Derin sancılar yaşayan yönetmen iyi film çeker

Yönetmen Çağdaş Çağrı, ilk uzun metraj filmi ‘Geçmiş’ ile Uluslararası Mexico Film Festivali’nde ‘En İyi Film Ödülü’nü kazandı. Gerçek dram yapımların, filmleri yapanların yaşanmışlıklarıyla doğru orantılı olduğunu belirten Çağrı “Yaşanmışlıklar pek çok sancıyı içinde barındırır. Bugün yazar ve yönetmenlerin çoğu bu sancıları yaşamaya elverişli bir hayat biçimi sürdürmüyor” diyor.

ERKUT TEZERDİ

Sinemamız son 15 yıldır birçok başarılı yönetmenin filmiyle uluslararası alanda adını çokça duyurur oldu. Fatih Akın, Seren Yüce, Semih Kaplanoğlu, Nuri Bilge Ceylan, Kaan Müjdeci, Emin Alper, Yeşim Ustaoğlu gibi saygın yönetmenler Venedik, Berlin, Cannes, Londra, Toronto, Saraybosna, Hindistan film festivallerinde ‘En İyi Film’ dahil hemen her kategoride ödül kazandı. Ayrıca konu yalnızca ödül kazanmak değil! Başarılar neticesinde yabancı sinema yatırımcıları artık Türkiye’yi tercih ediyor. Bu da sinemanın gelişiminde büyük avantaj sağlıyor. Böyle bir dönemde her geçen gün daha kaliteli işler ortaya koyuluyor. 12. Uluslararası Mexico Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazanan ‘Geçmiş’ (Past) da bunlardan biri.

Çağdaş Çağrı

Birkaç ay önce de ARFF Uluslararası Paris Film Festivali’nde En iyi Yönetmen Ödülü’nü alan, Türkiye prömiyerini 23. Uluslararası Adana Film Festivali’nde gerçekleştiren filmin oyuncu kadrosunda Bülent Emin Yarar, Lila Gürmen, Gözde Kansu, Yeliz Akkaya ve Volga Sorgu gibi önemli oyuncuların yer alıyor. Yönetmenliğini ve senaryo yazarlığını Çağdaş Çağrı’nın üstlendiği filmde; dünyaca ünlü idealist fotoğraf sanatçısı Yusuf, 25 yıl önce mesleki yaşamına atıldığı ilk yıllarda, Mardin Nusaybin’de hiç tanımadığı bir kadının fotoğrafını çekiyor. Aradan seneler geçiyor. Fotoğraf, 50’li yaşlarına varan Yusuf’un her defasında karşısına çıkıyor. Bir zaman sonra fotoğraftaki kadını yakından tanımak isteyen Yusuf onun gerçekte kim olduğunu bulmak için yola koyuluyor. Çağrı’yla ‘Geçmiş’i konuştuk.

İlk filminiz ‘Geçmiş’le Uluslararası Mexico Film Festivali’nde En İyi Film ödülünü kazandınız. Sizce film neden bu kadar başarılı bulundu?

Her başarılı, yahut iyi filmde olması gereken bazı kriterler vardır: Özel bireylerin bir araya gelmesi, doğru senaryo ve yönetim, gerekli ekonomik koşullar ve pek tabii olmazsa olmaz film şansı; ‘Geçmiş’ bu kriterlerin bazılarına sahip bir film.

Peki bu önemli ödül yeni sanatınıza nasıl yansıyacak?

Sinemada kalıcı izler bırakabilmek; dünya çapında filmler yapmayı istiyorum. Bu ve benzeri ödüller yahut birtakım hayal kırıklıkları, çizmiş olduğum kariyer planlamasını etkilemeyecektir.

Senaryonun yazımı ve filminçekim süreci nasıldı?

‘Geçmiş’in senaryo sürecinin yaklaşık iki yıl sürdüğünü ve senaryonun final kısmını üç-dört ay kağıda dökmeden defalarca kafamda çektiğimi hatırlıyorum. Genel çekimler dört hafta kadar sürdü.

Filmde Yusuf karakterinin arayışını nasıl yorumlarsınız?

Yusuf hayata dair bazı pişmanlıkları olan; geçmişinde bıraktığı güzel anılarla yeniden yüzleşmeyi, o anlarla yaşamayı benimsemiş, ıssız bir karakter. Sahip olduğu en özel anlardan biri ise kendi nezdinde masumiyetin simgesi haline dönüşen ‘fotoğraftaki kadın’ portresi. Kanımca, masumiyet korunması, peşinden gidilmesi gereken bir duygudur. Yusuf’un arayışı da tam olarak bu noktada başlıyor.

Siz dramları nasıl buluyorsunuz, kimleri başarılı buluyorsunuz?

Gerçek dramlar bu filmlerin yaratıcılarının yaşanmışlıklarıyla doğru orantılıdır. Bu yaşanmışlıklar başlıca aşk, hasret, sevgi, tutsaklık gibi sancıları içinde barındırır: Günümüzdeki yazar ve yönetmenlerin büyük çoğunluğu bu sancıları yaşamaya elverişli bir yaşam biçimi sürdürmüyor. Bu durumda icra ettikleri sanata olumsuz bir şekilde yansıyor. Bu konuda başarılı isimler var. Başlıca Ömer Lütfi Akad, Metin Erksan, Ömer Kavur, Yılmaz Güney... Hepsini sevgi ve özlemle anıyorum.

EN ZORU İYİ BİR EKİP KURMAK

Çekimler aşamasında ne gibi zorluklar çektiniz?

Hayatın içerisinde var olan insan ilişkileri, başlı başına yönetmenlik gerektiren önemli bir husustur. Film çekimleri ekip kurma aşamasında başlamıştı. Yönetmeninden çaycısına ciddi bir cümledir ekip olabilmek. Bu durumu şöyle özetleyebiliriz; eksi 10 derece üzerinde çalışırsınız, set arası gelen çay soğuktur ve bu durum oyucuların düşmesine neden olur, o düşüş çekmiş olduğunuz filme, dolayısıyla yönetmene sirayet eder. Bu doğrultuda iyi ekip kurabilme meselesi kişisel olarak beni en zorlayan şey olmuştur.

MİZAH, ERTEM EĞİLMEZ’LE SON BULDU

Türkiye’deki son dönemde sulu komedi yapımlar ağırlıkta. Bunun nedenini anlatmanızı istesek?

Öncelikle bu sorununun cevabı için anlaşılabilir ve açık cümleler kurmakta fayda var: Muhtemel ki ekonomik koşullar bu yapımların sahipleri için önemli bir kıstas oluşturuyor: Aksi takdirde hiç kimse söylediğiniz üzere, hiçbir kalıcı niteliği olmayan, sulu yapımların içerisinde yer almak istemez. Sinemamızda gerçek mizah sanatı Ertem Eğilmez ile son bulmuştur.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.

İlgili Haberler

Meltem Cumbul'un tavrı tepki çekti

Hayat Haberleri