Davutoğlu, "CNN International" kanalında gazeteci Christiane Amanpour'un sorularını yanıtladı.
Davutoğlu'nun açıklamaları
Terör örgütü DAEŞ tarafından üstlenilen Rusya'ya ait yolcu uçağının Mısır'da düşürülmesiyle ilgili soru üzerine Davutoğlu, bunun insanlığa karşı işlenmiş büyük bir suç olduğunu söyledi.
Davutoğlu, "Bu sadece Rus uçağına değil, hepimize yönelik bir saldırıydı" diye konuştu.
Krizlerin belirli bir ülke ya da bölge içinde çözülememesi halinde diğer ülkelere yayılmasını engellemenin güç olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, "Bu nedenle şimdi, birlikte hareket etmek için doğru zaman" ifadesini kullandı.
DAEŞ'le mücadele
Davutoğlu, "Türkiye'nin Suriye'de DAEŞ'le mücadele için kara operasyonu düzenleyip düzenlemeyeceğine" ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
"Kara gücü, hep birlikte konuşmamız, paylaşmamız gereken bir durum. Hava ve kara operasyonu olmak üzere bütünleşmiş bir stratejiye ihtiyacımız var. Ancak Türkiye tek başına tüm yükü üstlenemez. Eğer koalisyon ve çok iyi bütünleşmiş bir strateji varsa, Türkiye her anlamda rol almaya hazırdır".
Kara operasyonu
"Kara operasyonu da dahil mi?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Evet, elbette. Bütünleşmiş bir stratejiye ihtiyaç var. Aksi takdirde, DAEŞ'e karşı karadan operasyon düzenlerken sahada güç boşluğunun devam etmesi, DAEŞ'in yerine başka bir terörist grubun ortaya çıkmasına sebep olur. Suriye krizini kapsamlı şekilde çözmeliyiz" yanıtını verdi.
Suriye krizi
Davutoğlu, "Suriye'de krizin çözümünde daha çok rol alma noktasında Türkiye'nin şartının, ABD öncülüğündeki koalisyonun Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'e de karşı durması olup olmadığına" yönelik sorusunu, "Evet. Bu problemi ve boşluğu yaratan tüm rejimler ve gruplara karşı (durma)" diye yanıtladı.
Güvenli bölge
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz hemen hemen her gün ya da haftanın birçok günü koalisyon içinde DAEŞ'e karşı hava operasyonu düzenliyoruz. Ancak bu yeterli değil. Biz bunu gözlemliyoruz. Şimdi biz müttefiklerimize aylardır önerdiğimiz gibi, yine güvenli bölgeye sahip olmayı ve DAEŞ'i sınırlarımızdan uzağa itmeyi öneriyoruz".
Esadlı geçiş planları
"Suriye'de, Beşar Esed'li bir geçiş sürecinin olabileceğini savunanlara" yönelik soru üzerine Davutoğlu, ABD ve Türkiye'nin müttefiki diğer ülkelerin bu görüşte olmadıklarını söyledi.
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Asıl soru, Esed'in nasıl ve ne kadar kalacağı değil, Esed'in nasıl ve ne zaman gideceğidir. Çözüm oldukça açık. Bir gün, milyonlarca Suriyeli sığınmacı, ülkelerinde barış olduğunu düşünerek geri dönmeye karar verecektir. Fakat Şam'da Esed iktidarı devam ederse, Suriyeli sığınmacıların geri döneceklerini düşünmüyorum. Ülke ülke bir stratejiye ihtiyaç var ama Suriyeliler için daha da önemli olan tünelin sonundaki ışığın ne olduğudur".
PYD'ye yardımlar
Suriye'de, ABD'nin, DAEŞ'e karşı PYD'ye destek vermesiyle ilgili Türkiye'nin hassasiyetinin nedenlerine dair soru üzerine Davutoğlu, Kürtlerle PYD'nin ayrıştırılması gerektiğini vurguladı.
Amanpour'un "Sahadaki tek savaşçı PYD güçleri, savaşmak isteyen bir tek onlar" yönündeki yorumu üzerine de Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu doğru değil. Mesela, Özgür Suriye Ordusu DAEŞ'e karşı savaşıyor. Onları silahlandırabiliriz. Ruslar, Özgür Suriye Ordusu'nu bombalıyor fakat sahada bir diğer Kürt grubu olan peşmergeler var. Kobani'nin DAEŞ'ten kurtarılması için sınırlarımızı peşmergeye açtık. Türkiye üzerinden Kobani'ye gidip orayı kurtardılar. Eğer ABD, sahada DAEŞ'e karşı mücadele eden Kürtleri silahlandırmak istiyorsa biz hazırız, fakat PKK teröristlerini değil. Irak'ta Barzani veya peşmerge gruplarını silahlandırmak istiyorlarsa ve onlara DAEŞ'e karşı Suriye'ye geçmek için yardım etmek istiyorlarsa, biz yardıma hazırız. Herkes, PKK'nın şehirlerimize, köylerimize, sivil halkımıza saldıran bir terör örgütü olduğunu, Suriye'de ve Irak'ta, PKK bağlantılı hiçbir gruba yapılacak yardımları tolere etmeyeceğimizi ve bunu durdurmak için her türlü önlemi alacağımızı anlamalı".
1 Kasım Seçimleri
Davutoğlu, 1 Kasım'daki Genel Milletvekili Seçimleri'nde, AK Parti'nin oy oranını artırmasına yönelik soru üzerine, "Terörle mücadele ettik ve ekonomik tedbirler aldık. Yeni seçim beyannamesi hazırladık. Bütün bunların yanında, buradaki anahtar kelimeler, samimiyet, itidal ve istikrar" ifadesini kullandı.
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik yurt içi ve yurt dışında getirilen eleştirilerle" ilgili soru üzerine Davutoğlu, "Tabii ki herkes bizi eleştirebilir fakat bu gerçeği yansıtmaz" dedi.
Seçimlerin, yüzde 85'lik katılımla gerçekleştiğini ve oy kullananların neredeyse yarısının AK Parti'ye oy verdiğini hatırlatan Davutoğlu, "otoriterleşme" eleştirileri hakkında da, "Seçimlere 20 siyasi parti katıldı. Herkes siyasette kendi pozisyonunu ortaya koyuyor. Kimsenin bir şeyi yapması engellenmedi" şeklinde konuştu.
Basın özgürlüğü
Türkiye'deki basın özgürlüğüyle ilgili olarak da Davutoğlu, şöyle konuştu:
"1990'larda bir akademisyenken, köşe yazarlığı yapıyordum. Basın özgürlüğü ve entelektüel özgürlük benim için kırmızı çizgidir. Eğer bir gazeteciye, köşe yazarına ya da entelektüele bir saldırı olursa onları ben savunurum. Buna garanti veriyorum. Fakat bir örnek vereceğim ve bu örneğin cumhurbaşkanına hakaretle falan ilgisi yok. Bir dergi 2 Kasım tarihinde, 'İç savaş çıkacak" başlığıyla yayımlandı. Bu gazetecilik faaliyeti mi yoksa kışkırtma mı?".
Siyasi reformlar
Türkiye'de birçok alanda yapılması gereken çok şeyin bulunduğunu belirten Davutoğlu, yeni reformlarla ilgili hemen faaliyete geçeceklerini söyleyerek, "Yeni ekonomik ve siyasi reformları önümüzdeki iki haftada açıklayacağız" diye konuştu.
Başkanlık sistemiyle ilgili olarak "Biz asla daha çok güç demedik" diyen Davutoğlu, "Bugün, parlamentoda anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip değiliz. Yeni anayasa için tüm siyasi partilerin liderleriyle görüşeceğim" ifadelerini kullandı.
Anayasanın neden değişmesi gerektiğiyle ilgili soru üzerine Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
Anayasa ve Başkanlık sistemi
"Biz daha açık bir sistem istiyoruz. Mevcut sistem iyi işlemiyor çünkü askeri bir darbenin ürünü. İktidar partisinin genel başkanı olarak birey hakları, özgürlükler, çoğulculuk ve güçler ayrımına dayanan yeni anayasa için tüm muhalefet liderleriyle görüşeceğim. Eğer ABD'deki başkanlık sistemi otoriter değilse, Türkiye'deki başkanlık sistemi de otoriter olmayacaktır. Eğer Almanya'daki parlamenter sistem otoriter değilse Türkiye'deki parlamenter sistem de otoriter olmayacaktır. Burada temel sorun sistem değil, zihniyettir. Yeni siyasi kültür, yeni siyasi söylem, yeni siyasi yaklaşım, işte bu yeni Türkiye. Herkes izliyor olacak. Tabii ki herkesin izlemeye hakkı var. Biz yapacağız, siz göreceksiniz."
ANKARA/AA