Başbakan Ahmet Davutoğlu, Katar ziyareti dönüşü uçakta aralarında KARAR yazarı Yusuf Ziya Cömert’in de bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. Gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Davutoğlu’nun mesajları özetle şöyle:
KOMİSYON’DAKİ KAVGA:
* Komisyon Başkanı Mustafa Şentop’tan olay esnasında bilgi aldım. Birileri şiddet kültürüne alışmışsa artık o şiddet her mekana girer. Mustafa Bey’in anlattığına göre sadece milletvekilleri yok orada, danışmanlar da salona giriyor. Danışmanların salona girmeye, terör estirmeye ne hakkı var. Burası Millet Meclisi. Ona da biz tolerans gösterecek olursak hiçbir yerde düzen kalmaz... HDP dışarıdaki şiddet kültürlerini Meclis’e yansıtmaya çalışıyor. Buna izin verilmez. Burası onların at oynatabileceği mekan değil.
DOKUNULMAZLIKLAR:
* Güçler ayrılığı prensibi yargının yasamaya tahakkümü ve yasamanın da yargıya tahakkümüne karşıdır. Yasama diyor ki; ‘Şu anda bekleyen bütün fezlekelerle ilgili yargı süreci işleyebilir.’ Şunu demiyor; ‘Şu şu şu milletvekilleri suçludur tutuklayın.’ Yasama, sadece dokunulmazlığı kaldırıyor ve yargı sürecinin işlemesine izin veriyor. Bu yargıyı ilgilendiren bir husus.
Başbakan olarak ben, açık veya gizli, yargıya şöyle veya böyle yapın diye bir görüş beyan etmem. Ama Türkiye’de daha önce yaşanan tecrübeler de göz önünde bulundurularak, yargımızın daha önce de yaşanan süreçleri dikkate alarak, ortaya çıkacak tabloya karşı en doğru yöntemi benimseyeceğine inanıyorum.
KİLİS’E DÜŞEN ROKETLER:
* Bu konuda pazartesi güvenlik toplantısı yaptık. Bu hafta Genelkurmay Başkanımızla olağan görüşme yapamayacağımız için salı günü bir toplantı gerçekleştirdik. Pazartesi verdiğimiz talimatların nasıl uygulanacağı konusunda fikir teatisinde bulunduk. İstihbarat birimlerimiz, askeri birimlerimiz alınacak ek tedbirlerle ilgili çalışma yürütüyorlar. Bu, ABD ve koalisyon tarafıyla da ortak bir çalışmadır. Güvenlik gerekçesiyle detayına girmem mümkün değil. Saldırıların durdurulması ve gerekli cevabın verilmesi için talimatlar verildi. Askeri gereklilik olarak alınacak her türlü tedbir alındı.
WASHINGTON ZİYARETİ:
Bu yeni bir konu değil, 1 Kasım seçimleri sonrası gündemdeydi... Şu anda da mutlak anlamda bir tarih tespiti yapılmış değil. Netleşince kamuoyuna duyururuz. Daha önce olacaktı. Sayın Cumhurbaşkanımızın Nükleer Zirve’ye katılmasından dolayı ertelendi. Hem benim hem Sayın Obama’nın yoğun bir gündemi var. Arkadaşlar üzerinde çalışıyor.
ERGENEKON KARARI:
* Türkiye’de bazı şeyler ifrat tefrit arasında gidiyor. Bu ikisi arasındaki tutumlar Türkiye’nin normalleşmesini engelliyor. 2003 ve sonrasında Ak Parti iktidarına karşı bir hareketlenme var mıydı? Evet vardı. Bu hareketlenme milli iradeye karşı bir eylem niteliğinde miydi? Evet. 27 Nisan e-muhtırası bunun açık göstergesidir. Bu işin bir yönü. Peki Ergenekon davası altında bir sürü masum insan bu davanın içine sokuldu mu? Evet sokuldu. Bunu kim yaptı? Paralel çete yaptı. O kadar gereksiz insanlar bu işin içine sokuldu ki, dava özünü kaybetti, zulüm aracı haline dönüştü.
* Şimdi Ergenekon diye bir şey yoktur deniyor ya biz bunları yaşadık. Haksızlıklar yapıldığı konusunda müttefikiz, Paralel Yapı’nın emniyet-hukuk içindeki etkisinin nelere yol açtığını görüyoruz. Buna karşı da mücadele ediyoruz. Ama Ergenekon ve Paralel Yapı benzeri seçilmiş iktidarı hedef alan kim olursa, buna karşı mücadele etmemiz lazım. Paralel’in mevcudiyeti Ergenekon’u, Ergenekon’un mevcudiyeti Paralel’i meşru kılmaz. İkisi de aynı ölçüde illegal yapılardır. Burada önemli olan bizim bir daha hukuku kullanarak kimsenin zulme uğramaması konusunda ortak bir ilkeye varmamızdır.
PARALEL YAPI: İÇERİDEKİ HAİNLER...
* Dışarıdaki zorluktan çok içerideki zorluğu görüyorum. Türkiye’nin askeri kapasitesi sınırlı değil. Ama askeri kapasiteyi kullanmak istediğinizde yaptığınız her hamleyi teröre destek gibi gösteren bir muhalefetiniz varsa, veya o askeri kapasiteyi milli stratejinin parçası olarak görmeyip dünyaya şikayet eden bir muhalefetiniz varsa, Paralel Devlet Yapısı diye bir çete varsa, bütün dünyada Türkiye’nin yaptığı her hamleyi kötüleyen ihanet çetesi varsa, işte zorlandığınız yer odur. Türkiye’nin bu kadar büyük insani destan yazdığı dönemde, Türkiye hakkındaki olumsuz algının sebebi dışarıdaki düşman değil içerideki hainler. MİT tırları operasyonunun nelere yol açtığını bilmiyor musunuz?
İSRAİL İLE NORMALLEŞME:
* 1 Kasım seçiminin, dünyada ve bölgede, çok değişik doğal yansımaları oldu. Bu yansımalardan biri de Türkiye’de artık AK Parti iktidarlarının kalıcı olduğu ve yeni bir dönemde bu iktidarla görüşüleceği. Bunun da getirdiği psikoloji ile görüşmeler Aralık-Ocak ayında hızlandı... Gazze’nin elektrik, su, inşaat, temel ihtiyaçları ve diğer konularda sağlanacak ilerleme ile anlaşma neticeye varabilir. Çok ileri bir aşamaya gelmiş durumda. Bu anlaşmanın Gazzeli, Filistinli kardeşlerimize olumlu sonuç doğurması için bazı ince işler kaldı. İnşaallah hayırlısı ile çözülür.
LAİKLİK TARTIŞMASI
* Günlerdir farklı görüşlere sahip akademisyenlerin katıldığı, benim de kimine katıldığım fikri egzersizler yapıyoruz. Bu toplantılarda her görüşten akademisyen var ve en liberalinden en formel hukuku savunana kadar herkes görüş sergiliyor. Anayasa uzun olsun diyen de var, kısa olsun diyen de. Nihayetinde metin çıktığı zaman bu AK Parti’nin metnidir der ve bunu eleştirebilirsiniz. Bu görüşmelerin hiçbirinde devletin temel nitelikleri konusunda bir husus gündeme gelmedi. Böyle bir şey söz konusu dahi değil. Anayasada değiştirilemez madde olsun mu olmasın mı bu tartışıldı. Bazı manevi değerlere atıf olsun mu diye görüş belirten akademisyenler oldu, olmasın diyenler oldu. Birçok çağdaş anayasada böyle atıflar var. Dolasıyla bunları müthiş tansiyonu artırıcı hususlar olarak görmemek lazım. Biraz rahat olalım, anayasa tansiyonla yazılmaz, sükunetle ve suhuletle rahat olarak yazılır. Her kelimeden her kavramdan ürkecek olursak çağdaş bir anayasa yazma şansımızı kaybederiz.
* Din devlet ilişkisinin ekseninden kayması durumunda nelerle karşılaşılacağını en iyi biz tayin ederiz. Bu Paralel çetenin rasyonel olması gereken bir hukuk alanını nasıl metafizik, mehdi yani dini görünümlü ama din dışı yorumlarla tahakküm altına almak istediğini biz yaşadık. Benim odam dinlendi. Sayın Cumhurbaşkanımızın odası dinlendi. Belki bu dinleme aletini yerleştiren dini bir vecibe yaptığını zannediyordu.
* Şimdi bunlara baktığınızda, bütün bu tecrübeleri yaşayarak metnin en özgürlükçü olmasını arzu ediyoruz. Laiklikte ne 28 Şubat ne Ergenekon ne ondan önceki şeyler gibi otoriter yorumlarla değil, din istismarına ilişkin bir yorumu da önleyecek ortak bir mutabakata varmamız gerekiyor. Dolasıyla bunların hepsini yaşayan ve aklıselim sahibi bir heyetin bu anayasa üzerine çalıştığını hiç kimse unutmasın. Fakat çağdaş anayasalarda olan bazı hususlar da burada tartışıldı diye kimse ortalığı kasıp kavurmasın. Herkes sakin olsun.
* Türkiye’nin neye ihtiyacı var diye bana sorarsanız önce sükunete ihtiyacı var. Sakin ve rasyonel düşünmeye ihtiyaç var. Birbirimizi dinleyerek yol almaya ihtiyacımız var.
BAŞKANLIK SİSTEMİ
* 1 Kasım’dan sonra geçmişte anayasa çalışmalarına katılan arkadaşlarımızla bir araya geldik. Cumhurbaşkanımızla da bu toplantıları değerlendirdik. Revizyona dayalı anayasa yerine kendi içinde tutarlı bir anayasa kararı aldık. Partili Cumhurbaşkanı nihayetinde bir revizyondur. Öncelikli hedefimiz revizyon değil, çarpık bir sistem olduğunu söyleyegeldiğimiz yapı üzerinde yeni bir adım atmaktansa anayasayı başkanlık sistemi etrafında kurgulamaktır. Bunun hepsini deneriz olmuyorsa başka seçeneklere bakarız. Biz müzakere marjı olmayan Türkiye’nin ihtiyaç hissettiği başkanlık sistemine dayalı anayasa için çalışıyoruz.
AB İLE İLİŞKİLER:
* AB ile ilişkilerimizin geçmişinde karşılıklı güven sorunu yaşadığımız çok süreçler yaşadık. Bize Kıbrıs’ta müzakereler olumlu neticelensin ambargoları kaldıracağız diye 2004’te söz verdiler gerçekleşmedi. Daha sonra birçok süreçte benzer şeyleri yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanımızın kaygılarının bu anlamda olması doğal. Biz de bu kaygıyla süreçleri dikkat ve teenni ile yürütürüz.
* Vize muafiyetini uygulamazlarsa biz de Geri Kabul Anlaşması’nı uygulamayız. Bunlar birbiri ile irtibatlı. Martin Schulz ile görüşmemde net bir şekilde bu süreçte herkesin açıklamalarına çok dikkat etmesi gerektiğini söyledim. Arkadaşlar devasa meselelerle uğraşıyoruz. Başkaları saygı bekliyorsa biz de onlardan saygı göstermelerini bekleriz.
MERKEZ BANKASI:
* Felaket tellalları çok ama Merkez Bankası atamasının nasıl rasyonel, ehliyet esasına dayalı olarak gerçekleştirildiğini gördünüz. Sayın Cumhurbaşkanımız ile istişare ettik, alternatifleri gözden geçirdik. Murat Bey’i 90’lı yıllardan beri tanırım. Son derece iyi bir bankacıdır, dürüsttür, ehliyetlidir. Erdem Bey de aynı şekilde akademik hayatımdan tanıdığım bir isimdi ve görevini onurla yerine getirdi. Murat Bey, hak etmiş bir şekilde bu göreve geldi. Bu açıdan bakıldığında piyasalara son derece olumlu bir hava verdi. Piyasalarda dalgalanmalar kontrol edilebilir düzeyde.