2023 HEDEFLERİ GİTTİ 1973 ÇÖZÜMÜ GELDİ
AKŞENER: Hesapları tutmayan ekonomistimiz DÇM’yi 50 yıl sonra hayatımıza soktu. 2023 hedeflerinin yerine 1973 çözümü geldi. TL’yi dolara bağladı ‘benim itibarım yok Amerika’yı kefil tutuyorum’ dedi.
TÜRK LİRASI DOLARIN DEĞERİNE ENDEKSLİ
DAVUTOĞLU: Bu, aynen Hazine garantili köprüler gibi gelecek nesilleri borçlandıran bir sistem. Gelinen noktada milli paramız doların değerine endeksli. Türk Lirası hiçbir zaman böyle zelil duruma düşürülmedi.
GÜVENİ AMERİKAN PARASI SAĞLAYACAK
BABACAN: TL’nin artık güven unsuru olmadığını itiraf eden bir yönetimle karşı karşıyayız. Ekonomisine güveni Amerikan parasıyla sağlamaya çalışan yönetim zihniyeti... Yarınlara ipotek koyan bir gözü dönmüşlük...
ZENGİNİN PARASI MİLLETİN VERGİSİYLE GARANTİYE ALINIYOR
KARAMOLLAOĞLU: Faiz değil destek diye isimlendirerek paradan para kazanma imkanını vermek neyle izah edilebilir. Hani nas vardı? Açık şekilde görülüyor ki bu kararların alınacağından haberdar olan bir avuç insan kâr ediyor. Bu modelle zenginin parası garanti altına alınıyor. Bu da milletten alınan vergilerle karşılanacak. Sürekli fakirden zengine kaynak aktarılıyor.
ERKEN SEÇİM YOK... NOKTA
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Devlet Bey Haziran 2023 diyor, ben böyle diyorum hâlâ yatıyor kalkıyor erken seçim... Erken seçim yok. Bak Bay Kemal, noktalı virgül değil nokta koydum. Kuru ülkemizin gerçeklerine uygun, öngörülebilir bir seviyeye getirmek için açıkladığımız program amacına ulaştı. İlgili kurumlar detayları paylaşmaya başladı. Serbest piyasa kurallarına aykırı iş yapmıyoruz.
HALKA GİDELİM BU YANGINI SÖNDÜRELİM
Kılıçdaroğlu’nun gündeminde ekonomide hayata geçirilen yeni sistem vardı. Dövize endeksli mevduatı “Faizin garantisi dolarla veriliyor. Milli paramızın itibarını düşürmeye kimsenin hakkı yok” sözleriyle eleştiren CHP lideri sandığı işaret etti: Piyasalar yangın yeri, mutfaklar yangın yeri. Buradan çıkmanın yolu değişim. En büyük hakem olan halka gitmek lazım.
MİLLİ PARAMIZI MAHKUM ETTİLER
"Hepimiz dolara endekslendik” diyen Kılıçdaroğlu “Çocuğunu akşam aç yatıran anne hangi dolarla ilgilenir?” sorusunu yöneltti. Dövize çevrilebilir mevduat adımını yanlış bulduğunu söyleyen CHP lideri “Bankalardaki mevduatın yüzde 66’sı döviz. Çünkü vatandaş güvenmiyor. Bu tablonun değişmesi lazım. TL’nin itibarını korumak zorundayız” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’nın Elmadağ ilçesinde STK’lar, muhtarlar ve kanaat önderleri ile bir araya geldi, ardından toplu açılış törenine katıldı. İktidarın ekonomi politikasını eleştiren Kılıçdaoğlu “Bankadaki mevduatın garantisini dolarla verirseniz, faizin garantisini dolarla verirseniz bu olmaz, bu yanlıştır. Milli paramızın itibarını düşürmeye kimsenin hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Bugün bankalardaki mevduatın yüzde 66’sı döviz. Niçin, çünkü vatandaş güvenmiyor. Bu tablonun da değişmesi lazım” dedi.
Toplumun ayrıştığını, bölündüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin buradan çıkması gerektiğini belirtti. Yaşanan sorunların siyasilerden kaynaklandığını savunan CHP lideri, şunları söyledi: “Sıkıntıyı çözecek olanlar da siyasilerdir. Siyasilerin önünü açacak olanlar da sizlersiniz. Sizler yetki verdiğiniz sürece, Türkiye sorunlarını aşabilir. Bir iktidara görev verdiniz, görevini yapmaya çalıştı ama bugün geldiğimiz nokta belli. Piyasalar yangın yeri, mutfaklar yangın yeri. Buradan çıkması lazım Türkiye’nin. Çıkmasının yolu da değişikliktir, değişimdir, en büyük hakem halktır. Halka gitmek lazım, halkın oyunu istemek lazım. Sandığı koymak lazım. Sandığın gereği neyse başımızın üstüne. Bunu yapabilirsek, Türkiye’yi büyütürüz. kalkındırırız.”
“Hepimiz, dolara endekslendik. Dolar düştü, dolar yukarı çıktı, dolar aşağı indi… Çocuğunu akşam aç yatıran anne hangi dolarla ilgilenir? Bunların milyon dolarları yok. Bugün açlık ve sefalet, yoksulluk var Türkiye’de. Bunun çözülmesi lazım. Her çocuğun yatağa karnı tok yatması lazım. Birbirimizi tanımamız lazım. Açıkça söyledim, helalleşmemiz lazım. Oturalım bir helalleşelim; ne oluyor Türkiye’de niye kavga ediyoruz? Bu bereketli topraklarda hepimizin huzur içinde yaşaması lazım. Gidecek başka bir yerimiz yok. İki kırmızı çizgimiz var birincisi vatan, ikincisi bayrak. Onun dışında herkesle oturur, konuşuruz.”
“Doları endekslediler biliyorum. Ama bizim Türk liramız var. Türk lirasının değerini ve Türk lirasının itibarını korumak zorundayız. Bankadaki mevduatın garantisini dolarla verirseniz, faizin garantisini dolarla verirseniz bu olmaz, bu yanlıştır. Milli paramızın itibarını düşürmeye kimsenin hakkı da yoktur, yetkisi de yoktur. Para bizim paramız. İtibarsız kılarsanız paranın değeri düşer. Bugün bankalardaki mevduatın yüzde 66’sı döviz. Niçin, vatandaş güvenmiyor. Tasarrufum var, dövize yatırdım. Bu tablonun da değişmesi lazım. Değişmesi için de ahlaklı bir siyasetin Türkiye’yi yönetmesi lazım. İşin özeti bu.”
“Biliyorum, zor günlerden geçiyoruz, hayat pahalılığını biliyorum. Yatağa aç giren çocukların olduğunu biliyorum, pazar artıklarından bir şeyler toplamaya çalışan aileleri biliyorum. Sizden sadece bir şey istiyorum; hiçbir umutsuzluğa kapılmayacaksınız. Umutsuzluk bize yakışmaz. Güzel ülkede huzur içinde beraber yaşamak istiyoruz. Birlikte ve beraber yaşarsak aşamayacağımız hiçbir sorun yoktur.”
“Ekonomi zor durumda, biliyorum. Bütün bu sorunları biliyorum ama bütün bu sorunların hepsi aşılacak. Bizim milli paramızı bile dolara mahkum ettiler. Millet İttifakı olarak söz veriyoruz. Türk lirasını yeniden itibarlı bir para haline getirmek bizim boynumuzun borcu olacaktır. Elin oğlunun parası değerli de bizim paramız neden yerlerde sürünüyor? Bütün bunların hepsini aşacağız. Attığımız her adımın hesabını bu millete vereceğiz. Size hesap vermek, namuslu bir siyasetçi için bizim boynumuzun borcudur ve o siyasetçinin görevidir. Harcanan her kuruşun hesabını belediye başkanlarımız veriyorlar. Belediye başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim: ‘Harcadığınız para sizin paranız değil, milletin parası. Milletin parasıysa millete hesabını vereceksiniz.’ Fakirlik kader değildir. İnşallah göreceksiniz, Millet İttifakı’nın 13. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin bütün sorunlarını azimle, kararlılıkla, hoşgörüyle çözecek.”
TÜRK LİRASI’NI DOLARA BAĞLADI ABD’Yİ KENDİNE KEFİL TUTTU
Akşener ‘Dövize Endeksli Mevduat’ adımı üzerinden iktidara yüklendi: “2023 hedefleri gitti, yerine 1973 çözümleri geldi. TL’yi dolara bağladı. ‘Benim itibarım yok, Amerika’yı kendime kefil tutuyorum’ dedi. Çocuk mu kandırıyorsun Erdoğan?”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pazartesi akşamı duyurduğu ve Türk Lirası’nın döviz kurları karşısında değer kazanmasına yol açan ‘Dövize Endeksli Mevduat’ ya da ‘Dövize Çevrilebilir Mevduat’ adımını değerlendirdi. Resmi adı ‘Kur Korumalı TL Vadeli Mevduat Sistemi’ olan ve 70’lerde de denenen sistem üzerinden eleştirilerini sıralayan Akşener, ayrıca faturalarda indirime gidilmesini talep etti. “Madem kur düştü, artık uçuyoruz, o zaman hemen doğal gaz ve elektrik fiyatlarını düşürün. Madem bu büyük bir ekonomik başarı, o zaman bu başarının nimetlerinden şu zor kış şartlarında milletimiz de yararlansın” diyen Akşener, asgari ücrete de üç ayda bir güncelleme yapılması gerektiğini ifade etti. İYİ Parti lideri, şunları söyledi:
“Kendisi bir açıklama yaptı. Dedi ki ‘Başbakanlığım döneminde döviz rezervini 135 milyar dolara çıkardık, ama daha sonra, bir düşüş yaşandı. Ben o sırada yoktum, Cumhurbaşkanıydım.’ Arkadaş, var ya hani ‘sevimli hayalet Casper’ misali o sırada orada değilmiş. Şu ibretlik psikolojiye bakar mısınız? Erdoğan, o günleri geçtim belli ki sen şimdi de buralarda değilsin. Türkiye, 1994 ve 2001 krizlerinden daha derin bir kur krizi yaşıyor. Sen oralı bile değilsin.”
“Maalesef ülkemiz, ekonomi cahili bir adamın saçma sapan deneyleri ile sınanıyor. Kendisine bu deneyin başarısız olduğunu söylüyoruz. Ama o inatla anlamıyor. Bir inat uğruna memlekette ne ocaklar sönüyor. İşler o kadar çığırından çıktı ki artık ne yalan söyleyeceklerini şaşırdılar. Önce ‘Bu bizim ekonomik modelimiz’ dediler. Sonuç kötü olunca suçu dış güçlere attılar. Baktılar ki ortada dış güç falan yok, sonra dönüp tekrar iç güçlere havale ettiler. Gardıroptan kıyafet seçer gibi her sabah yeni bir yalan seçiyorlar. Merkez Bankası politika faizini indirdi. Faizler düştü mü? Hayır. Tahvil faizleri yüzde 24’e dayandı. Enflasyon düştü mü? Hızla hiper enflasyona doğru gidiyoruz. Satın alma gücü arttı mı? Tam tersine ev almak, araba almak artık imkansız. Şu anda tüm yatırımlar durdu. Ekonomiye güven arttı mı? Hayır. Çünkü kimse önünü göremiyor.”
“Yahu hala niye ısrar ediyorsun kardeşim? Saraya kapandın. Zaten anlamadığın ekonomiyi, damadına ve liyakatsiz kadrolara bıraktın. Sonunda olan oldu. Beş müteahhidin keyfi ve parti kodamanlarının lüks hayatları dışında ekonomide iyi giden hiçbir şey kalmadı. Doğru tedavinin ilk adımı, doğru teşhis koymaktır. Bu krizin sebebi, bizzat Erdoğan ve ülkemize musallat ettiği bu ucube sistemdir. Değerli kardeşim ikide bir ‘dış güçler’ deyip meseleden sıyrılmaya çalışma. Dış güçler her zaman vardı, bundan sonra da olacak. Bu krizin sebebi bizzat sensin. ‘Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi dış güçlere tokat gibi inecek’ demiyor muydun? O tokat, ine ine millete indi. Bir kere olsun yaptığın hatanın sorumluluğunu al yahu. Ya aklın ve bilimin gerektirdiğini yapıp ekonomiyi düze çıkartacaksın ya da sandığı getirip hesabını milletimize vereceksin.”
“Hiçbir hesabı tutmayan büyük ekonomistimiz, son olarak akıl dolu bir hamleyle ‘dolara çevrilebilir mevduat’ kavramını, 50 yıl sonra tekrar hayatımıza soktu. ‘Büyük Türkiye, büyük güç’, hedef 1973. 2023 hedefleri gitti, yerine 1973 çözümleri geldi. Saray medyası, iki gündür bu çaresizliği milletimize ‘ekonomik başarı’ diye itelemeye çalışıyor. Allah akıl fikir versin. Arkadaş ‘nas var’ diye diye gezdi; pazartesi akşamı çıktı, hayatımıza yepyeni bir faiz tipini sokuverdi. Türk lirası mevduata dönenlere kur farkını devlet olarak ödeyeceklerini açıkladı. Yani gitti, Türk lirasını dolara bağladı. ’Benim itibarım yok, Amerika’yı kendime kefil tutuyorum’ dedi. Çocuk mu kandırıyorsun Erdoğan? Madem kur farkını, yani gizli faizi ödeyecektin, bugüne kadar faizle bu kadar oynayıp döviz lobilerinin ekmeğine niye yağ sürdün? Madem adına ‘faiz’ demeden faiz ödeyecektin, sanayicimizden esnafımıza, çiftçimizden emekçilerimize bu çileyi neden yaşattın? Adını faiz koysan, bankalar piyasa şartlarına göre davranacak, yükü de omuzlayacaklardı. Ama şimdi ‘kur farkını ödeyeceğim’ diyerek hem faiz hem de döviz lobisini milletin hazinesinden besleyeceksin. Türkiye ekonomisi deneme tahtası mı? Türk milleti kobay mı? Yazıklar olsun.”
DIŞ GÜÇLERİN MAŞASI FAİZ LOBİSİNE ÇALIŞIYOR
Babacan “Yeni uygulamanın adı, milleti torunlarına kadar borca batırma planı” dedi. 70’lerdeki DÇM uygulamasına işaret eden Babacan, mevduat sahiplerini korumak için tüm maliyetin halka yüklendiğini belirtti: Limitsiz faiz artırımı kararı aldı. Bunun adı kendi tabirleriyle faiz lobisine çalışmaktır, dış güçlerin maşası olmaktır.
DEVA Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin genel merkezinde haftalık değerlendirme toplantısında konuştu. Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın duyurduğu Kur korumalı vadeli TL mevduatı modeline ve iktidarın ekonomi politikalarına tepki gösterdi. TL’nin artık güven unsuru olmadığını itiraf eden bir yönetimle karşı karşıya olunduğunu kaydeden Babacan “Ekonomisine güveni Amerikan parasıyla sağlamaya çalışan yönetim zihniyeti. Yarınlara ipotek koyan bir gözü dönmüşlük” ifadelerini kullandı.
Babacan, şunları söyledi:
“Başımıza sözüm ona yeni bir icat çıkardılar. Adına ‘kur korumalı Türk lirası vadeli mevduat’ dediler. Tabii ki döviz kurunun daha düşük seviyelerde olması iyi bir şeydir. Ancak bu uygulamanın önce adını doğru koymak gerekir. Yeni uygulamanın adı, bu milleti torunlarına kadar borca batırma planıdır. İktidar, servet sahibi olan bir kesime diyor ki ‘dolar almayın, parayı Türk lirası hesabınızda tutun. Dolar ne kadar artarsa, o farkı biz size vereceğiz.’ O farkı Hazine’nin veya Merkez Bankası’nın kasasından verecekler. Vergilerden farkı ödeyecekler. ‘Aynı döviz almışsınız gibi olacak’ diyor. Model bu. Türk lirasının artık bir güven unsuru olmadığını itiraf eden bir yönetimle karşı karşıyayız. Kendi ekonomisine güveni Amerikan parası ile sağlamaya çalışan bir yönetim zihniyeti. Bu ülkenin hazinesini, döviz kuruna bağlı şekilde borçlandırarak yarınlara ipotek koyan bir gözü dönmüşlüktür, aynı zamanda bir çaresizliktir. Hazine, Merkez Bankası… Bu kurumlar, hepimizin ödediği vergiler demek. Çocuklarımızın torunlarımızın bile alın teri demek, gelecek nesillerin ödeyeceği bir borç demek. Mevduat sahiplerini korumak için tüm maliyetini halka yüklüyorlar özeti bu.”
“Erdoğan, faiz artırım kararı almıştır ve aldığı kararın herhangi bir limiti de yoktur. TL faizine siz o kur fakını eklerseniz ödeyeceğiniz faiz bunların toplamından oluşur. Banka mevduatının faizi 20, kur 40 artarsa ben sana 40 faiz vereceğim diyor. Kur riski olduğu gibi milletin sırtına, alın terine yıkılmıştır. Bunun adı kendi tabirleriyle faiz lobisine çalışmaktır, yine kendi tabirleriyle dış güçlerin maşası olmaktır. Erdoğan’a sesleniyorum. Bu girdiğiniz yol yol değil, siz gelip geçicisiniz ama bu ülke kalıcı. Siz ve ortaklarınız yolun sonuna geldiniz diye, bizden sonrası tufan diyerek devam edemezsiniz. Nasıl olsa gidiciyim, şimdi bir denerim olmazsa gelecek yönetime enkaz devrederim diyerek ülkeye böyle bir kötülük yapma hakkınız yok.”
“Tek yapabildiğiniz ülkeyi 40-50 sene öncesine götürmek. 1970’li yıllarda dövize çevrilebilir mevduat, DÇM hesapları vardı. Bu yeni icat hemen hemen onun aynısı. Şapkadan çıkarta çıkarta sonunda 1970 model bir tavşan çıkardılar. Erdoğan, 1970’lerde yapılan Özal’ın şikâyet ettiği, bu ülkeyi bitirdi dediği uygulamaları tekrar getiriyor. Yıllarca bu ülkenin bedel ödediği uygulamayı ülkeye getiriyorsun, ülkeyi uçuracak kaçıracak diye bu ülkeyi kandırmaya çalışıyorsunuz. Özal’ın ‘hesapsız kitapsız hata’ dediği yola geri girmiş durumdalar. Bu yolun sonu hiper enflasyon, bu yolun sonu kurun ucunu tutamamak. İleride, Erdoğan’ın yaptıklarını inceleyenler Özal’ın aynı sorularını soracaklar. 2021 yılının aralık ayında Erdoğan ve ortağı Bahçeli öyle bir adım attı ki bu millet çok büyük bedeller ödedi diyecekler.”
“İnsanları kandırmaya gelince, ‘nas’ diyor, Faize karşıyım diyor. Mücadele dediğiniz Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 19’dan 14’e indirirken hazinenin borçlanma faizini yüzde 25’e fırlatmak mı? Nas bu mu? Acaba nas, MB için nas da Hazine için bir nas yok mu acaba? Esnafın, çiftçinin, Kobi’lerin ödediği faizle ilgili bir nas yok mu?”
DAVUTOĞLU’NDAN ‘DÖVİZE ENDEKSLİ MEVDUAT’ YORUMU: BU FAİZİN DANİSKASI
Hükümetin ‘Kur Korumalı TL Mevduat Hesabı’ düzenlemesini ‘örtülü faiz’ olarak değerlendiren Davutoğlu ‘Dolarla vaftizlenmiş faiz’ yorumu yaptı. Yeni kurulacak hükümetin de bu uygulamanın mali yükü ile karşı karşıya kalacağını söyledi. Gelecek Partisi lideri “Sayın Cumhurbaşkanı kimseyi aldatmasın. Yaptıkları faiz karşı bir şey değil. Bu hile-i şeriyye bile değildir. Bu faizin daniskasıdır” ifadesini kullandı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Zonguldak’ta sivil toplum kuruluşları ve gazetecilerle bir araya gelerek değerlendirmelerde bulundu. Ekonomideki duruma ilişkin iktidarın söylemlerinin gerçekliği yansıtmadığını ifade eden Davutoğlu şöyle konuştu: “İktidar sahipleri Türkiye’ye karşı bir oyun oynandığını iddia ediyor. O zaman Başbakanlık yapmış biri olarak soruyorum, Kim Türkiye’ye karşı oyun oynuyorsa MASAK, BBDK, SPK elinizde ilan edin; ‘Şu ülke, şu odak bize karşı oyun oynadı, krize sebep verdi. Biz de şu misillemeyi yaptık’ deyin. Kendi cahilliklerini, yolsuzluklarını gizlemek için Nas gibi milletimizin dini değerlerine atıf yapmaları hem dini değerlerimizi yıpratan bir istismar hem de gerçeklikten uzak bir ifade biçimidir.
BU HİLE-İ ŞERİYYE BİLE DEĞİLDİR: Faiz-enflasyon-kur arasındaki denklemi öylesine yanlış anladı ve çarpıttı ki Sayın Cumhurbaşkanı, denklemden kuru çıkardı. Enflasyon ve faiz ile ilişkiye de ‘Faiz enflasyonun sebebidir’ dedi. Yaptığı her açıklamayla kuru fırlattı. Kurla birlikte enflasyon da fırladı. Kuru şimdi tekrar denkleme soktular. Ama faizi daha katmerli bir şekle getirmek için soktular. Sayın Cumhurbaşkanı kimseyi aldatmasın. Yaptıkları faiz karşı bir şey değil. Bu hile-i şeriyye bile değildir. Bu faizin daniskasıdır.
BUNUN ADİ FAİZİN DEM’LENMESİDİR: Gelinen nokta şu 3,6, 9, 12 aylık vadelerle elinizdeki dövizi TL’ye çevireceksiniz. Bir taraftan faiz alacaksınız TL üzerinden diğer taraftan kur farkı neyse onu alacaksınız. Zarar etmesi mümkün olmayan bir işlem. Ama ne kadar kar edeceği kur dalgalanmalarına bağlı fakat faizi garanti edilmiş bir şey. Faiz oturduğunuz yerden paradan para kazanmaksa bu yolla faizi hem de üstüne kur farkı dolayısıyla bir faiz koyuyorsunuz. Bunun adı faizin DEM’lenmesidir. Dini argümanlar kullanmasınlar. Bu dolarla vaftizlenmiş faizdir. Bu sefer Hazine garantili faiz dönemine geçiyor devlet.
MİLLİ PARAMIZ DOLAR ENDEKSLİDİR: Bakın olacak olan ne size söyleyeyim: Aynı hazine garantili köprüler gibi bir müddet sonra bankada milyon dolarları olan en fazla yüz bin kişi oturdukları yerden Hazine garantili para basacaklar. Köprüden geçer gibi her gün gün bunların kasasına para katılacak. Nereden katılacak? Milletin hazinesinden: Vergilerimizden. Onun için dolarla vaftizlenmiş faiz diyorum buna. Bunun millilikle de alakası yok. Milli paramız şu anda dolar endekslidir. Milli paranın bir değeri yok. Dolarla birlikte inecek çıkacak bir paradan bahsediyoruz. Türk Lirası hiçbir zaman böyle zelil bir duruma düşürülmedi. Bunun millikle ne alakası var?
ANKARA’DAKİLERİ UYARIYORUM: Üniversitede ekonomi okuduğumuz dönemlerde bir tabir vardı: Dövize çevrilebilir mevduat. DÇM diyorduk buna bu da DEM. Ç’nin yerine E koydular. O zamanlar yurt dışından gelen işçilerin dövizler o zamanlar katkı olarak geliyordu bize. Sabit kur altında her değişimi teminat altında olarak bankalar onu TL’ye çevirdi. Zamanla öyle bir borç birikti ki Özal bunu tam 20 sene sonra kaldırabildi. Özal son DÇM taksitini 17 Eylül 1989’da ödedi. Şimdi öyle bir yük binecek ki kamu maliyesine bu zararları telafi etmek için yeni iktidar çok büyük zorluklar çekecek. Bu gelecek nesilleri borçlandıran bir sistemdir. Hiçbir derde şifa olmadığı gibi kamu maliyesine önümüzdeki birkaç ay içerisinde bile yüzde 5-6’ya kadar bütçe açığını artıracak olan, enflasyon beklentisini yüzde 40-50’lere hatta 3 rakama çıkaracak bir noktaya çıkarabilir. Ankara’da aklı başında kim kalmışsa uyarıyorum: Yapmayın, etmeyin. Günü kurtarmak için kafanızdaki yanlış, cahilce bilgileri tatmin etmek için milleti bu yükün altına sokmayın diyorum.
SORUMLUSU ERDOĞAN VE CÜHELA TAYFASI: Bugün iktidar olsak yapacağım ilk iş, pazartesi günü kimler dolar sattı, kimler dolar aldı. Bakan kardeşi “100 baz puan indirilecek” diyor. Peki, o gün doların değer kazanacağını bilerek kimler dolar aldı acaba? Bakanlar Kurulu daha toplanırken DEM’e geçilmeden önce kimler TL aldı? Türkiye bugün zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğu bir cenderenin içerisine sokulmuşsa bunun sorumlusu Sayın Erdoğan ve etrafındaki cühela tayfasıdır.”