Tüm Süt, Et ve Damızlık Sığır Yetiştiricileri Derneği (TÜSEDAD) Başkanı Sencer Solakoğlu, kırmızı et fiyatlarındaki artışın iki yıl daha sürebileceğini söyledi. Solakoğlu, aynı zamanda sütte de kırmızı ete benzer bir zam dalgasıyla karşılaşılabileceğini ifade etti.
Başkan Sencer Solakoğlu, ette yaşanan kriz ve sütte yaşanacak olan sıkıntılar ile ilgili olarak değerlendirmelerde bulunurken şu açıklamaları yaptı.
'İKİ SENE BOYUNCA DEVAM EDEBİLİR'
ÜEt fiyatlarının yüksek olmasının sebebi Türkiye’deki hayvan varlığının az olması. Arz ve talep dengesini kaybetmiş olması. Hayvan sayısı yerine konulana kadar bu devam edecektir. İthalat deniliyor… Hem kasaplık hem de besilik hayvanlar yolda. Ama bu şekliyle ve bu kadar az hayvan varken Türkiye’de ithalat da tek başına çözüm olmayacaktır. Benim beklentim yaklaşık iki sene boyunca sıkıntılı sürecin devam etmesi yönünde. İki senenin sonunda gelecek olan damızlık hayvanlarının doğurması ve o doğan hayvanların et materyaline dönmesi biraz piyasayı rahatlatabilir, eğer halk tüketmezse. Ama çok fakirleşen halk ve seçim sonrası refahın yeniden oluşumuyla beraber talebin artması mevcut problemin daha da derinleşmesine sebep verecektir. Bu süreç, iki yıldan üç yıla kadar uzayabilir. Bunun da önüne geçilmesinin şu anda sihirli bir değnekle mümkünatı yok.
'DÜNYADA EN PAHALI ET ŞU AN TÜRKİYE’DE'
Canlı hayvan pazarın Türkiye, Avrupa’nın 2,5 katı civarında şu anda. Avrupa’da bir dananın fiyatı Türkiye’de yarım dana bile etmiyor. Bunun sebebi de plansızlık. ‘Madem o kadar ucuz gidelim Avrupa’dan alalım’ denilebilir. Ama ne yazık ki, Avrupa’da da hayvan yok. Yeterli hayvan olmadığı için besilik hayvanı Güney Amerika’dan getirebiliyoruz. Getirebilecek gemiler ve araçlar genel olarak yetersiz. Çünkü bütün dünya hayvan çekiyor. Bu dünyada oturmuş olan hayvan ticaretine bir anda yoğun bir taleple girdiğiniz zaman, dünya fiyatlarını da hoplatmaya başlıyor Türkiye. Dolayısıyla dünyada bizim talebimizle yüzde 20 bir fiyat artışı gerçekleşti. Dünyanın en pahalı et şu an Türkiye’de ve Türk halkının bunu bugün ödüyor olmasının tek sebebi Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın zamanında uyarılarımıza rağmen maliyetlerinin artmasının karşısında çiftçinin fiyatını sabit tutmak suretiyle üretimi azaltmak olmuştur.
‘SİYASET YAPIYORSUNUZ’
Sorun algıda. Kimse şunu sorgulamıyor. Pandemi döneminde bütün dünya et ve sütte fiyat arttırırken, biz dünyaya göre dünyanın en ucuz etini ve sütünü tüketiyorduk. Şu anda o günün altın yumurtlayan tavuğunu kestik etini afiyetle yedik. Şimdi yumurtamız yok. ‘Ne yapacağız, eyvah’ diyoruz. Biz söylemiştik, ‘siyaset yapıyorsunuz’ demişlerdi. Bugün baktığımız zaman bunun bir gerçek olduğunu, iktisadi gerçeği de şudur arz düştüğü zaman fiyat eninde sonunda artacaktır. Türkiye’de et arzını karşılayacak et hayvanımız mevcut değildir.
'DONDURMA SEZONUNUN GELMESİYLE...'
Yazın gelmesiyle, turistlerin gelmesiyle, dondurma sezonun gelmesiyle sütün de ne kadar düştüğünü ülkemizdeki insanlar anlayacaklar ve sütte de böyle bir şok dalgası yaşayacağız. Bunun da çözümünü yine ithalatta arayacaktır bu ülke. Büyük hata yapacaktır bununla ilgili de. Ama eninde sonunda Türkiye üretmediği takdirde bu kötü döngü Türkiye’nin başına musallat olmaya devam edecek.
'2001 YILINDAN BERİ HAYVAN SAYIMI YAPILMIYOR'
Tarım politikalarını Tarım Bakanlığı’yla bağdaştırmamız çok doğru değil. Çünkü hayvansal üretimdeki ipler Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın elinde. Tarım Bakanlığı bakıyor, Hazine ve Maliye Bakanlığı da işine geldiği gibi fiyat belirleyip enflasyonu kontrol etmeye çalışıyor. Şu anda Tarım Bakanlığı’nın herhangi bir politikası olmadığı gibi 2001 yılından beri sayım yapılmadığından ötürü de ne yazık ki, Tarım Bakanlığı’nın hayvan sayısı varlığıyla ilgili söylediği rakamları doğru olmasına imkan yok."