Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Yeni Üye Çalışmaları Ödül Töreni'nde konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:
* İstanbul İl Teşkilatımızın partimize kazandırdığı 45 bin yeni üyesine 'hoş geldin' diyorum. Yeni üyelerimizin partimize katılmasına katkıda bulunan arkadaşlarımıza teşekkür ederim.
* Gençlik kollarında aktif siyasete başladığım, 1976'dan beri bu çalışmaların önemine yakinen tanık biriyim. Bugün, AK Parti 10,5 milyon üye sayısıyla Türkiye'nin en çok üyesi bulunan bir partidir. Bunun dünyada da bir örneği yok.
* Üye sayımız toplam seçmenin yüzde 10 gibi önemli bir orana yaklaşıyor. Geçtiğimiz yıl nüfus 83 milyonu aştı. Bu ülkede herkesin gönlünü kazanmadan ve orada kalıcı hale gelmeden görevimizi yerine getirmiş saymıyoruz. Türkiye'nin en çok oy alan ve 17 yılı aşkın süredir iktidarda bulunan partisinin Genel Başkanı olarak hala diğer partilerden çok il ve ilçe ziyaretleri yapıyorum.
* AK Parti'nin sırtını yere getirmeye kimsenin gücü yetmeyecek. AK Parti uluslararası coğrafyaya hitap eden bir partidir. Bunun idrakı içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
* "AK Parti milletin partisidir" Bunu boşuna söylemiyoruz. İsminden ve programından başlayarak her şeyiyle milletimize hizmetkar olacak bir anlayışla inşa ettik. Burada kibir gurur yok. Birileri afra tafra yapabilir. Gurur satabilir ama biz bunu asla yapamayız. Bizim için tebessüm bir sadakadır. Bunu böyle bileceğiz.
* Türkiye'de kuruluşu tepeden tabana değil tabandan tepeye hareket eden tek parti, AK Parti'dir.
* Üye çalışması yapmak aynı zamanda kapı kapı dolaşmak, sıkılmadık el, dokunmadık gönül bırakmamak anlamına gelir. Biz milletimizle birlikte olacağız ki seçimde oy istemeye yüzümüz olsun. Son yıllarda girdiğimiz oy oranımızı asla yeterli görmüyoruz. AK Partinin olması gereken yer yüzde 50'lerin çok çok üstündedir. İnşallah yeni çalışmalarla bunu sağlayacağız. Kuru üye değil, her üye bileceğiz ki adeta birer çarpan olarak artacak.
ERDOĞAN'DAN AK PARTİ ÜYELERİNE SÜRPRİZ TELEFON
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti'ye üye olan Berfin Dağdelen'i bizzat arayarak tebrik etti. Dağdelen'in Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı tanımaması, salonda gülüşmelere neden oldu. Erdoğan ile Dağdelen arasında geçen konuşma şöyle:
Berfin Dağdelen: Siz kimi aramıştınız?
Erdoğan: Ben Cumhurbaşkanı Erdoğan. Berfin Dağdelen'i arıyorum.
Erdoğan: Şu anda biz İl Teşkilatı'nda toplantıdayız. Partimize üye oldunuz mu?
Berfin Dağdelen: Evet oldum.
Erdoğan: Şu anda bini aşkın kardeşimiz sizi tebrik ediyor.
Telefon kapanınca Erdoğan: Hat düştü.
Erdoğan: Berfin hanım üyeliğinizi tebrik etmek için arıyorum
Berfin Dağdelen: Teşekkür ederim sağolun var olun. Biz ailecek üyeyiz.
Erdoğan: Öyle mi?
Berfin Dağdelen: Şimdi yeni bir hamle başlatıyoruz. AK Parti ailesine girdikten sonra yeni yeni üyeler katacağız.
Erdoğan: İnşallah. Bütün aileye şahsım ve binlerce arkadaşımla selam söylüyorum. Çok teşekkür ediyorum. Ben de sizleri selamlıyorum. Ellerinizden öpüyorum.
"TEŞEKKÜRLER BAŞKANIM"
Erdoğan'ın diğer bir AK Parti üyesi ile geçen konuşması ise şu şekilde:
Erdoğan: Doğan Bey nasılsınız. Üyeliğiniz hayırlı olsun diyelim mi?
Doğan Bey: Teşekkür ederim. Diyelim.
Erdoğan: Kaç kardeşsiniz? Şu anda bini aşkın bütün kardeşlerimizle birlikteyiz. Nerede okuyorsun?
Doğan Bey: Sakarya'da okuyorum.
Erdoğan: Hangi bölüm?
Doğan Bey: Dış ticaret.
Erdoğan: Hayırlı olsun. Allah hayırlısına erdirsin. Senin gibi genç kardeşlerimizin üye kaydı yapmasını bekliyorum.
Doğan Bey: Teşekkür ederim başkanım.
Erdoğan: Bütün aileye selamlarımızı iletin. Bütün arkadaşlarımızın selamları var. Derslerinizde başarılarınızı diliyoruz.
Doğan Bey: Teşekkürler başkanım.
"MUSTAFA BAK ÇOK ÜYE YAPACAKSIN"
Fatih'ten Mustafa Demir
Erdoğan: Alo
Mustafa Demir: Buyrun sayın başkanım.
Erdoğan: Selamünaleyküm. Mustafa Bey üyeliğinizi tebrik ediyorum.
Mustafa Demir: Teşekkür ederim başkanım
Erdoğan: Fatih'te fırıncılık yapıyorsunuz heralde. Neredelisiniz?
Mustafa Demir: Adıyaman
Erdoğan: Kaç çocuk var?
Mustafa Demir: 3 tane var ellerinizden öper.
Erdoğan: Sen tabanı tutturdun. En az üç diyoruz. Fatih'in neresinde çalışıyorsunuz.
Mustafa Demir: Fatih efendim.
Erdoğan: Maşallah tam yerindesiniz.
Mustafa Demir: Kebapçıların arasında efendim. Fırıncı olarak bazı sıkıntılarımız oluyor başkanım.
Erdoğan: Teyfik Bey bak sorun çıkıyormuş. İlgilenirsiniz.
Mustafa Demir: Babası da memleketten gelmiş. Sizi çok seviyor. Her defasında diyor ki "Tayyip Bey'e oy vermesseniz size hakkımı helal etmem" Hastaneden çıkar çıkmaz "Allah razı olsun Tayyip Bey'den. Bu hastaneleri yapmış." dedi.
Erdoğan: Allah'ta ondan razı olsun.. Bana bak çok üye yapacaksın.
Mustafa Demir: İnşallah başkanım.
Erdoğan: Bizim de bir yerden tutmamız lazım diyor. Çocukları gözlerinden öpüyorum. Babanın ellerinden. Allah'a emanet ol.
"İLHAMİ NİYE GÜLDÜN?"
Erdoğan: İlhami niye güldün? Gerçekten ben Cumhurbaşkanı Erdoğan. İstanbul İl Teşkilatı'nda üyelerle ilgili bir ödül törenindeyiz. Üyeliğiniz hayırlı olsun.
İlhami Bey: Sağolun efendim. Allah size ömür versin.
Erdoğan: Kaç kardeşsiniz? İllahi yoksa kardeşlerin sayısını bilmiyor musun?
İlhami Bey: 5 kardeşiz.
Erdoğan: Maşallah. Evlisin? Kaç çocuk var?
İlhami Bey: 5 çocuk var.
Erdoğan: Sen baya hızlı gidiyorsun. Allah eksikliğini vermesin. Memleket neresi?
İlhami Bey: Alanya.
Erdoğan: Bak şu anda il teşkilatındayız. Bini aşkın kardeşimiz var. Senin üyeliğini tebrik ediyorlar. Bütün aileye selamlarımızı ilet. Sadece senin üyeliğin yetmez. Senden yeni yeni üyeler bekliyorum.
İlhami Bey: İnşallah efendim.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, telefon görüşmelerinin ardından gündeme dair açıklamalarını sürdürdü:
GÜÇLÜ TEŞKİLAT YAPISIYLA 2023'E HAZIRLANACAĞIZ
Benim ısrarla üzerinde durduğum bir konu var. O da şu, evet Ömerlmeri bulacağız. Haticeleri, Ayşeleri bulacağız. Teşkilatımızı bu anlayış üzerine bina edeceğiz. Herhangi bir spekülasyona vesile olacak kişiler değil, yolsuzluğa, yalanı, yalana, talana karışmış olanlar değil, bu konuda hassas olacağız. Güçlü bir teşkilat altyapısı ile inşallah 2023'e hazırlanacağız. Kadın ve gençlik kolları kongrelerimiz sürüyor. Tüm kadınlarımızı ve gençlerimizi teşkilatlarımızda görev almaya davet ediyorum. Bugüne kadar gayret, fedekârlık, samimiyet, azimleriyle AK Parti'ye katkı veren her kardeşimiz mutlaka teşkilatımızda kendine yer bulacaktır. AK Parti güçlü olursa, Türkiye de güçlü olur. Biz diz çöktürebilirlerse milletimizin direncini kırıp, Türkiye'yi istedikler istikamete yönlendireceklerini biliyor.
İSTİFA EDENLER OLABİLİR BAKIN 45 BİN YENİ ÜYE GELDİ
AK Parti teşkilatlarında bize düşen görev varsa gönül kırgınlıklarını telafi etmek ve bununla beraber sürekli yeni gönüller kazanmaktır. Bakınız burada 1 ay içerisinde 40 bin üye deği mi? 45 bin. Çok heyecanlıyım dedim ya demin. Özellikle bir şeyin üzerinde durmam lazım. Şimdi efendim bazıları istifa ediyor diyorlar. Edebilir, bakın bir ayda 45 bin geldi. Bizim için bu noktada söylenmez ama mecburen söyleyeceğim, ölenler öldü, kalan sağlar bizimdir. Bir ölür bin diriliriz var ya, bu da budur. Onun için üzülmeye gerek yok. Yeter ki teşkilatımız diri olsun, çalışsın, üye kayıtlarına yoğun bir şekilde çalışmaya devam edelim. Gitmişler, hayır olmuş. Demek ki onlar kendileri için burada beklediklerini bulamadılar. Şu andan itibaren de anlı anlayışla yolumuza devam edeceğiz. Yeter ki düsturumuz tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Bu anlayışla da yolumuza devam edeceğiz. Büyük Kongremizde Türkiye'nin geleceğini kucaklamaya hazır gireceğiz.
SURİYE'DEKİ HALK 'TÜRKİYE, TÜRKİYE, TÜRKİYE' DİYE BAĞIRIYOR
Buradan bir kez daha ifade ediyorum. Türkiye'nin Suriye topraklarını işgal ve ilhak gibi bir niyeti asla söz konusu değil. Tam tersine Suriye topraklarının işgali ve ilhakının önüne geçme gayreti içerisindeyiz. Suriye topraklarının üçte biri PKK terör örgütü ve ne yazık ki onu destekleyen Amerika'nın işgali altındadır. Suriye'de halkın en azından büyük bölümünün desteğine sahip, meşru bir yönetim de bulunmuyor. Şu anda Suriye'de halk 'Türkiye, Türkiye, Türkiye' diyor. Suriye'de halk ellerinde Türkiye bayrağıyla sokaklarda dolaşıyor. Suriye'de rejim diye karşımıza çıkartılan yapı halkıyla kavgalı, birtakım devletlerin desteği ile suni olarak hayata tutunan siyasi bir meftadır. PKK terör örgütü ve onu destekleyen Amerika dururken niçin 4 milyona yakın Suriyeliye kendi topraklarında destek veren Türkiye hedef alınıyor?
TÜRKİYE'NİN KURTARMA ÇABASINA NİÇİN KARŞI ÇIKILIYOR?
Şu anda 4,5 milyon Suriyeli var. İdlib'den 4 milyona yakın ülkemize gelme arzusunda. İdlib'de güvenli bölge oluşturuyoruz. Şu anda briket barınaklar oluşturmaya başladık. O kardeşlerimizi bu barınaklarda daha konforlu yapıda barındıralım. Biz kardeşiz, muhacir, ensar anlayışımız var. Onları bırakın vursunlar, varil bombalarını indirsinler, yağdırsanlar mı diyelim? Biz bir Esed bu noktada olamayız. Ama onda acıma duygusu diye bir şey kalmış değil. Biz merhamet sahibi millet olarak bu gayretimizi gösteriyoruz. Rejim kendi halkını kadın çocuk demeden uçaklarla, tanklarla, toplarla bombalayarak ilerlerken Türkiye'nin bu insanların hayatlarını kurtarma çabasına niçin bu derecede karşı çıkılıyor.
BİR SÜRE SONRA BİR CELSE DE CESEDE DÖNÜŞECEKTİR
İdlib'den ülkemize yönelen 1 milyon kişilik göç dalgasını umursamadan, kendi halkına saldırmakta şahin kesilen zalim rejime kol kanat gerenler, Türkiye'nin bu çarpık denklemi bozmakta kararlı olduğunu hala görmüyorlar mı? İdlib'de yaşanan insani trajediye sırf Türkiye güç durumda kalacak diye seyirci kalan uluslararası toplum, yarın bir bendden akan sel gibi üzerine gelecek yükü karşılamaya acaba hazır mı? Rejim güçleri Soçi muhtırası sınırlarına çekilene kadar İdlib'deki sorun çözülmeyecektir. Sorun çözülmedikçe ne buradan sınırımıza yönelen yeni kitlelerin ne de ülkemizdeki Suriyelilerin evlerine dönüşü mümkün olmayacaktır. Rejimin saldırdığı her yerde insanlar diğer yerlere değil Türkiye'ye yöneliyorlar. Çünkü güven bölgesi burası. Çünkü ne canlarının, ne mallarının güvende olmayacağını biliyorlar. Rusya'nın çabası suni solunumdan başka bir şey değildir. Bir süre sonra suni solunum da işe yaramayacak inşallah bir celsede cesede dönüşecektir.
VARSA AYNI FEDAKÂRLIKLA GÖZE ALAN HODRİ MEYDAN DİYORUZ
Bu topraklarda yiten her can bizim yüreğimizi yakıyor. Biz bu yolda ölmeyi göze aldık. Varsa aynı fedakârlıkla göze alan hodri meydan diyoruz. Şu anda rejimin saldırganlığın bir an önce durdurulması ve sınırlarına çekilmesidir. Aksi takdirde Şubat ayında biz bu işi yapacağız. Bunu dostlarımızla yapacaksak memnuniyet duyarız, yok zorla yapılacaksa biz ona da varız. Bu kadar açık ve net ifade ediyorum. Suriye'yi terör örgütlerinden ve rejimin zulmünden temizlemeden bize huzurla uyumak haramdır.