ABD’nin New York eyaletinde Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilciliği ile New York Başkonsolosluğunun yer alacağı yeni Türkevi binası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve kalabalık bir davetli topluluğunun katıldığı törenle açıldı.
TÜRKEVİ AÇMA FİKRİ NEREDEN ÇIKTI?
New York’ta bir Türk Evi kurulması için girişimi ilk kez Osmanlı İmparatorluğu döneminde göç etmiş Türklerin oluşturduğu dernekler başlatmıştı. Dr. Işıl Acehan'ın forumusa.com'da kaleme aldığı makaleye göre; bu haberi Milliyet gazetesine 28 Mart 1961’de verdikleri ilanla şöyle duyurmuşlardı:
“Amerika’daki Türk teşekkülleri, New York’ta bir merkez binası satın almaya karar vermişlerdir. Türk Cemiyetleri Federasyon Başkanı Muhittin Akdik, cemiyetlerin binada faaliyette bulunmalarının daha verimli olacağını ve bu suretle Amerika’da birbirlerini tanımayan Türklerin bir araya gelmelerini sağlayacağını söylemiştir.
Türk Hars Birliği ile Türk Yardım Cemiyeti, binanın satın alınabilmesi için tahvil çıkartarak para toplamaya karar vermiştir.”
ÇATI KURULUŞUN BAŞINDA MUHİTTİN AKDİK VARDI
ABD’de ilk kurulan Türk derneklerinden Türk Hars Birliği (Turkish Cultural Alliance of New York), Amerika’ya Osmanlı döneminde göç etmiş Türkler tarafından 1933’te New York’ta faaliyete başlamıştı. Yine aynı tarihlerde Kıbrıslı Türklerin kurduğu Kıbrıs Türk Yardım Cemiyeti de New York’ta bulunmaktaydı.
Çatı kuruluş Türk Cemiyetleri Federasyonu’nun başkanı, 1919’da öğretmenliğe başlamış, Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) Müfettişliği ve Robert Koleji Türk Çalışmaları bölümünün dekanlığına kadar yükselmiş olan Marmara Koleji’nin kurucusu Muhittin Akdik’di.
Missouri Üniversitesi’nden 1938’de mezun olan Akdik, Türkiye’ye dönerek Türk eğitim hayatına katkılarını sürdürmeye devam etmiş, 1960 yılında Southwest Teksas Devlet Üniversitesi’ne mezuniyet günü konuşmacısı olarak İstanbul’dan davet edilmişti. Bu sene ABD’deki Türklerle görüşecek, New York Türk Evi girişiminin de temelleri atılacaktı.
1961’de başlatılan süreçte bir miktar para toplanabilmiş, ancak henüz yardımlar yeterli bir düzeye ulaşılmasa da Türk dernekleri bir Türk Evi kurulması hedeflerini gerçekleştirmekten vazgeçmemişti.
70'Lİ YILLAR ZORLU GEÇTİ
Dr. Işıl Acehan'ın forumusa.com'da aktardığı bilgilere göre; 1970’lere gelindiğinde, Türk-Amerikan ilişkileri tarihindeki en gergin döneme girilmişti. 1974’te Kıbrıs Barış Harekâtı sonrasında ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosuyla ilişkiler içinden çıkılmaz bir yöne doğru ilerliyordu. Bülent Ecevit’ten sonra Başbakanlık koltuğuna geçen Süleyman Demirel, ABD ile yaşanan gerilimi devralmış, buna karşılık da ABD’nin Türkiye’deki askerî ve istihbarat üslerini kapatarak TSK’ya devretmeye karar vermişti. Bunlardan sadece İncirlik’te NATO operasyonları devam edecekti.
1970’lerde bir yandan ekonomik kriz ve devalüasyonlar, diğer yandan koalisyon hükümetleriyle siyasi istikrarsızlık, bir de ordusunun silah sorunlarıyla baş başa kalan Türkiye, dış ilişkilerden soyutlanmış, itibarı yerle bir olmuştu. Türkiye’de de ABD ve NATO karşıtlığı hızla yükseliyordu.
İHSAN SABRİ ÇAĞLAYANGİL DEVREYE GİRDİ
İşte tam da böyle zor bir dönemde Türk Evi için bir bina satın alınması yeniden gündeme gelecekti. 1977’de Demirel’in Başbakan olmasıyla yeniden Dışişleri Bakanlığı’na getirilen İhsan Sabri Çağlayangil’in döneminde ABD temsilcileri Türkiye’ye, Çağlayangil de ABD ve Birleşmiş Milletler’e ilişkilerin düzelmesi için mekik dokuyordu.
Bu ziyaretlerden birisinde Türk Evi için bir bina satın alınması için ABD’deki Türkler gazeteci Doğan Uluç’la konuşacak, bir miktar para toplandığını ancak bunun yeterli olmadığını söyleyecek ve onun aracılığıyla Çağlayangil’den bununla ilgili bir şeyler yapmasını isteyecekti. Muhtemelen bu fikir, Türkiye’nin Birleşmiş Milletler ve ABD’de uğradığı itibar kaybını da yeniden iyileştirmek için Çağlayangil’e iyi bir fırsat gibi görünmüştü.
Başbakan Demirel’in “70 sente muhtaç Türkiye” dediği bir dönem böyle bir istek hayal gibi görünse de Dışişleri Bakanı Çağlayangil, tüm resmi kurum temsilciliklerini barındıracak bir Türk binası konusunu 1977’de hayata geçirdi. Birleşmiş Milletler Genel Merkezi’nin karşısındaki Türk Evi, Türkiye ve ABD arası gerilimin de giderilmesi, Türkiye’nin imajının başka ülkelerde de iyileştirilmesi ve kamu diplomasisi yürütülmesi için çok iyi bir zemin hazırlayacaktı.
3 Ekim 1977’de, henüz ABD’nin silah ambargosu devam edip, ABD üsleri de Türkiye’de kapalıyken açıldı Türk Evi. “New York’taki Türk temsilcilikleri Türk Evi’nde bir araya geldi” başlığıyla Milliyet şöyle duyurdu bu haberi:
“Türkiye’nin New York’taki çeşitli temsilciliklerini bir araya toplayan ‘Türk Evi’ önceki gün Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’in ve Maliye Bakanı Cihat Bilgehan’ın da katıldığı bir törenle açılmıştır. Törende ayrıca bazı Türk milletvekilleriyle Türk kolonisi de hazır bulunmuştur.”
Dr. Işıl Acehan Türkevi'nin ilk açılışının sessiz sedasız gerçekleştirdiğini aktardı. Acehan makalesinde; "Açılışı biraz sessiz sedasız gerçekleşen Türk Evi, daha bir ay geçmeden 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle BM Türk Delegasyonu’nun ev sahipliğinde büyük bir resepsiyona ev sahipliği yaptı. Baş delegemiz İlter Türkmen’in verdiği resepsiyonda, başta BM Genel Sekreteri Kurt Josef Waldheim olmak üzere BM yetkilileri,149 ülkenin temsilcileri, Amerikan Kongre üyeleri, tanınmış sinema yıldızları ve Oscar ödüllü oyuncu Joan Fontaine de bulunuyordu.
New York Türk Evi, politik gerilimi geride bırakan bir etkinlik alanı haline gelmişti. Birkaç gün sonra, 8 Kasım’da burada büyük ressamımız Fikret Mualla’nın resim sergisi açılacaktı. New York Times gazetesinin kültür-sanat rehberinde de Türk Evi ve Mualla’nın resimlerinden övgüyle bahsedilerek duyuruldu.
Sergi açılışında dünyanın en önemli müzelerinden New York’ta bulunan Metropolitan Müzesi yetkilileri, Fransız ve Çin delegeleri, şu anda New York Daily News adıyla bilinen Daily News gazetesi muhabiri ve New York’lu sanatseverler de vardı. Bir yıl sonra, 1978’de Şakir Eczacıbaşı’nın fotoğraf sergisi yine burada yer aldı." ifadelerine yer verdi.
TERÖR SALDIRISI VE SONRASI
Acehan, 12 Eylül 1980 darbesinin Türkiye'de yarattığı sarsıntının New York'u da sarstığını vurguladı. Acehan, "Her şey güzel giderken, 12 Eylül darbesinden tam 1 ay sonra bir darbe de New York Türk Evi’ne olacaktı. 12 Ekim 1980’de Ermeni terör örgütü JCAG tarafından Türk Evi önüne yerleştirilen bomba, 4 kişinin yaralanmasına neden oldu. Ertesi gün Türk Evi, New York Times’ın sanat sayfasında değil, bombalanma haberiyle baş sayfasında yer almıştı. Aynı dakikalarda, Hollywood’da bir Türk’e ait seyahat acentesi de teröristler tarafından bombalandı. Bu olay elbette Türk Evi’nin faaliyetlerini de önemli derecede etkilemiştir.
Türkiye’nin 1977’de bin bir zorluğa rağmen kurduğu Türk Evi ve hem iç, hem de dış siyasette yaşanan bunalıma rağmen 1980’e kadar gösterilen başarı takdire şayan. Şimdi New York’un sembol binalarından birisi olacak Türkevi de, ABD’nin sanat ve kültür başkenti New York şehrine katacağı değerlerle de ön plana çıkarak daha da önemli bir merkez haline gelecektir." ifadeleriyle o dönem yaşananları aktardı.
ÇOK YÖNLÜ HİZMET VERECEK
Türkevi Amerika Birleşik Devletleri'nin New York şehrinde bulunan bir gökdelendir. Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olan binada ülkenin başkonsolosluğu ve Birleşmiş Milletler nezdinde daimi temsilciliği hizmet vermektedir.
IBM şirketinin idari merkezi olarak 1958'de inşa edilen, 12 katlı ve 45 metre yüksekliğinde inşa edilen bina, 1977'de dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'in girişimiyle 2,3 milyon dolar karşılığında Türkiye Cumhuriyeti tarafından satın alındı.
Türkevi adı verilen binada Türkiye'nin New York Başkonsolosluğu ve bağlı ataşelikler, Birleşmiş Milletler Nezdinde Türkiye Daimi Temsilciliği, T.C. Merkez Bankası New York Temsilciliği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Temsilciliği ofisleri faaliyet göstermeye başladı. Türk çocuklarına eğitim veren Atatürk Okulu, New York faaliyetlerini her hafta cumartesi günü Türkevi'nin ikinci katında gerçekleştirmekteydi. Türkevi'nin ikinci katındaki toplantı salonu, gerekli kriterlere uyması ve Türkevi Yönetimi'nden gerekli iznin alınması kaydıyla, çeşitli dernekler, şahıslar, kuruluşlar tarafından toplantı, panel gibi faaliyetlerde kullanılabilmekteydi.
Binanın zamanla ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalması üzerine, yıkılarak yerine yenisinin yapılması gündeme geldi. 600 m2 taban alanına sahip binanın 5,5 milyon dolara yeni alınan yanındaki bina ile birleştirilip 1.100 m2 oturum alanına çıkarılması planlandı. Binanın 2011 yılında yıkımına başlanması planlandı, fakat bina 2013 yılında boşaltılabildi ve 2017'de yıkıldı.İnşaatı 2021 yılında bitirilen binanın resmî açılışı 20 Eylül 2021'de gerçekleştirildi.
SELÇUKLU VE OSMANLI MOTİFLERİ
Bina, dünyanın en önemli şehirlerinden New York'un siluetine eklenecek, Türk kültürü, tarihi ve çeşitliliğini yansıtacak simgesel bir gökdelen şeklinde tasarlandı.
Türkevi Binası'nın kapısı da Selçuklu ve Osmanlı kervansaraylarının mimarisinden esinlenerek yapıldı.
Yağmur sularının biriktirilerek kullanılmasına olanak sağlayan depo sistemi ve yeşil bina kapsamında "Leed Silver" sertifikasına sahip bina, çevre dostu gökdelen özelliği taşıyor.