez Bankası net uluslararası rezervleri 6 Kasım 2020 haftasındaki 19 milyar 568 milyon doların ardından ilk kez bu seviyelere çıkmış oldu.
KUR TAHMİNLERİ YUKARI YÖNLÜ
UBS, para politikası patikasındaki belirsizliklerin daha fazla değer kaybına neden olabileceğini belirterek yıl sonu dolar/TL tahminini 9.00’dan 9.30’a çıkardı. Finans devi son olarak geçen nisan ayında 2021 yılı sonuna ilişkin dolar/TL tahminini 8.60’tan 9’a yükseltmişti.
UBS Analisti Tilmann Kolb’un hazırladığı araştırma raporunda 2021’in üçüncü çeyreğinin sonunda dolar/TL tahminini 8.80’den 9.00’a çıkarırken 2020’nin ikinci çeyreği için tahminini 9.40’tan 9.70’e çıkardı.
Fed’in giderek şahinleşen tutumunun, cari açığın ve devam eden salgın risklerinin de Türk lirası için görümü kötüleştirdiğini belirten banka, politika yapımındaki temel gelişmelerin TL’yi destekleyebileceğini de belirtti.
YABANCININ ÇIKIŞI SÜRÜYOR
Yurt dışında yerleşik kişilerin 18 Haziran itibariyle portföyünde bulunan hisse senedi stok miktarı 21,1 milyar dolar oldu. Piyasa fiyatı ve kur hareketlerinden arındırılmış olarak hesaplandığında hisse senedi değeri farkı -3,2 milyon dolar oldu.
Merkez Bankası’nın haftalık bülteninde yer alan bilgilere göre,hisse senedi stok miktarı bir önceki hafta 22,0 milyar dolar seviyesinde bulunuyordu.