ERKUT TEZERDİ / İSTANBUL
Mantıklı veya mantıksız bir şekilde zihni bulandırmak, karakterlerin ilgi çekmesi, enteresan konu ve cinayet yöntemleri, sürprizlerin ardı arkasına sıralanması... Tüm bunlar psikolojik gerilim veya polisiye öykülerinde olmazsa olmazlardan. Ancak işin içerisine akıcı dil kullanımı giriyorsa -ister popcorn bir öykü veya felsefik alt metin olsun fark etmez- o eser dünyada her zaman çok satanlar listesinde yer alıyor. Yani neyin anlatıldığından çok nasıl anlatıldığı daha önemli! Bu durum edebiyat tarihi boyunca değişmedi.
Arjantinli yazar Federico Axat’ın ‘İyi Adam’ı da böyle. Romanın girişi ilgi çekiyor, konu seçimi sıra dışı, olay örgüsü farklı ama en önemlisi dili çok akıcı. Ayrıca tabiri yerindeyse “Evet, demek böyleymiş” diyebileceğiniz noktada aslında yeni bir düğüm atılıyor ve bu finale kadar devam ediyor. Sonunda ise ters köşe mantığı kuruluyor. Romanı okurken Memento, Seven, Saw serisi, Mystic River, Game ve El cuerpo gibi filmlerin kolajını izliyormuş izlenimine kapılmak mümkün. ‘İyi Adam’ı bu açıdan değerlendirdiğimizde çevirmeni Mehmet Gürsel ile editörü polisiye roman yazarı Algan Sezgintüredi’yi de tebrik etmek gerek. Çünkü roman çok akıcı anlatılmış hem de hem de çok akıcı aktarılmış. ‘İyi Adam’ gerçekliğin ne olduğunu sorgulayan, görünenin ardındaki sırra odaklanan bir roman.
Orijinal adı ‘La última salida’, İngilizcede ise ‘Kill the Next One’ ismiyle yayımlanan roman yazarın üçüncü çalışması ve 2016’da okuyucuyla buluştu. O günden bu yana da 34 dile çevrildi. Romanda Ted Mckay, yaratılan kurgu dahilinde bir adamın isteyeceği her şeye sahip. Eşine aşık, çocuklarına düşkün, parası çok, o bir iş adamı... Ama ölmek üzere. Beyninde bir tümör var. Vasiyetini çoktan hazırlamış.
Ted silahı çenesinin altına dayamış, evinde intihar etmek üzere. Tam tetiğe basacakken kapı adeta dövülüyor: “Kapıyı aç!” Ted, kapının ardındaki sesi tanımıyor. O ses bu defa da “Ted kapıyı aç” diyor. Ted şaşırıyor, koltuktan kalkacağı sırada gözü masanın üzerindeki nota ilişiyor, notta da aynen şöyle yazıyor: “Kapıyı aç. Tek çıkışın bu.” El yazısıyla yazılmış notu acaba kim ne zaman yazdı?
İntihar etmekten vazgeçen Ted, kapıyı açıyor, Justin Lynch isimli biri eve giriyor ve Ted’e şöyle bir teklif yapıyor: “İntihar etme. Gel bize katıl, kendin gibi intihar etmek isteyenleri gönül rahatlığıyla öldür, ardından sıra sana gelsin. Bu bir zincir. Hem böylelikle çocukların, babalarının kendisini öldürdüğünü bilmeyecek. Onursuzluktan kurtulacaksın.” Teklif basit ve o an Ted’e çok mantıklı geliyor. İlk öldüreceği kişi Blaine bir katil. İkinci öldüreceği kişi de kendisi gibi intihar etmek isteyen iş adamı Wendell. Ted’e aynen böyle söyleniyor. Tüm bunlar romanın daha ilk sayfaları. Ancak Ted cinayetleri işledikçe gerçeklerle yalanlar iç içe geçiyor: 384 sayfalık romanın özellikle 90’ıncı sayfası itibarıyla her şey bambaşka bir boyut kazanıyor. Ted’in beynindeki tümör neyin nesi? Ansızın ortaya çıkan fareyi başka kim görebiliyor? Justin, Blaine, Wendell, Frank, Arthur ve Laura kim ve zincirde nasıl bir konumda bulunuyorlar?
PIRANDELLO İLE BAUDRILLARD İZLERİ VAR
‘İyi Adam’ Türkiye’de son zamanlarda okuyucuyla buluşan en tutarlı olay örgüsüne sahip gizem romanlarından. Kitabın yazarı Federico Axat’ın İtalyan oyun yazarı Pirandello’dan, Baudrillard’ın simülasyon kuramından, İngiliz romancı Paula Hawkins ile neredeyse her ay kitap yayımlayan ABD’li polisiyeci James Patterson’dan etkilendiği söylemek mümkün. Yalnızca ‘İyi Adam’ romanı baz alındığında Axat’ın üslubu ve kurguladığı olay dizisi böyle bir çıkarımı ortaya koyuyor. Ancak tüm etkilenmeleri onun orijinal bir eser ortaya koymasına engel olmuyor. Romanın film hakları ise Hollywood’a satıldı. 2016 yılında ‘En İyi Film’ dalında Oscar ödülü kazanan ‘Spotlight’ filminin yapımcısı Michael Sugar tarafından beyazperdeye aktarılmak için çalışmalar başladı.