Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Komiseri Michelle Bachelet, geçen hafta Çin'e yaptığı ziyaretle, bütün beklentileri boşa çıkardı. Bachelet'in Uygurlara yönelik insan hakları ihlalleri hakkında oldukça gecikmiş bir BM raporu yayınlaması beklenirken o, Uygur aktivistlerin dünyaya Uygurlara ne olduğunu anlatmak için beş yıldan fazla süren çabalarını baltaladı.
Dünyanın dört bir yanındaki ülkeler bu ihlalleri kabul etti ve bağımsız bir hukuk uzmanları paneli geçen Aralık ayında bir halk mahkemesinde Çin'in eylemlerinin "soykırım" olduğuna karar verdi.
The Washington Post'un haberine göre; Bachelet ise ziyaretinde bu polis devleti ile yüzleşme fırsatı bulmasına rağmen yumuşak sözlerle Çin'in söylemlerini tekrar etti. Pekin'in, bu zulmü “terörle mücadele ve radikallikten arındırma” olarak nitelendiren yanlış söylemine atıfta bulundu ve tahmini 2 milyon Uygurun tutulduğu tek bir kampı bile ziyaret etmek istemedi.
'GÖSTERMELİK' BİR GEZİ
Gezinin başından beri insan hakları savunucuları ve Uygur aktivistleri İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ekibine erişim sağlayamadı. Pekin, Kovid-19'un yayılmasını önlemek amacıyla olduğunu iddia ederek, yabancı basının katılımı olmadan geziyi "kapalı bir döngü" içinde düzenledi. Bu şartlar altında BM ve Bachelet, ziyareti asla kabul etmemeliydi. Mağdurlara özgür ve bağımsız erişim olmadan tarafsız ve dengeli bir gözlem söz konusu olamaz. Bachelet, kurbanların aile üyeleriyle görüşmedi veya konuşmadı, sadece değişim için uysal önerilerde bulundu. Tamamen Çin'in yönetimiyle, devlet medya propagandasını güçlendirmek için yapılan bir geziydi.
Pekin'in ziyaretine müdahalesine izin vererek, Bachelet onarılamaz zarara neden oldu. Aslında rapor üstüne rapor, sistematik tecavüz, zorla kısırlaştırma ve çocukları ailelerinden zorla ayırma dahil olmak üzere yaygın işkence ve istismara ilişkin açıklamalar buldu.
İŞKENCE KANITLARINI BELGELEMEDİ
Daha geçen ay, bir haber kuruluşları konsorsiyumu, Çin'in acımasız mekanizmasının içinden büyük bir belge ve fotoğraf sızdıran Sincan Polis Dosyaları'nı yayınladı. Dosyada; gözaltına alınan Uygurların binlerce fotoğrafı, polise tutukluların gözlerini bağlaması, kelepçelemesi ve zincirle bağlaması talimatını veren belgeler içeriyor. Belgelerin bir kısmı, kaçmaya çalışan tutuklular için bariz bir "vur ve öldür" politikasını anlatıyor. Bachelet'in vaat ettiği insan hakları raporunun kamuya açık bir şekilde belgelemesi gereken şey bunlardı.
Mart ayında, "Uygurlar için Kampanya" ve "Dünya Uygur Kongresi", Bachelet'i ofisinin Eylül ayında tamamlandığını söylediği raporu yayınlamaya çağıran 190'dan fazla kuruluşa katıldı. Kuruluşlar özel mektuplar gönderirken bir sessizlikle karşılaştılar. BM ziyaretinden önce 60 örgütten oluşan grup, bir kez daha raporun yayınlanmasını ve şeffaflık talep etti. Bu güne kadar hala yanı alamadılar.
HAK SAVUNUCULARI HEDEF HALİNE GELİYOR
Pekin'le yüzleşmedeki gecikme ve isteksizlik tüm hak savunucuları için yürek parçalayıcı ve ürkütücü. Eylül 2018'de Uygurlar için Kampanya'nın kurucusu ve yönetici direktörü Rushan Abbas'ın kız kardeşi Dr. Gulshan Abbas, Rushan'ın Uygur soykırımına karşı konuşmasının ardından Çin rejimi tarafından açıkça bir misilleme olarak gözaltına alındı. Dünya Uygur Kongresi'nin Başkanı Dolkun İsa'nın annesi de 2018'de, 78 yaşında götürüldü ve orada öldü. Ardından Dolkun, küçük kardeşi Huştar İsa'nın müebbet hapis cezasına çarptırıldığını ve ağabeyi Yalqun İsa'nın ise uzun süreli hapis cezasına çarptırıldığını öğrendi. Bu siyasi güdümlü cezalar, özellikle zulme karşı sesini yükseltenler için nadir bir durum değil.
İnsan haklarını yüceltme ve koruma göreviyle Bachelet, mazlumları savunma sorumluluğuna sahip. Çin'in keyfi olarak gözaltına alınanları serbest bırakmasını ve vahşi sistematik şiddetine son vermesini ısrarla ve açıkça talep etmesi gerekiyordu. Bunu yapmamakla Uygurları ve tüm dünyayı hayal kırıklığına uğrattı. Dolayısıyla Bachelet'in 31 Ağustos'ta sona erecek olan komiserlik görevi, olabilecek en kötü notla sona eriyor.