Cumhurbaşkanı Erdoğan Köln'de Ditib Camii’nin açılışında önemli açıklamarda bulundu. Mesut Özil'in Almanya Milli Takımı ile yaşadığı sıkıntılara değinen Erdoğan, 'Bir Mesut Özil, bir İlkay'ımız... İngiltere'de kendileriyle bir fotoğraf çektirdik diye bu toplumdan dışladılar. Alman Milli Takımı'na kadar yükselmiş olan bu iki gencimizin dışlanmasını ben Cumhurbaşkanı olarak doğrusu hazmedemedim' dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyaretine ilişkin, "Kritik bir dönemde son derece verimli, son derece başarılı bir ziyaret yaptık. Gerek Sayın Steinmeier gerekse Sayın Merkel ile görüşmelerimizde iki ülkeyi yakından ilgilendiren meseleleri samimiyetle ele aldık." dedi.
Erdoğan, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Merkez Camisi açılışında yaptığı konuşmada, caminin açılışını yapmaktan büyük bahtiyarlık duyduğunu söyledi.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'e daveti için teşekkür eden Erdoğan, Almanya ziyaretine ilişkin değerlendirmede bulundu.
"Kritik bir dönemde son derece verimli, son derece başarılı bir ziyaret yaptık. Gerek Sayın Steinmeier gerekse Sayın Merkel ile görüşmelerimizde iki ülkeyi yakından ilgilendiren meseleleri samimiyetle ele aldık." ifadesini kullanan Başkan Erdoğan, Köln Eyalet Valisine, Belediye Başkanı ve Köln halkına da teşekkür etti ve ticaretin, ekonomik yatırımların nasıl yukarı taşınacağının, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam karşıtlığıyla nasıl etkin mücadele edileceğinin de istişare edildiğini bildirdi.
'TÜRK ALMAN DOSTLUĞUNUN DAHA DA PERÇİNLEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM'
Önde gelen Alman yatırımcılarla bir araya gelerek, Türkiye'nin yatırım potansiyelini harekete geçirecek yeni projelerin görüşüldüğünü anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"İki gün boyunca yaptığımız temasların köklü Türk-Alman dostluğunu daha da perçinlediğini düşünüyorum. Almanya ile son dönemdeki bazı fikir ayrılıklarını bir yana koyarak bundan sonra ortak menfaatlerimize odaklanmamızın gerektiğini özellikle vurguladım. Terör örgütleriyle mücadeleden mülteci krizine, Suriye'deki çatışmalardan ticaret savaşlarına kadar her alanda iş birliğimizi güçlendireceğiz."
Erdoğan, konuşması sırasında, "Şu anda dışarıda 10 bine yakın insan var, 10 bine yakın bu havayı bizimle beraber teneffüs etme arzusu içinde olan kardeşlerimiz var. Sesimizi duyuyorlar mı, duymuyorlar mı bilemiyorum ama ben onları gönülden selamlıyorum. Dilden duymayabilirler ama herhalde gönlümün sesini dinliyor olmalılar ki oradan ben de alkışları duydum." sözleriyle alan dışında olanları da selamladı.
"İş birliğinin faydalarını herkesten önce Almanya genelinde yaşayan 3,5 milyonu aşkın insanımızın hissedeceğine inanıyorum." diyen Erdoğan, "Yeni dönem, siz kardeşlerimiz için de çok daha aydınlık, daha huzurlu ve özgür günlere vesile olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Açılış nedeniyle tarihi bir ana şahitlik edildiğini belirten Erdoğan, DİTİB Merkez Camisi ve Külliyesinin muhteşem bir eser olduğunu belirterek bu eserin Köln'e ve Almanya'ya kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
Caminin temeli atıldığında bazı dar görüşlü çevrelerin protestolar düzenlediğini, caminin inşasına karşı çıkıldığını hatırlatan Erdoğan, protestolara rağmen bazı Alman siyasetçilerin, sivil toplum temsilcilerinin projeyi teşvik ettiğini, DİTİB'in ve Türk toplumunun yanında yer aldığını bildirdi.
DÜNYA MİMARLIK LİTERATÜRÜNDE ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUM
Bu kişilere de teşekkür eden Erdoğan, caminin yapımına Köln'de yaşayan, farklı dinlerden, kültürlerden dostların da güçlü destek verdiğini dile getirdi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hiç şüphesiz bu süreçte en büyük fedakarlığı, emeği, maddi ve manevi yardımlarıyla Külliyenin inşasına öncülük eden DİTİB ve Müslüman Türk kardeşlerim yaptı. Buradaki kardeşlerimiz yılmadan, yorulmadan, marjinal çevrelerden gelen tehditlere boyun eğmeden, gece gündüz çalışarak, Köln şehrine ve elbette Almanya'ya böyle güzel bir eseri hediye ettiler. Ben caminin projelerini hazırlayan mimar ve mühendislerimize, hat, tezhip, nakışlarıyla güzelliğine güzellik katan sanatçılarımıza, her bir köşesini ilmek ilmek dokuyan işçilerimize, destekleriyle esere hayat veren dostlarımıza en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Külliyemizin konumu, mimarisi, iç dekorasyonu ve tezyinatıyla dünya mimarlık literatüründe de önemli bir yere sahip olacağını düşünüyorum."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İslam barış dinidir, İslam'da terörün yeri yoktur. DEAŞ, meaş, falan, filan, bunların İslam'la yakından uzaktan alakası yoktur. Her Müslüman da bunun şuurunda olmak durumundadır." dedi.
Erdoğan, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Merkez Camisi açılışında yaptığı konuşmada, bu caminin öncelikle Kuzey Ren Vestfalya eyaletine ve onun en kalabalık şehri Köln'e ait olduğunu söyledi.
"Bu caminin sahibi müslim veya gayrimüslim barışa, bir arada yaşamaya ve karşılıklı saygının insanlık için paha biçilmez değerine inanan herkestir." diyen Erdoğan, İslam'da caminin toplanılan yer, cemeden, birleşen, birleştirilen anlama geldiğini ifade etti.
Erdoğan, burada ayrımın, ayrımcılığın olmadığını, bütünleşme, birleşme ve hep birden Allah'a yönelme olduğunu kaydetti.
Caminin aynı zamanda Almanya genelinde yaşayan milyonlarca Müslüman'ın da gurur abidesi olduğunu belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz bugün sadece bir cami, bir külliye veya bir kültür merkezinin açılışını yapmıyoruz, aynı zamanda her taşı, her nakışıyla çatışmayı ve husumeti reddeden abidevi bir eseri de şehrimize armağan ediyoruz. İşte burada ve buradan özellikle feyzini, nasibini alan, teröre karışmaz. Buradan nasibini alan, İslam'ın mefhum olarak kökü, malum barıştan geliyor. İslam barış dinidir. İslam'da terörün yeri yoktur. DEAŞ, meaş, falan, filan bunların İslamla yakından uzaktan alakası yoktur. Her Müslüman da bunun şuurunda olmak durumundadır. Bizim bu barış kavramına, bu barış anlayışımıza her Müslüman'ın o anlayışla hareket etmesi, davranması gerekir."
ALMANYA'NIN BENZER PROJELERE EV SAHİPLİĞİ YAPMASINI BEKLİYORUZ
Başkan Erdoğan, şimdi bütün çevresiyle külliyenin açılmasıyla Köln ve çevresinde yaşayan Müslüman'ların dini vecibelerini rahatça yerine getirebilecekleri, çeşitli sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunabilecekleri ferah bir mekana kavuştuklarını dile getirdi.
Müslüman'ların burada hem ibadetlerini yapacaklarını hem de konferans salonuyla sempozyumları ve panelleri gerçekleştirme fırsatını bulacaklarını aktaran Erdoğan, "Bu eserle Türk toplumu artık bu şehrin, bu toprakların zaten ayrılmaz bir parçası olduklarını göstermişlerdir. Önümüzdeki dönemde Almanya'nın diğer şehirlerinin de benzer projelere ev sahipliği yapmasını beklediğimizi bu vesileyle ifade etmek isterim." diye konuştu.
Erdoğan, camilerin minarelerinden okunan ezanlarıyla, müslümanları ibadete, insanlığı ise barışa, feraha ve tevhide çağırdığına işaret etti.
Erdoğan, şunları kaydetti:
"Her cami Allah'ın El-Cami esmasının yer yüzündeki tecellisi, aksi ve tezahürüdür. Cami esmasıyla Rabbimiz kendisine ibadet için gittiğimiz camilerde bizi birleştirir, kalplerimizi yumuşatır. Bu mukaddes mekanlar bizi bir kılar, iri kılar, diri kılar ve kardeş kılar. Rabbimiz 'ancak muhakkak müminler kardeştir' buyuruyor. Kardeşlik sıradan bir kavram değil. Kardeşler olarak birbirimizle çok daha sıcak ve çok daha yakın olmaya mecburuz. Camiler bize 1,7 milyar Müslümanın kardeşliği, 7 milyar insanın yaratıcı katında değerini hatırlatır.
Sevgili Peygamberimiz 'Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlar da emindir, salimdir. İnsanlara böyle yaklaşacağız, böyle yaklaştığımız zaman da bunun neticesini almak, görmek mümkündür. İşte bu kubbe altında rütbelerin, ister cumhurbaşkanı ol, ister başbakan ol, meclis başkanı ol, ne olursan ol, ister milyarder trilyoner ol, ne olursan ol, bu kubbenin altında bunların hiçbirisi geçmez. Aynı safta omuz omuza durur, Allah'a yöneliriz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu mübarek çatı altında insanların etnik kökenlerinin, renklerinin, dillerinin, Avrupalı ve Afrikalı oluşlarının da hiçbir önemi bulunmadığını vurgulayarak, "Camilerimiz tevhidin olduğu kadar vahdetin de nişanesidir." dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, ''İnancımıza göre tüm mabetler dokunulmazdır, masumiyeti vardır. Savaş dahil hiçbir şey mabetlerin masumiyetini ihlal etmeye mazeret olamaz.'' dedi.
Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Merkez Camisi'nin açılışında konuşan Diyanet İşleri Başbakanı Prof. Dr. Ali Erbaş, camilerin toplumu ve bireyi güzelleştiren sanatı, kültürü ve değerleriyle içinde bulunduğu ortama nice olumlu katkılar sağlayan sevgi, hakikat ve muhabbet merkezleri olduğunu söyledi.
Erbaş, camilerin minber ve kürsüsüyle üstün insanlık nizamının öğretildiği marifet ve hikmet derslerinin verildiği ilim mekanları olduğuna işaret ederek şöyle devam etti:
''Camiler inşa etmek, sahip çıkmak, onarmak nasıl vazgeçilmez bir sorumluluk ise camilerin temsil ettiği değerleri koruma, onarma ve yaşatma aynı şekilde bizim temel görevlerimizdendir. İnancımıza göre tüm mabetler dokunulmazdır. Masumiyeti vardır. Savaş dahil hiçbir şey mabetlerin masumiyetini ihlal etmeye mazeret olamaz. Tüm dinlere ait mabetlerin hepimiz tarafından korunmasının öneminin bir kez daha vurgulamak istiyorum.''
Erbaş, camilerin aynı zamanda planı, mimarisi, estetiği ve şehrin dokusuna uygunluğu ile özgün eserler olması gerektiğini ifade etti.
'CAMİLER HAYATIN VE TOPLUMUN MERKEZİ OLMALI'
Erbaş, camilerin hayatın ve toplumun merkezi olması gerektiğini belirterek "Açılışı yapılan cami, bu yönde örnek bir eserdir." dedi.
2005 yılında 111 mimarın katılımıyla proje yarışması düzenlendiğini hatırlatan Erbaş, DİTİB'in şeffaflığını ve camilerin kapılarının herkese açık olduğunu gösteren projenin birinci olduğunu söyledi.
Caminin yapımı konusunda da bilgiler veren Erbaş, camide Türk İslam kültürel mirasının hem motif hem sembolik içerik ile yansıtılmasına önem verildiğini, tezyinat alanında kadim Türk kültürünün süsleme ve motif tekniklerinin kullanıldığını aktardı.
Hat yazılarıyla İslam sanatının güzel örneklerinin camide yer aldığını dile getiren Erbaş, mihrap, minber, kürsü, kubbe ve minare alemleri tekniğinin estetikle ahenkli buluşmasının DİTİB Merkez Camisi'nde sergilendiğini vurguladı.
Camide modern çizgisel tezyinat ile geleneksel üslubun bir arada kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Ali Erbaş, şunları kaydetti:
"Cami evrendeki zıtlıkların ve farklı görülen parçaların tek bir düzen içinde var olduğu düşüncesi, İslamiyet'in kapsayıcı ve birleştirici özelliğiyle yansıtılan anlayışla tasarlanmıştır. Cami mimarlık iç dekorasyonu ve tezyinatı ile dünya literatüründe önemli yere sahiptir. Bin kişilik çok amaçlı konferans salonu, sergi salonu, kütüphane, çayevi, seminer ve toplantı odaları, sosyal hizmet mekanları bulunmaktadır."
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bir süredir belli çevreler, bilhassa yurt dışında yaşayan kardeşlerimizi iki taraflı bir cendereye almaya çalışıyor. Bir yanda DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi katil sürüleri üzerinden gençlerimiz terör tuzağına çekilirken diğer yandan ırkçı örgütler Müslümanların hak ve hukukunu hiçe sayıyor." dedi.
Erdoğan, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Merkez Camisi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Mescid-i Nebevi'den bu yana bütün camilerin ibadet mekanı olmanın yanı sıra aynı zamanda birer eğitim-öğretim yuvası olduğunu söyledi.
Camilerin asırlardır hem çocukların Kur'an öğrendiği birer mektep hem dini ilimlerin okutulduğu birer medrese hem de vaazlarla her yaştan kadın ve erkeklerin maneviyatını geliştirdiği birer eğitim merkezi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, camilere bu çerçeveden bakılmasının büyük önem arz ettiğini vurguladı.
Başkan Erdoğan, "Sadece Köln Merkez Camisi'nden değil, Almanya ve Avrupa genelindeki tüm mescitlerden en iyi şekilde istifade etmemiz gerekiyor. Namazlarımızı kılıp gittiğimiz mekanların ötesinde buraları merkez edinerek her alanda kendimizi geliştirmenin yollarını aramalıyız. Evlerimizin neşesi, geleceğimizin teminatı çocuklarımızı camilerimize daha çok getirmeliyiz, ayaklarını buralara daha çok alıştırmalıyız." değerlendirmesinde bulundu.
Kadınların da camilerden daha fazla istifade etmesinin sağlanması gerektiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cuma namazına, bayram namazına gidemezsin.', böyle diyorlar ya, hanımların ayağını camilerden kesiyorlar. Niye gitmesin, gidecek. Hanımlar da camilerde yerini alacak ki camilerimizin asıl anlamı güç bulsun. Gayrimüslim dostlarımızın buralara gönül rahatlığıyla, asla çekinmeden gelebilmelerini temin etmeliyiz. Onlar da gelmeli.
Hangi inanca mensup olursa olsun şehrimizde yaşayan fakir fukaranın camilerimizin bereketinden faydalanacakları imkanlar oluşturmalıyız."
Erdoğan, "DİTİB Köln Merkez Camii ve Külliyesi'ni adına yaraşır bir merkeze dönüştürmenin mücadelesini vermeliyiz. Burası, bizi Avrupa'nın ötekisi, düşmanı gibi göstermeye çalışanlara inat, bu topraklardaki varlığımızın timsali olmalıdır." dedi.
- "Çifte vatandaş olarak Almanya'da bulunsa ne olur sanki?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk vatandaşlarının Almanya'ya 57 yıl önce "Birkaç yıl burada çalışayım, ondan sonra dönerim" düşüncesiyle gelmiş olabileceğini ama bu vatandaşların birçoğunun şimdi "çifte vatandaş" olduğunu anlattı.
Şimdilerde çifte vatandaşlık konusunun önünün kesildiğini ve bu konuyu birkaç kez ilgililerle görüştüklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu işin önünü yeniden açmalısınız.' dedik. Yani burada bunca yıldır duran 3,5 milyon soydaşımız, vatandaşlarımız var. Önlerini açsalar, onlar da çifte vatandaş olarak Almanya'da bulunsa ne olur sanki? Buradaki sahiplenmeleri, duruşları çok daha farklı olacaktır. Temenni ederim ki gün ola harman ola, bunun da önü açılır.
Bizim böyle bir sıkıntımız yok. Yani Alman gelse bizde biraz kalsa, ondan sonra bizden vatandaşlık istese bu fakir ona ikinci vatandaşlığı verir. Niye? Bunlar halkların kaynaşmasını getiriyor. Bunu başarmamız lazım. Yani sicili bozuk olmadıktan sonra niye vermeyelim, yeter ki sicil sağlam olsun."
'HEPİNİZİ BİR OLMAYA, BERABER OLMAYA DAVET EDİYORUM'
"Burası bizi dışlamak isteyenlere ders verircesine bir arada yaşamanın merkezi olmalıdır." diyen Başkan Erdoğan, caminin çocukların neşesi, gençlerin heyecanı, yaşlıların hikmetiyle dolması, kadınların da nezaketi ve becerisiyle süslenmesi gerektiğini söyledi.
Erdoğan, "Buradaki her bir insanımızın Köln Merkez Camisi'ni merkeze alarak çalışmalarını yürüteceğine inanıyorum ama ben tüm Müslüman kardeşlerimden, farklı STK'lar, dernekler altında olabilir, Allah rızası için hepinizi bir olmaya, beraber olmaya davet ediyorum." şeklinde konuştu.
"Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılınız." ayetini anımsatan Erdoğan, "Kardeşim niye biz buraya sarılmıyoruz da farklı farklara, yerlere savruluyoruz? Sıkıntı burada. Halbuki toptan, sımsıkı Allah'ın ipine sarıldığımız zaman aramızda ayrılık, gayrılık olur mu? Olmaz. Bunu başarmamız lazım. Matematik olarak iki kere iki dört, eyvallah. Rabbimin hükmü de bu. Bunu başarmamız lazım." ifadelerini kullandı.
'IRKÇI ÖRGÜTLER MÜSLAMANLARIN HAK VE HUKUNU HİÇE SAYIYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların feraset ve basiret sahibi olmalarıyla tanımlandıklarına işaret ederek, şunları dile getirdi:
"Hiç olmadığı kadar basiret ve ferasetle hareket etmemiz gereken hassas bir dönemin içindeyiz. Onun için birliğimizi, beraberliğimizi işaret ediyorum. Bir süredir belli çevreler, bilhassa yurt dışında yaşayan kardeşlerimizi iki taraflı bir cendereye almaya çalışıyor. Bir yanda DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi katil sürüleri üzerinden gençlerimiz terör tuzağına çekilirken diğer yandan ırkçı örgütler Müslümanların hak ve hukukunu hiçe sayıyor.
Bugüne kadar en fazla zararı Müslümanlara vermiş, en çok Müslüman kanı dökmüş terör örgütleri İslamist ve cihadist gibi ifadelerle yine Müslümanlara yamanmak isteniyor. Her fırsatta ifade ettiğim bir hususu burada tekrarlamak istiyorum: Adı, iddiası, ideolojisi ne olursa olsun, teröre bulaşan, şiddete bulaşan, Müslümanların canına kasteden hiçbir yapının İslam'la, Müslümanlıkla, bizim inancımızla bağı yoktur."
Başkan Erdoğan, "Hristiyan terörü", "Musevi terörü", "Budist terörü" gibi sıfatlar nasıl yanlışsa "İslami terör" kavramının da yanlış ve hatalı olduğuna dikkati çekerek,"Bu tür kavramları piyasaya sürenler ve kullananlar açık söylüyorum, kesinlikle iyi niyetli değildir." dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "FETÖ ve PKK sempatizanı bir avuç kifayetsizin insanımızın huzurunu kaçırmasına, Türk-Alman dostluğunu zedelemesine fırsat vermeyeceğiz." dedi.
Erdoğan, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Merkez Camisi açılışında yaptığı konuşmada, bin yıl boyunca İslam'ın sancaktarlığını yapmış bir millet olarak bugüne kadar hiç kimsenin İslam dinini istismar etmesine sessiz kalmadıklarını belirtti.
"DEAŞ, FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerine nasıl karşı durmuşsak, bu tarz ifadelerle inancımızın lekelenmesine de karşı çıktık." diyen Erdoğan, terör örgütleri arasında asla ayrım yapmadıklarını vurguladı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim nazarımızda Berlin'de pazar yerindeki sivilleri katleden DEAŞ'lı caniler neyse 2 ay önce 11 aylık Bedirhan bebeği annesiyle beraber şehit eden PKK'lı katiller de odur. 15 Temmuz gecesi FETÖ'cü alçaklar tarafından sırf iradesine sahip çıktığı için şehit düşen vatandaşlarımızı, 251 şehidimizi, 2193 gazimizi nasıl görüyorsak dünyanın dört bir yanındaki terör kurbanlarını da aynı görüyoruz. Şimdi bazı şeyler söylüyorlar, 'FETÖ'nün okullarında şöyle kaliteli öğrenciler yetişiyor. O pilotlar da çok kaliteliydi, omuzları falan da doluydu ama o omuzları kalabalık olanlar geldiler benim vatandaşımı şehit ettiler. Helikopterlerle, F-16'larla, tanklarla, toplarla şehit ettiler. Mesele o değil. İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendin bilmezsen ya nice okumaktır. Bunu bir defa iyi anlamak lazım."
HALA BİZİM STRATEJİK ORTAKLARIMIZ VEYA FARKLI ORTAKLARIMIZ 'DELİL ' DİYOR
Bu ilkeli tavrın Cerablus ve El Bab bölgesini DEAŞ'tan, Afrin bölgesini de PKK'nın Suriye kolu YPG'den temizlerken bir kez daha gösterildiğine işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Kimi ülkeler gibi bir terör örgütüyle savaşmak için diğerini palazlandırmak gibi bir yanlışa düşmedik. Bugün de aynı yerdeyiz. Tüm muhataplarımızı teröre karşı tutarlı davranmaya, katiller arasında ayrım yapmadan mücadele etmeye çağırıyoruz. Özellikle 15 Temmuz gecesi 251 insanımızı şehit eden 2193 vatandaşımızı gazi... FETÖ'cülerin bu tavrı sebebiyle Avrupa'da da Amerika'da da hiçbir yerde barınamaması gerekir. Maalesef hala bizim stratejik ortaklarımız veya farklı ortaklarımız 'delil' diyor. İşte Türkiye'nin yargısı, mahkemeleri bunlarla ilgili her türlü kararı verdi. Sizin yargılarınızda verilen kararlar geçerli, Türkiye'nin yargısının verdiği kararlar geçerli değil, bu nasıl bir anlayıştır. Hangi delili arıyorsun daha? Demokrasi düşmanlarının, Avrupa'nın demokratik kurumlarını istismar etmesine daha fazla göz yumulmamalıdır. Avrupa başkentlerinin caddeleri ve meydanları terör örgütünün paçavralarıyla daha fazla kirletilmemelidir."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'lı terör ağalarının Suriye ve Irak'ta insanları zorla topraklarından kopartıp, etnik temizlik uygulamakla kalmayıp 14-15 yaşındaki çocukların eline silah verip savaştırdığını anlatarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bölgemizi kana ve gözyaşına bulayan insan ve demokrasi katillerinin buralarda ellerini kollarını sallayarak gezmesine müsaade edilmemelidir. Biz terörün acısını çok iyi bilen bir ülke olarak yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele ediyoruz. Avrupalı dostlarımızdan terör örgütlerine karşı daha yoğun bir mücadele bekliyoruz. Avrupa'daki siyaset ve medya kuruluşlarından Müslümanları ötekileştirecek veya hedef tahtasına oturtacak beyanlardan sakınmalarını istiyoruz. Artık bu ırkçılık bitmeli diyoruz."
'HAZMEDEMEDİM'
Almanya'da doğup büyüyen sporcuları hatırlatan Erdoğan, "İşte artık isim vermeden geçemeyeceğim, sonra bana darılır. Almanya da doğup büyümüş bir Mesut Özil, bir İlkay'ımız... İngiltere'de kendileriyle bir fotoğraf çektirdik diye kendisini bu toplumdan dışladılar. Alman Milli Takımı'na kadar yükselmiş olan bu iki gencimizin dışlanmasını ben onun Cumhurbaşkanı olarak doğrusu hazmedemedim." dedi.
Münih'te Türkiye-Almanya milli maçını Şansölye ile izlediklerini ve Mesut Özil'in o zaman Türk milli takımına gol attığını, bunu da birlikte alkışladıklarını hatırlatan Erdoğan, "Sporun güzelliği bu zaten. 'Mesut ne yapıyorsun, kendi takımına gol atıyorsun?' demedik. Biz böyle buralara geldik ama bu yapılan şık değil. Tabii burada Mesut'umuzun yanında yer alanlar olmadı değil, oldu onlara da teşekkür ediyoruz. İsterdik ki bu ırkçılık savrulmasına düşenlere karşı bir ortak tavır alınsın." diye konuştu.
Erdoğan, Köln'ün Almanya'nın kültürel ve etnik çeşitliliği en fazla olan şehri olduğunu ifade ederek Almanya'yı ilk geldiği yer olan Köln ile tanıdığını anlattı.
Türk toplumunun da Köln'de ciddi bir nüfusa sahip olduğunu aktaran Erdoğan, "Farklılıkları çatışma kaynağı yerine zenginlik olarak gören Köln yönetiminin bu yaklaşımını devam ettirmesini özellikle diliyorum." dedi.
Özellikle Köln Eyalet Valisi'nin Köln'de yaşayan Türklere olumlu bir yaklaşımı olduğunu belirten Erdoğan, valinin bugün açılışta olmayı arzu ettiğini ancak bir iletişim sıkıntısı yaşandığını söyledi.
Caminin yapımında emeği geçenlere teşekkür eden Erdoğan, "Bizim de buradaki bu iletişim sıkıntısı sebebiyle Belediye Başkanımız da Valimiz de gelip burada hitap etseler çok daha güzel, çok daha şık olurdu." ifadesini kullandı.
Erdoğan, İslam karşıtlığı, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın geleceği de tehdit eden hastalıklar olduğunu dile getirerek toplumsal barışı kemiren, bir arada yaşama kültürünü dinamitleyen bu akımlara karşı hep beraber mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
KÖLN/AA