Hebertürk'ün haberine göre, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın günübirlik ziyarette bulunduğu Polonya’nın başkenti Varşova’da hava, yılın bu vakitleri için alışılmadık derecede ılık ve güneşliydi. İki ülke arasındaki temaslarda da aynı hava hâkimdi. Avrupa Birliği ile ilişkiler, iş dünyasının da katıldığı toplantılarda imza atılan ikili anlaşmalar, Polonya’daki Türkiye sempatisi ve bu minvalde Varşova’ya kazandırılacak eserler günü doldururken, bandolardan duyulan Dede Efendi nağmeleriyle Varşova daha da renklendi. Dönüşte bu gündeme K. Irak, Haşdi Şabi’nin faaliyetleri ve belediye başkanlarının istifaları da eklendi.
Cumhurbaşkanı, dönüş yolunda Varşova’daki temaslarını değerlendirdi, gezisine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:
- Almanya seçimleri geride kaldı, Alman liderlerinin söylemlerinde değişiklik var gibi. Bir düzelme olur mu ilişkilerde?
İlişkiler maalesef çok hırpalandı. Ciddi manada bizi çok üzdüler. Ama siyasette, uluslararası ilişkilerde esas olan ilişkileri koparmamaktır. Bizim yaptığımız da ipleri koparmadan ilişkileri devam ettirmektir.
- Barzani yüzünden, düne kadar sorunlu gördüğümüz Haşdi Şabi örgütüne destek verdik gibi algı var. Türkiye bu ikisinden birine mahkûm olmak zorunda mı?
Türkiye, dediğiniz tarzda birilerine mahkûm değildir. Biz kendi politikamızı; kendi hareket kabiliyetimizi kendimiz belirler, adımımızı da ona göre atarız. Kerkük’te farklı farklı paçavralar dalgalandırdılar. Maalesef bunlara da Barzani göz yumdu. Sonuçta ne oldu? Bayrakların çekildiği gün orada eğlenceleri hangi noktadaydı, şimdi hangi noktaya geldik. Sen oradaki Türkmen’i, Arap’ı görme, orayı bir işgalci gibi ele geçirmeye çalış! Bu noktada Talabani’nin de durumu var, onların da yaklaşım tarzı burayı bu hale getirdi. Şimdi ne oldu, birbirlerine girdiler, ‘Bizi sattı’ diyorlar.
Haşdi Şabi denilen grubun içinde Şii Türkmenler de var, orada böyle bir gariplik söz konusu.
Bizim İran ziyaretimiz çok önemliydi. Başbakan Binali Yıldırım, Irak’ı ziyaret etmişti Benden de bir davet bekliyor Bağdat, kendisine (Irak Başbakanı İbadi’ye) bir davet yapmak; Suudi Arabistan ziyaretinden önce veya sonra Türkiye’ye davet etmek suretiyle, tüm bu konuları birlikte değerlendirebiliriz. Kuzey Irak’ta bölgesel yönetime, hava sahamızı tamamen kapattık. Sınırları merkezi yönetime teslim edecekler mi etmeyecekler mi, bakacağız. Biz sınır kapılarını daha kapamadık, ama her an bu da olabilir. Ayrıca Haşdi Şabi’nin Sincar’ı ele geçirdiği, Mahmur’u ele geçirdiği yönünde haberler var. Bunlar kesinse muhataplarımızla ayrı bir çalışmayı yapmak durumunda kalabiliriz.
- ABD ile vize krizinde son durum nedir?
Ben meseleyi, uzun süre gündemde kalması muhtemel bir sorun olarak görmüyorum. Gelen heyet burada bu işi bitirmek için geldi. Görüşmeler başladı ve devam ediyor. Temennim görüşmelerden en kısa sürede netice elde edilmesi, vize meselesinin geride bırakılması, ilişkilerin normal seyrine girmesidir.
- Bazı belediyelerdeki görev değişikliği süreciyle alakalı farklı iddialar var. Mesela kimileri Melih Gökçek’in odasını topladığından, kimileri de direndiğinden bahsediyor. Son durum nedir?
İstanbul’da, Kadir Topbaş Bey, Çevre ve Şehircilik Bakanı’mızın kendisiyle görüşmesine olumlu yanıt verdi, istifasını o şekilde gönderdi. Ardından Düzce’yle, genel başkan yardımcımız görüştü, o da istifasını verdi. Zannediyorum dün veya bugün Niğde’nin istifasını verdiğini duydum. Balıkesir’e istifasını verme talebimiz iletildi. Hakeza Melih Bey’e, bu durum iletildi. Bursa aynı şekilde. Bursa’yla da yarın büyük ihtimalle Sayın Başbakan, ilgili genel başkan yardımcımız veya şahsım görüşeceğiz. Bunları yaparken bir şeyin gayreti içindeyiz: Bu makamlara bağımsız adaylar olarak gelinmiyor, bir partinin gösterdiği adaylar olarak geliniyor; bu görevleri biz asla terk edilmeyecek ilanihaye kalınacak koltuklar olarak göremeyiz. Dolayısıyla böyle bir adım atılması gerektiği zaman, arkadaşlarımızın, ‘Ben, bu davanın elemanıyım, benim yetkili kurullarım madem ki böyle bir kararı vermişler, ben de ilgili merciye istifamı veririm’ demeleri lazım. Parti, istifasını veren arkadaşları çok daha farklı yerlerde değerlendirir. Zaman içinde çok daha farklı yerler oluşacaktır, değerlendirilirler.
- Diğer partilerde de değişim gerekliliği olabileceğinden söz etmiştiniz.
Diğer partilerde hiçbir sorun yok gibi düşünülmemeli anlamında söyledim. Sorun varsa, ilgili partilerin yönetim kadroları gereğini yapmıyorsa, İçişleri Bakanlığı inceleme başlatmak durumunda kalabilir. Örneğin, kayyum atamaları niye yapıldı? Oralara kayyum atanmamış olsaydı, onlar devletten aldığı paraları yine Kandil’e göndermeye devam edeceklerdi. Bazı arkadaşlar zaman zaman çıkıyor, kendi çevremde de var, ‘Bu kayyum atamaları doğru oldu mu?’ diyorlar. Ama şunu unutuyorlar: Oralardakiler belediye hizmeti verselerdi, kayyum atanması gibi bir süreç tabii ki olmazdı.
- AK Parti’nin istifalarını istediği başkanlar istifa etmemekte direnirlerse ne olacak?
Ben arkadaşlarımızın, öyle bir yola tevessül etmelerini düşünemem, düşünmek de istemem. Çünkü onun neticesi ağır olur.
‘SAĞOLUN, SAĞOLUN DİYORDU’
- Deniz Baykal’ın sağlık durumu ciddi. Üçüncü ameliyatı geçirdiğine dair haberler var..
Kendisini hastanede de ziyaret ettim. Ben ziyaret ettiğimde, gözünü rahat açamasa da, cevap verebiliyordu. ‘Sağolun sağolun’ diyordu. Doktorum Serkan Topaloğlu aracılığıyla da durumunu yakından takip ediyorum. Allah şifalar versin.
‘KENDİSİNDEN BİR İTİRAZ DUYMADIK’
(CHP Lideri Kılıçdaroğlu ile ilgili soruları yanıtlarken, “Müftülerin nikâh kıymasına itirazları var” hatırlatması üzerine) Kendisinden öyle bir itiraz duymadık. Çalışma, dini noktada hassasiyeti olan vatandaşın, bu hassasiyeti yerine getirmesine imkân sunmayı amaçlıyor. Bizdeki dini nikâh, icap ve kabulü esas alır. Erkek kıza evlilik teklifi yaptı, kız da kabul ettiyse nikâh gerçekleşmiştir. Bizim dinimizdeki nikâhlarda alenilik vardır, gizlilik yoktur. O da neyi getiriyor, gayri meşru kaçak-maçak olayını ortadan kaldırıyor. Geçmişte Anadolu’da duyurulurdu. Şimdi aleniliğin yanında defteri, kütüğü kim tutuyor, müftü. Müftülerimizin hepsi ilahiyat mezunu. Belediye başkanları adına gidenlerin bir kısmı lise mezunu. Kaldı ki dini nikâha herkesi mecbur etme diye bir şey yok. İsteyen belediyeye kıydıracak nikâhını, isteyen müftüye. Bu düzenlemeye, Kılıçdaroğlu’nun da destek vereceğini umuyorum.
TEOG’UN YERİNE GELECEK SİSTEM
(MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin üniversite sınavlarının kaldırılması açıklaması) “Açıklamalarının detaylarını bilmiyorum. Neye dayanarak o tür bir şey söylediler? Sundukları alternatif nedir? Tüm bunları konuşmak, ciddi biçimde ele almak, ortak akılla bir değerlendirme yapmak lazım. Mesela TEOG’un yerine ne geleceği bu hafta büyük ihtimalle sonuçlandırılacaktır. D-8 falan cumadan itibaren gündem yoğunlaşacaktır. Ama yarın veya perşembe, karara bağlayabilirsek yerine ne gelecek, bu konuda adımını atarız.”
‘ADİCE BİR İFTİRA’
Bir kadın bakanın eşiyle ilgili iddialar ortaya atıldı. Değerlendirmeniz nedir? “Çok terbiyesizce, ahlaksızca, adice bir iftira. Bayan bakanımız, zaten hukuki hakları saklı kalmak kaydıyla açıklamasını yaptı. Böyle bir şey söz konusu değil. Terbiyeden yoksun olan söyleyeni yazanı, sufle edeni her kimse, bunun hukuki bedelini ödemek durumundadır. Benim bayan bakanıma ahlaksızca adice yakıştırma yapamazsınız. Biri TV’den sufle ediyor, diğeri yazılı haber haline getiriyor. Ben bakanımıza söyledim, bizzat takip edeceğim dedim. Kendisine de konunun takipçisi olmasını söyledim.”
ÖNEMLİ GELİŞME
(CHP Llideri Kılıçdaroğlu’nun, ‘Sırbistan’dan gelecek etler besmele ile kesilmiyor’ açıklaması) “AK Parti hükümeti bu tür alımlarda bunu en ince teferruatına kadar inceler, alımlarını da ona göre yapar. Bir kısmı canlı, bir kısmı karkas, bir kısmı da löp et. 5 bin tonun bin 500 tonunun da Sırbistan’ın Sancak bölgesine verilmesini teklif ettik. Oradan da alalım ki ekonomik olarak Sancak’ta bir hareketlilik olsun diye düşündük. Kılıçdaroğlu, Sancak’ta kimlerin yaşadığından haberdardır inşallah. Yine de besmele konusunda öyle bir hassasiyet sergilemiş olması, kendisi adına önemli bir gelişme.”
‘OBAMA BAŞKA TRUMP BAŞKA OYALADI’
- ABD Başkanı Trump’ın İran’ı köşeye sıkıştırabilecek hamlelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda pozisyonumuz öteden beri belli. İran’a karşı yaptırımları uygulayanların, kendilerine de bakmaları lazım; ‘Bu iş başkasına haramdır, sadece bana helaldir’ şeklinde bir anlayış olamaz. Meseleler iyi niyetle, diplomasiyle çözülmeli. Ama bakıyorsunuz, Obama döneminde iyi niyet tercih edilirken, Trump ile çok çok farklı süreç başlayabiliyor. FETÖ ile ilgili sorunumuzda da benzer güçlükleri yaşadık. Obama döneminde başka, Trump döneminde başka oyalandık; kadrolarda değişiklik yok, aynı hava esiyor. ‘Stratejik müttefik’ deniyor, ama bu ilişkilere yansımıyor. Tutuyorlar, benim korumalara tutuklama kararı çıkarıyorlar. Bir büyükelçi, kalkıp Türkiye ABD ilişkilerini zedeleyebiliyor!
‘POLONYA İLE SULHUN SÜRDÜĞÜ BİR İLİŞKİ VAR’
- Türkiye-Polonya ilişkilerinin 603. yıldönümü. Bu süre içinde 25 yıl savaş türü arada olumsuz bazı gelişmeler olsa da, gerek Osmanlı gerek Cumhuriyet döneminde ikili ilişkilerde genelde sulhun hüküm sürdüğü bir ilişki söz konusu.
- Osmanlı devleti, taksimle işgal edilen o zamanki adıyla Lehistan’ın yanında olmuştur. Bunlar için nükte olarak kullanılan “Lehistan sefiri yolda” ifadesi kadirşinaslığın sembolü haline gelmiştir. Cumhurbaşkanı da bugün bir iki kez kullandı.
- Polonya AB’nin 6. büyük ekonomisi. Ticaret hacmimiz 6 milyar dolara ulaştı, hedef 10 milyon dolara ulaştırmak. 5 anlaşma imzaladık.
- Ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerimiz güçleniyor, askeri ilişkilerimiz zaten NATO’da beraber olduğumuz için güçlü bir konumda. Şu an itibarıyla bu yıl 205 bin Polonyalı turist ülkemizi ziyaret etmiş. Bir milyon turist hedefine ulaşabilir miyiz, ulaşırız.
- İş forumuna katılım iyiydi. Burada da birlikte işadamlarını ziyaret etme imkânımız oldu. Varşova’da bir dostluk anıtı yapılması talepleri olmuştu, Laziyenki Parkı’ndaki Türk evinin yeniden yapılması konusu gündemimizde, bunu rica ettik, Osmanlı askerini temsilen bir anıt yapılması söz konusu. “Türk atları su içerse nehirden Polonya özgür olacak” diye bir efsaneleri var.
- 1621 tarihli Potin Anlaşması’nı resmeden tablonun restorasyonu söz konusu. Bir de ünlü Polonyalı bir ressamın, İstanbul’un fethiyle alakalı tablosunun Türkiye’ye getirilmesi konusunu Sayın Cumhurbaşkanı’yla konuştuk. Şu anda kullanmıyorlar, rulo halinde duruyor.
- Senato başkanıyla da konuştuk. Beykoz’da Polonezköy Mahallesi’nin aramızda önemli bir kültür köprüsü olduğunu paylaştık. Muhtar da bu seyahatte bizlere refakat etti. Polonyalılar bundan dolayı da mutlu oldular. Avrupa ve Ortadoğu’daki son gelişmeleri de ele aldık.