30 Ekim 2020 günü merkez üssü İzmir Seferihisar'ın Ege Denizi açıklarında meydana gelen depremi; Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) 6.6, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü 6.9, ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS) 7.0 ve Avrupa-Akdeniz Sismoloji Merkezi (ESMC) 7.0 olarak duyurdu. Aradaki bu fark ise kurumların, depremin büyüklüğünün ölçümüyle ilgili farklı değerleri baz almasından kaynaklanıyor.
DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ ÖLÇÜMÜNDE KULLANILAN KAÇ YÖNTEM VAR?
Depremlerin büyüklüğünün ölçülmesinde esas olarak 5 farklı yöntem kullanılıyor. Sismoloji merkezlerinin farklı yöntemleri tercih etmelerinden dolayı, deprem büyüklüğünü ölçmede aynı rakamlar elde edilememektedir. Deprem büyüklüğünü ölçmek için kullanılan yöntemler şöyle:
* Yerel Büyüklük (ML): Richter tarafından önerilen ve Richter ölçeği olarak bilinen yöntem. Ses dalgaları ölçülerek, depremin büyüklüğü tespit ediliyor. Ancak bu yöntemle şiddetli depremlerin ölçülmesi yapılamıyor.
* Moment Büyüklüğü (Mw): Kandilli Rasathanesi'ne göre, bu, diğerlerine göre en güvenilir ölçüm yöntemi. Kandilli, " Bilim dünyasında, eğer bir deprem için moment büyüklüğü hesaplanabilmişse, diğer büyüklük türlerine gerek kalmadığı düşünülür" diyor. Bu, hesaplaması en karmaşık yöntem ve 4'ün üzerindeki depremler için kullanılıyor.
* Süreye Bağlı Büyüklük (Md): Sarsıntının sismometre üzerinde yarattığı titreşimle ölçülür. 5'ten küçük depremler için kullanılıyor.
* Yüzey Dalgası Büyüklüğü (Ms): Yerel Büyüklük ve Süreye Bağlı Büyüklük yöntemlerinin yetersiz kaldığı, 6'nın üzerindeki depremlerde kullanılıyor. Yüzeyden yayılan dalgalar ölçülerek, büyüklük tespit ediliyor. Ölçüm yapılan mesafe arttıkça bu yöntemin güvenirliği de artıyor.
* Cisim Dalgası Büyüklüğü (Mb): Yüzey dalgaları yerine, derinliklere inen dalgaların ölçüldüğü yöntem.
DEPREM ŞİDDETİ NEDEN FARKLI AÇIKLANIYOR?
Kandilli Rasathanesi, farklı yöntemlerin kullanılma nedenini, "Belirli bir yöntem belirli bir büyüklük aralığında ve belirli bir uzaklıktaki depremler için geçerliyken, daha büyük veya daha uzak depremler için daha farklı yöntemler kullanmak gerekir. Hatta bu farklı yöntemleri ayni depreme uyguladığı takdirde, farklı değerler elde etme olasılığı da vardır. Ancak en güvenli olanı, o büyüklük ve uzaklık için en uygun olan yöntemin verdiği sonuçtur" olarak açıklıyor.
Kandilli, Richter ölçeği olarak da bilinen yerel büyüklüğü (ML) gösteren veriyi paylaşırken, AFAD ise büyüklük göstergesi olarak moment büyüklüğünü (Mw) veriyor. Merkez üssü İzmir'in Seferihisar ilçesinin Ege Denizi açıkları olan depremin moment büyüklüğü (Mw) ise 6.6 olarak görülürken, yerel büyüklüğü (ML) 6.9 olarak ölçüldü.
DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ NE DEMEK?
Deprem, fay hatlarındaki enerji birikiminin açığa çıkmasıyla yerkabuğunda yaşanan kırılmayla olur. Böylece biriken enerji açığa çıkar.
Kandilli Rasathanesi, depremin büyüklüğünü "kırılan yüzeyin büyüklüğünü ve dolayısıyla ortaya çıkan enerjinin düzeyini belirten bir ölçü" olarak tanımlıyor.
AFAD ise "depremin ortaya çıkardığı toplam enerjiyi karakterize eden, aletsel ölçüm ve hesaplama sonucunda bulunan değere" depremin büyüklüğü adının verildiğini söylüyor.
Depremin büyüklüğüyle ilgili ilk ölçümleme sistemi ABD'li sismologlar Charles Richter ve Beno Gutenberg tarafından 1935 yılında geliştirildi ve 1936'da kullanılmaya başlandı.
Richter ölçeği, depremlerin yaydığı sismik enerjiyi kullanarak, geliştirilen logaritmik formüle büyüklük değerinin hesaplanmasını sağlıyor.
DEPREMİN BÜYÜKLÜĞÜ NASIL ÖLÇÜLÜYOR?
Kandilli Rasathanesi, depremin büyüklüğünün ölçülmesini su dolu bir havuza atıldığında oluşan çevresel dalgalara bakarak, atılan taşın boyutlarının hesaplanmasına benzetiyor.
Yerkabuğunda oluşan dalgalanmalar da sismometre adı verilen aletlerle ölçülüyor. Depremin merkez üssünün tespit edilmesiyle birlikte sismometreden alınan ölçümler matematiksel formüller kullanılarak hesaplanıyor ve depremin büyüklüğü ortaya çıkıyor.