Enflasyon Araştırma Grubu (ENAGrup) bugün, Nisan 2021 Dönemi ENAGrup Enflasyon Raporu ve Ekonomik Analiz raporunu açıkladı.
"Nisan 2021 döneminde %2.62 artan fiyatlar genel seviyesinin son dönem ekonomik gelişmelerle ile
birlikte değerlendirilmesi yararlı olacaktır" denilen açıklamada yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından bu yana özellikle fiyatların üzerindeki baskının tüm piyasalarda kendini oldukça fazla hissettirdiği belirtildi. TÜİK ise enflasyonun geçen aya göre yüzde 1,68 arttığını açıklamıştı.
Söz konusu baskıların temel olarak reel ücretlerden uluslararası ticaretin formasyonuna, turizmden döviz rezervlerinin yapısına kadar çok yönlü etki ortaya çıkardığı aktarıldı.
Bunları 5 başlıkta inceleyen raporda başlıklar; Emtia Piyasalarındaki Fiyat Baskısı, Uluslararası Ticaretteki Gelişmeler, Döviz Rezervlerinde Oluşan Yapısal Bozukluklar, Turizm Sektöründe Yaşanacak Sorunlar ve Merkez Bankası Para Politikası olarak adlandırıldı.
Raporda şu ifadelere yer verildi:
"1. Emtia Piyasalarındaki Fiyat Baskısı
Emtia piyasalarında Mart 2020 ile Nisan 2021 döneminde kayda değer bir fiyat artışı gerçekleştiğini görüyoruz. Alüminyum, petrol, buğday, kahve, mısır altın, canlı kırmızı et ve şeker gibi birçok ürünü kapsayan emtia sepet fiyat endeksi bu dönemde yüzde 50’den fazla yükselmiş ve küresel enflasyon üzerinde baskı kurmuştur.
Grafik, fiyatlardaki ilgili gelişmeyi Mart 2020 – Nisan 2021 dönemi için belirtiyor.
2. Uluslararası Ticaretteki Gelişmeler
Uluslararası ticaret istatistiklerindeki ölçüm yöntemi artık genelleştirilmiş ticaret sistemi kapsamında da yapılmaktadır. Ölçüm yöntemi değiştikten sonra uluslararası ticaret hacminde görülen artışlar, Türkiye ekonomisinde beklenen değişimleri getirmemiştir. Ticaretin genel olarak etkilediği reel ücretlerde, istihdamın yeniden yapılanmasında ve benzeri niteliklerde bir ilerleme görülmediği gibi, pandeminin neden olduğu istihdam kaybının yerine konmasında da olumlu bir gelişme gerçekleşmemiştir. Tüm bunlar fiyatlarda yukarı yönlü bir baskının nedeni olabilmektedir.
3. Döviz Rezervlerinde Oluşan Yapısal Bozukluklar
Brüt döviz rezervlerinin 85 milyar $’ın üstünde gözükmesine rağmen, net rezervlerin son dönemde en alt düzeylere inmesi ödemeler dengesi sorunu olarak karşımıza gelmektedir. Bunun yanında, swap hariç döviz rezervlerin ise Türkiye ekonomisinde alışılmamış biçimde eksi 45-60 milyar dolar bandında olmasını, uzun dönemli ithalat politikasında engeller oluşturabilecek yapısal bir bozukluk olarak görmek gerekiyor. Öyle ki, bu yapısal sorun ise döviz kuru baskısı ile hem üretici hem de tüketici fiyatlarına baskı yapar niteliktedir.
4. Turizm Sektöründe Yaşanacak Sorunlar
Yaz aylarının başladığı bu günlerde aşılamanın da beklenen düzeyde gelişmemesi, Türk turizm sektörünün uluslararası düzeydeki karşılaştırmalı üstünlüğünü olumsuz etkileyecek niteliktedir. Bu ise cari açığı artırarak döviz kuru kanalıyla enflasyonist baskıyı güçlendirecektir.
5. Merkez Bankası Para Politikası
Önümüzdeki birkaç ay içinde, enflasyonunun yapışkan ve yukarı yönlü niteliği faiz politikasında gevşeme olasılığını azaltmaktadır. Ödemeler dengesindeki yapısal bozuklukların da buna olanak vermeyeceğini de belirtmek yanlış olmaz."