Çin'in Doğu Türkistan'da yaşayan Uygur Türklerine uyguladığı insanlık dışı politikaları devam ediyor. Pekin yönetiminin zulmü büyük küçük tanımıyor. Uygur Türkü çocukların maruz bırakıldığı vahşet ortamı onlara gelecekte unutulması zor travmalar bırakıyor.
"ÇİN, ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMESİ'Nİ İHLAL ETTİĞİ İÇİN SORUMLU TUTULMAYACAKSA..."
Konu hakkında yazı kaleme alan Uygur insan hakları aktivisti Rushan Abbas, şu anda birçok ülke ve büyük şirketin Çin’deki toplama kamplarına ve kölelik düzenine karşı çıkmadığını yazdı. Abbas, şirketlerin, Uygur çocukların haklarına yönelik saldırıları kendilerinin insanlıktan yana olmalarını sağlayacak "bardağı taşıran son damla" olarak görmesi gerektiğinin altını çizerek, "Eğer Çin, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği için sorumlu tutulmayacaksa, bu anlaşmayı ihlal etmenin cezasız kalacağı uluslararası alanda yaygınlaşacaktır. Doğu Türkistan’daki durumun ciddiyetini kavramak için hiçbir Uygur’un hatta çocukların bile Çin’in soykırım politikalarına karşı güvende olduğunu kabul etmemek gerekmektedir" ifadelerini kullandı.
"ULUSLARARASI TOPLUM UYGUR ÇOCUKLARI KORUMAK İÇİN HAREKETE GEÇMEDİ"
Abbas, yazısını şöyle sonlandırdı:
"Mevcut yaptırımlar, tarif düzenlemeleri ve gümrüklerde ürünlere el konulması gibi adımlar Çin’e baskı yapılması için mutlak gereklidir. Ek olarak, küresel sivil toplumun katılımı da hayati derecede önemlidir. Bu noktada ahlaki olarak ortak bir paydanın kabul edilmesi, Çin ile angajmanla ilgili izolasyonist pragmatizmin atılması gerektiği anlamına gelmektedir. Biden yönetimi, soykırım suçu işleyen bir rejimi kızdırmaktan kaçınmak gibi naif isteklerden vazgeçmelidir. Çin’in ÇHS’nin gereklerini yerine getirmemesi ve işlediği vahşetler, ileride ABD ile Çin arasındaki herhangi bir müzakerenin merkezinde yer alması gerektiğini göstermektedir. Bugüne kadar Çocuk Hakları Sözleşmesine 140’tan fazla ülke imza atmasına rağmen, Uygur Çocukları korumak için uluslararası toplum harekete geçmemiştir."