Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7. Boğaziçi Zirvesi’nde konuştu. Erdoğan burada ,"Şu anda, bak şu anda diyorum AB defterini kapatmış değiliz. Ama karşımızdaki fotoğraf bu konuda olumlu konuda beklentilere kapılmamıza izin vermiyor. Türkiye’nin önünde her zaman çok daha fazla alternatif mevcuttur. Bunlardan birini değerlendirmek suretiyle biz yolumuza devam ederiz" dedi. Erdoğan ayrıca işadamlarına . "Altını piyasaya sokalım. Döviz ile borçlanmayı bırakalım" çağrısında bulunarak gerekirse konuya ilişkin geçici bir düzenleme yapılabileceğinin sinyalini vererek " Döviz baskısından piyasaları kurtarmamız lazım. Bu süreci dayanışma içinde atlatmalıyız. bu vatan bizim, bu topraklar bizim. " diye konuştu.
İşte o konuşmadan satır başları
Bölgemizin her geçen gün yeni sorunlarla karşılaştığı dönemlerde bu tür bir zirvenin önemli olduğuna inanıyorum. Gelecek deyince aklımıza gelen ilk şey ileri teknoloji oluyor. Teknolojinin dönüşüm gücü gerçekten de hayranlık vericidir. her alanda geçmişle mukayese edilemeyecek yenilikler hayatımızı kuşatmış durumda. İnternet vasıtasıyla dünyanın bir ucundan bir ucuna kütüphaneler dolusu bilgi hızlıca ulaştırılıyor. Her ne kadar herkes eşit şartlarda ulaşamasa da teknolojinin etki alanını hızla geliştirdiği bir geçektir.Teknoloji kullanımının çok daha farklı bir zemin oluşturduğunu görüyoruz.
GERİ DÖNÜLEMEZ BİR YOLA GİRDİK
Gelişmiş ülkelerde zengin ve fakirlerin arasındaki farkın açılmasında üretimde robotların kullanılmasının büyük bir önem var. Bunlara bakarak artık geri dönülemez bir yola girdiğimizi söyleyebiliriz. Refahı artırmak ve yoksulluğu azaltmak kendiliğinden sağlanacak bir gelişme değil. Dünya adaletsizliğin açtığı sancılarla giderek daha çok yüzleşmek durumunda kalıyor. Bugün gelişmiş ülkelerde yeni hayata atılan bir çok gencin düşük bir refah seviyesine razı olmak zorunda kaldığı belirtiliyor.
BATI MÜLTECİLERİ TEHDİT OLARAK GÖRÜYOR
Batı ülkelerinin tehdit olarak gördüğü göçmenlere, burası çok önemli, bizde 3 milyon mülteci var. Biz bunları tehdit olarak görmüyoruz ama batı öyle görüyor. Türkiye bu haksızlığa en yaygın şekilde muhattap olan ülkedir. Batı'daki yabancı düşmanlığı ne nefret söylemi liderleri de esir almıştır. Refahı artırırken yoksullukla mücadele etmeyen demokrasiler ayakta kalamaz.
KÜRESEL BÜYÜMENİN YOLU İNSANDAN GEÇER
Ekonominin doğası talep üzerine kuruludur. talebi ne robotlar ne de finansal araçlar üretir. Sürdürülebilir büyümenin yolu insandan geçer. Teknoloji vasıfsız işçilerin işini elinden alıyor. Bu yüzden insanların eğitimleri ön plana çıkıyor.Eğitim yeni küresel sistemde de en önemli araçtır. Serbest ticaret anlaşmaları elbette önemlidir. İşini kaybeden insanları eğitmeden kapıları açmak zor sıkıntıları beraberinde getirir. Teknoloji giderek ele geçireceği için yeni yetenekler kazandırmanın yolları aranmalıdır.
KÜRESEL GIDALARIN 3'TE 1'İ ÇÖPE GİDİYOR
Üzerinde durmamız gereken bir diğer önemli husus verimliliktir. Biz insanlar olarak verim mi israf ekonomisi üzerinde mi duracağız. Bir ailede 2-3 tane araba var. Bunun adı israf ekonomisidir. Verim ekonomisinde devreye yatırımlar ve istihdam girecek. O toplumda sonrasında ise rekabet başlayacaktır. 2014'te BM'nin yaptığı tahmine göre küresel gıda ihtiyacı yüzde 60 fazla olacaktır. Topraktan daha fazla ürün elde edeceğimiz anlamına geliyor. Küresel gıdaların 3'te biri atığa dönüşüyor. Gıda israfı neredeyse Sahraaltı'nın yıllık üretimine denktir. İnsan odaklı ekonomi temellerinden birinin de verim ekonomisi, tutumluluk ekonomisi olduğu anlamına geliyor.
ÖZGÜNLÜĞÜMÜZÜ VE ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ KORUMALIYIZ
Yakın gelecekte insan hayatını etkileyecek etkenlerden biri de şehirleşme olacaktır. Ülkemizde şehirlerde yaşan insan oranı yüzde 8'i buldu. Felsefemiz insanı yaşat ki devlet yaşasın. felsefemiz de insan odaklı olmalı. Gelişmiş ülkelerin şu an yaşadığı sorunlara maruz kalmamak için özgünlüğümüzü ve özgürlüğümüzü korumalıyız.
GEÇİCİ BİR DÜZENLEME YAPILABİLİR
Gelin hep beraber altını devreye sokalım. Döviz baskısından piyasaları kurtarmamız lazım. AVM'lerde iş yeri sahipleri hep dövizi tercih ediyor. Burada gerekirse geçici bir düzenleme yapılır. Yerli para devreye sokulur. Bu süreci dayanışma içinde atlatmalıyız. Bu vatan bizim, bu topraklar bizim.
AB'YE SERT ÇIKTI: BULUNMAZ HİNT KUMAŞI MISIN
53 yıldır bu milleti kapısında bekleten bir AB var. Sen bulunmaz hint kumaşı değilsin. Biz 53 yıldır devam ediyoruz sizsiz. Bir çok ülkeye böyle baskı yaptınız, ne yaptınız bitirebildiniz mi? Türkiye'yi de bitiremezsiniz. Gerekirse 2 katı, 3 katı çalışırız ama asla boyun eğmeyiz. Bize ideolojik dayatmalarla boyun eğdirmeye çalışanlar kusura bakmasın, Türkiye o ülkelerden biri değil. Siz 200-300 kişiden korkarken Türkiye 3 milyon mülteciye kendi parasıyla bakıyor. Türkiye'nin AB tarafından bu şekilde tahkir edilmesi bizi üzmüştür. Şu an AB defterini henüz kapatmış değiliz. Ama karşımızdaki fotoğraf olumlu yaklaşmamıza izin vermiyor. Türkiye'nin karşısında bir çok alternatif var. Biz yolumuza devam ederiz. Biz bu alternatirflerle görüşmelerimize devam ediyoruz.