Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Bedduam neden tutmuyor?

İmtihanın âdil olması için herkese fırsat eşitliğinin verilmesi gerekir. Fırsat eşitliği ise, insanların kendi özgür iradelerini serbestçe kullanmalarıyla mümkündür. Eğer, Allah cinayet işlemek isteyen, hırsızlık yapmak isteyen, zulüm yapmak isteyen her insanın kolundan tutup çeker ve o işi yapmasına mani olursa, ortada imtihan diye bir şey kalmaz.

SORU: Dört yıl önce evlendim. Eşim ve ailesinden görmediğim zulüm kalmadı. Hakaret, küfür, ölüm tehditleri aldım. Dayanamadım 3 yıl önce ayrıldım. Oğlum onlarda kaldı, nafaka ödüyorum. Bu süre zarfında babam felç oldu, annem vefat etti ama adamlar son derece rahat. ‘Dua edin duanıza icabet edeyim’ buyuruyor yaratan.  Çok beddua ettim olmadı. Adamlar zevkü sefa içinde yaşarken benim düştüğüm durum imanımı sarstı. İbadetlerimi bıraktım. Bu mudur adalet?

CEVAP: Bu dünya bir imtihan meydanıdır, imtihanların hafif olanları yanında ağır olanları da vardır. Bu tür ağır sıkıntı ve musibet imtihanlarında şeytanın tuzakları çok olur. Onun telkinlerine kapılıp -Allah korusun-imtihanı kaybetmek, mevcut dünya sıkıntılarını gidermediği gibi, ahiret sıkıntılarını da insana yüklenmiş olur.  Hem dünyada hem öbür dünyada zarar ve hasar mukadder olur. Bu tür haksızlıkların ve zulümlerin olduğu bir yerde, imtihan sadece mazlum olanlar için de aynı zaman da belki daha fazla zalim olanlar için de geçerlidir. Zalim zulmettiği için imtihanı kaybeder. mazlum ise, sabretmek şartıyla büyük bir kârla çıkar bu imtihandan.. Biri veren bini kazanan zarar etmez. İki günlük fani dünyada Allah’ın imtihanlarına sabreden ebedî hayatta mutlu yaşayacaktır..  İman şuuruyla meseleye bakıldığı zaman, ebedî istikbalde gelecek mutluluk, şimdiki geçici mutsuzluğu çoktan telafi etmiş olduğunu görecektir. İmtihanın âdil olması için herkese fırsat eşitliğinin verilmesi gerekir. Fırsat eşitliği ise, insanların kendi özgür iradelerini serbestçe kullanmalarıyla mümkündür. Eğer, Allah cinayet işlemek isteyen, hırsızlık yapmak isteyen, zulüm yapmak isteyen her insanın kolundan tutup çeker ve o işi yapmasına mani olursa, ortada imtihan diye bir şey kalmaz. Binaenaleyh, imtihanın olmazsa olmaz şartı olan insanın özgür iradesiyle yaptığı kötülüklerin faturasını Allah’a kesmek son derece zalimane bir hükümdür. Üstelik şeytanın telkiniyle böyle bir yargıya varmanın hiç bir faydası, derde derman olacak hiç bir tarafı olmadığı gibi, Allah’a karşı yapılan saygısızlığın cezası bu dünyada da öbür dünyada da sözkonusu olur.

Allah’ın işleri hikmetledir

Şunu unutmayalım ki, bazen hayırlardan şer doğduğu gibi, şerlerden hayır doğar. Böyle bir ümitle Allah’ın sonsuz rahmetinin yansımalarını beklemek en doğru yoldur. Bu bekleme süresi de bir imtihan sürecidir. Bu süreçte kişi -kendisine zulüm yapanlara karşı hiddet gösterse bile- Allah’ın âdil kaderine rıza göstermekle huzur kazanabilir. Çünkü, “kadere razı olan kederden kurtulur” şeklindeki nebevî düstur bize bu huzuru vadediyor. Bunun aksini yapmak keder üstüne keder verir. Allah’a güvenmek lazım; başkasının zulmünden dolayı Allah’a gücenmek, kulluğu bırakmak sadece şeytanı ve düşmanı sevindirir. Kişinin kendisine bütün bütün zarardır. Bediüzzaman hazretlerinin veciz  ifadesiyle, “Kadere itiraz eden başını örse vurur kırar; rahmeti itham eden rahmetten mahrum kalır.“ Bir de konulara insafla bakmak gerekir. Örneğin mağdur olan kimse, kendisine zulüm yapanlara beddua eder ve bunun derhal kabul görmesini arzu eder. Oysa, Allah insanın heva ve heveslerine göre yaptığı dua veya bedduaları hemen kabul etseydi, şimdi belki bu dünya harap olmuştu. Çünkü öyle kimseler var ki, kendisine zulüm edenlerin başlarına dünyanın yıkılmasını ister.  Halbuki, Allah’ın işleri hikmetledir, zalim olsun mazlum olsun, herkes için takdir edilmiş bir süre vardır. Ecel gelmeden -biz istiyoruz diye-Allah kimseyi öldürmez.  Fakat şunu biliyoruz ki, zulüm devam etmez. Bunun cezası burada da orada da sözkonusudur.

Allah’ı niçin hissedemiyorum?

SORU: Allah’ı hissedemiyorum. Neden böyle oluyor anlayamıyorum. Namaz kılıyorum, dua ediyorum ama olmuyor. Çok perişanım. Vesveseyi tanırım ama şeytanın böylesine kalbimizi, ruhumuzu ele geçirecek yetkisi var mı? Lütfen yardım edin, çok mutsuzum!

CEVAP: Sizin Allah’ı hissetmemenizin şeklini bilemediğimiz için, bununla ne kast ettiğinizi de tam anlayamadık. Bununla beraber, bu konuda birkaç hakikati hatırlatmakta fayda vardır: a) İnsanlar, her zaman aynı huzur ve şuuru taşımayabilir. Bazen dünyevi bir sıkıntı ruhi huzurumuz gibi kulluk şuurumuzu da altüst edebilir. Böyle bir durum var ise, bunlardan kurtulmanın çaresi yine kulluktur, namaz kılmaktır. Hadis-i şeriflerden öğreniyoruz ki, Peygamberimiz dünya sıkıntıları karşısında hemen abdest alıp namaz kılmaya ve bununla huzur bulmaya çalışıyordu. b) İmam Şafii’nin şu tespitleri de bize rehberlik edebilir. O şöyle der: “On altı yıldır hiç bir zaman tok oluncaya kadar yemedim. Çünkü, midenin tokluğu, bedeni ağırlaştırır, kalbi katılaştırır, zekâveti yok eder, uyku getirir ve sahibini ibadet konusunda zayıflatıp tembelliğe sokar”(Gazali, İhya, 1/24). c) İslam literatüründe “inbisat-inkıbad” halleri vardır. İnbisat: kalbin huzurlu, ruhun sürurlu olduğu durumun ifadesidir. İnkıbad ise: Kalbin sıkıntılı, ruhun üzüntülü olduğu halin adıdır. Allah kullarını bu iki hal ile de imtihan eder. Şunu unutmayalım ki: “ilaçların acısına sabretmeyen, şifanın tadına varamaz”(İhya,3/199). d) Bu sıkıntıdan kurtulmanın önemli bir reçetesi; sabır, şükür, tevbe-istiğfar, bu sıkıntının gideceğine olan ümit, dua, ibadet-ihlas gibi ilaçları çokça  istimal etmektir. Hadiste rivayet edildiğine göre, “La havle ve la kuvvete illa billah” okumak, 99 derde devadır ki, bunların en hafifi sıkıntılardır(bk. Hâkim, 1/727). O halde, yukarıdaki ilaçlarla beraber, günde:La Havle..yi 99, Felak-Nas surelerini 11’er defa, İnşirah suresini 8 defa, Fatiha suresini 7 defa okuyun.. Rabbimiz hepimizin maddi ve manevi hastalıklarına şifalar versin. Amin.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Namazdan niçin manevi haz alamıyorum?
Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Dünya nimetlerini terk etmek caiz mi?
Doç. Dr. Niyazi Beki yazdı: Haram bir şeyi beğenmek dinden çıkarır mı?

Ramazan 2017 Haberleri