Danimarka'daki bu okul binası saman ve yosunla yapıldı. Feldballe Okulu'na ek bina olarak inşa edilen yapı, ülkede doğal olarak bol miktarda bulunan saman ve yosunun endüstriyel olarak sıkıştırılarak paneller haline getirilmesi ve monte edilmesiyle yapıldı.
SAMAN VE YOSUNLA YAPILDI
Danimarkalı mimarlık stüdyosu Henning Larsen Rønde şehrindeki Feldballe Okulu'na doğal malzemeden oluşan, karbon ayak izi düşük bir laboratuvar binası yapmak için işe soyundu.
Ülkede daha önce de samandan evler yapıldığı biliniyor ancak bu binada saman ve yosun endüstriyel bir malzeme haline getirilerek demonte edilip taşınabilecek şekilde kullanılıyor. Saman ve yosunun sıkıştırılmasıyla oluşturulan yapı malzemesi paneller, gerektiğinde demonte edilerek okulun başka bir alana taşınmasını sağlayacak.
ÖĞRENCİLER İÇİN İDEAL BİR YAPI
Kolonları ve kirişleri ahşap olan bina, aynı zamanda yangın, küf ve fare gibi yapıya zarar verebilecek unsurlara karşı da dayanıklı olarak inşa edildi. Okulun fen sınıflarını içeren tek katlı yapı mimaride doğal malzemelerin potansiyelini sergilemeyi amaçlıyor.
"Bu projenin özünde eğitime yatırım var" diyen baş mimar Magnus Reffs Kramhøft, "Okul öğrencilerine bina yapmanın daha iyi bir yolu olduğunu, toksik olmayan bir bina tasarlamanın mümkün olduğunu göstermek istedik." şeklinde konuştu.
KARBON AYAK İZİ DÜŞÜK
Projede kullanılan yerel kaynaklı biyo malzemeler, karbon ayak izinin düşük olması sebebiyle seçildi.
Mimar Kramhøft, "Bu malzemeler beton, tuğla ve çeliğe uygun alternatifler ve en önemlisi, karbondioksit yaymak yerine tutan malzemeler. Zehirli kimyasallar içermiyorlar, yangına karşı güvenli ve hem verimli yalıtım hem de harika bir iç mekan iklimi sunuyorlar" dedi.
YOSUN HAVALANDIRMADA ETKİLİ
Binanın çatısındaki güneş panelleri, binaya enerji sağlamak için elektrik üretirken, iç kısımlar doğal yollarla havalandırılıyor.
Bu doğal havalandırma sisteminde, cepheden havayı çeken filtreler şeklinde kullanılan, hızlı büyüyen bir deniz yosunu türü olan Zostera Marina etkili oluyor. Yosun aynı zamanda tuzlu içeriğiyle küf ve yangına karşı doğal bir koruma sağlıyor.
DOĞAL YOLLARDAN NEFES ALAN BİR BİNA
Henning Larsen, "Doğal malzemeler ek binaya sıcak, davetkar bir atmosfer katıyor ve büyük havalandırma kanallarına veya asma tavanlara gerek olmadığı için odalar geniş ve yüksek tavanlı" dedi.
"Samanın geçirgen özelliği nemin dışarı çıkmasına izin veriyor. İç duvarlar ise difüzyon özelliklerini destekleyen kil sıvadan oluşuyor."
Kramhøft ise binanın gelecekte kolayca demonte edilip yeniden kullanılma veya geri dönüştürülme potansiyeline sahip olduğunu da ekleyerek binanın öğrenciler ve öğretmenler için sağlıklı ve keyifli bir öğrenme ortamı sağladığına dair geri dönüşler aldıklarını belirtti.
SADECE 6 KG KARBONDİOKSİT ÜRETİYOR
Henning Larsen'e göre, binanın karbon ayak izi, 50 yıllık bir kullanım ömrü boyunca, her yıl metrekare başına altı kilogram karbondioksite eşit olacak.
Bu, şu anda tüm inşaat projelerinin her yıl metrekare başına 12 kilogram karbondioksitin altında kalmasını gerektiren Danimarka standartlarının epey altında kalıyor. Avrupa ortalaması ise metrekare başına 500 kg ile 1 ton karbondioksit arasında değişiyor.
ÖRNEK OLMASINI UMUYORLAR
Mimarlık stüdyosu, biyolojik malzeme kullanımının endüstride değişikliği teşvik edeceğini ve inşaatlarda karbon emisyonlarını azaltmak için daha fazla çabaya yol açacağını umuyor.
Stüdyonun inovasyon direktörü Jakob Strømann-Andersen, "Politikacıların endüstriyi çevreci olmaya zorlamasını bekleyemeyeceğimizi biliyoruz, uygulamalarımızı değiştirerek, kendimizi iyileştirerek ve sektörümüzü zorlayarak bu konuda adımlar atmalıyız" dedi.