GÜVEN ADALI / EKONOMİ SERVİSİ
Bu yılın ocak ayında 3,94’ü gören dolar dünkü yükselişi ile rekoru 3,9781’e çıktı. Euroda bu ortamdan nasibini aldı ve son bir aydır sürekli güncellediği tarihi zirvesini 4,6758’e çıkardı. Türkiye’nin risk pirimi ise 222 puan ile 7 ayın en yüksek seviyesini gördü. Yaşanan bu son gelişmeler ile dolar ile euronun ortalaması ile hesaplanan döviz sepetinde zirve ise 4,327 oldu. Kurdaki yükseliş karşısında Merkez Bankası ise çareyi örtülü faiz artışında buldu. Bankalara yönelik günlük fonlamanın tamamını geç likidite penceresinden (GLP) sağlayacağını açıklayan Merkez Bankası, örtülü olarak faizi 25 baz puan yükseltti. Mevcutta yüzde 11,99 olan Ağırlıklı Ortalama Fonlama Maliyeti (AOFM) yüzde 12,25’e çıkmış oldu. Merkez Bankası bankalara günlük yaklaşık 120 milyar TL fonlama yapıyor. Daha önce bunun 10 milyarlık kısmını sabah Interbank’tan sağlayan TCMB, yeni adımla bu oranı sıfırlayarak, tüm fonlamayı GLP’ye kaydırdı. Merkez Bankası’nın müdahalesi sonrası biraz da olsa sakinleşen dolar 3,95, euro ise 4,63 seviyelerine doğru çekildi. Merkez Bankası, kurlardaki artan volatilite karşısında bu ay bugünkü adımı dışında 3 hamle yaptı. Kurum 6 Kasım’da TL likiditesinde sıkılaştırıcı 2 adımı peş peşe attı. Reeskont kredi ödemelerinde sabit kura geçilirken, yine aynı tarihte, rezerv opsiyonu mekanizması kapsamında döviz imkân oranı üst sınırı yüzde 60’tan yüzde 55’e düşürdü, tüm dilim aralıkları da 5’er puan aşağı çekildi. Söz konusu değişiklik ile yaklaşık 5,3 milyar Türk Lirası likiditesi piyasadan çekildi ve yaklaşık 1,4 milyar dolar tutarında döviz bankaların kullanımına geçti. 18 Kasım’da Türk Lirası uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerine başlanmasına karar verildi. İlk ihale 20 Kasım’da gerçekleştirildi ve 2017 sonuna kadar en fazla 3 milyar dolar piyasaya verilecek. Merkez Bankasının örtülü de olsa faiz artırması ile 2013’te yüzde 4,8, bu yılın eylül ayında yüzde 11,50 olan kısa vadeli borçlanma maliyeti yüzde 14,21’e yükseldi. 2013’te yüzde 6, bu yılın eylül ayında yüzde 10,50 olan uzun vadeli borçlanma faizi yüzde 13,16’ya kadar yükseldi. Merkez Bankası’nın aldığı önlemleri yorumlayan İntegral Yatırım Araştırma Direktörü Tuncay Turşucu şunları söyledi: “Merkez Bankası borçlanma limitlerini de iki katına çıkararak bankalara likidite teminatı verdi. Fakat, Merkez’in adımlarının piyasa tarafından yeterli karşılandığını söylemek şimdilik zor.”
‘SADELEŞMEYE İHTİYAÇ VAR’
“TCMB hareket alanı dahilinde döviz kurlarındaki yükselişi frenlemek üzere elinden geleni yapıyor. Ancak tedavinin başarıya ulaşması için teşhisi doğru koymak gerekiyor” diye konuşan Gedik Yatırım Portföy Yönetim Müdürü Eral Karayazıcı, “Döviz ABD – Türkiye ilişkilerindeki gerilim nedeniyle yükseliyor. Önümüzdeki 2-3 haftalık perde içinde dolarda yeni rekorlar pekala görebiliriz” dedi. Ancak bunun kalıcı bir atak olduğunu düşünmediğini 2018 ilk çeyrek içinde döviz kurlarının yeniden gerileyeceği tahmininde bulunan Karayazıcı, “TCMB’nin ekonomiye maliyet yaratmadan TL’yi desteklemek için atabileceği en rasyonel adım faiz politikasını sadeleştirmesidir. Türkiye önümüzdeki süreçte fiili faiz olarak politika faizini uygulayacağını açıklar ve politika faizini buna uygun şekilde revize ederse gerçek anlamda bir faiz artırımı yapmadan pekala TL’yi destekleyebilir” diye konuştu.
OVP ALT ÜST OLDU
Hükümetin orta vadeli plan (OVP) çerçevesinde ortaya koyduğu öngörüler de piyasadaki negatif dalganın etkisiyle revizeye ihtiyaç duyar hale geldi. OVP’ye göre 2017 sonunda dolar 3,58, 2018’de 3,74, 2019’da 3,92, 2020’de ise 4,02 seviyesinde olacak. Fakat dün Türk Lirası karşısında 3,9781 seviyesini gören dolar şimdiden 2019 hedefini dahi aşmış durumda. Merkez Bankası’nın geçtiğimiz gün açtığı TL uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalesinde, altı ay vadede kabul edilen ortalama kur ise 4.1363 lirayı buldu. Yani piyasa 6 ay içerisinde 4,02 olan 2020 dolar hedefinin dahi aşılacağı görüşüne göre pozisyon alıyor.
YURTDIŞINDAKİ FATURA KABARIYOR
Dövizdeki yükseliş Türkiye ekonomisine pek çok yönden sıkıntıya neden oluyor. Dış borçlardaki faturanın daha da kabarmasına neden olan rekorlar, ithalata ve enflasyona da negatif etki ediyor. Bu alanlardaki son açıklanan rakamlar ise şöyle:
* Türkiye’nin kısa vadeli dış borç stoku, Eylül ayı sonunda, geçen yılın sonuna göre yüzde 12.5 artışla 110.3 milyar dolara yükseldi.
* Yılın ilk dokuz ayında bankaların kısa vadeli dış borç stoku yüzde 7.9 artışla 61.9 milyar dolara, diğer sektörlerin kısa vadeli borç stoku ise yüze 19.1 artışla 48.3 milyar dolara çıktı.
* Ekim ayında ihracat bir önceki yılın aynı ayına göre % 8,96 oranında, ithalat ise % 25.22 oranında arttı.
Dış ticaret açığı, % 74.58 artarak 7 milyar 361 milyon dolar oldu.
* YD-ÜFE, 2017’nin Ekim ayında, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 25,78 artış kaydetti.