Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu temaslarının ardından Türkiye’ye dönmeden önce beraberindeki basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, sorularını yanıtladı.
-ABD ile güvenli bölge müzakerelerinde hangi noktadayız? Müşterek Harekat Merkezi kuruldu İHA’lar ve savaş uçakları uçuşuna izin verildi. Aslında birçok adım atıldı. Bütün bunlar bizi tatmin edecek boyutta mı? ABD’nin bizi oyaladığına, oyalama taktiğine dair düşünceniz devam ediyor mu? Özellikle şunu sormak istiyorum; Güvenli Bölge somut adımların atılması için 2 hafta süre vermiştiniz, bu süre hala işliyor mu?
Bir kere bu takvim şu anda işliyor. Bu takvim işlerken sınır boylarında bütün tedbirlerimizi almış bulunuyoruz. Bu tedbirlerin yanında son dönemde bölgede uçaklarımızı da uçurduk. Uçaklarımız da bölgede uçmak suretiyle zaten bu sürece devam etmekte olduğumuzun sinyallerini verdiler. Yani uçaklarımızın burada uçuşu herhalde boşuna değil. Bu basit bir seyrüsefer de değil.
DEĞERLENDİRME YAPIP PLANLARI UYGULAYACAĞIZ
Bununla birlikte, döndükten sonra da hemen ilgili arkadaşlarımızla bütün değerlendirmelerimizi yapmak suretiyle ne gibi adımlar atacağımızı daha önceki planlarımız çerçevesinde uygulamaya koyacağız. Çünkü Türkiye oyalanacak bir ülke değildir. Şu anda sürekli tacizler altında olan benim vatandaşlarımdır. Bunun yanında da tabi yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyoruz. Bu mültecilerle ilgili olarak dünyanın da Batı’nın da hala en ufak şekilde kılı kıpırdamıyor. Hepsi seyirci. Hepsinin bize söyledikleri şu “Bu işi nasıl başarıyorsunuz? Bu işi buralara nasıl getirdiniz? 4 milyon mülteciye nasıl ev sahipliği yapıyorsunuz?” Tamam da bu sözün hiçbirisi bizim karnımızı doyurmuyor ki? Bir defa bize verilen sözleri yerine getirmiyorsunuz. 2016 yılında verdikleri söz 6 milyar avro. “3’er milyar avro olarak iki taksitte vereceğiz” dediler. 3 milyar avroda kaldı. Hep söylüyoruz; bizim şu anda 40 milyar doların üzerinde yapmış olduğumuz harcama var. Artık bu adımların atılması gerekiyor. Döner dönmez de bu planlarımızı, değerlendirmelerimizi yapıp uygulamaya koyacağız.
- BM resepsiyonunda çeşitli ayaküstü de olsa temaslar kurabiliyor liderler. ABD Başkanı Trump ile resepsiyon sırasında herhangi bir temas kurdunuz mu? Kurduysanız nasıl bir diyalog geçti?
Bu seneki resepsiyon çok kısa ve özet geçti. Zaten resepsiyon fotoğraf çekimlerinden önceydi. Hemen orada görüşmemizi yapıp fotoğraf çekimi esnasındaki görüşmeden sonra müsaade alıp ayrıldık.
- Bir de telefon görüşmeniz olmuştu.
Evet, Sayın Trump Houston’daki mitinge giderken uçakta telefonla da bir görüşme yaptık.
BİZ ABD'YE TEKLİFİMİZİ YAPTIK
- ABD’nin Türkiye’ye ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılması, F-35 programına yeniden döndürülmesi, Patriot alımı gibi başlıklarda yeni teklifle geleceği belirtiliyor. Bu konuda bir süreç işliyor mu?
O kadar detaylara henüz gelebilmiş değiliz. Bu daha çok bizim Ticaret Bakanımız ile ABD’nin Ticaret Bakanı arasındaki görüşmelerle bu kadar detaylı belirlenir. Biz bir hedef koyarız. Burada da ticaret hacminde böyle bir hedef var. Önce 75 milyar dolardı. Daha sonra bu hedefi 100 milyar dolar olarak yükselttik. ABD Ticaret Bakanı Türkiye’ye gelmişti. Bu ziyarette kendisini ben de kabul ettim, görüşmelerimizi yaptık. Ticaret Bakanımız Ruhsar Hanım ile de yine aynı şekilde görüşmeleri oldu. Bütün mesele hangi kalemlerde ne gibi gelişmeler olacak? Mesela malum Türkiye’den ithal edilen demir çelikte gümrük vergisini düşürdüler. Diğer kalemler neler olabilir, bunların üzerine çalışmalar var.
F-35 konusunda iş tam manasıyla henüz çözüldü diyemeyiz. Ama ben kendilerine teklifimi yaptım. “S-400 yanında sizden de Patriot alabiliriz” dedim. Bunu bizzat Sayın Trump’a söyledim. Kendileri de “Bu eğer ciddiyse bunun üzerine çalışalım” dediler. Size ciddi bir teklif yapıyorum. Siz bunu Kongre’den geçirebiliyorsanız biz de onunla ilgili olarak çalışmalarımızı yaparız. S-400’leri nasıl aldıysak, bu konuda bize gelecek olan teklifin de gerçekten onu aratmaması lazım. Öyle bir teklif olması halinde biz bir alternatif savunma sistemini de Türkiye’ye kazandırmış oluruz.
İDLİB'DE ŞU AN BİR SIKINTI YOK
- Rusya ve İran ile yapılan Ankara Zirvesi’nin ardından İdlib’de göreceli sakin bir döneme girildi. Çözüme ne kadar yakın ya da uzağız?
Bazı tacizler oldu malum ama o tacizlerden sonra oradaki ekiplerimiz muhataplarıyla devamlı görüşmeler yapmak suretiyle işi belli bir noktaya getirdiler. Şu anda yaşanan herhangi bir sıkıntı yok. Çünkü gözlem noktalarındaki ekiplerimiz müteyakkız. Sürekli muhataplarla görüşmeler yapılıyor. Şu an itibarıyla herhangi bir sıkıntı yok. Şu anda İdlib’de bir sükunet ve suhulet görünüyor ama tedbiri elden bırakmamak lazım. Çünkü kolay değil burası 4 milyon nüfusu olan bir yer. Eğer işi gevşek tutarsak, belli bir göç sınıra doğru başlamıştı, onların da gelme durumu olabilirdi. Şu an itibarıyla orada da hepsi kendi çadırlarını kurmaya başladı. Gıda yardımları konusunda AFAD, Kızılay olarak destekleri veriyoruz. O insanları da belli koruma altına almak durumundayız.
YILLARIN TECRÜBESİ
BM sunumunuzda farklı bir yöntem izlediniz; haritalar, fotoğraflar kullandınız. Konuşmanız tarihi olarak değerlendirildi. Nasıl hazırlandınız ve mesajlarınızın yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Güzel bir ekibimiz var. İletişim ekibimiz, yazıcı ekibimiz hepsi birlikte bir araya gelmek suretiyle gayet güzel bir hazırlık yaptık. Bana düşen sadece bazı başlıkları vermek. Onlar tüm detayları hazırlıyorlar. Ondan sonra biz de onun üzerinden dersimizi çalışarak buraya geliyoruz. Yılların tecrübesi artık.
'HARİTA ONLARI ÇILDIRTMAYA YETTİ'
- Erdoğan, BM kürsüsünde İsrail’in sürekli büyüyen haritasını göstererek, “İsrail’in sınırları neresi?” diye sormuştu.
BM Genel Kurulu’ndaki konuşmanızın İsrail ile ilgili bölümüne Netanyahu’dan tepki geldi. Sizi doğruları söylememekle suçladı. Netanyahu şu anda hükümet kurmaya çalışıyor orada bir lider değişimi bekliyor musunuz?
Ben şimdi Netanyahu’yu muhatap alırsam bu bizi küçültmez mi? Netanyahu şu anda başının çaresine bakıyor. Durum zaten pek hayra alamet değil. Çok rahatsız oluyor. Çünkü bu harita onları çıldırtıyor. İşin gerçeği ABD’de Yahudi kuruluş temsilcileriyle bir görüşme yaptık. Orada kendilerine dedim ki “Siz işgalcisiniz. 1947-1948’de siz neredeydiniz?” Onlara haritayı gösterdik ve dedik ki “Bak siz buradaydınız, bundan sonra Filistin küçüldü, siz büyüdünüz. Ne ile? İşgal ile… 1967 buradaydınız. Şimdi ise İsrail 1947-1948’deki Filistin’in büyüklüğüne kavuştu. Filistin ise maalesef o zamanki İsrail’in durumuna düştü.” Ortada böyle bir tablo var.
BUNLAR YALANI SEVİYOR
Bunlar bir de yalanı çok seviyorlar. Yüzleri kızarmadan yalan söylüyorlar. Söyleyecekleri bir şey yok ki. Söylüyorsun, gerçeği ortaya koyuyorsun. Bir hanımefendiyi şehit ettiler. “Elinde savunma ile ilgili bir silahı, bıçağı yok ama bir hanım silahlarla şehit edildi” dedim. Ne dediler biliyor musunuz; “Öyle bir şey yok.” Hemen onun da resmini kendilerine gösterdim. “Sen görmüyorsan, ben ne yapayım?” dedim.
Burada bizim toplantıya gelenlerin bazısının yakasında bir yazı vardı. Çok ilginçti. “Siyonist değilim” yazıyordu. Altında da İsrail bayrağı ve üzerinde çarpı işareti vardı. Ne dedi biliyor musunuz; “Tanrı, İsrail devleti kurun diye bir emir vermedi.” Tabii İsrail, şiddet ve bunların karşısında olanlar da var. Sayıları az ama çok dik duruyorlar. Öyle bir yapıları da var.
- “Ama Erdoğan ödül aldı” diye oyuna başvurdular Birleşmiş Milletler’i gölgelemek için…
Troller... Burada bir de FETÖ trolleri var. Biliyorsunuz onlar da kamyonet kiralamak suretiyle benim ismimi vererek benzer şeyler yapıyorlar. Sağ olsun reklamımızı yapıyorlar, teşekkür ediyoruz.
- “İsrail’in bilmediğimiz sınırları mı var?” diye bir soru sordunuz. O da çok önemliydi.
Bu sınır neresi? İsrail’in sınırları neresi? Onları gösterip soruna işaret ettik.
'NEDEN LOBİLERDE GÖRÜŞME YAPIYORSUNUZ?'
*CHP ve İYİ Parti’nin ekonomiden sorumlu iki ismi Faik Öztrak ve Durmuş Yılmaz’ın IMF heyeti ile görüşmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Siyasette tutarlı olmak önem arz ediyor. Bir taraftan hükümete, iktidara IMF ile münasebeti geliştirip IMF’den kredi vesaire almayı tavsiye edeceksiniz… Ki bu iktidarı biz IMF’ye 23,5 milyar dolar borçla devraldık ve 2013 mayısında IMF’ye olan borcumuzu sıfırladık. Daha sonra IMF bizden 5 milyar dolar borç talebinde bulundu. Biz de “veririz” deyince bunlar baktılar bu iş ciddiye gidiyor, “vazgeçtik” dediler. Bundan sonra zaten IMF’den borç talebi diye hiçbir zaman bizim düşünce dünyamızdan geçen bir şey söz konusu olmadı. Fakat muhalefet “İktidarı nasıl yaralarız? Nasıl Türkiye’deki ekonomiyi farklı bir şekilde gösteririz?” hesabı üzerinden sürekli yalan, iftira atıyor. Tabii bunlar bir kere bunun hastalığı içerisinde olduğu için… Biliyorsunuz IMF’nin kapısını ilk çalan İnönü’dür, onların dönemlerinde başladı. Bu zihniyet devam etti ama biz avucumuzda 23,5 milyar dolar borç bulduk ve sıfırladık. Medyanın söylediklerine, yazdıklarına baktığımız zaman gizlilikten bahsediyorlar. Ben niye görüştüler falan diye de bir derdin içerisinde değilim. Tamam da kimden neyi kaçırıyorsunuz? Bu noktada kaçmaya gerek yok ki... Bir defa IMF’nin temsilcileri size hakikaten muhatap alacaklarsa gelsin sizi makamınızda ziyaret etsin. Niye gidip otellerin odalarında, lobilerde -ki geçmişte lobileri biliriz- oralarda görüşmeler yapıyorsunuz. Tabii bizi üzen budur. Bunlar, bu milletin kimliğine kişiliğine yakışan şeyler değil.