Kahramanmaraş merkezli 11 ilde büyük yıkıma yol açan depremler sonrası bölgeden çevre illere 2 milyon insanın göç ettiği tahmin ediliyor. Depremzedelerin barınma ihtiyacını 'fırsat' olarak gören bazı emlakçı ve ev sahiplerinin, konutlarının fiyatlarında yüzde 50'ye varan artışa gitmesi kamuoyunda büyük tepki topladı.
Afet sonrası birçok konutun yıkıldığını ve barınma hakkının temel ihtiyaçlar listesinin başında geldiğini belirten Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Başkanı Prof. Dr. Muharrem Kılıç, "Depremzedeler, özellikle konaklama, iletişim, eğitim-öğretim ve sağlık hakkı açısından birtakım zorluklarla karşılaşıyor. Deprem sonrası müdahale, iyileştirme ve yeniden inşa çabalarına eşitlik ve insan hakları ilkelerinin dahil edilmesinin önemine dikkat çekmek istiyorum" dedi.
"BARINMA HAKKI İHLAL EDİLİYOR"
Kılıç, depremzedelerden yüksek kira istenmesini 'dolaylı ayrımcılık' kapsamında değerlendirerek, "Bir gerçek veya tüzel kişinin, görünüşte ayrımcı olmayan her türlü eylem, işlem ve uygulamalar sonucunda, hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanma bakımından nesnel olarak dezavantajlı konuma sokulması durumunda dolaylı ayrımcılıktan söz edilir" ifadesini kullandı.
Özellikle deprem bölgesine yakın illerde fahiş kira artışları yaşandığına işaret eden Kılıç, "Depremzedelerin yüksek kiralarla karşılaşması, sosyal haklar kapsamında barınma hakkının ihlalini gündeme getiriyor. Konut ve barınma hakkı, sosyal devletin en önemli gereklerinden biri olarak bireylere insan onuruna yaraşır asgari yaşam standardını sağlamanın en önemli aracıdır" sözlerini sarf etti.
"KONUTLAR ÖDENEBİLİR OLMALI"
Kılıç, Avrupa Konseyinin 5 No'lu 2009 tarihli barınma hakkının uygulanması üzerine yayınladığı öneriye atıf yaparak, konutların 'ödenebilir' olması ve özellikle ülke içindeki kırılgan gruplara yönelik özel önlemlerin alınması gerektiğine dikkati çekti
Keyfi kira artışlarının, depremzedeleri, daha savunmasız hale getirdiğini dile getiren Kılıç, "Tüm yurttaşlarımızın dayanışma temelinde seferber olduğu günlerde bu yıkımın fırsat bilinerek konut fiyatlarının fahiş biçimde artırılması, insan haklarının temel ilke ve değerlerine aykırılık teşkil ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
Kılıç, TİHEK'in en önemli görev alanlarından birinin hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada ayrımcılığın önlenmesi olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:
"Depremzedelere ev verilmemesi ya da ev kiralamada yüksek kira bedeli istenmesi gibi uygulamalar 6701 sayılı kanun kapsamında taşınmazların kiralanması ve kira akdinin şartlarının belirlenmesi kapsamında değerlendirilebilecek ve kanunda sınırlı sayıda belirtilen ayrımcılık temellerinden en az biriyle ilgili olması durumunda araştırma ve inceleme konusu yapılabilecektir."
"CEZASI NEREDEYSE 90 BİN LİRAYA ÇIKIYOR"
Kılıç, depremzedelerden yüksek kira istenmesi, depremzedelere ev verilmemesi ya da istihdamın sağlanamaması gibi eylemlerin insan hakları ihlali olduğunun altını çizerek, TİHEK'in bu konularda idari yaptırım uygulama yetkisinin bulunduğunu söyledi. Kılıç sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ayrımcılık yasağı ihlali iddiaları hakkındaki başvurular ve resen incelemeler doğrultusunda ayrımcılık yasağının ihlal edildiğine karar verilmesi halinde ihlal kararı ile birlikte ilgililer hakkında idari yaptırım kararı verilebilir. 2023 itibarıyla yeniden değerleme sonucunda verilebilecek idari para cezasının alt sınırı 5 bin 958 lira, üst sınırı ise 89 bin 571 lira."
Kılıç, ayrımcılıkla mücadele hukuku açısından idari para cezasının caydırıcı etkisinin temel amaç olmadığını belirterek, artan konut fiyatları için başlatılan resen incelemelerin kamuoyunda ayrımcı muameleler konusunda farkındalık oluşturmasını temenni ettiklerini kaydetti.