Yıllarca bölgenin en etkin liderlerinden olan Yasir Arafat, ölümünün 17'nci yılında bölgesinin mücadelesinin sembolü olarak anılıyor.
Arafat, Filistin direnişindeki en eski ve büyük örgütlerden biri olan Filistin Ulusal Kurtuluş Hareketi'ni (Fetih) kurdu. Sosyal demokrasi ve seküler Arap milliyetçiliği temelinde bir direniş hareketi olan Fetih, Filistin’in İsrail işgaliyle mücadelesinde etkin rol oynadı.
Filistinlilerin uluslararası camiada temsil edilebilmesi için Arap devletleri tarafından kurulan Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) 1969'da liderliğini üstlendi.
Arafat, 1974'te Birleşmiş Milletler (BM) kürsüsünde yaptığı konuşmada şu meşhur sözlerini sarf etti:
"Elimde bir zeytin dalı ile bir özgürlük savaşçısının silahını taşıyorum. Zeytin dalının elimden düşmesine izin vermeyin."
Arafat, kamuoyu önünde her zaman şiddeti reddettiğini açıklayarak İsrail ile diyaloğa giden yolda önemli bir adım attı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 1988'de yaptığı konuşmada Arafat, FKÖ'nün İsrail'in "var olma hakkını tanıdığını" ilan etti. Bu adımı Filistinli gruplar arasında farklı tepkilere yol açsa da ABD'nin Arafat'a ve hareketine yönelik algısını olumlu yönde değiştirdi. Filistin Merkez Konseyi 1989'da Arafat'ı Filistin Devlet Başkanı ilan etti.
İsrail hükümeti ile Arafat liderliğindeki FKÖ arasında sürdürülen gizli ve açık görüşmeler, 1993'te Oslo Barış Anlaşması'nın imzalanmasıyla sonuçlandı. Bu anlaşmadan dolayı 1994’te Arafat ve Rabin'e Nobel Barış Ödülü verildi.
6 Ekim 1979'da resmi bir ziyaret için Ankara'da bulunan Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Komitesi Başkanı ve Filistin Devrim Kuvvetleri Genel Komutanı Yasir Arafat, Anıtkabir'i ziyareti sonrası Anıtkabir özel defterini imzaladı.
Dönemin başbakanı Bülent Ecevit ile bir araya geldi.