[Karar]
SELİM YILDIRIM
Slaven Bilic yönetiminde büyük umutlarla başlayıp, hüsranla biten iki sezonun ardından Şenol Güneş’e teslim edilen Beşiktaş, 7 yıllık hasret sonrası mutlu sona destansı bir mücadele ile ulaştı... Beşiktaş ile el sıkışmadan önce Tamer Tuna’nın yardımcı antrenör olarak görev yapması konusunda ısrar eden yönetim ile anlaşmazlığa düşen Güneş, ilerleyen süreçte ikna edildi.
Bu süreçte tesislere giden ve antrenman sahalarındaki çimlerin halini görünce isyan eden başarılı teknik adam, “Buradan şampiyon çıkmaz” diye tanımladığı tesisleri adeta baştan aşağı yeniletti. Güneş sonrası yapılan bir diğer önemli operasyon da Futbol Komitesi’nin kapatılarak deneyimli çalıştırıcının futbolun tek patronu ilan edilmesi oldu... Futbol komitesinin lağvedilmesi yönetimdeki bazı isimleri rahatsız etse de kısa sürede taşlar yerine oturmaya başladı.
DEMBA BA'YA ZORUNLU VEDA
Teknik direktör sorununu Şenol Güneş ile çözen Beşiktaş, yeni hocasının istediği kadroyu oluşturmak için UEFA ile yaptığı anlaşmaya takılınca bir önceki sezonun flaş ismi Demba Ba ile Atınç’ı satmıştı. Gomez, Rhodolfo, Tosic, Beck ve Quaresma ise kadroya katılmıştı. Özellikle çok parlak bir geçmişe sahip olmasına karşın son iki sezondaki Fiorentina performansı soru işaretlerine neden olan Gomez ile teknik direktör Şenol Güneş’in onayı ile ikinci kez Kartal olan Quaresma’nın transferi uzun süre tartışıldı. Gomez’in Fiorentina’da yaşadığı sakatlıkların etkisinden ne kadar kurtulduğu soru işaretlerine neden oluyordu. İlk Beşiktaş serüveni tatsız bir şekilde sonlanan Quaresma’nın aynı şeyleri tekrarlayacağını düşünenlerin sayısı da az değildi...
PAPATYA FALLARI AÇILDI
Beşiktaş’ın bu sezon ne yapabileceğine yönelik yorumlarda en çok öne çıkan isim ise hiç şüphesiz teknik direktör Şenol Güneş’ti... Türk futboluna tarihinin en büyük başarısını (2002 Dünya Kupası üçüncülüğü) yaşatmasına karşın kulüp düzeyinde bir türlü mutlu sona ulaşamayan tecrübeli çalıştırıcının Trabzonspor’un başında Fenerbahçe’ye kaptırdığı iki şampiyonluğu hatırlatan pek çok kimse, “Final sürecini idare edemiyor” görüşünde birleşiyordu.
Ancak çalıştırdığı her takımda kendi yıldızlarını ortaya çıkaran ya da futbol ile arasına kara kedi girmiş eski yıldızları yeniden parlatan Güneş’in eğitimci ve babacan kimliği ile Beşiktaş’a bambaşka bir hava katacağını savunanlar da vardı. Hücum futbolunu benimseyen Güneş’in, iki sezondur ofansif yönü ile dikkat çeken Beşiktaş’ı hedefine ulaştırıp ulaştıramayacağı konusunda birbiri ardına papatya falları açılıyordu.
BAŞAKŞEHİR'DEN DESTEK
İstanbul’da oynayacak stat bulmakta zorlanan Siyah-Beyazlı takım, Medipol Başakşehir’in verdiği destekle biraz olsun rahatlasa da 11 Nisan’daki Bursaspor maçına kadar kısmen göçebe hayatı yaşadı. Ama stat sorunu dışında Güneş’i bekleyen kimsenin tahmin edemediği başka problemler de vardı. Geçen sezonun ikinci yarısındaki performansıyla bu sezon patlama yapabileceğinin sinyallerini veren Tolgay’ın iyileşme süreci 6 ay süren sakatlığı ile başlamıştı bu konudaki tatsızlıklar.
Üstelik Veli de geçen sezondan kalma sakatlığının etkisindeydi hala. Atiba ofansif anlamda yalnız kalmıştı. Kanadalı yıldızın müthiş temposuna ve stoperdeki Rhodolfo-Ersan ikilisine rağmen savunmada sıkıntı yaşıyordu Beşiktaş. Kim bilebilirdi ki bunların iyi günler olduğunu... Skorer hüviyeti ile açığını kapatmayı başaran Siyah-Beyazlılar, 3 ile 13. haftalar arası yenilmemeyi başarmış ve şampiyonluk yarışına ağırlığını koyacağını göstermişti.
ELLERİM BOMBOŞ!
Bir önceki sezon adına şarkılar yazılan Demba ile Sultanahmet Camii’nde sabah namazı kılmayı ve teknik direktör Slaven Bilic’in mini konserini dinlemeyi hayal eden, namı memleket sınırlarını aşan Beşiktaş taraftarı, yine de sezonu üstad Fatih Erkoç’un “Ellerim bomboş” şarkısı ile tamamlamıştı. Bu iyi gidişe rağmen rakipler Kara Kartal’ın yine son haftalarda düşüş yaşamasını bekliyordu. Ancak teknik direktör Şenol Güneş’in bu sıkıntıya karşı da önlemi vardı. Önlem Antalya’daki devre arası kampında kendini gösterecekti.
Türkiye’nin en önemli profesörlerinden biri gizlice kampa alınacaktı. Bursaspor’u deplasmanda 1-0 yendikleri maçın ardından katıldığı basın toplantısında Ömer Hayyam’ın “Karanlık aydınlıktan, yalan doğrudan kaçar. Güneş yalnız da olsa etrafına ışık saçar. Üzülme, doğruların kaderidir yalnızlık. Kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar” dörtlüğünü kullanan tecrübeli teknik adam, uzun süre tartışılan bir mesaj vermişti. Bir bildiği vardı elbette. Ama bunu sadece zaman ortaya koyabilirdi.
KARA KARTAL'A BEDAVA, KANARYA'YA 6.5 MİLYON EURO
Yönetim, UEFA ile yapılan anlaşma gereği transferde ya çok ekonomik hareket edecek ya da oyuncu satıp, oradan gelecek para ile takviye yapabilecekti. O nedenle taraftarın sevgilisi Demba Ba için Çin ekibi Shanghai Shenhua’dan gelen 13.5 milyon euroluk teklif belki de kaçırılmaması gereken bir fırsattı. Yönetim de kaçırmadı zaten. Beşiktaş tarihinin en kazançlı transferi gerçekleştiğinde kasada 13.5 milyon euro vardı ama 27 gol, 7 asistlik performansa imza atarak Kartal’ın gelmiş geçmiş en skorer yabancı oyuncusu unvanının sahibi olmuş Demba Ba artık kadroda yoktu. Ve kaçınılmaz olarak Senegalli gol makinesinin yerinin nasıl dolacağı tartışmaları başlamıştı. Adaylar arasında daha sonra Fenerbahçe’ye imza atan Robin van Persie ile Fiorentina’da geçirdiği son iki sezonda biraz da sakatlıklar yüzünden Bayern Münih performansını mumla aratan Mario Gomez de vardı…
FENER'DEN TARİHİ ÇALIM
Fenerbahçe’nin Robin van Persie’yi kadrosuna katması ezeli rakibine ‘çalım’ olarak değerlendirilmiş, Mario Gomez de soru işaretleri arasında Kartal olmuştu… Ancak Siyah-Beyazlı kulübün transferden sorumlu yöneticisi Erdal Torunoğulları, daha sonra yaptığı bir açıklamada, “Van Persie ile bonservis ödemeksizin anlaşmıştık. Fenerbahçe devreye girip, 6.5 milyon euronun yanı sıra bonuslar önerince Manchester United bizden de bir şeyler yapmamızı istedi. Ancak başkan Fikret Orman bu dosyayı kapattı” ifadelerini kullanmıştı.
'Kupaya uzanan zorlu yol' yazı dizimizin ikincisini okumak aşağıdaki habere tıklayabilirsiniz