Çin yönetimi, 1949 yılından bu yana işgal politikaları yürüttüğü Doğu Türkistan'da yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili suçlamaları 'bertaraf' etmek için başlattığı algı operasyonu sürüyor. Geçen ay Reuters'ın da aralarında bulunduğu uluslararası ajanslarını davet eden Pekin yönetimi, bu kez zulüm kamplarını Türkiye, Mısır, Afganistan, Pakistan, Bangladeş ve Sri Lanka'dan gazetecilere açtı.
ÖNYARGILARIMIZ YIKILDI, NE KADAR HATA YAPTIĞIMIZI GÖRDÜK
Çin Uluslararası Radyosu'nun haberine göre, özel bir Türk kanalının muhabiri gördüklerini değerlendirdi. Ön yargılarının yıkıldığını ve ne kadar hata yaptıklarını gördüklerini dile getiren muhabir, şu ifadeleri kullandı:
"Gittiğimizde o ön yargıların yıkıldığını gördük, çünkü biz Batı medyasını okuyoruz, Batı medyasına göre hareket edip pozisyon alıyoruz. Ne kadar hata yaptığımızı gördük. Gerçekten suça meyil etmiş, suça bulaşmış iki kesim var orada. Orada bir terapi merkezini gördük. Kusuru insan yapar, sonra farkına varmak da hatadan dönmek de yine insana erdem yapan bir durumdur. Aldıkları eğitimler hem sanatsal faaliyetler hem de eğitim alanındaki birçok şey. Aynı zamanda da katma değere fayda sağlamak."
NAZİK ÇİNLİLER...
Kendi sosyal medya hesabı Instagram üzerinden de uzun bir not paylaşan Türk muhabir, 'hayata tekrar kazandırma yurtları' olarak tanımladığı merkezlerle ilgili şu ifadelere yer verdi:
"Dünyanın en kibar nazik insanları Çinliler derken batı Çin yani Türkmen, Uygur ve Kırgız bölgelerinde her gün bir şehir bir kaç köye girdiğimizde konuştuklarımızı neredeyse yarısını anlayan ve misafirperverlik kavramının yetersiz kaldığı sadece gönül lisanıyla bile konuşabilen dünyanın en güzel insanlarını gördük."
"Yoksullukla mücadele kapsamında köylülere kurulan küçük şehirleri sunulan iş imkanlarını ve şiddete bulaşan insanlar için yapılan (batı medyasının kamp dediği) meslek edinme ve hayata tekrar kazandırma yurtlarını ziyaret ettik."
"Asıl önemli olansa bu 12 gün boyunca ömür boyu unutulmayacak tecrübeler edinirken sosyal medya kaygım olmadı. Bölgesel sorunlar ve ikili ilişkiler üzerine konuşmalar yaptıktan sonra daha da önemlisi yanlış algılarla küresel kapitalist ve emperyalist güçlerin bölgede yaşayan insan üzerinden terör propagandası yapmasını ve bunun İslam dinine ihale edilmesini önce Çin'in devlet kanalı cctv daha sonra 6 ayrı tv kanalında değerlendirdik."
Utanç paylaşımlarına tepki yağınca muhabir sosyal medya hesabını gizledi.
BM: 1 MİLYON UYGUR TOPLAMA KAMPLARINDA
Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi, ağustos ayında Cenevre'de yaptığı açıklamada, "Bir milyona yakın Uygur, kitlesel olarak gizli bir şekilde toplama kamplarını andıran yerlerde tutuluyor." ifadelerine yer vermişti.
Çin uzun süre varlığını reddettiği toplama kamplarını daha sonra kabul etmiş ve buraların 'aşırılığa bulaşan kişilerin rehabilitasyonu' için topluma entegre ve meslek edindirme kursu olduğunu öne sürmüştü.
Ancak kamplara alındıktan sonra yurt dışına kaçmayı başaran Uygur Türkleri, söz konusu kamplarda her gün saatlerce Çin Komünist Partisi'nin propagandasının yapıldığını, sık sık işkence gördüklerini ve kamplara alınanlardan bazılarının da gözden kaybolduğunu dile getiriyor.
Ayrıca Pekin yönetiminin 'terörle mücadele' olarak tanımladığı toplama kamplarına alınan ailelerin çocuklarının da Çin yönetimince çocuk esirgeme yurtlarına gönderildiği ve ebeveynlerin bir daha çocuklarıyla görüşemediği belirtiliyor.
İNSAN HAKLARI İZLEME ÖRGÜTÜ: ULUSLARARASI YASALARA GÖRE KANUN DIŞI
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch), Pekin yönetiminin, Müslüman Uygur Türklerine sistematik insan hakları ihlallerinde bulunduğunu belirtiyor.
Örgütün Çin Direktörü Sophie Richardson, uluslararası yasalara göre bu tür "eğitim merkezlerinin" yasa dışı olduğunu ve tutuklanan vatandaşlardan tam anlamıyla "siyasi sadakat" beklendiğini ifade etti.
"Doğu Türkistan'da yaşananlar asla kabul edilebilir bir durum değil." diyen Richardson, Buralar hükümet ve parti tarafından yönetilen tesisler. İçeride tutuklu bulunan hiç kimse uyarı almadı ya da cezaya çarptırılmadı. Yayımladığımız raporda da belirttiğimiz gibi, yerel yetkililer, çok açık bir şekilde kamplara gönderilmemek için avukata ihtiyacınızın olmadığını söylüyor. Yani zaten mahkemeye çıkarılmadan kampa gönderiliyorsunuz. Bu tam anlamıyla partiye sadakate zorlamak için kullanılan bir yöntem." diye konuştu.
ABD: 2 MİLYON UYGUR TÜRKÜ KAMPLARDA TUTULUYOR
ABD demokrasi ve insan haklarından sorumlu devlet bakanı yardımcısı Scott Busby de aralık ayında Senato'da yaptığı açıklamada, "ABD hükümeti, nisan 2017'den bu yana, Çin'in 2 milyonun üzerinde Uygur, etnik Kazak ve diğer Müslüman azınlıklara mensup kişilerin kamplarda tutukladıklarını değerlendirmektedir." açıklamasında bulunmuştu.
Çin'in Doğu Türkistan'daki demografi yapıyı da değiştirdiğini belirten Uygur Türkleri, Pekin'in bu bağlamda Han Çinlilerini hızla bölgeye kaydırdığını ifade ediyor.
Ayrıca Uygurlar, Çin'in, bölgedeki geleneksel İslam ve Orta Asya mimarisinin en iyi korunan yerlerinden biri olarak kabul edilen Kaşgar'daki tarihi birçok yapıyı yıkarak, Uygur tarihinin izlerini silmeye devam ettiğini belirtiyor.