Myanmar, ordunun 2021'de Aung San Suu Kyi'nin sivil hükümetini devirip binlerce insanı öldürmesinden bu yana kanlı bir çatışmanın içine girdi.
Şubat ayında gerçekleşen darbe, Ulusal Demokrasi Birliği’nin (NLD) parlamentodaki 476 sandalyeden 396'sını kazandığı 8 Kasım 2020 genel seçimlerinin ardından gerçekleşti. Aynı seçimde, ordunun vekil partisi Birlik Dayanışma ve Kalkınma Partisi yalnızca 33 sandalye kazanmıştı.
MEDYA ‘DİRENİŞÇİLER’ DİYOR
Sürgünde olan Ulusal Birlik Hükümeti (NUG), darbenin ardından öldürülen çocuk sayısının önceki yıla göre yüzde 78 arttığını açıkladı. Uluslararası Kriz Grubu'nun Myanmar konusunda danışmanı olan Thomas Kean, "NUG rakamı inandırıcı görünüyor" dedi. Yerel medya tarafından yapılan analizler, cuntaya direnen güçleri hedef alan topçu saldırılarının suçlu olduğunu gösteriyor.
Kean, topçu ve hava gücü saldırılarının daha gelişigüzel olduğunu söyledi ve NUG'den bir yetkiliye göre, askeri rejim, NUG kontrolündeki bölgelerde faaliyet gösteren okulları hedef alarak bombalama ve hava saldırılarını yoğunlaştırıyor.
Eylül ayında Sagaing'deki bir okula düzenlenen hava saldırısında ondan fazla çocuk öldü, kasım ayında Arakan eyaletindeki bombardımanın kurbanları arasında çocuklar ve 2021'de Kayah eyaletindeki Noel katliamında çok sayıda çocuk hayatını kaybetti.
‘TIRNAKLARI SÖKÜLEN ÇOCUKLAR VAR’
Myanmar'daki insan haklarının durumuyla ilgili konuşan Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Thomas Andrews, Haziran ayında çocukların dövüldüğüne, kesildiğine, bıçaklandığına, sigarayla yakıldığına ve tırnaklarının çıkarıldığına dair raporların da olduğunu söyledi.
Haziran ayında yayınlanan bir BM raporu, darbeden bu yana işkence gören çocukların sayısının 142 olduğunu ve bin 400'den fazlasının keyfi olarak gözaltına alındığını ortaya koyuyor. Şiddet tehdidinin yanı sıra, ülkedeki 5,6 milyon çocuk yetersiz beslenme, temiz suya, sağlık hizmetlerine ve eğitime sınırlı erişim ve insani yardım ihtiyacıyla karşı karşıya.