Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücrete yapılacak ara zamma ilişkin açıklamalarda bulundu.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, temmuz ayında yapılacak ara zamma ilişkin “Asgari ücret dediğimizde bir ortalama ücreti konuşuyoruz. Çalışanların yarısından fazlasının hayatını sürdürmek zorunda olduğu bir ücreti konuşuyoruz. Oysa dünyanın her yerinde asgari ücret ile çalışanların oranı son derece düşük. Sembolik bir ücrettir asgari ücret ama Türkiye’de bir ortalama ücret durumunda. Hatta asgari ücrete bile ulaşamayan milyonlar var Türkiye’de" ifadelerini kullandı.
‘ENFLASYONUN ARTTIĞI BİR SÜREÇTE ZAMMIN ANLAMI YOKTUR’
Geçtiğimiz yıl asgari ücrete yapılan yüzde 50'lik zammın yanıltıcı olduğunu, asgari ücretlilerin alım gücünün her geçen gün düştüğüne dikkat çeken Çerkezoğlu, "Biz o zaman da söyledik. 'Bu suya yazılan bir yazıdır, enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir süreçte birkaç ay sonra bu artışın hiçbir anlamı kalmayacaktır' demiştik. Yine bu yüksek enflasyonlu süreç devam ediyor" diye konuştu.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, şunları kaydetti:
"DİSK olarak bizim önerimiz, enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar asgari ücretin ve bütün ücretlerin yılda dört kez güncellenmesi gerektiğidir. Bugün Türkiye’de enflasyon da doğru ölçülmüyor. Başka meselemiz de bu. TÜİK, sürekli olarak enflasyonu eksik ölçerek ve gerçek enflasyondan çok daha düşük göstererek işçilerin, kamu çalışanlarının, bütün ücret gelirlilerinin aşağıya doğru çekilmesine hizmet ediyor. Deyim yerindeyse, soframızdaki ekmeğe el uzatıyor. Son bir yıldır, madde sepetini de açıklamaz oldular. En son mayıs ayı enflasyonunu hesaplarken seçim öncesinde gelir desteği olarak verilen doğal gaz desteğini enflasyon hesabına katarak mayıs ayı enflasyonunu binde 4 gibi ölçtüler. Enflasyon doğru ölçülmediği için zaten, bütün ücretliler sürekli olarak geriliyor. Asgari ücret konusunda da olması gereken; gerçek enflasyon karşısında, dolar kuru karşısında, altın fiyatları karşısında asgari ücretin yaşadığı bütün kayıpların giderilmesi. Aynı zamanda milli gelir artışından, asgari ücretin mutlaka payını alması; üçüncüsü, asgari ücretin işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği ücret olarak belirlenmesi. Türkiye’de asgari ücret hala uluslararası belgelere aykırı bir biçimde tek bir işçi üzerinden hesaplanıyor."
‘YOKSULLUK SINIRI 33 BİN LİRAYI GEÇTİ’
"Yoksulluk sınırı rakamlarının dikkate alınması ve bir evde en azından iki kişi çalıştığı zaman o evde bir yoksulluk sınırı kadar gelir girmesinin sağlanması lazım. Yani meselemiz, asgari ücretin kaç lira olduğu ya da kaç dolar olduğu değil; asgari ücretin alım gücüdür önemli olan. Çünkü, asgari ücret ve bütün ücretliler alım gücünü kaybetmektedir. Çok hızlı bir yoksullaşmanın önü açılmaktadır."
Gelinen noktanın AKP iktidarının 21 yılının özeti olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, "Özellikle Türk lirasının değersizleşmesi ve ücretlerin baskılanması, emeğin ucuzlatılması üzerine kurulu bir ekonomik rota izlenmektedir. Bunun değişmesi gerekmektedir. Bugün açısından son açıklanan açlık sınırı, dört kişilik bir ailenin gıda harcaması 10 bin liranın üzerine çıktı. Ayın 15’inde yeni veriler açıklanacak. Yoksulluk sınırı 33 bin lirayı geçti. Ama asgari ücret bırakın yoksulluk sınırını, açlık sınırının bile 2 bin lira kadar altında kalmış durumda" ifadelerini kullandı.