Suriyelilere ev sahipliği yapan Türkiye’de entegrasyon uygulanmaması ve bir göçmen politikası oluşturularak ilgili bakanlık kurulmaması en büyük eksik olarak öne çıktı. Eksiklikler sürerken ABD’nin Afganistan’dan çıkışı yeni bir göçü tetikledi. Çekilmeden sonraki durum planlanmayınca Afganlar sınıra akın etmeye başladı. Sorun yerinde çözülmesi gerekirken Avrupa’nın parayla akına çare bulmaya çalıştığı gündeme haline geldi.
‘AVRUPA TÜRKİYE’Yİ PARAYLA TAMPON BÖLGE HALİNE GETİRMEK İSTİYOR’
Avusturya Başbakanı Kurz’dan “Afganların Türkiye gibi komşu ülkelerde kalması daha doğru” çıkışı geldi. Merkel’in “Türkiye’nin AB’ye üyeliğini beklemiyorum ama mülteciler konusunda olağanüstü başarılılar” ifadeleri de hatırlatıldı, Brüksel’in iki yüzlü yaklaşım sergilediği belirtildi. CHP’li Özgür Özel “Türkiye’yi açık göçmen cezaevine çevirmek istiyorlar. Parayla tampon bölge olmayı kabul etmemeliyiz. Göç, dünyanın sorunu” dedi.
KURZ BU CESARETİ NEREDEN BULUYOR
Taliban’ın hakimiyet alanını genişlettiği Afganistan’dan yeni göç dalgası başladı. Türkiye’ye günde bin kişinin kaçak şekilde girdiği süreçte Avrupa alarm verdi. AB, yeni fon iddiasını yalandı. Merkel’in ardından Avusturya Başbakanı da Ankara’nın egemenlik haklarını ihlal eden bir tavır sergiledi. “Afganlar Türkiye’de kalsın” dedi. Skandal sözler tepki çekti.
İçişleri verilerine göre 3 milyon 675 bin Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye, bu kez kitlesel Afgan göçüyle karşı karşıya. ABD’nin apar topar çekilmesi ve şu ana dek kuvvetlerinin yüzde 95’ini tahliye ettiği süreçte Taliban saldırıları arttı.
Örgüt, hakimiyet alanını genişletirken yüz binlerce Afgan yerlerini terk etti. İran üzerinden gerçekleşen kaçak geçişlerin sayısı artınca göç sorunu yeniden gündem haline geldi. Dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapmasına karşın Türkiye’nin sağlam temellere dayanan bir göç politikasının olmaması eleştiri konusu oldu. Yabancıların topluma entegrasyonunun sağlanamadığı süreçte göçmenlerin dahil olduğu adli olaylar da sorununun ırkçılık boyutunda tartışılmasına zemin hazırlıyor.
‘Afganlar da Suriyeliler gibi kalıcı olur mu?’ sorusuna yanıt aranırken muhalefet ve iktidar arasındaki göçmen gerilimi tırmandı. Avrupa’dan bu konuda gelen açıklamalar da kamuoyunda rahatsızlık yarattı.
Almanya Başbakanı Angela Merkel, beş gün önce yaptığı açıklamada “Türkiye, Suriyeli mültecilere ev sahipliği yaparak çok iyi bir iş yapıyor. Türkiye ile bu anlaşmanın devam etmesini istiyorum, bu insanlar için en iyisi” dedi ancak Ankara’ya AB kapısını net şekilde kapattı.
Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz ise Türkiye’nin egemenlik haklarını doğrudan ilgilendiren konuda tepki çeken bir yaklaşım sergiledi. Bild’e konuşan Kurz Afgan mülteciler açısından Almanya, Avusturya ya da İsveç’tense Türkiye’nin sığınmak için daha doğru yer olduğunu savundu. Mülteciler için “komşu ülkelerin, Türkiye’nin ya da Afganistan’ın güvenli bölgelerinin daha doğru yer olduğunu” ileri süren Kurz “Eğer insanlar kaçmak zorundalarsa, herkesin Avusturya, Almanya ya da İsveç’e gelmesindense, Türkiye gibi komşu ülkeleri ya da Afganistan’ın güvenli bölgelerini kesinlikle daha doğru yer olarak görüyorum” dedi.
Türkiye ve Afganistan arasındaki yaklaşık 3 bin kilometrelik mesafeye karşın ‘komşu ülkeler’ ifadesini kullanan Kurz, sığınmacıları geldikleri ülkelere geri gönderme imkanı bulunmuyorsa AB üyesi olmayan ülkelere iade etme imkanının yaratılması gerektiğini söyledi.
Kurz hükümetinin iltica başvurusu reddedilen sığınmacıları Afganistan’a sınır dışı etme tutumunu ise sürdüreceğini belirterek “Bu hasta ideolojiyi Avrupa’ya ithal etmek istemiyorum” dedi. Dışişleri Bakanlığı da Avusturya Başbakanı Kurz’un açıklamalarına sert tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç “Kurz’un ifadelerini hayretle karşıladık. Türkiye, kitlesel bir göç krizinin sonuçlarına katlanmayacak ve yeni bir göç dalgasını da üstlenmeyecektir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin sınır muhafızı veya sığınmacı kampı olmayacağını vurguluyoruz” dedi.
Reuters, geçen hafta AB’nin göç akınını sınırlandırabilmek üzere Afganistan ve Afganistan’a komşu ülkeler için yeni bir mali yardım paketi planladığını bildirmişti. AB kaynakları, Türkiye’ye Suriyeli mülteciler için 2024 yılına kadar ödenmek üzere ayrılan ek 3,5 milyar euro kaynaktan ayrı yeni bir mali yardımın gündemde olduğunu ifade etmişti. Ancak AB’nin Türkiye’ye ek bir ödeme yapmayı planlamadığı belirtildi. Euronews Türkçe’ye konuşan AB kaynakları hali hazırda teklif edilmiş olan 3,5 milyar euroluk fonun Türkiye için mülteciler konusunda tek destek paketi olduğunu kaydetti. Kurz’un açıklamaları ise muhalefetin tepkisini çekti.
CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak “Türkiye, öncelikle AB’nin değil kendi sınırlarının güvenliğini ve kontrolünü tam olarak sağlamak, kaçak girişleri, insan ticaretini önlemek zorunda” dedi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç ise “Türkiye, Avrupa’nın göçmen deposu değildir. İstemiyoruz” paylaşımı yaptı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de “Türkiye’yi AB’ye alırken ‘yok’ ama tampon bölge olarak bizi kullanacak. Bunlar kabul edilebilir yaklaşımlar değil. Para alarak göçmenlere açı. SANĞU
SİVİL ÖLÜMLER REKOR SEVİYEDE
Afganistan’daki Birleşmiş Milletler Yardım Misyonu’nun yayınladığı raporda, ülkedeki sivil kayıplar 2021’in ilk yarısında rekor seviyeye ulaştı. Özellikle uluslararası askeri güçlerin çekilmeye başladığı ve Taliban’ın ilerleyişinin ardından çatışmaların şiddetlendiği Mayıs ayından bu yana ölüm ve yaralanmalarda belirgin bir artış oldu. 2021 raporunda, 2020’nin aynı dönemine kıyasla yüzde 47’lik bir artışla 5 bin 183 sivil zayiatı (1 bin 659 ölü ve 3 bin 254 yaralı) olduğu belirtildi. Afganistan Özel Temsilcisi Deborah Lyons “Rapor, artan şiddet önlenmediği takdirde bu yıl eşi benzeri görülmemiş sayıda Afgan sivilin öleceğine ve yaralanacağına dair net bir uyarı veriyor” dedi. Kabil’den sonra ülkenin ikinci büyük kenti olan Kandahar’da ise geçen ay Taliban’la çatışmaların başlamasının ardından 150 bin kişi evlerini terk etti. Afganistan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Server Danış, “Taliban’ın düşüncesinde hiçbir değişiklik olmadığını ve hala eski baskıcı düşüncesinin devam ettiğini” söyledi. Öte yandan ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Orgeneral Kenneth McKenzie “ABD, son birkaç gün içinde Afgan güçlerinin desteğiyle hava saldırılarını artırdı. Taliban saldırılarına devam ederse, gelecek haftalarda bu desteği sürdürmeye hazırız” dedi.
KILIÇDAROĞLU “AVRUPA ‘İKİNCİ RÜŞVET PAKETİ’ HAZIRLIĞI İÇİNDE” DEDİ, ERDOĞAN’A SESLENDİ.
SAKIN O PARAYI KABUL ETME
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Yeni göçmen dalgalarını misafir etmemiz için Avrupa’nın ‘İkinci Rüşvet Paketi’ hazırlığı içinde olduğunu duyuyoruz. Bir daha asla” dedi.
Kılıçdaroğlu önceki gün sosyal medya hesabından bir video paylaştı. Videoda, Türkiye’nin gerçek beka sorununun “sığınmacı seli” olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Şimdi de Afgan seline tutulduk. Ankara, İstanbul seçimlerinde iki oy için ağzına ülke bekasını sakız edenler gerçek beka sorunu karşısında tek kelime dahi etmiyorlar” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Bu meselenin iki kurbanı var. Biri sizlersiniz sevgili halkım, ikincisi de mülteci kardeşlerimiz. Onun için bu meseleyi ırkçılığa indirgemek asla kabul edilemez. Bu konuyu, kuklacı ve kuklalarıyla çözeceğiz. Kimdir kuklacı? Ülkemizi parasıyla açık mülteci hapishanesine dönüştürebileceğini görmüş olan Batı’dır. Kuklaları ise bu paralarla sizin mahalleleriniz ve huzurunuzu satmış olan iktidar partisidir. Bunlarla hep birlikte mücadele edeceğiz. Sizin hesabınızı ben bu iki muhatap ile göreceğim, garibanlarla değil. Bu sefer rakamlar 500 bin ile 1 milyon arasında Afgan mülteci riskini gösteriyor. Yani açıkça söylemek gerekirse tartının bir kefesine yeniden sizin mahallenizi, sizin hayatınızı, sizin huzurunuzu koyacaklar; diğer kefesine de avroları. Sevgili halkım... Bu süreçte Batı’nın karşısına yine bu şaibeli tüccarları oturtursanız, bu problem artık sonsuza kadar çözülmez. Karşılarına Kuvayı Milliyecileri, anti emperyalistleri oturtmanız lazım. Onun için de bu iktidarı göndermemiz lazım. Ama gelin görün ki seçimden köşe bucak kaçan bir Erdoğan var. O zaman Erdoğan’ın seçime kadar böyle bir karar almasını engellememiz lazım. Erdoğan’ı bu kirli pazarlığa seçimlere kadar oturtmamalıyız. Erdoğan, sana da sesleniyorum. Sakın o paraya tenezzül bile etme.” -
AK PARTİLİ AKTAY: İKTİDAR DEĞİŞSE DE GÖNDEREMEZLER
AK Parti eski genel başkan yardımcısı Prof. Dr. Yasin Aktay, CHP liderinin Suriyelilere ilişkin açıklamalarını değerlendirdi. Euronews’e konuşan Aktay “İktidar değişirse göçmenler gönderilebilir mi?” sorusuna yanıt verdi. Aktay, şu görüşü savundu: “Ülkenize sığınmış, belli koşullarda göçmen ve mülteci statüsü elde etmiş olan insanları apar topar, paldır küldür dışarı atmak veya göndermek diye bir durum zaten söz konusu olamaz. Bunu yapamayacağını biliyor Kılıçdaroğlu. Belki de bilmiyordur, danışmanları kendisine söylemiyordur. Neden yapamaz? Netice itibariyle ülkeye sığınan Suriyeli mülteciler belli bir hukuki statü elde etmiş oluyorlar. Uluslararası göçmen hukukuna göre bu insanlar gerekçesiz bir biçimde herhangi bir suç işlememişlerse gönderemezsiniz.”
‘ADAY OLSALAR BELEDİYE BAŞKANLIĞINI KAZANIRLAR’
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Suriyelilerin hızlı nüfus artışına dikkat çekti. Savaş “Böyle giderse şu anda belli ilçelerimizde belediye başkanlığına aday olsalar rahatça kazanırlar” dedi. Tele 1’e konuşan Savaş “9 yıldır Hatay halkı sosyolojik, psikolojik ve ekonomik sıkıntılar çekiyor. Süreç uzadıkça da bu konu demografik olarak hem Hatay’ın hem de Türkiye’nin canını yakacak. Hatay’da resmi rakamlara göre 500 binin üzerinde Suriyeli insanların olduğu gösteriliyor. Resmi rakamlar dışında da baktığınız zaman sadece Reyhanlı’nın kendi nüfusu 80 bin ama şu andaki görünen nüfusu 230 bin” ifadelerini kullandı.