DIŞ HABERLER | KARAR
Bugün Londra'da bağımsız mahkemede dört günlük duruşmalar başlamadan önce Associated Press’e konuşan şahitlerden Uygur Türkü bir kadın, altı buçuk aylık hamile olduğu sırada kürtaja zorlandığını söyledi.
Başka bir kadın da acımasız doğum kontrol politikalarından bahsederek Çin rejiminin askerleri tarafından "gece-gündüz işkence gördüğünü" anlattı.
MAHKEME KARARI BAĞLAYICI OLMASA DA...
İngiliz hükümetine bağlı olmayan mahkemeye, eski Sırbistan Cumhurbaşkanı Slobodan Miloseviç’in yargılanmasına öncülük eden ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'yle birlikte çalışan insan hakları avukatı Geoffrey Nice başkanlık edecek.
Mahkemeden çıkacak herhangi bir karar hükümetler için bağlayıcı olmasa da, ifade veren şahitler ve ortaya çıkan kanıtlar öncülüğünde Doğu Türkistan’da Uygurlara karşı yapılan zulme karşı endişeleri gidermek için uluslararası eylemi zorunlu kılabilecek.
"8 HAMİLE KADINI DA HASTANEYE GÖTÜRDÜLER"
Şahitlerden dört çocuk annesi Bumeryem Rozi, Doğu Türkistan’daki Çin yetkilileri tarafından 2007’de beşinci çocuğunu aldırmak için diğer hamile kadınlarla birlikte tutuklandığını söyledi. Yetkililerin, evine ve eşyalarına el koyacağından, aynı zamanda ailesini tehlikeye atacağından korktuğu için onlara itaat ettiğini belirten Rozi, "6,5 aylık hamileydim. Biri Uygur ikisi Çinli (üç) polis geldi. Beni ve diğer sekiz hamile kadını arabalara bindirip hastaneye götürdüler" dedi.
55 yaşındaki Rozi, İstanbul’daki evinden AP’ye verdiği demeçte "Önce bir hap verip yutmamı söylediler. Ben de yaptım. Onun ne olduğunu bilmiyordum. Yarım saat sonra karnıma iğne batırdılar ve bir süre sonra çocuğumu kaybettim" ifadelerini kullandı.
"UYGUR HALKI BENİ ÇİNLİ AJAN OLARAK GÖRDÜ"
1990’larda Sincan’daki bir köy hastanesinde çalışan eski bir kadın doğum uzmanı-jinekolog Şemsinur Gafur, kendisinin ve diğer uzmanların hamile kadınları tespit edebilmek için mobil ultrason cihazıyla evleri gezdiğini söyledi.
Şemsinur Gafur "Eğer bir hanede izin verilenden fazla doğum olursa evi yerle bir ederler... Evi yerle bir eder, yıkarlardı" dedi. Devlet hastanesinde çalıştığı için kimsenin ona güvenmediğini söyleyen Gafur "Uygur halkı beni Çinli bir hain olarak gördü" diye konuştu.
"GAZ BORUSU GİBİ BİR BORUYA BAĞLADILAR"
Diğer bir şahit ise 2010 yılında Arapça dini bir kitap yayınladığı için aranan kardeşi hakkında kendisinden bilgi isteyen Çinli yetkililerin onu hapsettiğini ve ona işkence yaptığını söyleyen Mahmut Tevekkul.
Sorgulama sırasında dövüldüğünü ve yüzüne yumruk atıldığını anlatan Tevekul "Bizi parke zemine oturttular, ellerimizi ve ayaklarımızı kelepçelediler. Gaz borusu gibi bir boruya bağladılar. Altı asker bizi koruyordu. Sabaha kadar sorguya çektiler, sonra bizi cezaevinin en güvenlikli bölümüne götürdüler" dedi.
1 MİLYONDAN FAZLA İNSAN 'TOPLAMA KAMPI'NDA
Araştırmacılara göre, çoğu Uygur Türkü olan 1 milyondan fazla insan son yıllarda Doğu Türkistan’daki 'yeniden eğitim' kamplarına kapatıldı. Zorla çalıştırma, sistematik doğum kontrolü, işkence, çocukları hapsetme ve onları ebeveynlerinden ayırmakla suçlanan Çin otoritesi, bu suçlamaların hepsini kesin bir dille reddediyor.
Çin yetkilileri, şu anda kapalı olduğunu söyledikleri kampların Çince, mesleki beceriler, ekonomik kalkınmayı desteklemek ve aşırıcılıkla mücadele için yasaları öğretmek amacıyla kurulduğunu iddia ediyor.
İngiltere parlamentosu, Belçika, Hollanda ve Kanada’dan sonra Pekin’in Uygurlara karşı izlediği politikaların soykırım ve insanlığa karşı suç teşkil ettiğini açıklamıştı. ABD hükümetinden farklı isimler de benzer açıklamalarda bulunmuştu.
"ÇİN HÜKÜMETİNİN ZİHİNSEL DURUMU İNCELENMELİ..."
Ancak mahkemeye başkanlık eden avukat Nice, şimdiye kadar bu soykırım beyanlarının "sınırlı kayıt analiziyle" yapıldığını söyledi. Mart ayında Çin hakkında yalan ve dezenformasyon yaydığı için Pekin tarafından yaptırım uygulanan dokuz İngiliz vatandaşından biri olan Nice "Eğer herhangi bir soykırım bulgusu yapılacaksa, incelenmesi veya kurulması ve kanıtlanması gereken şey, (Çin hükümetinin) zihinsel durumudur" dedi.
Çin’in yaptırım uyguladığı avukat Nice, bunun gözünü korkutmadığını ifade ederken, bu yaptırımların bazı katılımcıların mahkemeden çekilmesiyle sonuçlandığını itiraf etti.