AP'nin çalışanlarına gönderdiği ve sosyal medyada paylaşılan e-postada, Wilder'ın artık kurumla ilişkisinin kalmadığı ifadeleri yer aldı.
Daha sonra Washington Post gazetesine olayın arka planını anlatan Wilder, AP'nin sosyal medya kullanım ilkelerini ihlal ettiği gerekçesiyle sözleşmesinin feshedildiğini, ancak hangi ilkeleri ihlal ettiğinin kendisine açıklanmadığını söyledi.
Yahudi olduğunu ve aktivist kişiliğini hiçbir zaman saklamadığını kaydeden Wilder, Stanford Üniversitesindeki öğrenciliği döneminde "Filistin'e Adalet İçin Öğrenciler" ve "Barış İçin Yahudilerin Sesi" gibi kulüplerde aktif görevler aldığını ve İsrail'in Filistinlilere yönelik uygulamalarını her zaman eleştirdiğini ifade etti.
"BANA KARŞI KAMPANYA DÜZENLENDİ"
3 Mayıs'ta AP'de işe başladığını belirten Wilder, son dönemde İsrail'in özellikle Şeyh Cerrah Mahallesi'nde Filistinlilere yönelik uygulamalarını ve medyanın bu süreci ele alma biçimini eleştiren tweetlerinin bazı çevrelerce aleyhinde kampanyaya dönüştürüldüğünü savundu. Wilder, kısa süre önce, "İsrail demek ama asla Filistin dememek, savaş deyip asla kuşatma ya da işgal dememek siyasi tercihlerdir fakat medya bu tür net tercihlerini 'taraflı' uyarısı koymadan her zaman kullanıyor." şeklindeki ve Şeyh Cerrah'ta İsrail'in yaptıklarını eleştiren paylaşımlarını örnek gösterdi.
Wilder, başta Stanford'daki bazı Cumhuriyetçi muhafazakar çevrelerin kendisine ait eski sosyal medya paylaşımlarını da yeniden gündeme getirerek AP üzerinde baskı kurduklarını, sonra da bu kampanyanın büyüdüğünü ve AP'nin de bu baskılara direnemediğini ifade etti.
"Tüm bunlar bana karşı yürütülen bir kampanyanın sonucu idi. Bana göre AP, bu gülünç talepler ve ucuz tehditler karşısında boyun eğdi." yorumunu yapan Wilder, işine son verilmesinin ardından sosyal medyada kendisine ciddi şekilde destek verilmesinden çok mutlu olduğunu belirtti.