Cumhurbaşkanı Erdoğan Bursa'da vatandaşlara seslendi. CHP'li vekilin hayır kampanyasında kullandığı benzetmeye tepki gösteren Erdoğan, "CHP'nin malum milletvekilinin lafına bak, "Allah ile yetkilerini dağıtıyor" diyor. Sonra meleklerin görevlerini sayıyor. Sonra diyor ki, siz tüm yetkileri Cumhurbaşkanı'na verirseniz o da bir kararname imzalasa ne olur! Haşa! Bir Cumhurbaşkanını neye benzetiyor! Sen bir kulu Allah ile aynı noktaya nesin getirirsin? Bu ne terbiyesizliktir?" dedi.
Erdoğan, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı saatlerde Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gittiğini açıkladı. Erdoğan "Kılıçdaroğlu sustum, sustum, sustum. Ama şimdi açıklayacağım. Gece 01.30 gibi Marmaris'ten Yeşilköy'e indim. Oraya geldiğimde baktım ki, halkım bizi orada bekliyor. Çağrımıza icap etmişler, meydanlara dolmuşlar. Orada hitap ettik, oturduk durum değerlendirmesi yaptık. İstanbul Valimiz, vekatelen Genelkurmay Başkanlığı'na atadığımız Ümit Paşa bir değerlendirme yaptık. Bir öğrendim ki saat 11.30'da Kılıçdaroğlu havaalanına gelmiş. Fakat sonra kaybolmuş. Daha sonra öğrendik ki Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine gitmiş. Hani sen bir zamanlar diyordun ki, bu ülkede darbe olursa ilk tankın üstüne ben çıkarım. Hani ne oldu? Niye kaçtın gittin? Demek ki bunlarda laf bol" diye konuştu.
Erdoğan terör örgütleri PKK ve DEAŞ'la mücadele konusunda da çarpıcı mesajlar verdi.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından konuşmadan satır başları:
Ana muhalefetin başındaki zat ve avaneleri de bu şekilde içi boş konuşuyorlar. Bunlar adeta bir yalan makinesi. Birisi çıktı ne diyor: 16 Nisan'da evet çıkarsa bunları İzmir'e kadar kovalar, denize dökeriz diyor. Yahu senin haddine mi? Önce terbiyeni takın, ahlâksız! Seni Samsun'a çıkarmaz benim Samsunlu kardeşim! Sen Sivas'a giremezsin bu kafayla! Amasya'ya giremezsin! Ankara'dan geçemezsin. Sen kimi İzmir'den denize döküyorsun yahu! Sen bu ülkenin evet diyen evlatlarını ne zamandan beri bir Yunan gibi görmeye başladın yahu! Aynaya bak aynaya!
KILIÇDAROĞLU YAPMAN GEREKENİ ÖĞRETEYİM SANA...
Genel Başkan çıkmış bu ifadeler doğru değil diyor. Kılıçdaroğlu senin yapman gereken ne biliyor musun? Öğreteyim sana! Böyle bir adamı partinde barındırmamak, ihraç etmek. Az önce Ankara'da muhtarlarla bir toplantı oldu. Dedi ya tüm muhtarlıkları kapatacaklar diye. Bir kere muhtarın nasıl geldiğini bile bilmiyor. Muhtar seçimle gelir. Anayasa ile yasal güvence altındadır.
Eski genel başkanları da çıkıyor, 16 Nisan'da hayır çıkarsa düşmanı İzmir'e dökmüş kadar sevineceklerini söylüyor! Yazıklar olsun. Bu işi biraz biliyordu zannediyordum ama anlaşılan o ki onun da artık kayışlar eskimeye başladı tabi.
SEN BİR SABRİ OLAMAZSIN KILIÇDAROĞLU
Kılıçdaroğlu 15 Temmuz'a kontrollü darbe diyor. Kılıçdaroğlu sustum, sustum, sustum. Ama şimdi açıklayacağım. Gece 01.30 gibi Marmaris'ten Yeşilköy'e indim. Oraya geldiğimde baktım ki, halkım bizi orada bekliyor. Çağrımıza icap etmişler, meydanlara dolmuşlar. Orada hitap ettik, oturduk durum değerlendirmesi yaptık. İstanbul Valimiz, vekatelen Genelkurmay Başkanlığı'na atadığımız Ümit Paşa bir değerlendirme yaptık. Bir öğrendim ki saat 11.30'da Kılıçdaroğlu havaalanına gelmiş. Fakat sonra kaybolmuş. Daha sonra öğrendik ki Bakırköy belediye başkanının evine gitmiş. Hani sen bir zamanlar diyordun ki, bu ülkede darbe olursa ilk tankın üstüne ben çıkarım. Hani ne oldu? Niye kaçtın gittin? Demek ki bunlarda laf bol. İstanbul'da bir genç Sabri'miz 36 yaşında tankın altına kendini atıyor. Tank üzerinden geçiyor. O yılmıyor, arkadan ikinci tank geliyor, ikinci tankın altına da atıyor kendini. Orada kolu ayakları darbeler yiyor. Sen bir Sabri dahi olamazsın! Korkaklar zafer anıtı dikemez!
BU NE TERBİYESİZLİKTİR?
CHP'nin malum milletvekilinin lafına bak, "Allah ile yetkilerini dağıtıyor" diyor. Sonra meleklerin görevlerini sayıyor. Sonra diyor ki, siz tüm yetkileri Cumhurbaşkanı'na verirseniz o da bir kararname imzalasa ne olur! Haşa! Bir Cumhurbaşkanını neye benzetiyor! Sen bir kulu Allah ile aynı noktaya nesin getirirsin? Bu ne terbiyesizliktir? Seçilecek olan bir Cumhurbaşkanı, senin genel başkanın diyor ki, "Başbakan başka partiden, Cumhurbaşkanı başka partiden, bunlar kavga ederlerse ne olacak?" diyor. Kavga etmesinler diye birleştiriyoruz. Cumhurbaşkanı da bunu tek başına yönemiyor. Yanına bir tane, iki tane bilemedin üç tane yardımcı alacak. Kabine kuracak. Bütün ailesini diyor oraya yerleştirecek. Bunların hayatı hep yalan. Biz göreve geldik. Başbakan seçildiğimizde bizim kabine kaç kişiydi biliyor musunuz; 36. Ben bunu 25'e indirdim. 36'yı fazla gördüm.
BU SÜFLELER PENSİLVANYA'DAN GELİYOR
Biz CHP'lilerin bu süfleleri nereden aldığını çok iyi biliyoruz. Bunlar süfleyi Pensilvanya'daki şarlatandan alıyorlar. Onun 15 Temmuz'daki militanları dünyalarını ve ahiretlerini yakmaktan, yıkmaktan söz ediyorlar. CHP'lilere diyorum ki, bu şarlatanın yolu yol değil.
Cumhurbaşkanı boşlukta olan bir konuda kararname çıkarabilir. Bu kararnameyi yasama durdurma yetkisine sahiptir. Kılıçdaroğlu bunu da öğrendin mi? Bilmiyor, dersini çalışmıyor. Çalışacaksın. Biz 40 yılımızı siyasete verdik. Gençliğimizden beri bu yollardayız. Ama bu işleri birbirine karıştırıp tehlikeli yerlerde geziyor.
BEN BU TOPRAKLARDA ÖLÜRÜM
Birileri bize dedi ki 15 Temmuz gecesi. Buraya Yunan adaları yakın sizi oraya götürelim. Kendisi bizim hemşehrimiz. Dedim ki, "Asla! öleceğimi bilsem topraklarımda ölürüm. Biz o terbiye ile o kültürle büyüdük. Siz ne büyük milletsiniz. Allah'ıma hamdolsun bu millete hizmetle bizleri görevlendirdi. Ben bu milletle iftihar ediyorum.
BUNLAR PAPA'NIN HUZURUNA ÇIKTI
Bunlar bir kadını arabaya hapsedecek kadar edepsiz! Bu bakan be! Bizim orada konsolosluğumuz var bizim topraklarımız. Utanmadan sıkılmadan oraya almadılar. Utanmadan sıkılmadan "Bir kahvaltı yaparız" dediler. Hadi oradan! Öyle 25 kuruşa simit yok! Haddini bil! Öte yandan uçuş izni vermeyeceksin, telefonlara çıkmayacaksın, yok öyle şey... Bu Batı "tek millet"ya hepsi Papa'nın huzuruna gitti. Vatikan AB üyesi değil. Bunlar tek millet. Ateisti, sosyalisti hepsi gidip Papa'nın huzuruna çıktı. Türkiye'yi niye üye yapmadılar. Bu milletin yüzde 99'u müslüman da onun için. Biz bunu bugüne kadar konuşmadık, ama artık konuşacağız. Bunlar bölücü, bunlar dürüst değil! Bunlarda ırkçılık var islamafobi var. Bunlar ikiyüzlü.
BU BENİM ŞAHSİ MESELEM DEĞİL
Kendi topraklarını bizim bakanlarımıza yasaklarken terör örgütlerinin yandaşlarına tüm kapıları sonuna kadar açtılar. Şahsımın şakağına silah dayanıyor, böyle bir pankartı İsviçre Parlamentosu'nun önüne asıyorlar. Bunu yapanları İsviçre polisinin kontrolünde götürüyorlar. Hala susacak mıyız? Bundan dolayı 16 Nisan'da evet diyorum. Bu benim şahsımın meselesi değil. Bu millete olan saygısızlığın hesabını sormaktır. Avrupa'nın her yerinde bunlar istedikleri gibi geziyor mu? Onlara yol açık evet diyenlere yol kapalı.
BUNLARA GEREK YOK BİZİM ANKARA KRİTERLERİMİZ VAR
Bizim bunların kriterlerine ihtiyacımız yok. Bizim Ankara kriterlerimiz var. Biz özgürlüğü, insan haklarını onlar istediği içen değil kendi vatandaşlarımız buna layık olduğu için hayata geçiriyoruz. 16 Nisan'dan sonra bunlarla konuşacağız. Biz yıkılmayıp ayakta kaldıkça onların gücü nefesi tükeniyor.
idlib'e yaşananları duydunuz değil mi? 100'ü aşkın insan orada şehit edildi. Ey katil Esed, sen bunların ahından nasıl kurtulacaksın! Ey buna sessiz kalan dünya, Birleşmiş Milletler, bunun hesabını nasıl vereceksiniz? Biz tabii oradan alabildiklerimizi alıyoruz ülkemizde tedaviye. Elimizden geleni yapıyoruz. Ama bu benim için yeterli değil. Üzüntülüyüm, onlar bizim yavrularımız, kardeşlerimiz. Bir baba olarak üzülüyorum. O yavruların durumu ciğerimi dağlıyor. Elimizden geleni yapacağız. İşte bunun için 16 Nisan adeta bir kader çizgimizin çizilmesidir.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİ SICAK BİR YAZ BEKLİYOR
PKK, YPG, DHKP-C.. Bunların yetersiz olduğu yerlerde FETÖ ihanet şebekesini ihya ettiler. DEAŞ'ı üzerimize saldılar. Sorduğunuzda destek vermediklerini söylediler. Ama militanlarına silah vermekten geri durmadılar, ülkelerinde barındırdılar. Artık sözün bittiği yere geldik.Yani etrafımız adım adım ateş çemberi ile çevriliyken bizim hiçbir şeye karışmamızı söyleyenlerin samimiyetine inanılabilir mi? Zor oyunu bozar! Türkiye olarak bu oyunu da bozacağız. El Bab, netice alacağımızın en somut örneğidir. Cerablus, Dabık, Rai bitti. Şimdi yola devam. Şimdi Münbiç var. Eğer koalisyon güçleri verdiği sözü tutarsa gelin Rakka'yı da halledelim diyoruz. Terör örgütlerini kullanarak bize diz çöktüreceğini sananları sıcak bir yaz bekliyor.