Diyetisyen Çisem Gündüz Gizir, diyabetin yani şeker hastalığının ismi kadar tatlı olmayan kronik bir sağlık sorunu olduğunu ifade ederek, “Pankreasın insülin üreten hücrelerinde bozulma olması sonucu ortaya çıkan diyabet, kalp krizi veya inme benzeri akut komplikasyonlardan uzun vadede ortaya çıkabilen körlük, böbrek yetmezliği, nöropati gibi kronik sağlık sorunlarına kadar birçok ciddi hastalığa yol açabiliyor. Dengeli beslenme başta olmak üzere egzersiz ve düzenli ilaç kullanımını da içeren üç adımla diyabet kontrol altına alınabilir” dedi.
Sağlıklı kişilerde yenilen gıdaların bir kısmının sindirildikten sonra şeker, yani glikoz olarak kana geçtiğini ve çeşitli dokular tarafından enerji kaynağı olarak kullanıldığını söyleyen Gizir, “Diyabetli kişilerde ise kandaki glikozun (kan şekerinin) düzeyini dengeleyen insülin hormonunun eksikliği veya yeterince salgılanmasına rağmen vücutta kullanılamaması nedeniyle kronik bir metabolizma bozukluğu gelişimi görülüyor. Diyabet tedavisinin amacı kan şekeri kontrolünü sağlayarak diyabet ve beraberinde gelen çeşitli komplikasyonları önlemek ve geciktirmek” diye konuştu.
Tedavinin kişiye özel diyet ve dengeli beslenmeyle sofrada başladığına dikkat çeken Gizir, diyabet hastalarının nasıl beslenmesi gerektiğiyle ilgili şunları kaydetti:
“Beslenme uzmanı tarafından düzenlenmiş kişiye özel bir diyet programı diyabetli kişiler için hayati önemde. Yaş, cinsiyet, varsa kullanılan diğer ilaçlar ve kronik hastalıklar gibi kişinin bireysel özellikleri, hastaya uygulanacak diyette farklılık yaratabiliyor. Bu nedenle diyabetli kişilerin yeterli ve dengeli beslenmesini sağlayacak yeme içme programının mutlaka bir diyetisyen tarafından oluşturulması gerekiyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şok diyetlerden, kulaktan dolma bilgilerden veya başkasının uyguladığı bir planı uygulamaya kalkmaktan kaçınmak. Tüm bu durumlar fazla kilo alımına ve diyabetin yaratabileceği sorunların ağırlaşmasına neden olabiliyor.
Gün içerisinde ana öğünlere ek yapılacak ara öğünlerle kan şekeri seviyesini dengede tutmak mümkün. Öğünler arası sürenin artması ve uzun süren açlıklar kişide hipoglisemi (kan şekeri düşüklüğü) yaratabiliyor. Bu nedenle diyabetli kişilerin insülin düzeylerine göre muhakkak ara öğüne başvurması gerekiyor. Posa tüketimi diyabetik bireyler için hem kan şekerini dengelemesi hem de kandaki kolesterol seviyelerini aşağıya çekmesi bakımından oldukça önemli. Daha fazla posa alımı için beyaz undan yapılmış yiyecekler yerine tam buğday unundan yapılmış olanların ve meyve suyu yerine taze meyvenin kendisinin kabuğuyla birlikte tüketilmesi gerekiyor. Ayrıca haftada iki kez kuru baklagiller ve her öğünde düzenli olarak salata yenilmesi öneriliyor.”
PİŞİRME TEKNİĞİNE ÖZEN GÖSTERİN
Yemekleri pişirme şekli, alınan vitaminleri ve içeriği etkileyebildiğini vurgulayan Diyetisyen Gizir, “Mesela patatesi haşlanmış ve soğuk tüketmek kan şekerimizin daha yavaş yükselmesini sağlıyor. Özellikle diyabet hastalarının yemek pişirirken kızartma veya kavurma pişirme yöntemlerinden uzak durmalı; haşlama, buğulama veya fırınlama yöntemini tercih etmeleri gerekir” dedi.
Turşu, şalgam gibi salamura ya da konserve yiyecekler ile salam, sosis, sucuk, pastırma gibi şarküteri ürünlerinin yüksek tuz içeriğine sahip yiyecekler kapsamında olduğunu ifade eden Gizir, “Bu yüzden diyabetli bireylerin bu ürünlere de veda etmesi gerekiyor.
Ayrıca şekerin kendisi veya şeker içeren yiyecek ve içeceklerin tüketiminden de uzak durulması şart. Şerbetli veya sütlü tatlıların yerini meyvenin kendi şekerinden yararlanılarak yapılan doğal tatlıların alması tavsiye ediliyor. Buna ek olarak, örneğin tam tahıllı ekmek yerine beyaz ekmekte bulunan basit şekerleri de beslenme düzeninden çıkarmak gerekiyor. Bunun yerine tüketilebilecek kompleks karbonhidratlar, diyabet hastalarının kan şekeri seviyesini dengede tutmak için oldukça doğru bir alternatif” diye konuştu.
ADANA/İHA